MHP’li Halaçoğlu: Atatürk imzası sahte
Abone olMHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için TBMM’ye kanun teklifi verdi.<br/>İHA’ya özel açıklamalarda...
MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya’nın yeniden
ibadete açılması için TBMM’ye kanun teklifi verdi.
İHA’ya özel açıklamalarda bulunan Halaçoğlu, Ayasofya’nın müze
yapılması hususunda çıkarılan 7.11.1934 tarihli kararnamenin sahte
olduğunu belirterek, “Atatürk unvanını almadan önce Atatürk unvanlı
bir imza atılmış. Atatürk daha sonra Atatürk unvanını alıyor.
Dolayısıyla ondan önceki tarihlerdeki herhangi bir imzada
Atatürk’ün Atatürk imzası söz konusu değil. Kararnamenin sahte
olduğu kesin” dedi.
Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve MHP Grup Başkanvekili Yusuf
Halaçoğlu, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için TBMM’ye kanun
teklifi verdi. İHA’ya çarpıcı açıklamalarda bulunan Halaçoğlu,
Ayasofya’nın müze haline getirilmesi kararnamesinin sahte olduğunu
söyledi. Kararnamenin Resmi Gazete’de hiç yayımlanmadığını dile
getiren Halaçoğlu, “Tarih ve sayı numaraları yok. Bu teyit etmek
için de zaten Resmi Gazete ile yaptığımız soruşturmada Resmi
Gazete’nin yayımlanmadığına dair resmi yazı verildi. Nitekim 1934
yılı Kasım ayında çıkan Resmi Gazeteler’de bu 24 Kasım 1934’tür,
Resmi Gazeteler’in hiçbirinde bu kararnamenin yayımlanmadığı
görüyor. Dolayısıyla öyle bir kararname yok aslında” dedi.
“ATATÜRK’ÜN İMZASI KESİNLİKLE SAHTE”
Atatürk’ün bu kararnamedeki imzasının da sahte olduğu konusunda pek
çok kişinin de araştırma yaptığını vurgulayan Halaçoğlu,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Nitekim gerçekten Atatürk unvanını almadan önce Atatürk unvanlı
bir imza atılmış. Atatürk daha sonra Atatürk unvanını alıyor.
Dolayısıyla ondan önceki tarihlerdeki herhangi bir imzada
Atatürk’ün Atatürk imzası söz konusu değil. Kararnamenin sahte
olduğu kesin. 1934 yılında özellikle ABD’de bulunan Bizans Eserleri
Enstitüsü’nde görevli olan Thomas Whittemore, Ayasofya’nın harap
durumunu göz önüne alarak burada Bizans dönemine ait bir takım
sembollerin ortaya çıkarılması konusunda başvuruda bulunmuş. Buna
da izin verilmiş. Atatürk’te buna izin vermiş. Bu arada bir heyet
kurularak uzun süre harap şekilde bulunan Ayasofya’nın çevresinde o
görüntünün de temizlenmesi, sonradan yapılmış bir takım dükkanların
bunlardan arındırılması, bahçesinin düzene sokulması ve tekrar
Ayasofya’nın tamir edilerek hem ibadet hem de müze şeklinde
kullanılması için bir karar alınmış ve bu sebeple 9 kişilik bir
komisyon kurulmuş. Bu komisyonun aldığı kararlar çerçevesinde de
müze şeklinde teşkilatlandırılması veya müze olması, hatta ibadete
kapatılması yönünde belirtilen bir karar da alınmış.”
“KARARNAMEYE ATILAN İMZA ATATÜRK’ÜN DAHA SONRA ATTIĞI İMZALARA HİÇ
BENZEMİYOR”
Heyet tarafından alınan kararın Atatürk tarafından kabul
edilmediğini vurgulayan Halaçoğlu, “Fakat bu karar Atatürk
tarafından kabul edilmemiş. Başlayan tamirat çalışmaları Atatürk’ün
vefatından sonra da devam etmiş. Ondan sonraki dönemde 1947 yılında
bir kararname ortaya çıkarıldığı belirtilerek, müze haline
getirildiği kabul edildiği belirtilerek Ayasofya müze haline
getirilmiş. Halbuki Ayasofya’nın ibadete kapatılmasıyla ilgili bir
ifade söz konusu değil. Böyle bir şey söz konusu değil. Vakıflar
Genel Müdürlüğü’nün Ayasofya’nın tamiriyle ilgili bir takım maddi
imkanların sunulması isteğine de Vakıflar Genel Müdürlüğü ‘bizim
böyle bir maddi imkanımız yoktur’ diye bir cevapta vermişler. Bunun
üzerine bu gerçekleşmiş. Ne Atatürk’ün imzasında sabit bir fikir
vardır, sahte olduğu büyük çapta kesindir. Atatürk dediğim gibi
unvanını almadan önce Atatürk imzası atılmış bu kararnameye. Daha
sonra Atatürk’ün imzaları bu atılan imzaya hiç benzemiyor” diye
konuştu.
“TÜRKİYE İSTEDİĞİ ZAMAN AYASOFYA’YI İBADETE AÇABİLİR”
Halaçoğlu, kararnamenin sayı numarasının bulunmadığını ve Resim
Gazete’de yayımlanmadığını belirterek, “Şimdi Resmi Gazete’de
yayımlanmayan hiçbir şey kanun hükmünde değildir, bugün de
değildir. Dolayısıyla böyle bir kararnamede söz konusu değildir.
Birileri Ayasofya’yı ibadethaneden çıkarıp müze haline kararı
vermişler belli ki, bunu veren kişi de belli aslında. Biz bugün
fethin sembolü olan, İstanbul’un Türkler tarafından alınışının
sembolü olan Ayasofya Camii’nin yeniden ibadete açılması için kanun
teklifi verdim. Bugüne kadar da pek çok kişi tarafından da benim
söylediklerim teyit ediliyor. Yani kararnamenin sahte olduğu,
imzanın sahte olduğu, böyle bir kararname olmadığı ve hep kafalarda
Batı’nın baskısıyla mı acaba müze haline getirildiği gibi bir
fikrin yer aldığı bir ortamı göz önüne alırsanız böyle bir şey söz
konusu değil. Türkiye istediği zaman Ayasofya’yı ibadete açabilir.
Ama müze olarak kalmasından da bir tarafta sakınca yok, çünkü
Sultan Ahmet Camii’ni düşünün, Selimiye Camii’ni düşünün hem ibadet
edilirken hem de turistler gelip buraları rahat şekilde
gezilebilir” ifadelerini kullandı.
“ATATÜRK’ÜN AYASOFYA’YI İBADETE KAPATTIĞI YÖNÜNDEKİ BİLGİLER
KESİNLİKLE YANLIŞ”
Atatürk’ün Ayasofya’yı ibadete kapattığı yönündeki bilgilerin
kesinlikle doğru olmadığının altını çizen Halaçoğlu, “Yapılan
araştırmalar ve Ayasofya’nın temizlenmesi ve tekrar restore
edilerek ibadet edilecek hale getirilmesi konusunda heyet kurulması
sırasında yapılan bütün görüşmelerin her birinde ‘ibadete
kapatılmasıyla’ ilgili hiçbir ifade söz konusu olmadığı gibi,
aksine ibadete kapatılmasıyla ilgili kendisine şunlar şöyle
düşünüyorlar denildiğinde çok fena şekilde karşılık verdiği ifade
ediliyor” dedi.
Atatürk’ün Ayasofya’nın ibadete kapatılmasına asla izin vermediğini
ve bunu dile getirenlere de çok sert ifadeler kullandığını belirten
Halaçoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Tamiratın veya sanat değeri olan Ayasofya’daki bir takım
sembollerin ortaya çıkarılması konusunda Atatürk’ün izni var. Fakat
ibadete kapatılması gibi bir şey söz konusu değil asla. Dolayısıyla
Atatürk ile bağdaştırmaları son derece yanlış konu. İnsanlar
maalesef Türkiye’de bu konuyu iyi bilmeden konuşuyorlar. Sadece
bazen Atatürk düşmanlığı sebebiyle bunu yapıyorlar. Bazıları
bilgisizlikten bunu yapıyor. Ayasofya’nın müze yapılmasıyla ilgili
Atatürk’ün hiçbir ilgisi yok. İkincisi kararname Atatürk’ün imzası
olan bir kararname değil. Hiç yayınlanmamış kararname.”
“ATATÜRK FENA HALDE KIZMIŞ BU KONUYA”
Ayasofya ile ilgili heyet tarafından alınan kararın Atatürk’e
iletilmesi sırasında yaşanan olayı anlatan Halaçoğlu, “Atatürk’e bu
konu iletildiğinde Şükrü Kaya Bey şöyle diyor; ‘İbadet bölümünün
Bizans müzesi yapmak fikrine Atatürk fena halde kızdı’ diye cevap
veriyor. Dolayısıyla Atatürk’ün böyle bir ifadesi ve tasarrufu
olmadığı buradan açık ve net bir şekilde ifade ediliyor” dedi.
Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması için kanun teklifi verdiğinin
altını çizen Halaçoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu kanun teklifim inşallah TBMM’de bütün partiler tarafından
desteklenir ve şuana kadar olan ayıp ortadan kalkar. Bunu birçok
kişi siyaseten ve siyasi bir amaçla yaptığım şeklinde bir düşünce
ifade ediyor. Ama şurasını samimi olarak söylüyorum ki; bu bir
siyasi manevra değil samimi bir konudur. Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı görevimi yaptığım sürece dile getirdiğim bir konuydu.
Bunları o zaman da söyledim, bugün nasip oldu milletvekili oldum.
Bir tarihçi olarak bu ayıbın ortadan kalkması için birinci görev
benim diye düşünüyorum.”