‘Mia Sendromu' nedir böbrek hastaları için büyük tehlike
Abone olUzman Dr. Bilal Görçin, ceslenme bozukluğu, bakteri, virüs ve toksinlere karşı vücudun verdiği yanıt ve aterosklerozis yani damar sertleşmesinin bir arada varlığının, börek hastalarını daha şiddetli etkilediğini söyledi.
Türk Böbrek Vakfı Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi
Nefroloji Uzmanı Dr. Bilal Görçin, bu üç durumun bir arada
görüldüğü hastalık olan ‘MİA Sendromu’nun 2000 yılında
tanımladığını vurgulayarak, “Son dönem böbrek yetmezliği olan
hastalarda bu bulguların varlığı ile kanda proinflamatuar (vücutta
etkileşmeyi başlatan zararlı madde) maddelerin yüksek olması
arasında bir birliktelik kurularak MİA Sendromu tanımlanmıştır."
dedi.
Görçin, "Son 40 yılda özellikle diyaliz başta olmak üzere renal replasman tedavilerinde iyi tolere edilen diyaliz tedavilerinin, yaşam kalitesini arttırması gibi olumlu pek çok gelişme görülmüştür. Ancak buna rağmen hastalardaki ölüm oranı hala yüksektir. Günümüzde ölüm oranının bu yüksekliği MİA Sendromu ile ilişkilendirilmektedir” şeklinde konuştu.
Beslenme Bozukluğu: Malnutrisyonun kelime
anlamının ‘beslenme bozukluğu olduğunu belirten Görçin, "Bir veya
birden fazla besin öğesinin eksik veya dengesiz alınması sonucu
ortaya çıkan hastalıklı bir durum olarak tanımlanır. Diyaliz
hastalarında en sık görülen komplikasyonlardan biridir. 100
hastanın 23-75’inde görülür. Bir diyaliz hastasının enerji
ihtiyacının 35 kcal/gün/kilo olduğunu belirten Görçin, "Bunun da en
fazla yüzde 60’ı karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i proteinlerden
sağlanmalıdır."
"Günlük protein ihtiyacı ise günde kilogram başına 1,2 gram olmalıdır. Proteinler hayvansal ve bitkisel olarak ikiye ayrılır. İdeali, günlük proteinin yüzde 60’ının hayvansal ürünlerden, yzde 40’ının ise nohut, fasulye, mısır, mercimek gibi bitkisel proteinlerden karşılanmasıdır. En yararlı protein kaynağı yumurtadır. Diyaliz hastaları günde 1-2 tane hem sarısı hem beyazı ile sevdikleri şekilde tüketmeliler. Oral beslenmenin başarılı olmadığı durumlarda ise enteral beslenme yararlı olur. Damardan aminoasit solüsyonları, nazogastrik sonda takılarak burundan mideye beslenme veya PEG dediğimiz mideye bir giriş yolu takarak beslenme yapılabilir" dedi.
İnflamasyonun, vücudun; bakteri, virüs ve toksinlere fiziksel ve
kimyasal irritanların hücrelere zararına karşı devamlılığın
bozulmaması adına verdiği geliştirilmiş cevap olduğunu belirten
Görçin, "Kronik böbrek yetmezliğinde biriken toksinler hastada
devamlı inflamatuar bir ortam oluştururlar. Kronik böbrek
yetmezliği hastaları her türlü inflamasyona normal kişilerden 10
kat daha fazla meyillidir. Böbrek hastalarında inflamasyonun
toksinlerden başka sebepleri ise karbonhidrat ve protein oksidasyon
(parçalanma) ürünlerinin fazla olması ve atılamaması nedeniyle
inflamasyona sebep olmalarıdır. Gene inflamasyonun en önemli
belirleyicisi olarak bilinen D vitamini eksikliği, diyaliz
hastalarında çok sık görülür. Diyaliz ve kronik böbrek yetmezliği
hastalarında, kalp - damar hastalıklarına bağlı ölümler normal
insanlara göre 10-20 kat daha fazladır” dedi.
Aterosklerozis'ın ise kalp, beyin, böbrek ve diğer organların
arterlerinde ve aortta oluşan lokal sertleşmeler sonucu oluşan
bozukluk olduğunu kaydeden Görçin, "Aterosklerozise bağlı gelişen
kalp-damar hastalıkları tüm dünyada görülen en önemli ölüm
nedenidir. Diyaliz ve kronik böbrek yetmezliği hastalarında
kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümler ilk sıradadır ve normal
insanlara göre de 10-20 kat daha fazladır. Böbrek hastalarında
kalp-damar hastalıklarının bu kadar yüksek olmasının nedeni
malnutrisyon, inflamasyon ve dirençli infeksiyonlara bağlı
aterosklerozis gelişimidir. Kronik böbrek yetmezliği hastalarında
kalp-damar hastalıklarına müdahale ve önlemler diyaliz öncesi
döneminde yapılmalıdır çünkü bu süre 10-15 yıldır. Diyaliz
döneminde birçok toksin de işe katılacağı için tedavi zorlaşır.
Kronik böbrek yetmezliği hastalarında albümin gibi CRP düzeyleri de
kalp-damar hastalıklarında güçlü bir belirleyicidir. CRP’si yüksek
hastalarda kalp-damar hastalıkları ve ölüm riski normallerden
yüksektir"dedi.