Millete Hizmet Yolunda
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, başka ülkelerin gazetelerinde yayınlanan mektupların değil, milletin ne düşündüğünün önemli olduğunu söyleyer...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başka ülkelerin gazetelerinde
yayınlanan mektupların değil, milletin ne düşündüğünün önemli
olduğunu söyleyerek, “Asıl manşet, sandıktan çıkan manşettir”
dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Millete Hizmet Yolunda”
konuşmasıyla, geride kalan Temmuz ayını değerlendirdi. Temmuz
ayında ‘11 Ayın Sultanı’ olarak adlandırılan Ramazan-ı Şerif’in
idrak edildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Ramazan-ı Şerif’in
getirdiği manevi iklim vesilesiyle; yardımlaşmayı, dayanışmayı,
kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi çok daha derinden, çok
daha içten bir şekilde yeniden teneffüs ettik” dedi.
Vatandaşların Ramazan ayını tebrik eden Başbakan Erdoğan, mübarek
Ramazan ayında yaşanan acı hadiselere dikkat çekti. “Açıkçası, 2013
yılının Ramazan ayını, bölgemizde yaşanan acı hadiseler nedeniyle
buruk şekilde yaşadık” diyen Başbakan Erdoğan, “Arakan’da Müslüman
topluma karşı başlatılan mezalim devam ediyor, fakat dünya
sessizliğini koruyor. Bizler Gazze’ye karşı uygulanmakta olan
ablukanın kaldırılmasını, insani yardımların arttırılmasını
beklerken, maalesef, Gazze’ye uygulanan tecrit daha da
sıkılaştırılıyor, Filistinli kardeşlerimizin etrafına örülen
duvarlar daha da yükseliyor, yükseltiliyor” diye konuştu.
Yine Irak’ta kanlı manzaraların aralıksız sürdüğünü belirten
Başbakan Erdoğan, Suriye’de Esad rejiminin uyguladığı insanlık dışı
şiddet ve zulümün de günden güne arttığını söyledi. Türkiye’ye
sığınan Suriyeli sayısının 400 bini aştığını kaydeden Başbakan
Erdoğan, Suriye’de hayatını kaybedenlerin sayısının da 100 bine
ulaştığını ifade etti. Uluslar arası toplumun bu trajediye seyirci
kalmaya devam ettiğini söyleyen Erdoğan, Mısır’da da çağdışı
kalması gereken bir darbenin olduğunu hatırlattı.
Mısır’da seçimle iş başına gelen bir yönetimin askeri bir darbeyle
görevden uzaklaştırıldığını kaydeden Erdoğan, “Mısır halkı, askeri
darbeye karşı gerçekten dik bir duruş sergiledi ve sergilemeye
devam ediyor. 70 yıl otokratik rejimle idare edilen Mısır’da yüzde
52 gibi bir oyla işbaşına gelen Mursi’ye bir yıl tahammül
edilemedi. Mısır halkı, hiçbir şiddet eylemine başvurmadan,
tahriklere, tuzaklara aldanmadan, son derece vakur, son derece ağır
başlı şekilde, bu müdahaleye karşı o yüzde 52’lik oyuna sahip
çıkmanın tepkisini ortaya koydu” diye konuştu.
Erdoğan Mısır’la ilgili olarak şöyle konuştu:
“Ne yazık ki, Mısır’da önce milli iradeyi katledenler, şimdi de
milleti katlediyor; kendi halklarını maalesef ölümle tehdit ediyor,
öldürmekle dize getirmeye çalışıyorlar. Müslümanların bu mübarek
günlerinde, kan akıtan, gözyaşı akıtan, zulmüne hiç ara vermeden
devam eden, her türlü insani değeri, her türlü kutsal değeri
ayaklarının altında çiğneyen tüm zalimleri, tüm katilleri bir kez
daha Allah’a ve tarihin şaşmaz terazisine havale ediyoruz.
Mısır’da ve bölgede yaşanmakta olan bu tehlikeli sürecin bir an
önce son bulmasını, bölgemize huzur, barış ve kardeşliğin hâkim
olmasını yürekten arzu ediyor, bunun için dua ediyor, bunun için
gayret gösteriyoruz.”
“BAŞKA ÜLKELERİN GAZETELERİNDE YAYINLANAN MEKTUPLARIN DEĞİL,
SİZLERİN NE DEDİĞİNİZ ÖNEMLİDİR”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin demokrasiye yönelik müdahalelerin ne
kadar zararlı, ne kadar yıkıcı olduğunu yakın tarihinde 4 kez
tecrübe ettiğini belirterek, her bir müdahalenin Türkiye
ekonomisine çok ağır faturalar ödettiğini, ekonomiyi on yıllarca
geriye götürdüğünü söyledi.
“Bizim, Mısır’da yapılan darbeye karşı dik duruşumuz, yaşadığımız
acı tecrübelerin bir yansıması, kardeşçe, dostça tavsiye ve
uyarılarımızın ifadesidir” diyen Başbakan Erdoğan, “Bunun dışında
biz, Mısır’da yapılan darbeye, ilkesel olarak da karşı çıktık.
Hangi ülkede olursa olsun, hangi partiye, hangi yönetime karşı
olursa olsun, seçilmişlere yönelik her müdahaleye, biz ilkesel
olarak karşı dururuz” dedi.
Türkiye’nin gösterdiği bu ilkeli tavrı dünyanın gösteremediğini
belirten Erdoğan, “Türkiye’de, şiddet eylemleri yapan, hukuksuz
eylemler yapan göstericileri dağıtmak amacıyla, polisimizin son
derece meşru olarak, hukuka dayanarak kullandığı suyu, biber
gazını, son derece haksız, orantısız, abartılı şekilde saatlerce
yayınlayan uluslararası yazılı ve görsel medya, maalesef Mısır’da
katledilen yüzlerce masum sivili görmedi, görmezden geldi” diye
konuştu.
“Mısırla neden bu kadar ilgileniyorsunuz?” diyenlere de cevap veren
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bize, ‘Mısır’la neden bu kadar ilgileniyorsunuz’ diyenler var.
Bize, ‘herkes susarken, siz neden konuşuyorsunuz’ diye eleştiri
getirenler var. Mısır’a, Suriye’ye, Filistin’e, Somali’ye, dünyanın
mazlumlarına, haksızlığa uğrayanlara karşı sessiz kalmamızı,
tepkisiz kalmamızı, sırtımızı dönmemizi isteyenler var.
Değerli vatandaşlarım, Türkiye; devletiyle, milletiyle, tarihiyle,
bugünüyle ve geleceğiyle, çok ama çok büyük bir ülkedir. İçlerine
kapanan devletler, büyük devlet olamazlar. Sınırlarının etrafına
duvarlar ören devletler, büyük hedeflerin peşinden koşamazlar.
Bölgelerine, komşularına, dünyaya sırtını dönen devletler,
büyüyemezler, ekonomilerini büyütemezler. Büyük devlet olmak, büyük
vizyon gerektirir. Büyük devlet olmak, ilkeli, kararlı, samimi, net
ve cesur bir duruş gerektirir.
Selçuklu, işte böyle bir vizyonla büyük devlet olmuştur. Osmanlı,
işte böyle bir vizyonla, ta Endülüs’e ulaşarak, ta Açe Sumatra’ya
ulaşarak, Afrika’nın, Asya’nın içlerine kadar adaleti savunarak
Cihan Devleti olmuştur. Dikkatinizi çekiyorum. Bugün, Ortadoğu,
Balkanlar ve Kuzey Afrika’daki her sorun, Osmanlı Devleti’nin
çöküşüyle başlamış sorunlardır. Bütün bu coğrafyanın her sorunu,
Türkiye’yi çok yakından ilgilendirir. Bütün bu coğrafyadaki her
sorun, Türkiye’nin katkılarıyla çözüme ulaşabilir. Bu coğrafya ne
kadar istikrarlı, huzurlu ve güvenli olursa, inanın, Türkiye de o
kadar istikrarlı, huzurlu ve güvenli olur. Türkiye ne kadar güçlü,
ne kadar büyük olursa, bu coğrafya da o kadar güçlü, o kadar büyük
olur.
Biz, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmayız. Hiçbir ülkeye karşı
hasmane tutum içinde değiliz. Ancak, hiç kimse de bizden, haksızlık
karşısında, adaletsizlik karşısında, zulüm ve katliam karşısında
susmamızı bekleyemez. Biz böyle bir ülke, böyle bir millet
değiliz.
Tarihimiz boyunca her zaman mazlumun, hakkın, adaletin yanında
durduk ve öyle büyüdük; bugün de zalimin değil, mazlumun; yanlışın
değil, Hakk’ın, eşitsizliğin değil, adaletin yanında duracak, o
şekilde büyümeye devam edeceğiz.
Bakınız, şu anda, uluslararası toplum, bölgemizde cereyan eden
hadiselere karşı gerçekten duyarsız, tepkisiz, sessiz bir tavır
içinde kalmayı tercih ediyor. Ama Türkiye, doğruya doğru diyerek,
eğriye eğri diyerek, dünyanın her köşesinde, her vicdanda, her
kalpte, kendisine müstesna bir yer ediniyor. Türkiye’nin bu kararlı
ve ilkeli duruşu, inanın, çocuklarımıza, torunlarımıza
bırakacağımız en büyük miras olacaktır. Türkiye, bu tavrıyla,
bölgede düşman değil, dostlar kazanacak, geleceğe daha emin
adımlarla ilerleyecektir.
Gerek Türkiye içinde, gerek Türkiye dışında, politikalarımıza
yönelik, duruşumuza yönelik, özellikle de ekonomide elde ettiğimiz
başarılarımıza yönelik, kimi zaman saldırılar, kimi zaman karalama
kampanyaları yapıldığına da şahit oluyoruz. Türkiye, bu saldırılar,
bu kampanyalar karşısında sarsılacak bir ülke değildir. Şunu
bilmenizi isterim ki, bu ülkeyi, manşetler değil, belli sermaye
çevreleri değil, belli karanlık çevreler değil, sadece ve sadece
sizler yönetiyorsunuz.
Manşetlerin, bildirilerin, yabancı parlamentoların, başka ülkelerin
gazetelerinde yayınlanan mektupların değil; sizlerin ne dediğiniz,
ne düşündüğünüz, ne karar verdiğiniz önemlidir. Sizlerin kararı,
sizlerin hassasiyeti her şeyin üzerindedir. Biz, 10,5 yıl önce
Hükümet görevini devralırken, ‘yeter, söz de, karar da milletindir’
demiştik… 10,5 yıl boyunca bu sözümüzün arkasında durduk. Tek karar
merci siz oldunuz. Her zaman sizin kararlarınıza uyduk, sizin
istikametinizde yürüdük. Bundan sonra da sadece sizin kararınıza
uyar, sadece sizin çizdiğiniz rotada yürürüz.”
“ASIL MANŞET, SANDIKTAN ÇIKAN MANŞETTİR”
Başbakan Erdoğan, hükümetin sadece kendisine oy verenlerin değil,
76 milyonun hükümeti olduğuna vurgu yaparak, milletin tercihini
sandıkta yaptığına, yönetimlerin sandıkta değiştiğine dikkat çekti.
Meydanların da demokrasilerde önemli olduğunu söyleyen Başbakan
Erdoğan,”Medya, sivil toplum örgütleri elbette demokrasilerde
önemlidir. Ancak bu unsurlar, tek başlarına karar merci değildir.
Asıl meydan, sandık meydanıdır. Asıl manşet, sandıktan çıkan
manşettir. Meydan yoluyla, medya yoluyla, sivil toplum örgütleri
yoluyla herkes görüşünü, eleştirisini dile getirir. Ama bunlar,
sandık sonuçlarını çiğneyemez, sandık sonuçlarını yok sayamaz” diye
konuştu.
Bunun tersi durumda azınlığın, çoğunluğa hükmeder hale geleceğini,
bunun da zulüm ve adaletsizlik olacağını belirten Erdoğan,
Türkiye’nin on yıllar boyunca azınlığın çoğunluğa hükmettiği bir
idare anlayışıyla yönetildiğini ifade etti. On yıllar boyunca bu
anlayışla mücadele ettiklerine dikkat çeken Erdoğan, kendilerinin
yasakları kaldıran, kısıtlamaları sona erdiren, özgürlüklerin önünü
açan bir yönetim olduklarını söyledi.
“Türkiye’yi büyütmekten, Türkiye’yi yüceltmekten başka gaye
taşımıyoruz” diyen Erdoğan, “Kimin ne meselesi varsa, bunu şiddet
yoluyla, silahlarla değil, siyaset yoluyla, demokrasi ve hukuk
içerisinde dile getirecek” dedi. Türkiye ekonomisinin içeriden ve
dışarıdan yapılan her saldırıya rağmen edim adımlarla geleceğe
ilerlemeye devam ettiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Dış politikamız, itibarlı ve aktif şekilde dünyada gıpta ile
izleniyor. İçerde kardeşliğimiz güç kazanıyor, dayanışmamız
pekişiyor. Bu süreci aynı şekilde sürdürecek, Türkiye’yi daha da
büyütecek, inşallah çok daha demokratik, çok daha huzurlu, çok daha
güçlü bir konuma ulaştıracağız.
Tarihte nasıl yaptıysak, bugün de yapacağız, gelecekte de
yapacağız, inşallah bütün hedeflerimizi başaracağız.”
“İSTANBUL’DA TOPLAM METRO UZUNLUĞUMUZ 708 KİLOMETREYE ULAŞMIŞ
OLACAK”
Başbakan Erdoğan, açıklamaları sırasında Temmuz ayı içinde birçok
ilde yapılan toplu açılışlara da değindi. Erdoğan, hayata geçirilen
hizmetlerle ilgili olarak şunları kaydetti:
“İlk olarak, 7 Temmuz’da, İstanbul’da, İstanbul’un ulaşımı için çok
değerli bir yatırımı hizmete aldık. Toplu taşımacılıkta yeni bir
adım daha attık ve Otogar - Bağcılar - Mahmutbey - Olimpiyatköy -
Başakşehir arasında işleyecek olan metro hattının resmi açılışını
gerçekleştirdik. Yaklaşık 3 milyar, eski rakamla 3 katrilyon liraya
mal olan bu açılışla birlikte, İstanbul, dile kolay, tam 22
kilometrelik yeni bir metro hattına daha kavuşmuş oldu. Bu hat ile
İstanbul’da, buraya lütfen dikkat ediniz, metro hatları uzunluğu
tam 124 kilometreye ulaştı.
2004 yılında İstanbul’daki metro hattı uzunluğu 45 kilometre
idi.
9 yılda bu hatlara 79 kilometre yeni hat ekledik ve toplam hat
uzunluğunu 124 kilometreye çıkardık. Şu anda inşaatı devam eden,
ihalesi yapılan, proje aşamasında olan hatlar da bittiğinde,
İstanbul’da toplam metro uzunluğumuz 708 kilometreye ulaşmış
olacak.
Bu vesileyle, buradan, bir kez daha yeni metro hattımızın, bu büyük
hizmetin, bu büyük yatırımın İstanbul’a, İstanbullulara tekrar
hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle Belediye Başkanımızı, tüm
Belediye Meclis üyelerimizi, tüm emeği geçen arkadaşlarımızı,
yüklenici firmayı, mimarından, mühendisine, işçisine kadar tebrik
ediyorum, kutluyorum.
Sevgili vatandaşlarım, yine bu Temmuz ayında, üç vilayetimizde
daha, çok büyük yatırımları milletimize, ülkemize, şehirlerimize
kazandırmış olmanın haklı gururunu yaşadık.
Bingöl, Kastamonu ve Şırnak’ta ayrı ayrı üç havalimanının resmi
açılışını, toplu açılışlar içerisinde gerçekleştirdik. Altyapı
çalışmalarına 2010 yılında başladığımız ve 12 Temmuz’da açılışını
yaptığımız Bingöl Havalimanı, toplamda 122 milyon Lira ’ya mal
oldu. Yine eski rakamla 122 trilyon. Yılda 500 bin yolcu kapasiteli
bu havalimanı ile inşallah, Bingöllü kardeşim Ankara’ya,
İstanbul’a, Türkiye’nin ve dünyanın tüm şehirlerine çok hızlı, çok
konforlu, ucuz ve güvenilir şekilde seyahat edecek.
19 Temmuz’da Kastamonu’da yaptığımız toplu açılışta da, Kastamonulu
kardeşlerimizle tarihi bir anı hep birlikte yaşadık. Kastamonu’nun,
yarım asırlık bir rüyasını gerçeğe dönüştürdük ve Kastamonu
havalimanını resmen hizmete açtık. Kastamonu’da yaptığımız
açılışta, havalimanının yanı sıra özel sektör yatırımları dâhil,
kamu yatırımları dâhil, toplamda 261 milyon liralık yatırımı, yani
eski rakamla 261 trilyonluk yatırımı resmi olarak Kastamonu’nun
hizmetine sunduk.”
“ENGELLEMELERE RAĞMEN HAKKARİ HAVALİMANI’NI BİTİRMEK İÇİN
ÇALIŞIYORUZ”
Başbakan Erdoğan, Temmuz ayında, Şırnak’ta inşa edilen Şerafettin
Elçi Havalimanı’nın açılışını da yaptıklarını söyledi. Bu
havalimanının kardeşliği pekiştiren anlamlı bir proje olduğunu
söyleyen Erdoğan, tüm engellemelere rağmen Hakkari Havalimanı’nı da
hızla bitirmek için çalışmalara devam ettiklerini söyledi. Erdoğan
konuşmasını şöyle bitirdi:
“Yine bu ay içinde, Şırnak ve bölge için çok ayrı bir önemi olan
Şerafettin Elçi Havalimanını da ülkemize, milletimize kazandırmanın
büyük coşkusunu, mutluluğunu yaşadık. 26 Temmuz tarihinde
yaptığımız bu açılış, muhteşem bir eseri ülkemize kazandırmanın
yanında, kardeşliğimizi pekiştiren anlamlı bir proje oldu.
Şırnak Havalimanı’nın adına, Şırnak’ın, Cizre’nin yetiştirdiği
değerli bir siyaset adamının, merhum Şerafettin Elçi’nin ismini
verdik. Yılda 500 bin yolcu kapasitesi olan, yaklaşık 120 milyon
liralık, yine eski rakamla 120 trilyonluk bir bedelle inşa
ettiğimiz Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın, hayırlara vesile
olmasını, dostluğa, kardeşliğe, hiç sarsılmayacak bir barış ve
dayanışma ortamına zemin hazırlamasını diliyoruz.
Şırnak’a yaptığımız anlamlı ziyarette, havalimanının yanı sıra,
başka eserlerimizin, başka hizmetlerimizin de toplu açılışını
gerçekleştirdik. Böylece bir günde, bir kalemde, bir tek açılış
töreniyle, yaklaşık 600 milyon liralık eser, eski rakamla 600
trilyonluk eser, yatırım ve hizmeti Şırnak’a, Şırnak’ın ilçelerine,
köylerine, mezralarına, Şırnaklı kardeşlerimize kazandırdık. Ben,
bu ay içinde açılışlarını gerçekleştirdiğimiz bütün bu eserlerin,
bu hizmet ve yatırımların ülkemize, milletimize hayırlı olmasını
diliyorum.
Acaba 10 yıl önce Bingöl’e, Kastamonu’ya, Şırnak’a havalimanı
yapılacak denseydi, buna inanır mıydık? Ama bakın biz söz verdik ve
10 yıl sonra iktidarımızın meyvesi olarak Bingöl’e havalimanı
yaptık. Kastamonu’ya yaptık. Şırnak’a yaptık. Şimdi de Hakkari’nin
hızla bitirilmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Engellemelere rağmen…
Sevgili vatandaşlarım, mübarek Ramazan ayını artık tamamlıyor, bin
aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’ni, ardından Ramazan Bayramını
karşılamaya hazırlanıyoruz. Kadir Gecesi’nin, 76 milyon aziz
milletimiz için, bölgemizdeki tüm dost ve kardeşlerimiz için, İslam
Dünyası ve insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz
ediyorum. Ramazan Bayramını, ailenizle, kardeşlerinizle, dost ve
akrabalarınızla, sağlık, afiyet ve huzur içinde geçirmenizi temenni
ediyorum.
Ramazan Bayramı, inşallah, mazlumlar için, mağdurlar için, ağır
sorunlar altında umut ışığı arayanlar, felah arayanlar için bir
kurtuluş vesilesi olsun diye dua ediyorum. Dargınların barıştığı,
kardeşliğin güç kazandığı, dayanışmamızın daha da pekiştiği bir
bayram diliyor; nice bayramlara ulaşmanız temennisiyle, hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.”
(İHA)