MHP'li Durmuş'un iddiaları asılsız çıktı

Korkmaz, yaptığı yazılı açıklamada, iddiaların kabul edilemez nitelikte olduğunu belirterek, 2001 yılında açılışı yapılan ve trilyonlar harcanan klasik arıtma yatırımının Kızılırmak suyunun arıtılmasını sağlayamadığını, bu nedenle ileri teknoloji ile hizmet veren bir tesis gerçekleştirdiklerini bildirdi.

İddiaların, İçme Suyu Arıtma Tesisi Ultrafiltrasyon ve Reverse Osmosis ünitesi malzemeli bakım onarım ve izleme işi ihalesine katılan ve yetersizlik sebebi ile elenen bir firma tarafından gündeme taşındığını belirten Korkmaz, şunları kaydetti:

''İddiaların kaynağı ve gerçekliği araştırılmadan bu tip demeçlerin verilmesi hem Kamu İhale Kurumu hem Belediyemiz hem Valilik hem yapım işleri sırasında ortak kontrollük yapmış olan ve finansı sağlayan İller Bankası hem yüklenici firma hem de ilgili görevli tüm personel ve kişileri karalamaktadır. Söz konusu ihaleler Kamu İhale Kurumu incelemesinden geçerek yürürlüğe girmiştir.''

Korkmaz, yapılan ihalenin belirli bir firmayı işaret eden bir ihale olmadığını, objektif niteliklerde, işin mahiyet ve önemine uygun ihale şartnamesi ile tesisi en risksiz işletecek deneyimli ve kapasitesi yeterli firmaların katılımının amaçlandığını belirtti. 

İhaleyi alan yüklenici firmanın çok ortaklı taahhüt ve imalat firması olduğunu, işi komple bütün olarak projelendirme, dizayn, tasarım, montaj, imalat ve yapım işleri dahil yüklendiğini kaydeden Korkmaz, şirketin ve çalıştırdığı personelin tamamının ilgili oda belgeleri ve kayıtlarının bulunduğunu bildirdi.

Korkmaz, ihale katılımcılarına ait belge, ihale dosyası ve dokümanın Kamu İhale Kurumu incelemesinden geçtiğini ve ihalelerle ilgili şikayetlerin kurumca reddedilmesi üzerine anılan işlere başlandığını ifade etti. 

Hakkındaki diğer iddialara da değinen Korkmaz, 2004 yılında Alman Darmstadt Savcılığı tarafından ''dolandırıcılık kapsamında arandığı'' iddiasının daha önce de gündeme getirildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

''Söz konusu iddia ilk defa yerel gazetelerde 2004 yılı belediye başkanlığı seçimleri öncesinde gündeme gelmesi akabinde, iddiayı ileri süren gazete ve şahıslar hakkında Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 'Basın yoluyla hakaret suçu'nu işledikleri gerekçesiyle 2. Asliye Ceza Mahkemesine dava açılmıştır. Yapılan yargılamada Asliye Ceza Mahkemesi söz konusu iddianın gerçekliğini araştırmak için Adalet Bakanlığı aracılığı ile Alman makamlarından şahsım hakkında Almanya'da yakalama veya aranma kararı olup olmadığı hususunda bilgi istemiştir. 9 Eylül 2010 tarihli Berlin Büyükelçiliği tarafından mahkemeye gönderilen yazıda, şahsım hakkında Federal Alman Mahkemelerince hiçbir surette yakalama veya aranma kararının olmadığı belirtilmiştir. Böyle bir arama ve yakalama emri olmadığına ilişkin Alman makamlarının beyanı bulunmaktayken her daim bu asılsız ve mesnetsiz iftirayı gündeme getirmeleri düşündürücüdür. Ayrıca nasıl olur da hakkımda yakalama ve tutuklama kararı iddiası varken defalarca AB ülkelerine heyet başkanı olarak veya özel olarak yurt dışı seyahati yapabildim?''