Milliyet güvenini yerle bir etti
Abone olBasında Güven sloganı ile okurun gönlünde taht kuran Milliyet Gazetesi, İsmail Polat isimli çalışanına yaptığı haksızlık sayesinde, bu güvenini yerle bir etti.
Milliyet Gazetesi'ne uzun yıllar hizmet eden gazeteci İsmail
Polat, geçtiğimiz yıl Milleyet yöneticileri tarafından nasıl oyuna
geldiğini yazınca, Milliyet'in nasıl bir haksızlığın altına imza
attığı ortaya çıktı. Basında Güven sloganı ile gerek basın
sektöründe, gerekse gazete okurları tarafından güven duyulan
Milliyet'in bu haksızlığını, İsmail Polat'tan dinleyelim... Sevgili
okurlar öncelikle bu köşede şahsi bir meselemi dile getirdiğim için
hepinizden özür dilerim.. Yaşadıklarım beni buna mecbur etmese asla
böyle bir yazıyı kaleme almaz iyi veya kötü ekmek yediğim bir
kurumu eleştirmezdim. Geçtiğimiz yıl başına kadar Milliyet
gazetesinin Anadolu yakası muhabirliğini yapıyordum. Ailevi
problemlerden dolayı başka bir şehirde çalışmayı düşünerek bağlı
bulunduğum Haber Araştırma servisi şefi Tunca Bengin’e başvurdum.
Ancak Bengin bana Milliyet’in İstanbul dışında kadrosu olmadığını
ve sadece Doğan Haber Ajansının kadrosu olduğunu söyledi. Bu
sözünün üzerine ben de çıkışımın verilmesini talep ettim. Sayın
Bengin bu teklifimi kabul ettiğini ancak son sözün genel yayın
yönetmeni Mehmet Yılmaz’a ait olduğunu belirtti. Üzerimdeki
zimmetli malzemeleri bırakarak gazeteden ayrıldım ve Tunca beyden
haber beklemeye başladım. Kendisi aramayınca 3 gün sonra ben yine
aradım. Gazetenin merkezine gelmemi orada konuşacağımızı söyleyince
yanına gittim. Bana “Evet biz senin çıkışını vereceğiz ama sen de
iyi niyetini göster” diyerek kendi bilgisayarında yazdığı istifa
mektubunu imzalamamı istedi. Bu istifa mektubunun kendisinde
kalacağını ve hiçbir şekilde insan kaynakları servisine
verilmeyeceğini söyledi. Televizyonlarda program yapan dürüst
tanınan bir adama güvenmek zorunda kalarak önüme uzatılan dilekçeyi
imzaladım. Ancak bırakın tazminatımı vermeyi 4 yıl boyunca
kullanmadığım izin paralarım bile tarafıma ödenmedi. İşsizlik
sigortasından faydalanmam gerekiyordu, ancak işten ayrılma belgesi
verilmediği için bu hakkımı dahi kullanamadım. Defalarca müracaat
etmeme rağmen izin paramı ödemeyen Milliyet, benim Hanzade Doğan’a
yazdığım mailden sonra İnsan Kaynakları Müdürü Bora bey tarafından
beni aradı ve gazeteye 1 Milyar 700 milyon borçlu olduğumu öne
sürdü ve bana icra takibi başlatacaklarını söyledi. Bu süreçte bir
taraftan ailevi problemlerimi çözmeye diğer taraftan (Affınıza
sığınarak) maddi sorunlarımı çözmeye çalıştım. Arabamı ve dijital
makinemi satmak zorunda kaldım.. Tefecilere borçlanarak (Birgün
Milliyet izin paramı verir umuduyla) ev kiramı faturalarımı ödemeye
çalıştım. Tüm bunları yazarken kimseden merhamet beklemiyorum.. Tek
derdim “Basında Güven” sloganı ile yayın yapan bir gazeteyi
kimlerin ve hangi zihniyetin yönettiğini bilmenizi istedim.. Bir
gazete düşünün ki yeri geldiğinde 15-20 gün boyunca cezaevleri
önünde günde 16 saat çalışan yeri geldiğinde 36 saat evine
gitmeyen, ameliyatlı ve raporlu olduğu halde şef baskısı yüzünden
adliyede çalışan muhabirine bunu yapıyor.. Sonra da Basında Güven
Bunları bilmeyen okur bu gazeteye elbette güvenir.. Ama birde
madalyonun arka yüzü var.. İsmail Polat