Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'tan deprem kuşağındaki okullarla ilgili açıklama
Abone olMilli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, deprem kuşağında olan il ve ilçelerle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Selçuk; ''Özellikle birinci derecede deprem kuşağında olan il ve ilçelerimizle ayrı bir temasımızın olması ve önceliklerimizi orada yeniden değerlendirme ihtiyacımız var'' dei.
Bakan Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Belediyeler
Birliği (TBB) iş birliğinde TBB'de düzenlenen "Eğitim ve Yerel
Yönetimler Çalıştayı"na katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, dünya örneklerinde yerel yönetimlerle eğitim arasındaki ilişkinin doğrudan doğruya kurulduğunu ve eğitimin tek sorumlusunun yerel yönetimler olduğunu anlatan Selçuk, Türkiye'de de bu yolculukta yerel yönetimlerle beraber yürüdüklerini, yeni Belediyeler Yasası hazırlıkları kapsamında da bu temasın önem taşıdığını vurguladı. Eğitimin mesajının insana yönelik olması sebebiyle evrensel olduğunu ama arkasından kaçınılmaz bir şekilde milli bir karakter aldığını, yerel bir dokunuşa ihtiyaç duyduğunu dile getiren Selçuk, eğitimin aslında bir millet, memleket, ülke ödevi olduğunu söyledi.
Uzun soluklu işlerin peşindeyiz
Bakan Selçuk, bunu hep birlikte yükseltmeleri gerektiğini belirterek 2030'ların sonuna doğru dijital, biyolojik ve fiziksel olanın aynı bedende bedenleneceğine, insan beynine yazılım yüklenmesinin söz konusu olduğu yeni bir çağın geldiğine işaret etti.Bugün ilkokulda okuyan çocukların üniversiteyi bitirdiğinde bu çağın gerçekleriyle yüz yüze kalacağına dikkati çeken Selçuk, bu nedenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde yeni bir çağın ekosistemini kurmakla ilgili uzun soluklu işlerin peşinde olduklarını aktardı.
Eğitimimiz orta olursa ekonomimiz de orta
olur
Bakan Selçuk, mutlu insanların yetişmesini yerel yönetimlerle el ele vererek yapabileceklerini vurgulayarak "Yeni çağda Bakanlık olarak sürdürülebilir bir eğitim sistemi vasıtasıyla ülkemizin eğitimini yükselterek ekonomisini yükseltme stratejimizin çalışmalarını yürütüyoruz. Eğer eğitimimiz orta olursa ekonomimiz de orta olur. Eğitimimiz yükselir ve yücelirse yüksek teknolojiyi daha çok üretebilen ve bilimi insanlığın hayrına kullanabilen bir eğitim hayatımız olur." diye konuştu.
Bakanlığa tahsisli yaklaşık 140 bin bina var
Çocukları bu geleceğe hazırlayabilmek için birçok imkana sahip olduklarını ve bu kapsamda yerel yönetimlerle ilgili süreci bütünsel olarak ele almaları gerektiğini anlatan Selçuk, Bakanlıkça başlatılan Coğrafi Bilgi Sistemi'nde (CBS) eğitim tesislerine ilişkin yüz binlerce verinin yer aldığını anımsattı.
Bakanlığa tahsisli yaklaşık 140 bin binanın bulunduğunu, CBS sayesinde rahatlıkla bütün okulları analiz edebilme imkanına sahip olduklarını aktaran Selçuk, belediyelerle iş birliği açısından da CBS'nin çok önemli fırsatlar ve altyapı sunduğuna dikkati çekti.
Taşımalı eğitim
Selçuk, 1989'da 2 ilde pilot olarak başlayan taşımalı eğitimin ülke ölçekli bir hale geldiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Aslında büyükşehirlerde de milyonlarca öğrenci başka okullara giderek taşımalı bir şekilde okullarına ulaşıyor. Bunun yeniden tanzimi, yeniden bir optimizasyonunun yapılması, oluşturulan katma değerin yeniden dikkate alınması ve fayda-maliyet analizinin sadece finansal değil, sosyal, psikolojik, göçle ilgili maliyetinin ne olduğu gibi birçok hususu birlikte değerlendirme zarureti de söz konusu. Bu hizmete yaklaşık 3 milyar lira civarında bir bütçe ayırıyoruz. Bu bütçe, aslında her yıl 200'den fazla okulu yapmak için bir imkan. 'Bu bütçeyi eğitim sistemimizdeki iyileştirmeye paralel olarak nasıl azaltabiliriz ve bu doğrultuda çalışmalarımızı nasıl geliştirebiliriz' sorusunu da soruyoruz. Bugünlerde böyle bir çalışmamız var. Bu anlamda belediyelerimizle iş birliğine çok daha fazla ihtiyaç duyuyoruz."
Belediyelerimizle daha büyük bir iş birliğine ihtiyacımız var
Yerel yönetimlerin eğitim mekanlarıyla ilgisine de vurgu yapan Selçuk, bütün belediye başkanlarına okulların tamiratı, tadilatı, bakımı, asfaltı konusunda gösterdikleri gayretlerden dolayı teşekkürlerini iletti. Bakan Selçuk, CBS ile eğitim arazilerinin ve yapılarının 2019'da yaklaşık 40 milyon lira mertebelerinde bir kamulaştırma uygulama tasarrufu sağladığını bildirerek "Bütün belediyelerimizle tahsisler, terkler, kamulaştırma konusunda daha büyük bir iş birliğine ihtiyacımız var. Yeni Belediye Yasasında da bunu nasıl mevzuat haline getirebiliriz, onun peşindeyiz." dedi.
Bakanlığın mülk edinme ya da satma hakkının bulunmadığını, tahsisin söz konusu olduğunu anımsatan Selçuk, bu kapsamda eğitim arazilerinin oluşturulmasında yerel yönetimlerin biraz daha hassasiyetine ihtiyaç duyduklarını vurguladı.
Yerel yönetimlerle "yeni model" vurgusu
Bakan Selçuk, kentsel dönüşüm veya kent meydanı gibi uygulamalarda eğitim alanlarının dönüşüm çizimlerinin kati bir parçası olarak görülmesi gerektiğini de belirtti. Türkiye'de bölgeler arasındaki farklılıkların zaman içinde azaltılmasıyla eğitimdeki verimliliği ve sürdürebilirliği de geliştireceklerini ifade eden Selçuk, şunları söyledi:
Yeniden değerlendirme ihtiyacımız var
"Yaklaşık 140 bin binada 55 bin civarında okulumuz var. Bu okullara ait bakım, onarım gibi hususlar özellikle deprem konusuyla alakalı olarak da çok önemli. Bizim çocuklarımızı içine soktuğumuz binaların riski konusunda herhangi bir binadan çok daha fazla duyarlı olarak dikkat etme mesuliyetimiz var. Özellikle birinci derecede deprem kuşağında olan il ve ilçelerimizle ayrı bir temasımızın olması ve önceliklerimizi orada yeniden değerlendirme ihtiyacımız var.
Bu çerçevede de Bakanlığımız bütçesinin daha etkin kullanılması için yerel yönetimlerin desteğine çok ihtiyacımız var. Yerel yönetimlerin teknik ekip, ekipman, okul ve pansiyon tadilatlarını yapımı Milli Eğitim Bakanlığımızın bu konulardaki hizmetini çok çabuklaştırıyor. Bu hususlarda da acaba yeni bir model olabilir mi? Yani tamirat, tadilat gönüllü bir mesele olarak değil de mevzuatın bir tahsisatı olarak ortaya çıkarılabilir mi konusu bugünkü çalışmalarda da konuşulacak.