MHP'den Erdoğan'a çok sert salya cevabı!
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın MHP lideri Bahçeli'ye önelik söylediği "Ağzından salyalar akıyor" cümlesine yanıt gecikmedi.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Başbakan Erdoğan bugünkü grup toplantısında Devlet Bahçeli'ye
yüklendi. Devlet Bahçeli'yi topa tutan Erdoğan, "Bu sabah yaptığı
konuşmaya bakıyorsunuz Bahçeli’nin, aman yarabbi. Baştan aşağı,
yine ifade ediyorum bu kürsüden ağzından salyalar akıyor."
dedi.
Erdoğan'ın grup konuşmasındaki MHP'ye ve Bahçeli'ye
yönelttiği sözleri İNETERNETHABER'e değerlendiren MHP Genel Başkan
Yardımcısı Semih Yalçın şunları söyledi:
ARTIK TAMAMEN ÇİZGİDEN ÇIKTI
Başbakan Erdoğan’ın; partisinin bugünkü grup toplantısında
yaptığı hiddet, şiddet ve küfür dolu konuşması, artık kendisinin
tamamen çizgiden çıktığını ve akıl sağlığını yitirmeye başladığını
göstermektedir. Başbakan Erdoğan MHP ile yatıp MHP ile
kalkmaktadır. Partimizle ilgili bildik hezeyanlarını sıralamaya bu
kez, cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamadan önce gurbetçilerimizin
oylarını avlamak için gittiği Avrupa’da başlamıştır.
SAPLANTILI VE
PARANOYAK
Erdoğan; Avrupa gezisinde ağırbaşlı ve gelecek adına güven veren
bir cumhurbaşkanı adayından çok, kavgacılıktan bir türlü
vazgeçemeyen saplantılı ve paranoyak bir siyasetçi görüntüsü
vermiştir. Erdoğan’ın bütün tafrası, cakası omuz düşürüp
kabadayılık etmesi siyasi rakiplerine ve Türk milletinedir. Buna
karşılık Avusturya gezisi sırasında Dışişleri Bakanı Sebastian
Kurz’la görüşürken kuzu kesilmiştir.
Avusturyalı Bakan, görüşme öncesinde Erdoğan’ın bu ülkede yaşayan
Türklerle ilgili dengesiz sözlerini eleştirmiş ve şunları
söylemiştir: "Söz konusu açıklamalar Türkiye Başbakanı'nın seçim
kampanyasını ülkemize taşıdığının çok açık bir göstergesidir ve
bunlar huzursuzluğa neden oluyor. Bunu reddediyoruz. Sadece ev
sahibi ülkeye saygının daha farklı bir şey olduğunu
söyleyebilirim."
ERDOĞAN GÖLGESİYLE DÖVÜŞEN BİR
ADAMDIR
Erdoğan gölgesiyle dövüşen bir adamdır. AKP’nin cumhurbaşkanı adayı
sıfatıyla Köşk’e çıktığı takdirde ortaya koyacağı vizyondan söz
etmek yerine eski defterleri açmaktadır. Başbakan Erdoğan’ın 57.
hükûmet dönemine gönderme yaparak MHP’ye saldırması, çatı adayı
hamlesinin başarısı yüzünden kimyasının ve planlarının bozulduğunu
ortaya koymaktadır. Ortada bir genel seçim yoktur ve artık Tayyip
Erdoğan’ın karşısında sadece MHP’nin değil, Türkiye’nin kabul
ettiği saygın bir çatı adayı vardır.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine genel seçim havasında giderek,
kutuplaştırmada ve ötekileştirmede ısrar ederek Erdoğan’ın varacağı
yer hüsrandır.
KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR
VERİR
Keskin sirke küpüne zarar misali Erdoğan, zaten sorunlu olan
imajına Ağustos ayı yaklaşırken bir de kutuplaştırıcı cumhurbaşkanı
adayı sıfatı eklemektedir.
Türkiye’deki bütün muhalefet partileriyle, kendisine destek
vermeyen sivil toplum örgütleriyle, sanat dünyasıyla kavga eden bir
siyasetçinin; bırakınız cumhurbaşkanı olmayı, bu makam için aday
dahi olması garabettir. Ancak AKP iktidarının bölücüleri başımıza
çıkararak hem sosyal barışı hem de sosyal adaleti ortadan kaldıran
12 yıllık icraatından da ancak böyle bir cumhurbaşkanı adayı
beklenir.
MANTIK VE İDRAK SORUNU
VARDIR
İçinde yaşadığı milletin var olma kudretini görmeyen Tayyip
Erdoğan’ın mantık ve idrak sorunu vardır. Bu kafayla Köşk’e çıkması
hâlinde Türkiye’nin meselelerini iyice içinden çıkılmaz hâle
getireceğine şüphe yoktur.
Tayyip Erdoğan Avrupa turunda hızını alamamış olmalı ki partisinin
grup konuşmasında da Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye ağza
alınmayacak ifadelerle saldırmıştır.
“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına despot diyen bir adam bunun
hesabını verecektir. Eğer Türkiye’de böyle birileri aranıyorsa,
aynaya baksınlar.” diyen Erdoğan, kendi yaptıklarının farkına
varamayacak kadar akıl salabetinden mahrum ve biçare
durumdadır.
12 yıllık siyasi ömrünü rakiplerini ve kendisini eleştiren herkese
davlar açarak geçiren bir siyasetçinin paranoyaklığı artık ayyuka
çıkmıştır.
Erdoğan’ın avukatları kapı kapı medya kuruluşlarını gezmekte ve
İnternet’teki web sayfalarında dolaşarak korku salmaktadır.
Başbakan’a “Gözünün üstünde kaşın var.” diyenler yandaş yargı
aracılığıyla susturulmaktadır.
BUNUN ADI DESPOTLUK DEĞİL DE
NEDİR?
Önce Erdoğan kendi yaptıklarına ve avukatlarına yaşattığı hukuk
ihlallerine bakmalı, hukuku nasıl çiğnediğini ve kamuoyu üzerinde
nasıl bir baskı kurduğunu görmelidir.
Maalesef Başbakan Erdoğan’ın öylesine gözü dönmüştür ki Marmara
depremi gibi 1999 Ağustos’unda Türk milletine derin acılar yaşatan
bir afeti bile istismar etmekten kaçınmıştır. 2014’ün Ağustos’unda
ise asıl şiddetli deprem AKP’de yaşanacak, iktidar partisinin
çatısı uçacaktır.
Sayın Devlet Bahçeli’ye iftiracı dese de asıl müfteri Başbakan’ın
kendisidir. 12 yıldır iktidarda oldukları halde hâlâ MHP’yi 57.
Hükümetin icraatı üzerinden eleştirmeye vurmaya çalışmaktadır. Bu
konuda Avrupa’daki konuşmalarının bir benzerini partisinin grubunda
ezberci tembel öğrenciler gibi tekrarlamıştır. Erdoğan’da; eski
defterleri karıştırma ve buradan rakiplerine ve siyasi liderlere
yönelik iftiralar üretme, tutku ve hastalık hâline gelmiştir.
BAŞBAKAN'IN KÖŞK
HİSTERİSİ
Bütün bunların sebebi Başbakan’ın Köşk histerisidir. MHP lideri
Sayın Bahçeli’ye buğzunun kininin, nefretinin arkasında da çatı
aday formülünün fevkalade isabetli bir siyasi girişim oluşu ve Köşk
hayallerini suya düşürmesi yatmaktadır.
KENDİ AĞZINDAN AKAN KİN VE NEFRET
CERAHATİNİN FARKINDA DEĞİL
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli için “Ağzından salyalar akıyor.”
demektedir ama kendi ağzından akan düşmanlık kanının, kin ve nefret
cerahatinin farkında bile değildir. Erdoğan siyaset mücadelesinde
demokratça bir tavırla yüreğini açmak yerine dişlerini göstermeyi
tercih etmektedir. Zira bu, onun itiyadında ve fıtratında
vardır.
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin “Pınarhisar’da yattığın günleri
mumla arayacaksın.” Sözünü de pek anlayamamıştır. O hâlde biz
kendisine açıklayalım. Erdoğan Türk milletine yaşattıklarından
ötürü ileride yüz kızartıcı suçlardan yargılanacak ve cezasını ona
göre acı acı çekecektir. O zaman bu onun asaletinin değil,
sefaletinin ve rezaletinin resmi olacaktır. Ayrıca Erdoğan’ın
konuşması sırasında Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya
demesi, geçmişte ne kadar asil! iş birlikleri yaparak millete acı
ve zulüm yaşattıklarının şuuraltındaki izlerini yansıtmaktadır.
Gerçekten de 12 yıllık Erdoğan zulmü için Pınarhisar ile
Pensilvanya birbirini tamamlayan iki semboldür.
Paralel devlet, Pensilvanya diye suçladığı çevreler kendisinin
sabık menfaat ortağı ve iş birlikçisi değil midir?
Vaktiyle aynı çevreyle birlikte hareket ederek hukukun ırzına
geçtiklerini ve yüzlerce insanı mağdur edip kiminin demir
parmaklıklar ardında kiminin de hastanede ölümüne yol açtıklarını
Sayın Başbakan ne çabuk unutmuştur?
PENSİLVANYA İDDİASI SAFSATADAN
İBARETTİR
Erdoğan’ın, MHP’nin Pensilvanya’yı arkasına aldığına dair iddiası
ise safsatadan ibarettir. MHP büyük Türk milletini arkasına
almıştır. Çatı adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu da Genel Başkanımız
Devlet Bahçeli’nin söylediği üzere bütün Türk milletinin adayıdır.
Oysa Erdoğan Türk milletinin değil, BOP’un, küresel sermayenin ve
İmralı canisinin adayı olacaktır. Erdoğan, Ağustos ayında İmralı
canisinden oy dilenmek için şimdiden el ovuşturmaktadır. Çünkü
cumhurbaşkanı seçilebilmek için PKK’dan ve onun siyasi kanadından
başka medet umacağı kimse kalmamıştır. Tayyip Erdoğan Avrupa
seyahatine de sadece orada yaşayan soydaşlarımızdan oy istemek için
değil, Batı dünyasına yaranmak için çıkmıştır. 27 yaşındaki çömez
ve tıfıl bir Bakanın karşısında küçülmesinin başka açıklaması var
mıdır?
Sayın Devlet Bahçeli Tayyip Erdoğan gibi BOP’un, uluslararası
aktörlerin ve küresel sermayenin imkânlarını kullanmamıştır.
HEM KEL HEM FODUL
Erdoğan bugünkü grup konuşmasında “Terör örgütünün başıyla aynı
sofraya oturup oturmamaktan bahsediyor. Ey Bahçeli, bunları ispat
edemezsen alçaksın, hainsin.” diye çıkışmıştır. Buna “Hem kel hem
fodul.” derler Sayın Başbakan!
AKP’nin İmralı canisiyle ve PKK’nin siyasi kanadıyla resmen
görüşmeler yaptığını artık kundaktaki bebeklerle sokaktaki köpekler
bile öğrenmiştir. Bunu ne kendisi inkâr etse de öteki hükûmet
yetkilileri doğrulamaktadır. PKK’nin siyasi temsilcileri zaman
zaman bu temasları gündeme getirmektedir. O hâlde bunun terör
örgütünün elebaşıyla aynı sofraya oturmaktan ne farkı vardır?
Erdoğan, varlığının Türk milletinin birliği ve bütünlüğü için
tehlike arz ettiğini her vesileyle ispatlamıştır. İktidarda kaldığı
her gün milletimiz için zarardır. Başbakan Erdoğan’ın böbürlenerek
“büyük davamız” diye nitelendirdiği şey ise Türkiye’yi
federasyonlara ayırma ve PKK’ya meşruiyet kazandırma davasıdır.
Başbakan Erdoğan, “MHP liderine dava açacağım.” tripleriyle bizi
korkutacağını sanmaktadır. Peki mahkemeye ne ibraz edecektir?
Hiçbir şey?
ALLAH TÜRK MİLLETİNİ ONUN ŞERRİNDEN
KORUSUN
Sadece “Bir siyasi partinin genel başkanı benim hatalarımı şiddetle
eleştiriyor ama ben dayanamıyorum. Uykularım kaçıyor. Onu
susturun!” diye talimat verecektir. Sonra da avukatları yine kanal
kanal gazete gazete dolaşıp MHP haberleri sansürlemeye devam
edecektir. Tayyip Erdoğan işte böyle biridir; Elinden gelse
partilere de avukat gönderip açıklamaları sansürletir. AKP’nin başı
tam bir antidemokrat ve despottur.
“Allah Türk milletini AKP’nin cumhurbaşkanı adayının şerrinden
korusun.” diyor; Erdoğan’ı, yok saydığı milletimizin ferasetine
havale ediyoruz.
KÜFÜRLERİNİ KENDİSİNE İADE
EDİYORUZ
Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ettiği galiz
küfürleri aynen kendisine iade ediyor, cumhurbaşkanı adayı olmaya
yeltenen bu ağzı bozuk ve nobran siyasetçiyi Türk milletine havale
ediyoruz.