Mısır Çarşısı davasına devam edildi! 1998'den beri sürüyor
Abone olMısır Çarşısı'nda 1998'de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin haklarındaki beraat kararları Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bozulan sanıklardan sosyolog Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk'ün yeniden yargılanmalarına devam edildi.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Pınar Selek'in babası ve avukatı Alp Selek ile diğer avukatları hazır bulundu. Duruşmayı Fransız avukatlar ve gazeteciler de izleyici olarak takip etti.
Mahkeme başkanı, sanık Selek için istenen cezanın 5 yılın üzerinde olması nedeniyle yasa gereği, Fransa’da yaşayan Pınar Selek'in ifadesinin uluslararası adli yardımlaşma yoluyla alınamayacağını belirtti.
Fransız adli makamlarına Selek’in iadesi için talepname gönderildiğini ancak eksikler olduğu gerekçesiyle yazının iade edildiğini kaydeden mahkeme başkanı, Adalet Bakanlığının yazıyı düzelterek Fransa Adalet Bakanlığına yolladığını, Fransız adli makamlarından cevap gelmediğini ve bilgilendirme de yapılmadığını aktardı.
Selek'in babası ve avukatı Alp Selek dava dosyasının sahte iddialarla dolu olduğunu öne sürerek mevcut yasaya göre Selek'in ifadesinin alınmasının beklenmesi gerektiğini söyledi.
Avukat Selek sanık hakkında kırmızı bülten çıkarılacak bir durum olmadığını iddia etti.
Sanık Abdulmecit Öztürk'ün avukatı Mehmet Erbil ise "Müvekkilime verilen 12,5 yıl ceza kesinleşti. Müvekkilim bu cezanın 9 yılını cezaevinde geçirdi. Buna rağmen mahkemenizin müvekkilim hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarmış olması bizi şaşırtmıştır. Tutuklamaya yönelik yakalama kararının kaldırılmasını talep ediyorum." dedi.
Duruşmaya katılan Sınır Tanımayan Savunma avukatlarından Françoise Cotta, "Bize söz verdiğiniz ve bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Pınar Selek bizim için bir sembol oldu. Savunmanın sınırları yok, biz buraya adaletin yerini bulmasını ve Pınar'ın beraatini istemeye geldik." diye konuştu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Selek hakkındaki kırmızı bültene ilişkin Fransız adli makamlarına yazılan talepnamenin sonucunun beklenmesine ve tutuklama kararının devamına hükmetti.
Sanık Selek'in üzerine atılı suça istenen cezanın müebbet hapis olduğuna ve savunmasının mahkeme huzurunda alınması gerektiğine karar veren heyet, sanığın savunmasının uluslararası adli yardımlaşma yoluyla alınmasına ilişkin talebin reddini kararlaştırdı.
Heyet, sanık Abdulmecit Öztürk hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararının devamına karar vererek duruşmayı 28 Haziran 2024'e erteledi.
Duruşmanın ardından söz isteyen avukat Françoise Cotta, "Pınar Selek'in babası Alp Selek gibi ben de bu davanın sonucunu görmek istiyorum." dedi. Pınar Selek’in Fransız vatandaşı olduğunu hatırlatan Cotta, "Siz bu davanın kaç yıl daha süreceğini öngörüyorsunuz, onu sormak istiyorum." ifadesini kullandı.
Mahkeme başkanı da "Hakimler kararlarıyla konuşur. Kararlarla düşüncesini belirtir.” şeklinde yanıt verdi.
Davanın geçmişi
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 1998'de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada, "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Selek'in "sosyolojik araştırma yapma" adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiği, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını belirterek, beraat kararını bozmuştu.
Daire, eylemin, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nin 125. maddesinde tanımlanan "devlet güvenliğine karşı suç"u oluşturduğuna hükmederek, Selek'in bu madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, dairenin kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelmişti. Başsavcılığın itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği belirtilerek, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının yerinde olduğu savunulmuştu.
Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010'da 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.
Bunun üzerine davayı tekrar gören İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011'deki duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, sosyolog Pınar Selek ile Abdulmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnmiş, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı.
Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 2013'te görülen son duruşmada, tutuksuz yargılanan Selek'in "devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar vermişti. Heyet, Selek hakkında yakalama kararı da çıkarmıştı.
Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ise Selek'in beraat etmesi gerektiğini belirterek karara muhalif kalmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2 Ocak 2014 tarihli tebliğnamesinde, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 11 Haziran 2014'te dosyayı usul yönünden bozarak yerel mahkemeye göndermişti.
Özel yetkili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin yeni yasayla kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gelmiş ve bu mahkemenin ilk duruşmasında, Selek ile ilgili verilen yakalama emri kararının kaldırılmasına hükmedilmişti.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2014'te sanıkların atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yetecek ölçüde kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle sanıkların beraatine karar vermişti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin direnme kararı üzerine verdiği beraat kararını yerinde bulmayarak sanıkların eylemlerinin, olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesinde belirtilen "devlet güvenliğine karşı suç" kapsamında olduğu gerekçesiyle bozmuştu.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan tensip zaptında sanıkların suçunun "devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak" olduğuna yer verilmişti.
Mahkeme heyeti, Pınar Selek'in yokluğunda tutuklanmasına ve hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına, Abdulmecit Öztürk hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.