Mimar Sinan’ın aşkının büyük sırrı
Abone olMimar Sinan’ın camiyi gözden uzakta, ilgiyi çekmeyecek bir yerde inşa ettirmesi, Mihrimah Sultan’a duyduğu gizli aşkın bir ifadesi, bir yansıması olarak yorumlanmasına sebep olmuştur.
Mimar Sinan, Mihrimah için, en uygun yerlere en uygun camiyi,
padişahın izni ve emriyle, dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş
bir sihirli simetriyle yaptı.
Mihrimah Sultan, zamanını, adına yaptırılan iki büyük caminin
yapımıyla geçirdi. Bunlar Üsküdar’daki, etek giymiş bir hanım
görünümündeki Mihrimah Sultan Camii ve gün ışığının her köşede
adeta dans ettiği kadınsı edalı Edirnekapı Camii’leriydi. (Mihrimah
Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen, bu
caminin yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapıldığı
söylenmiştir.)
Üsküdar’daki cami ve külliye, İstanbul’un “yedinci tepesi”nin en
yüksek noktasında inşa edildi.
Edirnekapı’daki ise, Sinan’ın, Mihrimah Sultan’a olan aşkını tasvir
ettiği cami olarak rivayet edilir. Caminin kubbesi, dışarıdan
bakıldığında, tüm ihtişamıyla tek başına yükselmektedir. Minaresi
sadece bir tanedir. Mimar Sinan’ın camiyi gözden uzakta, ilgiyi
çekmeyecek bir yerde inşa ettirmesi, Mihrimah Sultan’a duyduğu
gizli aşkın bir ifadesi, bir yansıması olarak yorumlanmasına sebep
olmuştur. Edirnekapı’daki cami, 1999 depreminde hasar görmüş ve
onarıma alınmıştı.
Camilerin sırrı
Mihrimah Sultan Camii ile Edirnekapı’daki Mihrimah
Sultan Camii’ni aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin.
Günbatımında (elbette, yılın sadece bir gününde) göreceğiniz
muhteşem manzara şudur: Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin
arkasından güneş batarken, Üsküdar’daki caminin minareleri
arasından ay doğmaktadır. Mihr ü mâh, Farsça güneş ve ay
anlamına gelmektedir.