MHPnin restine hükümetten rest
Abone olMHP, hükümetin kapalı oturum teklifi için sert konuştu hükümetten cevap geçikmedi. İşte hükümetin resti;
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek, ''Demokratik açılım'' ile ilgili TBMM'de yapılacak
oturumu, kapalı ya da açık yapma gibi bir endişeleri bulunmadığını
belirterek, ''Gerekiyorsa biz bu oturumu açık da yaparız ama
böylesine hassas bir konunun tribünlere oynayarak konuşulması
yerine daha soğukkanlı, daha derli toplu konuşulması için söylenmiş
bir fikirdir, bir yöntemdir'' dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada,
Devlet ve bağlı müesseselerde çalışan işçilere her yıl ödenen ilave
tediyelerin her yıl iki taksitte ödendiğini hatırlatarak, ilk
taksitin bayramdan önce, 17 Eylül 2009'da ödeneceğini, diğer
yarısının ise 25 Kasım 2009'da ödeneceğini bildirdi.
Cemil Çiçek, ''Zaten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız da
BAĞ-KUR ve SSK emeklilerinin maaşlarının bayramdan evvel
ödenmesiyle ilgili açıklamayı yapmıştı'' dedi.
Toplantıda Avrupa Birliği (AB) konusu üzerinde durduklarını
belirten Çiçek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın
''Türkiye'nin AB İletişim Stratejisi'' ile ilgili Bakanlar
Kurulu'na bilgi sunduğunu söyledi.
Türkiye'de ve AB ülkelerinde yapılan kamuoyu yoklamalarında, ''AB
üyesi ülkelerin Türkiye'yi yeterince tanımadığı, Türk vatandaşların
da AB konusunda yeterli bilgi iletişimine sahip olmadığı''nın
görüldüğünü ifade eden Çiçek, bunun yanlış değerlendirmelere yol
açtığını kaydetti.
Çiçek, bunun için konunun, hem içerde hem dışarda bilimsel
yöntemlerle ve çok gerçekçi verilerle kamuoylarına tanıtılması ve
bu iletişimin sağlanması gerektiğini vurguladı. AB Genel
Sekreterliğinin bununla ilgili çok kapsamlı bir çalışma yaptığını
söyleyen Çiçek, ''Sayın Bakan bilgi sundu. Biz de Bakanlar
Kurulu'nda bu stratejiyi benimsemiş olduk. Bundan sonra faaliyetler
bu strateji çerçevesinde yürütülmüş olacak'' dedi.
AFET KOORDİNASYONU, ÇİÇEK SORUMLULUĞUNDA
YÜRÜTÜLECEK
Çiçek, İstanbul, Tekirdağ ve diğer bazı illerde yaşanan sel
felaketiyle ilgili çalışmaları devam ettiğini, henüz tüm yerleşim
merkezlerinde kesin hasar tespitlerinin yapılamadığını
belirtti.
Bu tespitler yapıldıktan sonra başta kamu olacakları olmak üzere ne
gibi kolaylıklar sağlanacağını ortaya koyacaklarını belirten Çiçek,
şöyle konuştu:
''Bugün aldığımız bir karar şudur; bildiğiniz gibi bu tür
felaketler olduğu zaman bir çok devlet kuruluşu konuyla
ilgilenmektedir. Aynı yerleşim merkezi içeresinde Devlet Su
İşlerinin, Karayollarının ve mahalli idarelerin, yerel yönetimlerin
görev alanına giren, sorumluluğunda olan hususlar var. Gelinen
noktada böyle tecrübelerden sonra konunun tek elden koordine
edilmesi, planlanması ve birlikte bu sorunların, muhtemel
sorunların çözülebilmesi noktasında konunun tek elden yürütülmesi
gerekmektedir.''
Bununla ilgili yasal bir düzenlemeyi geçen yasama dönemi içerisinde
çıkardıklarını anımsatan Çiçek, bu yasa ile Afet İşleri Genel
Müdürlüğü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Acil Durum
Genel Müdürlüğü'nün birleştirildiğini, tek çatı altında
toplandığını kaydetti.
Çiçek, sözlerine şöyle devam etti:
''Bundan sonra bu konularla ilgili son İstanbul'da yaşanan üzücü
olaylar da dahil olmak üzere bundan sonra konu tek elden
yürütülecektir, koordinasyon tek elden sağlanacaktır. Bunun
sorumluluğunu da ben üstlenmiş olacağım. Zaten o çıkan yasa
Başbakanlığa bağlı olarak çıkmıştı. Sayın Başbakan bu
koordinasyonunun tarafımızdan yapılmasını uygun görmüştür. Bu
anlayış çerçevesinde konuyu derhal, birlikte ele alıp hiç olmazsa
bundan sonra üzücü olaylar meydana gelmesin, şayet gelebilecekse
onun önlemlerini önceden belli bir plan dahilinde alalım diye yeni
bir anlayışla konuya yaklaşmış olmaktayız.''
MEMUR MAAŞLARINDAKİ ARTIŞ
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının
sorularını da yanıtladı.
Memur maaşlarına yapılacak zammın Bakanlar Kurulu toplantısında
gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Çiçek, konunun
gündeme gelmediğini söyledi. Memur maaş zamlarının daha önceki
toplantılarda şeklen ele alındığını ifade eden Çiçek, TBMM'ye
sunulmadan önce bütçenin Bakanlar Kurulu toplantısında her zaman
ele alındığını, 17 Ekim'de bütçenin TBMM'ye sunulmuş olacağını ve
dolayısıyla memur maaş kat sayılarının da bütçede yer alacağını
kaydetti.
Çiçek, ''Şunun bilinmesinde fayda var, biz seçimle gelmiş bir
iktidarız eğer çalışan insanımıza gerçekten beklentileri
karşılayacak bir ödeme yapma imkanımız olursa bunu vatandaşımızın
biz bunu bugüne kadar esirgemedik, esirgemeyiz. Eğer geçmişte
telaffuz edilen bir rakam varsa bu çok ince hesabın, ayrıntılı bir
hesabın sonucudur. Dolayısıyla Sayın Yazıcı tarafından
sendikalarımıza teklif edilen rakam o günkü bir hesap çerçevesinde
yapılmıştır. Ancak bugün bu konu gündeme gelmedi. Bu konu Ekim ayı
içerisinde Meclis'e sunulurken zaten orada yer almış olacaktır''
diye konuştu.
BAHÇELİ'YE YANIT
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ''demokratik açılım''
çalışmalarıyla ilgili olarak TBMM'de kapalı oturum yapılması
durumunda ''Hükümet kapalı oturumda bir bilgi verirse biz bu
bilgiyi açıklayacağız'' dediğinin hatırlatılması ve
değerlendirmesinin sorulması üzerine, Çiçek, TBMM'de ilk kez kapalı
oturum yapılmayacağını, cumhuriyetin kurulduğu günlerden bugüne
kadar farklı zamanlarda böyle oturumlar yapıldığını hatırlattı.
''Bunun kendine göre bir mantığı ve gerekçesi olduğunu'' söyleyen
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim o noktada bir endişemiz yok. Üzerinde durduğumuz, karar
verdiğimiz, yürütmekte olduğumuz çabaları kamuoyu önünde açık da
kapalı oturumda da tartışırız. Kapalı oturumda daha soğukkanlı,
daha derli toplu konuşmanın avantajları var. Yoksa bir çekincemiz
olduğundan, milletimizden herhangi bir şeyi sakladığımızdan dolayı
değildir. Gerekiyorsa biz bunu açık da yaparız, bunda hiç tereddüt
yok. Ancak üzerinde durmamız gereken şey şu; bir yöntemi, bir
talebi beğenmiyor olabilirsiniz ya da sizin buna karşılık bir kısım
taleplerimiz olabilir ama bunların hepsinin yürürlükteki mevzuat
çerçevesinde yapılması lazım. Eğer insanlar yürürlükteki mevzuatı
'ben tanımam' demeye getiriyorsa o zaman bu ülkede hukuk devletini
nasıl tesis edeceğiz? Yani kapalı oturumlardaki değerlendirmelerin
10 yıl geçmeden hiçbir şekilde yayınlanamayacağı ortada iken, bu
mevzuat hükmü iken ben 'bunu tanımam, buna rağmen açıklama yaparım'
diyorsa, o zaman söylenebilecek ne vardır diye doğrusu
düşünürüm.
Açıkça ifade edelim, bizim kapalı ya da açık herhangi bir endişemiz
yok, gerekiyorsa biz bu oturumu açık da yaparız. Ama böylesine
hassas bir konunun tribünlere oynayarak konuşulması yerine daha
soğukkanlı, daha derli toplu konuşulması için söylenmiş bir
fikirdir, bir yöntemdir. Nitekim bunu ilk defa biz de gündeme
getirmiyoruz. Geçmişteki insanlar bu toplantılar yapıldığında,
Cumhuriyetin ilk kurulduğu günlerden bugüne kadar kapalı
oturumlarda dile getirilen hususlar, milletten saklanan, gizlenen
hususlar değildi. O formatta, o şekilde konuşulması konunun önemi
ve varılmak istenen amaç açısından daha doğru bulunduğu için iç
tüzüğe böyle bir hüküm konulmuştur.
İcap ediyorsa biz açık da konuşuruz. Bizim milletimizden
saklayacağımız, milletimize söylemeyeceğimiz, kapalı kapılar
arkasında bu işleri konuşacağız diye bir konu da yok. Biz
milletimizle her zaman iç içeyiz ve açıkça da konuşuruz.''
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
''demokratik açılım'' ile ilgili çalışmaları aralıksız
sürdürdüklerini belirterek, ''Bizim kararlılığımızda ve konuya
verdiğimiz önemde en ufak bir değişiklik yok'' dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının
sorularını yanıtladı.
Bugünkü toplantıda benimsenen ''AB İletişim Stratejisi''nin tanıtım
konusunda ne gibi değişiklikler getireceğinin sorulması üzerine,
Çiçek, geçen yasama döneminin son günlerinde AB Genel Sekreterliği
teşkilatında ihtiyaçlara göre yeni bir yapılanmaya gidildiğini
hatırlattı. Bunlardan birinin de iletişimin sağlanmasıyla ilgili
olduğunu belirten Çiçek, iletişim sağlandığı ölçüde kamuoyunun
konuya bakışının farklılaşabildiğini vurguladı.
Çiçek, şunları söyledi: ''Ciddi bir bilgi eksikliği olduğu
kanaatini taşıyoruz. Muhtelif ziyaretlerimizde, görüşmelerimizde,
vatandaşlarımıza 'AB'den ne anlıyorsunuz' diye sorulduğunda ciddi
bir bilgi eksikliği olduğu ortaya çıkıyor. Zaten Reform İzleme
Grubu da bu ihtiyacı geçmişte gördüğü için böyle bir başkanlığın
kurulması ve yeni bir anlayışla sivil toplumun da desteğin alarak,
yeni bir strateji belirlenmesini karara bağlamıştı. Bu çerçevede
yapılan bir belgelendirme var. Bunun içerisinde çok değişik unsur
ve yöntemlerle bu iletişimin sağlanması söz konusu.''
''İMRALI'DAKİ GÖRÜŞME''
Çiçek, ''Bazı basın yayın organlarında Abdullah Öcalan'ın geçen
hafta İmralı'da kız kardeşiyle yaptığı görüşmeyi Kürtçe
gerçekleştirdiği yönünde haberler yansıdı. Bu konuda size bir bilgi
ulaştı mı?'' sorusunu, şöyle yanıtladı:
''Hayır, ulaşmadı. Zaten biz bu konuya olumlu bakıyoruz. Neticede
dil iletişim içindir, insanların birbirlerini anlamaları, ilişki
kurmaları, meramlarını karşılıklı söylemeleri bakımındandır.
Geçmişte bazı yasaklar geldiyse bunu engellemekten ziyade, başka
sebeplerden dolayı gelmiştir, kişiye mahsus da bir kısıtlama
değildir. Onun da özellikle altını çizeyim; bunlar genel ve eşit
düzenlemelerdir. Doğruluğu, yanlışlığı tartışılabilir ama genel ve
eşit düzenlemedir. Kişiye mahsus bir düzenleme değil. Zaman
içerisinde zaten o alanda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
İhtiyaç hasıl oldu mu yeni kararlar alınabiliyor, o çerçevede
değerlendirilmesi gereken bir husustur. Şayet söylendiği tarzda bir
şey gerçekleştiyse bu Adalet Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde olan
bir husus.''
''İŞİN ZORLUĞUNUN FARKINDAYIZ AMA...''
''Demokratik açılım çalışmalarında baştaki hızın ve temponun
düştüğünün'' ifade edilmesi ve ''takvim konusunda değişiklik olup
olmadığının'' sorulması üzerine, Çiçek, ''bunun bir algılama
meselesi'' olduğunu söyledi.
Çiçek, şunları kaydetti: ''Bizim kararlılığımızda ve yapmak
istediğimiz konuda herhangi bir yavaşlama, işi ağırdan alma söz
konusu değil. Tam tersi biz bunun uzun bir süreç olduğunu, Sayın
Başbakanımız, bizler yaptığımız konuşmalarda hep ifade ettik. Zaten
kısa sürede bu sorun çözülebilecek nitelikte olsaydı bugüne kadar
bu işin çözülüyor olması lazımdı.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri 60 tane hükümet gelmiş. Biz 60.
hükümetiz. Konunun iki boyutu var. Bir demokratik standartlarla
ilgili kısmı, bir de terörle ilgili kısmı var. Özellikle etnik,
bölücü terör açısından bakıyorsan ilk eylem konulduğu tarihten,
1984'ten 2009'a kadar 25 yıl geçmiş, 15 tane de hükümet geçmiş iş
başında. Öbür açıdan bakarsak 60 hükümet. Dolayısıyla bu konu eğer
kamuoyundaki yüksek beklenti hilafına çok kolay olabilseydi şimdiye
kadar çözülebilirdi. Biz bu işin zorluğunun farkındayız ama
çözümsüzlüğün de bu işi daha da zor hale getirdiğini, işi ağırdan
almanın, yarına, bir başka hükümete bırakmanın Türkiye'ye nelere
mal olduğunu, ne tip acılara mal olduğunu her gün hem görüyoruz hem
de yaşıyoruz.
Bu sorunun çözülmesi lazım. Çözüm için gayret gösteriyoruz ama bu
işin de kendi tabiatından kaynaklanan bir hızı var. Onun için aşırı
beklentiye girmek yerine kendi tabi seyri içinde bunun götürülmesi
lazım.
Biz kendi yönümüzden bu çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
Toplantılar yapılıyor. Size bazen bilgi veriliyor, belki bazen
bilginiz olmuyor olabilir. Bu toplantılara devam ediyoruz. Nitekim
1 Ekim'de TBMM açılacak, işin Meclis boyutu var. İdari
tasarruflarla yapılacak işler var. Başka türlü yapılması gereken
çalışmalar var. Bunların hepsini çok kapsamlı ve çok yönlü olarak
yapıyoruz. Onun için bizim kararlılığımızda ve konuya verdiğimiz
önemde en ufak bir değişiklik yok.''