Milli irade demokrasiye sahip çıktı

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

28 Şubat Süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Milli güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla "irtica“ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli bir süreç. Bu süreç, Erbakan'ın istifasına ve Refahyol Hükümetinin dağılmasına yol açmıştır. Türk siyasi tarihine geçen kararların uygulandığı dönemde Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda değişimler yaşanmıştır. Yaşananlar post modern darbe, kara leke olarak tarihe geçmiştir.

Refah Partisi 1995 genel seçimlerinde birinci parti oldu. 1996 yılında, seçimlerin ardından, DYP-ANAP koalisyon hükümeti kuruldu. Refah Partisinin, güvenoyu için gereken 273 sayısına ulaşılamadığı için güven oylamasının geçersiz sayılması gerektiğini belirterek Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru haklı görülerek güven oylaması geçersiz sayıldı ve hükûmet dağıldı. Bunun üzerine TBMM'de birinci parti durumunda olan Refah Partisi ile ikinci parti olan DYP arasında kurulan 54.hükümet, 8 Temmuz 1996'da TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu almayı başardı. Necmettin Erbakan başbakan, Tansu Çiller ise başbakan yardımcısı oldu.

Koalisyonun kurulmasından sonra Atatürk'e, Laikliğe ve Cumhuriyete karşı Refah Partisinin bazı milletvekilleri, il ve ilçe teşkilatları ve üyeleri tarafından edilen hakaretler ve sokaklardaki şeriat eylemleri kamuoyunun bir kesiminde endişe ve tepki ile karşılandı.

Başbakanlık konutunda şeyhler ve tarikat liderlerine iftar yemeği verilmesi kamuoyunda geniş yer buldu, muhalefet partileri ve ordu da tepkiye neden oldu.

MGK Genel Sekreterliği kararlar aldı. Necmettin Erbakan’ın zoraki imza atması sağlandı. Alınan kararların uygulanmaması durumunda yaptırımların geleceğini duyurdu Milli Güvenlik Kurulu. Erbakan, diğer parti liderlerinden yardım isteyerek MGK kararlarına birlikte karşı çıkılmasını istedi fakat aradığı desteği bulamadı.

Erbakan, kararları uygulamadı. Bu süreçte Genelkurmay, "irtica brifingleri" başlattı.

Milli Güvenlik Kurulunda “irticayla mücadele” için alınan kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için Çevik Bir  öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuştur.

Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ‘‘ülkeyi iç savaşa sürüklediğini’’ söyleyerek "laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı hâline gelmesi" gerekçesiyle RP'nin kapatılması için dava açtı.

Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükûmet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.

Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükûmetini kurdu.

Hükûmet, 28 Şubat kararlarını hızla uygulamaya başladı.

28 Şubat sürecinde dikkat çeken isimlerden biri de Fethullah Gülen olmuştur. 1997'de Samanyolu TV'de katıldığı bir televizyon programında askerin siyasete müdahale etmek ve muhtıra vermekle eleştirenlere karşı, "Asker, demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi." demiş, 28 Şubat sonrasında Erbakan'ı eleştirenler arasında yer almış ve TSK'nin müdahalesini demokratik bulduğunu söylemiştir.

28 Şubat sürecini "irticai faaliyetlerde bulunan bir parti ve onunla iş birliği içerisinde olanlara karşı laik Türkiye'yi korumak maksadıyla yapılmış bir hareket" olarak tanımlamıştır Fetö.

28 Şubat'ın dikkat çeken isimlerinden biride Süleyman Demirel olmuştur. "Çıkın sokaklara, yıkın bu hükûmeti" diyerek.

Sincan'da yürütülen tanklar, üniversite kapılarından başörtülü olduğu için geri çevrilen öğrenciler... "Demokrasiye balans ayarı" gerekçesiyle yapılan postmodern darbe başlamıştır.

İddia edildiği gibi bin yıl sürmedi, sürdürülemedi...

Başörtülü öğrenciler için ikna odaları kuruldu, fişlemeler yapıldı.

Başbakanlık Konutu'ndaki iftar, Sincan Belediyesi'nin düzenlediği "Kudüs Gecesi"... Gazete manşetleri ile desteklenen "rejim tartışmaları" gün geçtikçe daha da arttı.

Sincan’da tanklar yürüdü. Bu görüntü darbenin sokaktaki fotoğrafıydı.

"REFAHYOL hükümeti, başörtüsü, dindarlar… Laik Cumhuriyet için tehditti".

Demokrasi tarihinin kara lekesi 28 Şubat'ın üzerinden tam 26 yıl geçti.

Milli irade demokrasiye sahip çıktı, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da …