Milli Eğitim Bakanı öğretmenlerle ilgili yeni projeyi açıkladı
Abone olMilli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 'Öğretmen eğitiminde çok daha iyi yetişmiş bireylerin sistemimize girmesi için çok büyük çaplı projeler başlatacağız' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı
Mesleki Çalışma Programı açılışında konuştu. Selçuk, "Türkiye'nin
imkanları giderek artıyor. Öğretmenlerin desteğiyle zihniyetin
değişmesi daha kolay olacaktır. Bütün kelimelerimizi gözden
geçirmeliyiz. Bu anlamda okullarımızı da dönüştürmemiz lazım."
dedi.
Bakan Selçuk’un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Aslolan bulut değil gökyüzü olmaktır. Bulutlar ne olursa olsun öğretmen, çocuğun hakkını koruyan kişidir. Çocuğun hakkı pazarlık konusu olamaz, olmamalı. Öğrencinin, öğretmeninden öncelikle beklediği sevgi ve saygıdır. Çocuğun hayatına dokunmak, onunla her gün göz göze gelmek, onun hayatında çocuk diliyle söylersek, kocaman yer sahibi olmak. İşte öğretmenlik dediğimiz tam da böyle bir şey. Hükmedici bir öğretmen olmak yerine kolaylaştırıcı bir rehber olarak, öğretmeyi tercih edin.
İYİ EĞİTİMİ BÜYÜK BİNALAR DEĞİL, İYİ İNSANLAR
VERİYOR
Toprak ya da bahçıvan olacağız. Toprak yerine bahçıvan olursak,
şurayı değiştirelim, burayı değiştirelim diye çocukla ilgilenme
vakti olmayabilir. Öğretmenin omuzlarında yükselmeyen sistemin
tarihte yeri yok. Güzel Türkiyemizin dört bir köşesinde güzel işler
yapacaksınız. Milli Eğitim Bakanı olduğum kadar sizin
meslektaşınızım, içinizden biriyim. Bütün hayatını bu mesleğin
ilerlemesine adamış biri olarak karşınızdayım. Biz Batıyız,
Kuzeyiz, Güneyiz, Doğuyuz. Dört cepheye birden bakması gereken
insanlarız.
İyi eğitimi büyük binalar değil, iyi insanlar veriyor. Salonun
ana girişinde, “İnsan, insanın gölgesinde yetişir sözü karşılıyor.”
Güçlü bir şahsiyet söz konusuysa, güçlü şahsiyeti olan talebeler
yetişecektir. Öğretmenlik çocuklara bir şey öğretmek değil,
öğretmenin kendi olgunlaşma yolculuğu ve yolcunun kendisi de
çocuklar değil, esasen öğretmendir. Çocukların gelişimi öğretmenin
gelişimiyle doğrudan doğruya etkili.
Deneyimli öğretmenler, sınıfa ilk gelince gözüne gözü değmeden
derslerine başlamazlar. Çocuklarımızı çift kanatlı yetiştireceğiz.
bunlardan biri bilim, öbürü erdem, ahlak. Bir işi yaparken nasıl
yapacağımızı tekrar tekrar düşünmek zorundayız. Öğretmenlerin daha
iyi yetişmiş bireyler olarak sistemimize girmesini sağlamak için
büyük çaplı öğretmen eğitimi projeleri başlatacağız. Bu sadece
bilimsel çalışmalar anlamında değil, öğretmenliğin binlerce yıldır
değişmeyen, sanat, ustalık yönü var. Çocuğa gülümsemenin,
merhametin adı aslında sanattır. Çıraklık, kalfalık, ustalık
dönemleri olan bir iştir. Hepimiz bunun sonunda öğrenmeye devam
ediyoruz.
HEPİMİZ ÖĞRENME YOLCULUĞUNDAYIZ
18 milyon öğrenci, 1 milyon öğretmenimiz yok. Bunlar
mevzuattaki rakamlar. Biz hepimiz öğrenme yolculuğundayız. İsterim
ki bir okul çıksın “Gözetimsiz sınav yapıyoruz” desin, isterim ki
bir başka okul eleştirel düşüncenin örneği olsun. Bu hayalleri
gerçekleştirmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir paradigma
içinde olduğunu yavaş yavaş hissediyorsunuz. Ekim’de yapacağımız
sunuşumuzda da bunu detaylarıyla izah edeceğiz.
SİSTEMİN TÜMÜYLE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ GEREKEN BİR
DURUM
1970’lerden beri eğitim sisteminin istikametinde bir değişiklik,
kayıp var. Bugünlerde daha önemli bu. Bizim için günlük
operasyonlarla, şu uygulamayı değiştirelim, iki-üç basamaklı olsun
gibi bir dönüşüm değil bu. Çok daha büyük. Sistemin tümüyle
dönüştürülmesi gereken bir durumdan söz ediyorum. Türkiye’nin
imkanları gidierek artıyor. Talim Terbiye Kurulu’ndaki (TTK)
görevim sırasında öğretmen, öğrenci sayısı konusunda hayal ettiğim
birçok şey aslında bugün var. Çok mesafe almışız. Bunu
dönüştürmenin zihniyet kısmındayız. Eğer sizin katkınız, desteğiniz
olursa zihniyetin dönüşmesi çok daha kısalacak. Bu çağ bize ilginç
mesajlar da veriyor. İnsanı araçlarda zengin, amaçlarda yoksul
kılan bir çağda yaşıyoruz. Doğayı yok etmek, uygarlık oldu bu
çağda. Biz millet dediğimizde sadece insanlardan bahsetmemeliyiz,
kurdu, kuşu, ormanı hepsini milletin içinde ele almalıyız. Bir soru
sorma zaruretimiz var: Bizim dünyaya teklifimiz ne olacak? Bunun
arayışı ve gayreti içindeyiz. Bilimi, toplumumuzun hayrı için
kullanmak gerekliliği var. Mevcut uygarlığın bilimle, akılla
yükselen değerleri var. Dünyadaki dördüncü büyük kırılmayı
kavrayamazsak büyük sıkıntılarla karşılaşmamız mümkün.
DÖNÜŞÜM KOLAY OLMAYACAK
Kararlı bir öğretmen kitlemiz var. Bunun için mutluyuz. Bir dil
kurmak zorundayız. Bunu yapmazsak kavram oluşturamayız. Kendimizi
özgürleştiremeyiz. Okullarımızın atölyelerle zenginleşmesi çok
önemli. Bilgiden üretime dönen bir eğitime ihtiyacımız var.
Bilgimiz gerçekten fazla, ancak bunun görgüye dönüşmesinde
sıkıntılar yaşıyoruz. Devasa bir sistemde bu değişiklik, dönüşüm
nasıl olacak? Elbette kolay olmayacak. O yüzden zamana ihtiyacımız
var. Bizden acil, köklü değişiklikler beklemeyin derken, anlatmak
istediğim bu aslında.
ALACAĞIMIZ HER KARARI TARTIŞMAYA İHTİYACIMIZ
VAR
150 ülkeden daha fazla sayıda öğrenci sayımız var. Hakkını
verdiğimizde bu büyük bir nimet, veremediğimizde de büyük bir
külfetin işareti. En küçük bir değişiklik binlerce öğretmenimizi,
öğrencimizi etkiliyor. Ekip olarak nasıl yapacağımızı biliyoruz.
Uzun yıllardır Türkiye’de oluşmuş birikimler var yeter ki,
öğretmenlerimizin desteği olsun. Öğrenmeyi bırakmasınlar. Bu
bağlamda da mesleki çalışma programını sizlere ulaştırdık. Kısmen
zenginleştirmeye çalıştık. Ancak eminim önümüzdeki yıllarda
öğretmen eğitiminden ne kastettiğimizi daha net, belirgin şekilde
göreceksiniz. Birçok videolarla da karşılaşacaksınız. Bir arada hep
birlikte ekip olarak yaparsanız mutlu olurum. Birbirimizden
öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki. Sizin bunu yapmanız halinde,
bu sistemin yükselmesi çok zor değil. Öğretmen Ziya Selçuk olarak
yanınızdayım. Hep arkanızda bir destek olarak bulunacağım. Hiçbir
görüş, ideolojik ayrılık çocukların hakkını teslim etmekten bizi
alıkoymamalı. Ülkemiz, çocuklarımız ve geleceğimiz için buna
ihtiyacımız var. Geldiğimiz günden beri ne karar alıyorsak, sahadan
öğretmen, yönetici arkadaşlarımızı davet edip buraya çağırıyoruz.
Alacağımız her kararı paylaştığımızda tartışma ihtiyacımız var.
Bunlar sonucunda daha güzel, daha pratik çözümler üreteceğimizin
farkındayım.