Mimar Sinanın ilginç sırrı
Abone olMimar Sinan'ın yüzyıllar sonra ortaya çıkan ilginç sırrı
Uzun yıllar tarihçiler arasında konuşulan; ancak bir türlü
iddiadan öte gitmeyen Mimar Sinan"ın evine kaçak su bağladığıyla
ilgili ilk somut belgeye ulaşıldı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi"nde
(MD 176 nr. 29/111/270) yer alan belgede; eserleriyle Türk
topraklarını taçlandıran, yaptığı kanallarla 16. yüzyılda
İstanbul"u susuzluktan kurtaran büyük ustanın evine kaçak su hattı
çektiği için hakkında soruşturma açılması isteniyor.
Padişah, Süleymaniye Külliyesi"ne gelen su yolu ile şehre verilen
Kağıthane su yoluna izinsiz kanallar açarak tıp medresesinin,
imaretin ve diğer üç medresenin suyunun kesilmesine yol açtığı için
hakkında şikayette bulunulan Mimar Sinan ile ilgili soruşturmayı
yapması için bizzat sadrazamı görevlendirmiş. Koca Sinan"ı padişaha
ihbar eden kişi mimara iftira mı atıyor, doğru mu söylüyor bu konu
belli değil. Belki Sinan"ın Süleymaniye"nin inşası sırasında
takıştığı biri, ondan intikam almak için böyle bir iftira atmış;
belki de usta sanatkar, şeytanın oyununa gelmiş olabilir. Bunu
soruşturmanın sonucunu içeren belge ortaya koyacak; ancak bu
konudaki belgeye henüz ulaşılamamış; arşivdeki araştırmalar ise
sürüyor.
Dr. Çoşkun Yılmaz ve Dr. Necdet Yılmaz"ın editörlüğünde hazırlanan,
Biofarma İlaç Sanayii ve Ticaret AŞ"nin yayınladığı iki ciltlik
“Osmanlılar"da Sağlık” adlı kitapta, bu ve buna benzer tarihî bir
olaya ışık tutan belgeler mevcut. İki ciltlik kitap ülkemizin önde
gelen akademisyenlerinin de katıldığı 70 kişilik ekip tarafından
iki yılı aşkın bir sürede hazırlanmış. Kuşe kağıda renkli basılan
kitapta, 450"nin üzerinde minyatür, yazma, gravür, resim ve çizim
gibi görsel materyal yer alıyor. Birinci ciltte, Osmanlı Sağlık
hayatıyla ilgili 23 makale ikinci ciltte de 1.500"den fazla arşiv
vesikasının okunuşları ile Türkçe ve İngilizce özetleri
bulunuyor.
Kitabın yazı ve yayın kurulunda yer alan isimlerden bazıları: Prof.
Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Prof. Dr.
İsmail Erünsal, Prof. Dr. İdris Bostan, Prof. Dr. Abdulkadir Özcan,
Prof. Dr. Feridun Emecen, Prof. Dr. Nil Sarı, Prof. Dr. Ali Haydar
Bayat, Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Prof. Dr. Sabahattin Aydın, Prof.
Dr. Osman Çetin, Prof. Dr. Mefail Hızlı, Prof. Dr. Ahmet
Ağırakça.
Tıp tarihçileri eseri, sahasının başyapıtı, modern tıpçılar da
tarihî tecrübeyi günümüze taşıyan ve modern tıp çalışmalarında
istifade edilebilecek önemli bir kaynak kabul ediyor. Sadece kaynak
mı? Pek çok alanda olduğu gibi sağlık konusunda Osmanlı, günümüze
iyi bir model olabilir. Kitaptan öğrendiğimize göre Osmanlı
döneminde hastanelerde hastalara ücretsiz bakılır, ilaçları parasız
verilir, karınları doyurulur ve en önemlisi hastaya şefkat ve
merhametle davranılırmış. Hemen her gün basında çıkan hastaların
hastane kapısından geri çevrilmelerine, yanlış tedavi edildiğine,
ihmal ve ilgisizliğe dair haberler okuyorsunuzdur. Kitapta
Osmanlı"nın yüz yıllarca süren idaresinde hastalarla ile ilgili
olumsuz neredeyse bir tek belge yok. Aslında bu bile iyi niyetli
bir idare, iyi bir sistemle işlerin ne kadar düzgün olabileceğini
gösteriyor. Bugünün özel hastaneleri şeklinde faaliyet gösteren
vakıflar vardı. Sağlık kurumlarının en önemlileri Osmanlı
padişahları ile eşleri ve çocukları tarafından yaptırılmıştı.
Buralarda görev alacak sağlık personelinin işinin ehli ve güler
yüzlü olmasına özellikle dikkat edilirdi. Mesela Kanuni Sultan
Süleyman"ın eşi Hürrem Sultan tarafından 1550"de Mimar Sinan"a
yaptırılan Haseki Dârüşşifâsı"nın yönetmeliği şöyleydi:
“Doktorların her biri temiz kalpli, iyi ahlâklı, güzel huylu,
endişeden uzak, iyi iş yapar, ince kalpli, uysal, akraba ve
yabancılar hakkında hayır diler, nasihati tatlı dilli, hoş sözlü,
güler yüzlü, makbul huylu olmalıdır. Hastalardan her birine candan
dost gibi lütuf ve merhamet ile nazar eder. Onları asık suratla
karşılamaz, hastalara az da olsa nefret uyandıracak söz söylemez.
Zira, sözde bulunan sert bir kelime bazen hastaya en büyük dertten
daha ağır gelir. Belki hastalara en latif ibarelerle söz söyler.
Onlara en güzel şekilde hitap eder. Soru ve cevapta en şefkatli
yolu tutar. Zira, sarf olunan nice sözler vardır ki, hastanın
nezdinde cennet içeceklerinden daha hafif, saf ve cennet
çeşmelerinden akan tatlı sulardan daha tatlıdır. Hastanın tatlı
söze ihtiyacı daha çoktur.” Aslında bu yönetmeliği, bugün bütün
hastanelere asmak da gerekir.
Kaynak:Zaman