İsviçre’de Federal Mahkeme; bazı kantonlarda uygulanan başörtüsü
yasağını hiçbir nedene dayanmadığı için uygulanmayacağı kararını
aldı.
İsviçre okullarında başörtüsü serbest, karar bu.
Gördüm ki; bu haber sosyal medyada anlamsız bir şok etkisi
yarattı. İsviçre alkışlandı, maxsimum övgüler aldı.
Tüm bu olup bitenleri izlerken, İsviçre’nin yabancılar
politikası gözümün önünden film şeridi gibi geçti.
Aşırı sağ partilerin özellikle yabancı Müslümanları oy malzemesi
yaparak aşağılamaları, haklarını kısıtlayarak, dar alanlara iterek,
prim toplamaya çalışan, bu sayede büyük güce ulaşan köy partileri
geçti gözümün önünden…
İsviçre’de başörtülü kadınların iş bulma şansının neredeyse yarı
yarıya indiğini, iş ve ev bulmakta zorlandıklarını ve buna benzer
bir çok olaya tanık olan bendeniz şimdi bu başörtüsü özgürlüğünün
arkasında, faiz lobisini, İç ve dış mihrakların oyunlarını ararsam
bana kim şaşırır ki?
Bakınız; İsviçre; Mevlana’nın ‘’Ne olursan ol yine
gel’’ sözünün, vitrinde tutmakta, arkasında, türlü sinsi
planlar yapmaktadır.
Minare yasağı olan bir ülke, neden başörtüsünü serbest
bırakmıştır?
Absürt özgürlüklerin yaşandığı İsviçre’de uyuşturucu kullanmak
da serbesttir.
İsteyen istediği yerde uyuşturucu kullanabilmektedir.
Ülkede görünüşte ırkçılık yok gibi görünür ama artan yabancı
sayısına bağlı olarak, son yıllarda artış göstermiştir.
İsviçre’nin en büyük toplumsal sorunu alkol ve uyuşturucudur.
Buna bağlı olarak uyuşturucu serbesttir.
Enteresan kararların verildiği bir Ülke olan İsviçre’de
‘’Ermeni soykırımı yoktur’’ demek suçtur.
Bu cümleyi kullandığınız an, polisler kapınızda bitebilir. Neden
mi; ‘’Ermeni soykırımı yoktur’’ ifadesi ırkçılık
kapsamında değerlendirilmektedir.
Tam tersini söylemek suç değildir. Çıktınız mı işin içinden?
Yine İsviçre hükümeti PKK’yı hiçbir zaman bir terör örgütü
olarak görmediği gibi, bu örgüt mensuplarına tartışmasız
vatandaşlık vermiştir.
Diğer taraftan;
İnsan Hakları Sözleşmesinin temeli sayılan Cenevre
konvensiyonunun ev sahibi olmak dışında, Mülteciler Yüksek
Komiserliği gibi önemli bir kurumunda merkezi olan İsviçre’ye
yöneltilen suçlar vardır ve bunlar yenilir yutulur cinsten
değildir.
Yabancılara karşı ayrımcılık, göçmenlerle ilgili aile
birleşimini zorlaştıran düzenlemeler, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine aykırı olduğu uyarıları, İsviçre’nin sicilini oldukça
kirletti.
Ne dersiniz; İsviçre, bu tür yasakları kaldırarak sicilini mi
güncelliyor?
Kendi adıma kılık/kıyafet özgürlüğünü maximum savunan biri
değilim.
Baştan ayak parmağına kadar kapanan biriyle, süper dekolte
giymiş bir kadının arasında bana göre bir fark yoktur. İkisi de
dikkat çekicidir, tüm zamanlarda konuşulacak ve tartışma
yaratacaktır.
İsviçre’de yabancıların entegrasyonu önem arz eder. Dil bilmek,
kılık/kıyafet ve kurallara uyulması bir ritüeldir.
Kısacası kurallar ülkesi olan İsviçre’de başörtüsünün serbest
bırakılması sadece muammadır. Arkası gelmeyecektir.
Lütfen bu kararların samimiyetine inanmayalım.