Milliyetçilik hissi kabarıyor!
Abone olTürkiye'nin Irak savaşından büyük zarar görmesi ve Kuzey Irak'ta ortaya çıkan fiili Kürt devleti, Hitler'in Kavga'sının satış patlamasına yol açtı. Peki bu Kavga bizim mi
Milliyet gazetesi yazarlarından Can Dündar, başlıklı yazısında
Kavga kitabının çok satmasının nedenlerini yazdı.
Yeni kitap çıkarmanın heyecanıyla bu hafta belli başlı
kitabevlerinin satış listelerine baktım.
Bir de ne göreyim:
Müthiş bir rakiple çekişiyoruz:
"En çok satanlar listesi"nde 5 numara:
Adolf Hitler!
Ve her satırından kan damlayan eseri:
"Kavgam"
Şaka değil, 13 yayınevi birden girmiş "Kavga"ya...
Türkiye'de son birkaç aydaki satışının 100 bini aştığı
söyleniyor.
Kitap yazılalı 80 sene olmuş. "20. yüzyılın en lanetli eseri"
unvanını almış. İçindeki her cümle, binlerce masumun canına mal
olmuş.
Öyleyse kim, ne buluyor ırkçılığın başyapıtı "Kavgam"da?
Ümit Özdağ'ın feci bir tahmini var.
Akşam'daki makalesinde (4 Mart 2005) önce "Kavgam"ın yazıldığı
koşulların analizini yapıyor Özdağ:
"Almanya 1. Dünya Savaşı'nda mağlup oldu ve Versay Anlaşması'nı
imzalamak zorunda kaldı. Alman halkı bunu içine sindiremedi. Hitler
bu yenilgiden Yahudileri sorumlu tuttu ve Kavgam'da onlarla
hesaplaştı" diyor.
Sonra 1920'ler Almanya'sı ile günümüz Türkiye'si arasında
paralellik kuruyor: Ordunun PKK'yi alt ettiğini, ama "Savaşı
kazandık" sanılırken terör örgütünün isteklerinin birer birer
yerine getirilmeye başlandığını yazıyor.
Bunun yarattığı tepkiye örnek olarak Durmuş Hocaoğlu'nun
"Kavgam'trak" cümlelerini aktarıyor:
"Akıllar başa devşirilmezse (...) kan gövdeyi götürür, kardeş
kardeşin kılıcıyla düşer. Devleti ve vatanı müdafaa etmek için her
şey caizdir, mubahtır ve meşrudur. Ve dahi bilinmelidir ki, her şey
demek, her şey demektir."
Böyle düşünenlerin çoğaldığını, İç Anadolu'da terörün yoğun olduğu
dönemde bile yapılmayan Türk-Kürt ayrımının şimdi başladığını
söylüyor Özdağ... "Kürtçülüğe karşı tepki yükseliyor" diyor. Ve
"normal ama çok tehlikeli bir gelişme olarak" şu gözlemi ekliyor:
"Arkadan hançerlendiklerini düşünen iyi Türkler, Hitler'i
okuyor".
Ürperdiniz değil mi?
Anlaşılan, satış listelerini altüst eden mevta rakibimizin okurları
bu kanlı "her şey" için kılıç bileyen "iyi Türkler"...
Ne yazık ki Özdağ haklı; aynı ırkçı tırmanışı ben de
gözlüyorum.
Üstelik Türkiye'ye özgü bir şey de değil bu; Batı'da da
küreselleşmeye dönük tepki ve güvenlik endişesi solun yokluğunda,
faşizan bir milliyetçilik şeklinde zuhur ediyor.
"Demokrasi değil, güvenlik istiyoruz" diyen ırkçı partiler
Hitler'in ruhunu çağırıyor.
Führer, savaşta Nazi'leriyle giremediği kapıdan, kitabıyla
sızıyor.
Oysa bu yolun insanlığı nasıl bir faciaya sürüklediğini iyi
biliyoruz.
Bundan kaçınmanın yolu basit:
Kaynaşmayı beslemek...
Kimseyi dışlamadan, milliyetçiliği kışkırtmadan ortak noktaların
altını çizmek...
Bunu da eskisi gibi farklı kimlikleri bastırarak değil, onları
tanıyarak, saygı göstererek yapmak...
Farklılıkları zenginlik saymak...
Demokratikleşme atılımlarını "terör örgütünün isteği"
saymamak...
Kimseyi "arkadan hançerleme" ithamıyla hedef göstermemek...
Kendini dışlanmış hisseden herkesi yönetime ortak etmek...
Ve bu yolla bölünme korkusunu ve dış müdahaleleri bertaraf
etmek...
Endişe içinde, bir "Türk Miloseviç'i"nin piyasaya sürülüşünü
beklemek yerine ırkçılığa karşı politikalar geliştirmeliyiz.
Çünkü listelere giren, bizim "Kavgam"ız değil...
Olmamalı...
kaynak: milliyet.com.tr