MHP'yi dış güçler bitirdi!
Abone ol"Dış güçler, MHP'siz siyaset istedi" diyen Bahçeli, dış güçlerin MHP hakkındaki raporunu ilk kez açıkladı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 3
Kasım 2002 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinin çok yönlü
olarak ciddiyetle incelenmesi gerektiğini belirterek, "Dış güçler,
MHP'siz bir siyaset istedi" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
TGRT Ankara Haber Müdürü Batuhan Yaşar'ın hazırlayıp sunduğu 'Neler
Oluyor' programına konuk oldu. Bahçeli, programda, 3 Kasım
seçimleri, Irak krizi, Kıbrıs sorunu ve Avrupa Birliği (AB)
konularında ilginç ve çarpıcı açıklamalarda bulundu. MHP Lideri,
Amerika Birleşik Devletleri'nin yaklaşık 11 yılı bulan süreç
içerisinde, Irak'ı silahsızlandırmayı öne çıkartan bir yaklaşımla
ortaya çıktığını ancak gerçek niyetinin hangi boyutlara doğru
taşınacağının kestirilmesinde zorluk çekilen bir davranış
içerisinde Irak'a bir operasyon yapmaya çalıştığını belirterek,
ABD'nin bu operasyonda kararlı gözüktüğünü söyledi. Bu konumda
Türkiye olarak bir tezkere tartışmasının içine kilitlenmek yerine
çok daha yönlü düşünülmesi zorunluluğunun altını çizen Bahçeli,
"Irak, aynı coğrafyada yaşadığımız bir ülkedir. Orada bizimle
tarihi, dini, ve kültürel bağı olan halk bulunmaktadır.
Soydaşlarımız dediğimiz Türkmenler yaşamaktadır. Ayrıca, bir
otorite boşluğundan dolayı Türkiye'yi 15 yıldır meşgul eden bölücü
örgütlerin yataklığını yapan oluşumlar vardır. Türkiye'nin burada
takip edeceği yol, Irak'ın toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını
göz önünde bulundurarak, coğrafi temellere dayalı etnik ve dini
federasyonlara gidilerek Irak'ın siyasi şekillenmesi
yapılmamalıdır" dedi. Hükümetin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
ile olan samimi ilişkileri ve diplomatik güçlerini kullanmak
suretiyle savaştan caydırılmasına ve konunun barışçı çözümlerinde
ısrar etmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, "Bu konu ilk gündeme
geldiğinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) yönetimi, devletin
arşivlerine girmeliydi, özellikle Dışişleri Bakanlığı
arşivlerine... Tarihi gelişimleri takip etmeliydi. Önceki
hükümetler döneminde kullanılan politikaları öğrenme gayreti içinde
olmalıydı. Bunlar yapılmaksızın 1. Tezkere çıkmıştır. Hemen
ardından 2. Tezkere hazırlığı başlamıştır. Tezkere öncesinde grupta
konuşmalı ve Meclis'ten geçirmeliydi. Buna parti içi demokrasi
demek gerçekçi olmaz. Şimdi Türkiye kilitlenmiş durumdadır. Herkes
ne olacağını birbirine sorup duyuyor" diye konuştu. "GELECEKTE
BAŞIMIZI AĞRITACAK OLUŞUMLAR ÖNLENMELİ" Batuhan Yaşar'ın, "AK Parti
yerine MHP olsaydı tavır ne olurdu?" sorusuna "Milliyetçi Hareket
Partisi varsayımlar üzerine değerlendirme yapmaz" cevabını veren
Bahçeli, kendilerinin 57. Hükümet döneminde devletin sahip olmuş
olduğu bilgilere sahip olduklarını ifade etti. ABD ile son
zamanlarda kurulan diyalogları ve askeri, ekonomik anlaşmaları
bilmediklerini kaydeden Bahçeli, "Bu bilgiler elimizde olsa
değerlendirme yapardık. Ancak, bu aşamada şunu söyleyebiliriz. Bu
operasyon kesin yapılacaksa, tabi ki Türkiye kendi milli
çıkarlarını düşünmek zorundadır. Bu konunun gereği ne ise
yapılmalıdır. Türkiye gelecekte başını ağrıtacak hiçbir oluşuma
fırsat vermeyecek tedbirleri almalıdır. Oradaki Türkmen
soydaşlarımız yeni bir siyasi şekillenmede, güvenliklerini ve
sosyal siyasi haklarını elde edemeyecek konuma sürükleniyorlarsa
bunların önlemini almalıyız. Kuzey Irak'ta oluştuğu söylenen Kürt
devletinin Türkiye'ye yansımaları mutlaka olur. Tüm bunları dikkate
almalıyız. Kayıtsız kalamayız" dedi. Yeniden hazırlandığı
söylenilen asker tezkeresi ile ilgili yorum yapmanın zorluğuna
dikkat çeken Devlet Bahçeli, "Hükümet, 2 ayrı görüşle ortaya
çıkıyor. Burada yapılması gereken, Irak krizi ile ilgili
belirlediği devlet politikasının kararlılıkla topluma anlatmak,
toplumun desteğini yanına almak. Irak konusunda bir değişim dikkat
çekiyor. 'Savaşa Hayır' gösterileri terör örgütlerinin provalarına
yöneldi. Halkın protestoları, PKK ve KADEK'in gösterilerine döndü.
Kadıköy, savaş alanına döndü. Bugünkü İskenderun olayları... Yarın
bunlar askeri yönde ne gibi etkiler yapacak? PKK ve KADEK'in
bağımsız Kürdistan kurma arzusunda nasıl bir durumun içine
sokulacak. Bunları dikkate almak zorundayız " şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'NİN KIRMIZI NOKTALARI VAR" Irak konusunda Türkiye'nin
olmazsa olmazları olduğunu belirten ve bunlardan vazgeçmenin mümkün
olmadığını söyleyen MHP Genel Başkanı, konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Türkiye'nin kırmızı noktaları var. Uluslararası meşruluğa dikkat
etmelidir. Irak'ın toprak bütünlüğü korunmalıdır. Yeni kurulacak
olan siyasi yelpazede Türkiye, başını ağrıtacak oluşumlara dikkat
etmelidir. AK Parti hükümetinin bu konularla ilgili kimseyle
istişare yaptığını sanmıyorum. Açıklamalar bunu gösteriyor. AK
Parti hükümeti aceleci, acemi ve anlaşılmaz tavırlarda hareket
etmiştir. Aynı konuda yapılan farklı açıklamalar bunu gösteriyor.
Bir partinin genel başkanı olabilirsiniz. Ama hükümeti kurmakla bir
Başbakan görevlendirdiyseniz, ona ve Bakanlar Kurulu'na saygılı
davranmalısınız. Avrupa'ya birçok ziyaret yapıldı. AB ile ilgili
Kopenhag'ta bir zirve yapıldı. Başbakan ayrı, Genel Başkan ayrı,
Dışişleri Bakanı ayrı, milletvekili ayrı konuşuyor. Sayın Başkan
bir yerde toplantı yaparken Başbakan başka bir yerde değişik bir
açıklama yapıyor. Dikkatli davranılmalı. Konu, milletin geleceğini
alakadar eder konumdadır." Son günlerde Kuzey Irak'ta yaşanan
Türkiye aleyhtarı gösterilere de değinin Bahçeli, "Irak'ta son
günlerde çok hızlı değişmeler oluyor. 2 aşiret bir araya gelmek
suretiyle sözde 'Kürt Parlamentosu'nu oluşturmak ve bağımsız bir
Kürdistan devleti kurmak için gayretlerini ortaya koyuyor. Bunu
yaparken, son günlerde özellikle Barzani, Türkiye'ye karşı çok
saygısızca bir davranışa giriyor. Demek ki bir yerden cesaret
buluyor. Önceden Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşebilen bu
insanlar şimdi Başbakanlık'ta kabul ediliyor" ifadelerini kullandı.
"İKTİDARLAR DEĞİŞİR AMA MİLLİ POLİTİKALAR DEĞİŞMEZ"
Açıklamalarında, Kıbrıs konusuna da değinen Devlet Bahçeli, yakın
tarihteki bazı olayların birbiriyle ilişkili olduklarını söyledi.
Türkiye hakkında arka arkaya ortaya atılan olumsuz durumlara
hükümetin hazırlıklı olması gerektiğini ifade eden Bahçeli, Kıbrıs
konusunda AB dayatmalarına karşı güçlü olmanın zorunluluğunu
vurguladı. AB'nin güney Kıbrıs'ı üye olarak kabul ettiğini ve bize
de bu konuda çeşitli zorlamalar yaptığına dikkat çeken MHP lideri,
"AB, 'Bu kabul edilmediği takdirde işgalci konumuna düşersiniz'
diyor. Peki, böyle derse, bunu engellemek için ne yaparsınız, savaş
mı açarsınız? Türkiye'ye dayatıyor; 'Bizim dediğimizi yerine
getireceksin' diyor. Yaptık diyelim, ne olacak? Müzakere takvimini
ayarlayamazsınız, üyeliğiniz hayal olur. Hep bu söylenmiştir. AK
Parti hükümet olduktan sonra karşısında Kıbrıs konusunu, Irak ve
ekonomi konusunu problem olarak buldu. Bunlarla ilgili olarak ön
çalışma yapıldığı kanaatinde değilim. AK Parti'nin Kıbrıs
politikasından endişeliyim. Bugüne kadar ülke yönetiminde bulanan
hükümetler hep çözümsüzlük konusunda mı ısrarcı oldu? Kıbrıs'ın
bağımsız devlet olma kararı uzlaşma çerçevesinde kabul edilebilir.
26 yıldır barış ve huzur içinde yaşanması önceki çalışmaları
başarılı göstermez mi? AB'ye Türkiye'yi Kıbrıs konusunda muhtaç
etmek teslimiyetçiliktir. 2 ayrı toplum, 2 ayrı devlet var. Çözüm
arıyorsanız bu 2 varlığı kabul edeceksiniz. Bunlardan sadece birini
kabul edip, diğerini azınlık statüsüne sürüklemek çözüm değil.
974'ten bu yana ortaya koyulan kararlılığın iflası demektir. Son
tez doğru bir tezdir. İktidarlar değişir ama milli politikalarda
kolay kolay değişiklik olmaz. 2 milletin de devleti vardır. 2
devletin sayısal egemenliğini dikkate alırsanız , bu politikaya
sadık kalmak zorundasınız. Bu nedir? Eşit konumlarda ortak
devlettir. Bunun neresi yanlış, bunun neresi çözümsüzlük?" diye
konuştu. "BARAJ DIŞI KALMAYI BEKLEMİYORDUM" 3 Kasım seçimlerinin
MHP'nin öncülüğünde ve Meclis'te karar alınırken MHP'nin
gayretleriyle yapılmış olan bir seçim olduğunu vurgulayan Devlet
Bahçeli, "Ancak MHP, bu seçimlerde beklediğini bulamamıştır. MHP,
barajın altında kalma gibi bir endişe taşımamaktaydı. Seçim
sonuçlarında parlamento dışında kaldı. Bu durum camiayı üzdü ama
millet iradesidir. Bu iradeye saygılı olmak zorundayız. Seçim
sonuçları netleşme eşiğindeyken istifa düşüncemi açıkladım. 'Bu
iradeye saygılı olmak zorundayız' dedim. 'Sorumluluk bana aittir,
sorumlu aramayın' dedim. Kongre sürecinde Ülkücü iradesiyle tüm
sorunların çözülebileceğini vurguladım. Bunun da sebebi, kanuna
göre, siyasi partiler kongrelerini en az 2, en çok 3 yılda yapmak
zorundadır. Biz, seçimde 2 yıllık kongre geçmişine sahiptik. Yani
kongre sürecindeydik. Tekrar aday olmayabileceğimi ifade ettim.
Ancak geçen sürede kararı yeniden gözden geçirmemi istediler. MHP,
12 Ekim'deki kongreye kadar tüm faaliyetlerini yürütmektedir.
Gelecekte alternatif bir hükümet konumuna gelebilmenin
çalışmalarını yapmaktadır. Yeniden aday olmam konusunda Ülkücü
iradenin ortaya koyacağı tavrı dikkate alacağım" dedi. Seçimlerde
Genç Parti'nin oylarının büyük çoğunluğunu MHP'den aldığı
iddialarına katılmadığını belirten Bahçeli, şunları söyledi; "Neden
bu MHP ile bağdaştırılıyor. Bir parti düşünün ki seçimlere 3 ay
kala kuruluyor. Ve o parti toplumdan yüzde 7 oy alabiliyor. Seçmeni
ne etkiledi, bu tavır değişikliğinin sebebi nedir? İncelenmesi
gerekir. Koalisyonu oluşturan partiler halk tarafından
sorgulanıyorsa, muhalefetin oylarının artması lazım. O da yok.
Sadece kapatılan bir siyasi partinin öbür yarısı konumundaki bir
parti oy alıyor ve siyasetin solunda yer alan bir parti, Kemal
Derviş'in de katılmasına rağmen oy alamıyor. DSP bölündü. ANAP;
yılların iktidarı, oy kaybına devam etti. MHP düştü. Oyların ana
muhalefete kayması gerekirdi. O da olmadı. Bunun araştırılması
lazım. Bu işle uğraşan sivil toplum kuruluşlarının, araştırma
gruplarının ve siyasi partilerin bunu incelemesi gerekir. MHP
olarak 57. hükümetin sıkıntılarını biz de çektik. İktidardan bir
şeyler bekleyen halkın siyasi bir tepkisi olacaktı. Oy kaybı
normaldir." "DIŞ GÜÇLER MHP'SİZ SİYASET İSTEDİ" 3 Kasım
seçimlerinin ardında çok farklı siyasi oyunların ve perde arkası
güçlerin olduğuna değinen MHP Lideri, iktidarın oy kaybettiği bir
seçimde muhalefetin güçlenmesi gerektiğini, oysa 3 Kasım'da bunun
da gerçekleşmediğine dikkat çekti. Seçim sürecinin derinlemesine
araştırılması gerektiğini vurgulayan MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, "Bugünkü durum 2 partili bir meclis. Neden böyle bir
hedefleme içerisine alındı. Bir tahterevalli siyaseti takip edildi.
Kamuoyu araştırmalarında da bir parti bir uçta, diğer parti diğer
ucunda öncelik verildi. Ve çok yönlü basın ve medya ile bu
desteklendi. Neden bu partiler tercih edilerek bir yönlendirme
yapıldı, bunun da dikkate alınması gerekir" dedi. MHP'nin merkeze
kaydığı iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını belirten
Bahçeli, "MHP başından bu yana, toplumsal merkezin izdüşümü olan
siyaseti tercih eder. Hak etmediği tanımlamayı her zaman reddeden
bir siyasi partidir. '99 seçimlerinde 2. parti haline gelmesi
Türkiye'de çok kesimin dikkatini çekmiştir. Bunları düşündürmüştür.
MHP'yi yıllarca birçok odaklar ortaya koyduğu tanımlamalarla
tanıyanlar, 'Acaba MHP ne yapacak?' diye merak etmiştir. Ama MHP
soğukkanlı, ağırbaşlı, sabırlı ve ilkeli, temiz bir tavrını ortaya
koymuştur. Uzlaşmayla atılım hükümeti içinde yer almış ve bu
hükümet en uzun süreli koalisyon hükümeti olmuştur. 57. hükümet ile
ilgili bütün yayınlar ve söylemler dikkate alındığında, bir durum
ortaya çıkar. MHP'nin bazı konularda ortaya koymuş olduğu tavır,
çok kişiyi rahatsız ediyor. Sözgelimi, ulusal programda AB'nin
dayatması olarak nitelendirilen konulardaki tavrı, bazı
uygulamalardaki kararlılığı... Bunlar hep dikkat çekti. Uygulanan
ekonomik programın başarıya ulaşması istendi. Programın arkasında
olan 57. hükümetin devamı istendi bu odaklar tarafından. Ama bir
dönem geliyor, AB-Türkiye ilişkilerinin değerlendirilmesinde MHP
oradaki duruşlarıyla, istenilenin yerine getirilmesinde engel
teşkil ediyor. Bir taraftan MHP hükümetin içinde yer almalı,
ekonomik program gereği. Ama AB'ne üyelikte Kopenhag kriterlerinin
bütün olarak uygulanmasını rahatlıkla yapabilmek için "Acaba MHP'yi
ne yapsak" diyorlar. MHP'siz bir hükümet düşünülüyor. İşte bunlar
da dış faktörler" şeklinde konuştu. "İŞTE DIŞ GÜÇLERİN MHP RAPORU"
Konuşmasının sonunda, ABD yönetimi ile yakın işbirliği içinde
olduğunu söylediği ünlü bir düşünce ve proje üretme merkezinin MHP
ile ilgili raporunu okuyan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti;
"13 Haziran 2001 tarihli bir çalışma var elimde. Adı, 'Değişen
Stratejik Bir Çevrede Yunanistan, ABD ve Türkiye'. Deniyor ki;
'Bugün Türkiye sahnesindeki en önemli güç, Türk milliyetçiliği ve
Türkiye'nin milliyetçi partisi MHP, geleceğe dönük soru
işaretlerinden biridir. Bu durum, ortak bir bölgesel stratejinin
yokluğu yüzünden sınırlanan ABD'nin Türkiye'deki imkanlarının
-parantez içinde, üsler vb.- kullanımı, Kıbrıs ve diğer
hassasiyetleri gibi anahtar meselelerde etkili olmaktadır'. Bu
değerlendirme, Türkiye'de yapılan bazı değerlendirmelerin
ABD-Türkiye ilişkilerindeki bazı değerlendirmelerle örtüştüğü zaman
MHP'siz bir siyaset tercih ettiklerini ortaya koyuyor. Yani MHP'siz
bir siyasetle, Kıbrıs meselesinin çözümünde Denktaş'sız bir KKTC
arasında bu düşünce açısından bir fark görülmemesi lazım.
Kıbrıs'taki bazı sivil toplum örgütleri ve bazı siyasi partiler,
Denktaş'ın istifasını isterken, Türkiye'de bazı çözüm arayışlarında
bulunan milli hassasiyetlere sahip MHP'nin duruşunu
değerlendirenler aynı düşünce sistematiği içindedirler. MHP karşı
geliştirilen bazı tavırlar, sadece MHP mensuplarını ya da iktidar
döneminde ekonomik problemlerin çözüme kavuşturulmamasından dolayı,
ya da başörtüsü veya Apo denen kişinin idamıyla ilişkilendirerek
sürekli teşkilatlarımızı tahrik edercesine sürdürülen gayretlerin
bir anlamı olsa gerektir. Bu yüzden bu seçimler çok yönlü
değerlendirilmelidir. Milliyetçi demokrat anlayışın, millet
iradesine başvurmayı her türlü senaryo üreticilerinin üstünde
gördüğü içindir erken seçim talebi. Türkiye sevdası koltuk
sevdasından önde olduğu içindir. Bugün olsa yine aynısını
yapardım."