Milli gelir 7 bin Euro
Abone olTÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, "Büyüme Sürecinin Neresindeyiz" toplantısında milli gelir hedefini açıkladı.
TÜSİAD Başkanı Ömer sabancı, yıllık ortalama yüzde 6 büyümenin
2014 yılına kadar sürdürülebildiği takdirde kişi başına milli
gelirin 7 bin 200 Euro olabileceğini söyledi.
TÜSİAD, Gaziantep Tuğcan Oteli'nde düzenlediği "Büyüme Sürecinin
Neresindeyiz" toplantısında, bölgenin iş adamı ve sanayicileriyle
bir araya geldi. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, toplantının açış
konuşmasında ülke ve bölge ekonomisi hakkında önemli açıklamalarda
bulundu.
Sabancı, 2002 yılı başından 2005 yılı sonuna kadar geçen dönemde
yıllık ortalama yüzde 7.5 büyüme sağlanarak, kişi başına düşen
milli gelirin 2 bin 239 dolardan 5 bin 74 dolara çıkarıldığını
söyledi. Sabancı, "Bu büyük başarının ardındaki en önemli etken,
fiyat istikrarı yolunda atılan kararlı adımlar olmuştur. Bu
nedenle, yüksek ve sürdürülebilir büyüme oranlarının önümüzdeki
dönemde de devam edilebilmesi, fiyat istikrarını sağlayabilecek
para ve maliye politikalarının devamına bağlıdır. İstikrar ortamı
olmadan, yatırım ortamından ve AB müzakere sürecinden konuşamayız.
İstikrar içinde sağladığımız yüksek büyümeye rağmen, hala bazı
makro, mikro, bölgesel ve sektörel sorunlarımız olduğu da
aşikardır. Bu sorunların çözümünü bütüncül bir yaklaşımda aramamız
gerektiğini, uygulamakta olduğumuz ekonomik programı, eksik kalan
yapısal reformları tamamlayarak ve mikro bazlı reformları da
sırayla devreye sokarak sürdürmemiz gerekiyor" diye konuştu.
İş ve yatırım önünde en öncelikli sorunun kayıt dışı olduğunu
işaret eden Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de kayıt
dışı ekonominin boyutunun, milli gelire oranının ortalama yüzde
30-35 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu oran, yüzde 15
civarında bulunan OECD ortalamasının oldukça üzerindedir. Kayıt
dışı, vergi gelirine ve sosyal güvenlik açıklarına yol açtığı gibi,
kayıt içinde çalışan şirketlere karşı da bir haksız rekabet
yaratır. Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam ile mücadelede
en etkin çözüm, kayıt dışılığın en önemli sebebinin yüksek vergi ve
vergi benzeri yükler olduğu düşünüldüğünde, vergi yükünü
hafifletecek mekanizmaların devreye sokulmasıdır. Vergi oranlarında
yapılacak indirimler, kayıt dışı ile mücadelede çok önemli ama
yeterli değildir. Kayıt dışının azaltılabilmesi için hem ekonomik,
hem sosyal hem de siyasi boyutunun aynı anda kararlılıkla
hedeflenebileceği top yekun bir mücadele başlatılması
gerekmektedir."
Ömer Sabancı, Türkiye'nin mevcut istikrarı ve makro ekonomik
yönetimi 2014 yılına kadar sürdürebildiği takdirde 2004 yılında
AB'ye yeni üye olan 10 ülkenin ortalama makro büyüklüklerini
yakalayabileceğini kaydetti. Sabancı, "10 yıl süreyle yüzde 6
büyüdüğümüz takdirde 2014 yılında milli gelirin 560 milyar Euro,
kişi başına gelirin ise 7 bin 200 Euro olması mümkündür. Bu son
rakam AB'ye giren 10 ülkenin kişi başına gelir ortalamasıdır" diye
konuştu.
İşsizliğin azaltılması için her yıl tarım sektöründe en az 600 bin
kişiye yeni istihdamın sağlanması gerektiğini vurgulayan Sabancı,
10 yılda tarım dışı sektörde en az 6 milyon ek istihdamın
yaratılması gerektiğini, bu istihdamın 1.5 milyonunu sanayide, 4
milyon 500 bininin ise hizmet sektöründe oluşturulabileceğini
söyledi. Sabancı, bu rakamlara ulaşılabilmesi için rehavete
kapılmadan, "nasıl olsa tam üyeliğe daha çok var" diye düşünmeden,
bugünden gerekli stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini
kaydetti.
" BÖLGELER ARASINDA ÇOK CİDDİ SOSYO-EKONOMİK GELİŞMİŞLİK
FARKLILIKLARI MEVCUT"
TÜSİAD Başkanı, AB sürecindeki en önemli gerekliliklerden bir
tanesinin de bölgesel dengesizliklerin ortadan kaldırılması ve
büyümenin tüm ülke sathına yayılması olduğunu ifade ederek,
"Türkiye'de bölgeler arasında çok ciddi sosyo-ekonomik gelişmişlik
farklılıkları mevcuttur. Şimdiye kadar uygulanmış olan merkeziyeti
politikalar da bu sonucu ortaya çıkarmayı ngelleyememiştir.
Bölgesel gelişmenin hızlandırılması, AB politikalarına ters
düşmeden bölgede büyük yatırımların özendirilmesi gerekir. 49 ilde
uygulanan teşvik politikası, yerinde bir düzenlemedir. Ancak büyük
ölçekli yatırımlar için bölgelerin potansiyellerinin ve zaaflarının
ayrıntılı bir biçimde incelenmesi üzerine kurulmuş, biraz daha
incelikli bir stratejiye ihtiyaç olduğu aşikardır. Türkiye'nin en
kısa sürede bu konuyu etraflıca çalışması ve AB süreciyle de uyumlu
bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Böyle bir strateji, Avrupalı
KOBİ'lerin Türkiye'de yatırım yapmaya özendirilmeleri için de
yararlı olacaktır" şeklinde konuştu.
Sabancı, AB yolunda girildiği bu kritik süreçte zaman kaybetmeden
gerekli yapısal değişimleri gerçekleştirmesi, uzun yıllardır
sırtında taşıdığı bölgesel gelişmişlik farklılıklarından
kaynaklanan göç, terör, işsizlik ve eğitimsizlik gibi sorunları
çözmek için gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti.
Bölgesel politikanın öncelikli olarak yerel düzeyde yaşanan
sorunların saptanıp ortadan kaldırılması ve bölgenin cazibesinin
topyekün yükseltilmesi üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade eden
Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ulusal ve bölgesel stratejiler arasındaki ilişki, yeniden ve
hiyerarşik olmayan biçimde, çok boyutlu ve katılımcı bir süreçte
tasarlanmalıdır. Bu nedenle, merkeziyetçilikten uzak ve yerel
temsilin ön plana çıkarıldığı bir girişim gereklidir."
Ömer Sabancı, şiddet ve terörün öncelikle bölgeye ve giderek tüm
ülkeye zarar verdiğini, ekonomik ve demokratik gelişmeye engel
olduğunun altını çizerek, "Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz bugün,
coğrafi avantajlarını kullanarak, ülkemizin ekonomik gelişmesine
ivme kazandırma konusunda yakalanmış olan fırsat kaçırılmamalıdır.
Öncelikle ülke çapında yatırım ortamı iyileştirilmesi çalışmalarına
hız verilmeli, tercihlerin bu bölge doğrultusunda kullanılmasını
sağlayacak Bölgesel Gelişme Politikaları oluşturulmalı. Bu yönde
bir açılım olarak tasarlanan Kalkınma Ajansları en kısa sürede
devreye sokulmalıdır. Uzun süredir olumsuz koşullar nedeniyle
ekonomik faaliyetten uzak kalan bölge girişimcisinin yeniden
cesaretlendirilmesine ve güçlü biçimde teşvik edilmesine, özellikle
de KOBİ'lere dönük özel politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bölgenin yarım kalmış altyapı yatırımları tamamlanmalı, yatırımları
destekleyecek nitelikli yerel işgücünün yetiştirilmesini sağlamak
üzere, bölgede mesleki ve teknik eğitimin kapasitesi geliştirilmeli
ve niteliği iyileştirilmelidir" ifadelerini kullandı.
Sabancı, konunun ekonomik boyutu kadar sosyal boyutunun da önemli
olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğini belirterek, sözlerini
şöyle tamamladı: "Demokrasiden hiçbir şekilde taviz verilmemeli.
Başlatılmış reformların yaygınlaştırılması ve yerleştirilmesi, AB
sürecinin hızlandırılması,kadınlara ve çocuklara yönelik sivil
toplum projelerinin desteklenmesi, konunun sosyal boyutu açısından
çok önem taşımaktadır. Gerek makro ekonomik istikrarda, gerek
yatırım ortamında şimdiye kadar sağlanmış başarılar, atılmış cesur
ve önemli adımlar daha da güçlendirilerek devam ettirilmeli.
Türkiye'nin, sahip olduğu potansiyeli açığa çıkarmak için doğru ve
başarılı işler yapmaya devam edeceğine inanıyorum."
Toplantıda daha sonra Ümit Sözmen, Ömer Aras, Bülent Özgerman ve
Kamer İşsever, "Büyüme Sürecinin Neresindeyiz" konusunda sunum
yaptı.
Toplantıyı Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı, GSO Başkanı Nejat
Koçer, GTO Başkanı Mehmet Aslan, sivil toplum örgüt temsilcileri ve
çok sayıda iş adamı takip etti. Toplantı öncesi TÜSİAD tarafından
konuklara kokteyl verildi.