Milli Eğitim Vakfı güçlendi
Abone olMEV'in Olağan Genel Kurul çalışmaları tamamlandı. Bakan Çelik Vakfı'ın çok önemli olduğunu söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Milli Eğitim Vakfı'nın
(MEV), gelir getirsin diye kurduğu okulların zarar ettiğini, son 2
yıldır vakfa elle tutulur bağış yapılmadığını'' belirterek,
''Vakfın adı, faaliyetleri, Türk Eğitim Derneği, Türk Eğitim Vakfı
kadar heyecan uyandırmıyorsa burada bir bürokratikleşme var, bir
donukluk var. Bu donukluğu üzerimizden atmamız lazım'' dedi.
MEV'in 26. Olağan Genel Kurulu, Başkent Öğretmenevi Konferans
Salonu'nda yapıldı. MEV'in ''doğal genel başkanı'' Çelik, yaptığı
konuşmada, çalışmalarını anlatarak, değerlendirmelerde bulundu.
Vakıfların kuruluş amaçlarına değinen Çelik, ''vakıfların aslında
zenginden alıp fakire verdiklerini'' ancak zamanla bu durumun
neredeyse tersine döndüğünü anlattı. Kamu kurum ve kuruluşlarının
bünyesindeki vakıfların vatandaşların işlerini yürütmek için
''bağış'' adı altında zorla para toplamaya başladıklarını ifade
eden Çelik, kamu vakıflarının neredeyse ''aşağıdan alıp yukarıya
aktarır hale
geldiklerini'' belirtti. Bir yasal düzenlemeyle buna son
verildiğini kaydeden Çelik, ''Bu anlayışın sakatlığı ortadaydı ve
buna neşter atılmıştır'' dedi.
''MEV, İYİ NİYETLERLE KURULDU''
MEV'in de ''çok
iyi niyetlerle kurulduğunu'' ifade eden Çelik, fiziki altyapı ve
okul yapımı konusunda ciddi gayretler gösterdiğini belirterek,
''Ama bu gelirlerin, bu akarların kaynağı neresidir onun üzerinde
durmamız lazım'' dedi.
Çelik, şöyle konuştu:
''Şimdi eğer siz hep il müdürünü, ilçe müdürünü vakfın tabii
temsilcisi yaparsanız; İstanbul Milli Eğitim Müdürü MEV'in doğal
temsilcisi, Eyüp ilçe milli eğitim müdürü de böyle, her dönemin
başında okullara makbuz gönderecekler ve 'eğitime katkı' adı
altında salma salacaklar, herkes şu kadar para verecek diye. Bunu
çocuklardan toplayıp getireceksiniz vakfa koyacaksınız. Niye
kardeşim? Eğer okullardan para toplanması gerekiyorsa, o okullar
toplar kendi ihtiyaçlarına harcar. Okulun kantinini kiraya
vereceksin vakfa gelir getireceksin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın
matbu evrakını basacaksın
karneyi parayla basacaksın oradan gelir elde edeceksin, oldu
size
vakıf gelirleri. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil.''
''Son 2 yıl içinde MEV'e, elle tutulur bir bağış yapan iş adamı
bulunmadığını'' kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu anda kasamıza girmiş olan hiçbir şey yok. Vatandaş parayı niye
verir. Bakar ki o para çocuklara hizmet olarak dönüyor, siz
harikalar yaratırsınız size bir daha verir, bir daha verir. Ama
eğer vatandaş şunu görse, siz bir ticari işletme kurmuşsunuz, vakfa
gelir getireceğim diye okullar kurmuşsunuz ve bu okullar zarar
ediyor. Öğrenci sayısı kurulduğu zaman bir hayli iyiymiş sonra
yarısına inmiş. Bakın okul zarar ediyor. İnsanlar size bağışta
bulunur mu? Bulunmaz. O güveni vermemiz lazım. Ben buradaki
arkadaşlarımın hepsinin şahıslarını tenzih ediyorum. Buradaki
hiçbir arkadaşımızın, vakfın
malına mülküne tenezzül etmeyecek kadar, dönüp bakmayacak kadar
asil,
gönlü tok insanlar olduğuna inanıyorum. Ama işleyişte, sistemde
bir
hata var. Kamu, ticari işletme çalıştırdığı zaman zarar ediyor.
Siz
kamu vakfı anlayışıyla hareket eden bir vakıfsınız. Devletin
kendi
işlettiği ticari işletmeler de zarar ediyor. Özelleştirmeler
bunun
için yapılıyor. Devlet memuru zihniyetiyle bu iş olmuyor.''
''BAŞKA TÜRLÜ BİR VAKIF OLURDU''
''Nasıl bir
Milli Eğitim Vakfı hayal ettiğini anlatan Çelik, '' Bütün illerde
ilçelerde MEV'in fanatikleri, misyonerleri olmalı. Vakfın
temsilcisi olmaktan büyük bir şeref ve onur duymalı. Kendi ilindeki
ilçesindeki hayırsevere yapışmalı. Bizim şu Eğitime Yüzde 100
Destek kampanyasında yaptığımız faaliyetlerin binde birini eğer
vakıf yapsa, şimdi başka türlü vakıf olurdu'' diye konuştu.
MEV'in MEB ile özdeşleşmiş bir vakıf olduğunu ifade eden Çelik,
''Eğer adı, faaliyetleri Türk Eğitim Derneği kadar, Türk Eğitim
Vakfı kadar, Toplum Gönüllüleri Vakfı kadar heyecan uyandırmıyorsa
burada bir bürokratikleşme var, bir donukluk var. Bu donukluğu
üzerimizden atmamız lazım'' dedi.
MEV'in işbirliğiyle ''Okullarımız Yıkılmasın'' kampanyası
düzenlendiğini ifade eden Çelik, okulların güçlendirilmesi için
vakfın 290 milyar lira katkı yaptığını söyledi. Çelik, bu miktarın
büyük bir kısmı için kendisinin bir iş adamı ve firmadan ricada
bulunduğunu belirterek, ''Bu paralar bizim gayretlerimizle
aktarılıyor. Arkadaşlarımızın hiçbir faaliyeti olmadı manasında
söylemiyorum.
Özellikle geliri kendisine yeten artan insanlara eğer
yaptıklarınıza
inandırırsanız, kaynak bulma sıkıntısı çekmeyiz'' diye konuştu.
Vakfın çalışmalarına değinen Çelik, ''Milli Eğitim Vakfı bir
daralmaya bir tıkanmaya doğru gidiyor. Artık yeni burslar veremiyor
kesildi. Bütün mal varlığı 90-10 trilyon lira civarındadır''
dedi.
''KİM NE DERSE DESİN DOĞRU BİLDİĞİMİ YAPARIM''
Sözlerini, ''Şunun iyi bilinmesinde fayda var. Dün bazı yazılar
çıktı, o da beni rahatsız ediyor. Kim ne derse desin doğru
bildiğimi yaparım, benim yapım budur. Doğruysa yaparım, yanlışsa
ısrar etmem'' diye sürdüren Çelik, MEV Merkez Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Turhan'a dönerek, ''Son 2 yıldır size müfettiş
gönderdik mi? diye sordu. Turhan'ın, bu yıl gönderildiğini
söylemesi üzerine, ''Bunlar mutat denetimler'' diyerek, şöyle
konuştu:
''Eğer MEV'e bağlı okullarda öğrenci sayısı yarıya düşmüşse, MEV'in
okulları zarar ediyorsa, bu okullar niye zarar ediyor, ben bunları
incelemekle mükellefim. Eğer bu vakfın genel başkanı bensem bunu
yapmak zorundayım. Davul benim boynumda, tokmak başkasının
elinde... MEV'de herhangi bir yanlış olursa bunun da faturası bana
çıkar. Bunlar bizim milletimizin malıdır. Bu ülkenin malını kendi
malımız gibi korumakla mükellefiz. Bu konuda gerekli hassasiyeti
göstermemiz lazım.''
''İmzasız gelen hiçbir mektubun, dilekçenin işleme konulmadığını''
söyleyen Çelik, ''Eğer bir okul müdürü, öğretmen, bir veli adını
yazıp imzasını atıyor ve ciddi bir iddiada bulunuyorsa
arkadaşlarıma 'inceleyin' talimatı veririm'' diye konuştu. Çelik,
sözlerini, ''Onun için 26. Genel Kurul'da biz MEV'i, tıpkı
kuruluş amacında da ifade edildiği gibi, bu ülkenin eğitim alanında
daha iyi kalkınması için, yardıma muhtaç çocukların daha iyi
desteklenmesi, bütçe dışı kaynakların oluşturulması için, hali
vakti yerinde olan insanların hayırlarını daha rahat kanalize
edebilmek için bir silkinme vesilesi yapmalıyız. Genel kurullar
aynı zamanda bir muhasebedir. Bu işi hesabını yapmamız gerekiyor''
diyerek tamamladı.
Bakan Çelik'in konuşmasının ardından Divan Başkanlığı'nı oluşturdu.
Divan Başkanlığı için verilen iki önergeyi okuyan Çelik,önergeleri
tek tek oyladı. Divan Başkanlığı'nda MEB Müsteşar Yardımcısı Salih
Çelik'in, katip üyeliklere de Ortaöğretim Burs ve Yurtlar Dairesi
Başkanı Halis Koyuncuoğlu ve Ticaret Turizm Eğitim Genel Müdürü
Saadettin Sabaz seçildi.
Milli Eğitim Vakfı Merkez Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyeliklerine Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı listede yer alan adaylar seçildi.
89 delgelenin oy kullandığı seçim sonuçlarına göre, yönetim kurulunu oluşturan isimler ve aldıkları oylar şöyle: "Muzaffer Doğan (55), Ahmet Ergün Bedük (51), Remzi Kaya (49), Kerem Altun (47), Ömer Kaplan (42), Muhammet Dilek (41), Osman Aslan (41), Mustafa Gül (41), Recep Işık (41)."
Denetim Kuruluna da İbrahim Çoksak (54), Osman Çelik (45) ve
Enver Yıldırım'dan oluştu.