MHP'li vekil: Peygamberimiz yaşasaydı...
Abone olMHP Isparta milletvekili Nevzat Korkmaz gündemi internethaber.com'a yorumladı.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Geçtiğimiz gün Akit gazetesi ile ülkücüler arasında çıkan
kısa süreli "çatışma"yı yorumlayan Nevzat Korkmaz, MHP'nin sokağa
çekilmeye çalışıldığını ama Devlet Bahçeli'nin de yaptığı
çağrılarla MHP'nin sağduyusunu koruduğunu söyledi. "Bizim sokaklara
verecek bir tek canımız" yok diyen Korkmaz, AKP'nin de bu işin
içinde olduğunu ifade etti.
Paris'te yaşanan terör olayını kınadığını belirten Korkmaz, İslam dininde teröre yer olmadığının altını çizdi. Korkmaz, "Peygamberimiz yaşasaydı, karikatürler yüzünden yaşanan terörü hoş görmezdi" dedi.
İşte, Nevzat Korkmaz'ın internethaber.com'dan Nesrin Yılmaz'la
yaptığı söyleşi
-Ne oldu geçtiğimiz gün, Ülkücüler ve Akit gazetesi arasında yaşanan gerginliğin nedeni neydi?
BİZİ SOKAĞA ÇEKMEYE
ÇALIŞIYORLAR
Milliyetçi Hareket Partisi'nin toplumun, güvenliği ve asayişi konusunda çok ciddi bir sorumluluk ifa ettiği ve bu sorumluluk bilinciyle de kendisini sokağa çekmeye çalışan insanlara karşı bir mesafe koyarak sokaklardan uzak durduğunu hepimiz biliyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi'ni bu hususlarda provoke etmek Milliyetçi Hareket Partisi'ne gönül vermiş insanları sokağın karanlığına çekmek için birtakım gayretler dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak. Ama Milliyetçi Hareket Partisi çizgisini asla değiştirmeyecek çünkü bütün olumsuzluklara rağmen, ülkenin içinde bulunduğu bütün sıkıntılara rağmen biz çözümü sandıkta, demokratik tercihlerde arıyoruz. Dolayısıyla durduğumuz yerde bir değişiklik olmaz.
SEÇİM ÖNCESİ PROVOKASYON
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin, özellikle, Erdoğan'ın Başbakan olduğu dönemden beri, sürekli, adeta birbirinin alternatifiymiş gibi Kürtçülük ile Türk Milliyetçiliğini karşı karşıya getirme gayretleri vardı. Bundan beklenen siyasi rant da şuydu; dönecek Türk milletine diyecekti ki, "bakın, bunlar ne ise diğer taraf da böyle. Dolayısıyla ben barışın temsilcisiyim, eğer Milliyetçi Hareket Partisi'ne bu ülkeyi teslim ederseniz sokaklar karışır." Dolayısıyla MHP üzerinde bir güvensizlik yaratmaya çalışıyorlardı ama başta Devlet Bey'in sağduyulu duruşu, MHP'lilerin de genel başkanlarına şeksiz şüphesiz itaati neticesinde şu ana kadar bir hadise yaşanmamıştı. Seçimlere doğru giderken bu provokasyonların artma ihtimallerinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Ama dediğim gibi MHP'yi bu anlamda provoke edemezler ama bizim kenara koyacağımız, vazgeçeceğimiz bir tek insanımız bile yoktur.
Cumhuriyet Gazetesi başlığıyla sormak istiyorum, medya baskı altında mı sizce?
AKP KENDİSİNE MUHALEFET EDEN HERKESİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYOR
Hükümetin özellikle fikir ve ifade hürriyetine, özellikle gazetelere, basın yayına müdahalaleri Paris'teki hadiseyle birebir ilişkilendirilemez. Çünkü zaten hükümet, kurulduğu günden beri toplumu tektipleştirmeye çalışıyor. Kendisine muhalefet eden basın yayın organları başta olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarını susturmaya çalışıyor, kendi inançları doğrultusunda dizayn etmeye çalışıyor.
Paris'te yaşananlara nasıl bakıyorsunuz?
PEYGAMBER EFENDİMİZ YAŞIYOR OLSAYDI
İslam dini asla ne peygamberimiz zamanında ne de ondan sonra asla teröre bulaşmamıştır, hoşgörü dinidir. Hatırlatmak isterim ki; Asr-ı saadet dediğimiz peygamberimiz döneminde çok büyük işkenceler yaşamış olmasına rağmen Müslümanlara cihad kararı Allah'tan gelinceye kadar beklenmiştir ve sonrasında Bedir savaşı yaşanmıştır.
Peygamber efendimiz bugün yaşıyor olsaydı kendisine yönelik bu
tür saygısızca yapılan o çizimler ve karikatürlerle ilgili olarak
da muhtemelen bu terör hadisesini hoş görmezdi ve bu konu üzerinden
yüce dinimizin eleştirilir, tartışılır hale gelmesine de gönlü razı
olmazdı.
Charlie Hebdo'nun son sayısının kapağı da böyleydi aslında, Hz. Muhammed olduğu söylenen figür kapakta "her şey affedildi" diyor... Kapaktaki gibi mi yapardı demek istiyorsunuz?
CHARLİE HEBDO SON KAPAĞIYLA İSLAM DİNİNİ ANLAMAYA BAŞLAMIŞTIR
Biz, fahri kaynak, nuru üzerine kainatın yaratıldığı efendimizden bahsediyoruz. Charli Hebdo gibi davranmak paygamber efendimize yakıştırılacak bir şey değil. Zaten İslam dininin özünde hoşgörü ve affetme vardır. İslam dininde savaşın bile bir hukuku vardır, kadınlar, yaşlılar, çocuklara, aman dileyene asla el kaldırılmaz. Savaşın bile bir hukuku varken terörü gündemine almasını zaten bekleyemeyiz. Ancak Charli Hebdo bu kapağıyla olsa olsa İslam dinini yeni yeni anlamaya başlamıştır. Keşke bu tür yayınlar kısmına geçmeden önce bu hoşgörüyü, bu toleransı gösterebilseydi. Sadece Hz. Muhammed değil, Hz. İsa'da bizim peygamberimizdir. Hz. Muhammed'e değil, Hz. İsa'ya yapılan saygısızlığı da biz telin ederiz. Charlie Hebdo'nun, hem kendi dininin mensuplarına hem de başka dinin mensuplarına yönelik bir nezaketsizlik içinde olmaması gerekiyor, inşallah bundan sonra bu tür hadiseler yaşanmaz. Her ne olursa olsun Allah'ın vermiş olduğu canın bir başka insan tarafından alınmasını hoş görmemiz mümkün değildir. Bu manada terörü hangi kaynaktan gelirse gelsin reddetmek lazım.
Cumhuriyet gazetesinin bu karikatürlerin bazılarını basmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
TOPLUMLA KAVGA EDİLMEZ
Toplumla, toplumun inanç değerleriyle kavga edilmez. Mutlaka bizim içimizde de fanatikler olacaktır, zaman zaman internet üzerinden de hoşgörülemeyecek bazı paylaşımlar yapabilirler ama Türk milletinin yüzde 99'u Paris'te yaşanan bu olayı benimsememiştir, kınamıştır, telin etmiştir. Avrupa'daki böyle bir hadiseyi islam fobisini, bu çatışmayı Türkiye'ye taşımak, buna alet olmak, bunu aydın dediğimiz kesimler üzerinden yapmayı hoşgörmemiz mümkün değil. Başkalarına karşı saygı tavsiye ettiğimiz bir ortamda önce kendi insanımıza karşı saygı göstermeleri lazım.
Seçime daha 5 ay var ama seçim anketleri yayınlanmaya başladı. sizin oy oranınız yüzde 14-15 bandında gidip geliyor. Neden yükselmiyor, özeleştiri yapıyor musunuz kendinize?
BİZ İKTİDAR OLACAĞIZ
Sadece MHP'liler değil ama siyasette olan herkes kendisine karşı bir özeleştiri yapmak zorunda, tabii ki bizler de yapıyoruz. Ama ben bu oranlara katılmıyorum, Türkiye'de bir karartma, bir yanıltma faaliyeti de uygulanıyor. Hatırlarsanız birkaç gün önce bir gazetede AKP seçim bürosunda çalışan birinin itirafları vardı, bilerek bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu rakamlar da bu algı yönetiminin bir parçası. Onlar Anadolu'yu geziyorlar da biz 'ay'ı dolaşmıyoruz, biz de Anadol'yu geziyoruz, oradaki oranlar, Milliyetçi Hareket Partisi oy oranlarında kesinlikle çok ciddi bir artış olduğunu söylüyor. Ortak paydası vatanın birliği, bütünlüğü ve Cumhuriyet olan bütün kesimlerde MHP'nin adeta kurtuluş ümidi olduğu, sığınacağı kale olduğu kanaati var. 2015 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi'ndeki bu ciddi yükselmenin bütün kamuoyu tarafından somut biçimde görüleceğine eminim.
Sizce oy oranınız kaç olacak?
Burada hangi milletvekiline sorarsanız sorun hepimizin vereceği
cevap tektiptir; iktidar olmayı bekliyoruz. İktidar için ne
gerekiyorsa o oranı bekliyoruz.
MHP bu seçimlerde kendini anlatmak için ne yapacak, nasıl bir yol izleyecek?
ULAŞMADIĞIMIZ YER KALMAYACAK
Bilindiği gibi bizim özellikle kitle iletişim üzerinden vatandaşa ulaşabilme imkanımız sınırlı. Hem fiziken sınırlılık var hem de maddi imkansızlıklar var. Eğer bunu yapamıyorsunuz doğru her yerde vatandaşla birebir konuşmanız gerekiyor. Bizim Genel Başkanımızın da ifade ettiği ulaşmadığımız köy, mezra kalmayacak. Biz bu seçimlerde 'seçim zaferi nasıl edilir'i değil, 'Türkiye içine düştüğü bu bunalımdan, krizden ve bölünme senaryolarından nasıl kurutualbilir'i anlatacağız.
Ben inanıyorum ki bu milletin belki son 12 yıldır ortaya çıkmamış sağduyusu, şuuru mutlaka ortaya çıkacaktır. 1919'da olduğu gibi milletinin devletinin bekaası peşinde yürüyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin bu mesajlarının kesinlikle çok iyi algılanacağını düşünüyorum.
Cizre'de yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz, çözüm süreciyle bağlantılı mı sizce?
AKP İLE PKK ARASINDA BİR ANLAŞMA VAR
Onların çözüm dediği, bizim çözümsüzlük dediğimiz, milleti maalesef ayrıştıran, kutuplaştıran bu süreç neredeyse son darbesini vurma noktasına kadar geldi. Biz bunu başından beri ifade ediyorduk, Türkiye'de adına kimilerinin Kürt meselesi dediği ama bizim terör meselesi dediğimiz bu meselenin kaşına kaşına bu hale geldiğini ve AKP'nin böyle bir zemini hazırladığını ve netice itibariyle milli ve üniter yapının sorgulanır bir hale geldiğini görüyoruz. Bazı hükümete yakın kimselerle görüştüğümüz zaman demokratik özerklik ve bölücübaşının serbest bırakılması ile alakalı AKP ile PKK arasında bir anlaşma olduğunu ancak bunun tarihinin seçimden önce mi, sonra mı olacağı konusunda bir çekişme yaşandığını söylüyorlar. Bizim bunu milletimize anlatmamız lazım. Tabii, MHP'nin bunu anlatma mecburiyeti kadar milletin de artık anlama mecburiyeti var. Çünkü 2015 seçimlerinden sonra eğer AKP yeniden iktidara gelir ise korkarım ki bu süreç Türkiye'nin bölünmesi noktasında son istasyon olarak anılacaktır. Bu bakımdan biz tabii Cizre'deki yaşanan olayları çözüm projesi denen bu meselenin azdırdığını söyleyebiliriz.
PKK artık bugün büyük şehirlerde bile isteklerini siyasallaştırmıştır, kitlelere yaymıştır, PKK artık terör örgütü olmanın ötesine geçmiş, derinlik kazanmıştır. Finansman kaynakları olan, sosyo-kültürel yapılanmaları olan, partiler kuran, vakıflar kuran bir yapı haline gelmiştir, bunun müsebbibi AKP'dir ve ortaya koymuş olduğu çözüm meselesidir, biz bu meselenin bir an önce kapatılmasını istiyoruz.
HDP seçimlere parti olarak giriyor, sizce barajı aşar mı?
HDP BARAJ DIŞINDA KALIRSA KAYIP OLMAZ
Ben aşabileceğini düşünmüyorum, aşabileceğini düşünenler Cumhurbaşkanlığı seçimine atıfta bulunuyorlar. Ancak, Cumhurbaşkanlığı seçiminde özellikle marjinal sol kesimlerin CHP ve MHP'nin ve birçok siyasi partinin ortak adayı olarak çıkarmış olduğu Sayın İhsanoğlu'na karşı oldukları için Selahattin Demirtaş'a oy verdiklerini, genel seçimlerde bütün partilerin oylarının yerli yerine oturacağını düşünüyorum. HDP'nin yüzde 10 barajını aşabilecek durumda olacağını düşünmüyorum ama zaten kendileri de ifade ettiler; "bizim baraj gibi bir sorunumuz yok, dolayısıyla da barajı kabul etmiyoruz" diyorlar. Bu, "siyasal partiler kanunundaki o hükümleri tanımıyoruz" demektir. Bu da AKP ve PKK'nın başka bir oyunudur.
Yüzde 10 barajını aşamayan HDP'nin "Bizim Ankara'yla işimiz olmaz, yerel hükümetimizi kuracağız, demokratik özerklik istiyoruz, yetkilerin buraya verilmesini istiyoruz" gibi bir başka safhaya geçebileceğini düşünüyorum, bundan da AKP'nin bizatihi haberdar olduğu gibi bir kaygım var.
HDP'nin parlamentoda olmaması durumunda ne olur sizce, Türkiye söylendiği gibi kötüye mi gider?
HDP iki dönemdir parlamentoda. Bu durum, hangi belayı defetmiştir, hangi sıkıntının önüne geçmiştir ki durum daha kötüye gitsin. HDP, PKK terör örgütünün siyasal sözcüsüdür, PKK'nın bütün taleplerini milletin kürsüsüne taşımakta beis görmemektedir. AKP de bunun önünü sürekli açmaktadır. Yani, bölücü, milleti, devleti hedef alan bir partinin başka hangi ülkede olursa olsun zaten parlamentoda kalması mümkün değildir. Benim şahsi fikri de şu; HDP dışarıda kalırsa hiçbir kayıp olmaz.