MHP’DEN AKİLLERE YİNE PROTESTO
Abone olÇözüm süreci için hükümet tarafından belirlenen Akil İnsanlar Ege Bölgesi Grubu üyeleri, Uşak’ta sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir ara...
Çözüm süreci için hükümet tarafından belirlenen Akil İnsanlar
Ege Bölgesi Grubu üyeleri, Uşak’ta sivil toplum örgütü
temsilcileriyle bir araya geldi. Bir grup MHP’li, toplantı öncesi
akilleri protesto etti.
Akil İnsanlar Ege Bölgesi Grubu üyeleri Avni Özgürel, Hasan
Karakaya, Baskın Oran ve Fadime Öztürk, Uşak Deri Karma Organize
Sanayi Bölgesi toplantı salonunda sivil toplum örgütü temsilcileri
ile bir araya geldi. Dün Uşak Üniversitesi’nde öğrenciler ve
akademisyenlerle bir araya gelen akiller bugün kentteki sivil
toplum örgütü temsilcilerinin çözüm süreci ile ilgili görüşlerini
dinledi. Toplantı öncesi 20 kişilik MHP’li bir grup akilleri ve
süreci protesto ederken güvenlik güçleri grubun akillere ulaşmasını
engelledi.
Akil İnsanlar üyesi Avni Özgürel, Anayasa’dan Türklük ibaresinin
çıkarılmasının mümkün olmadığını ifade ederek terörist başı
Öcalan’ın serbest kalmasının mümkün olmadığını kaydetti. Öcalan
için en güvenli yerin İmralı olduğunu belirten Özgürel, “İnsanlar
artık bu şiddet ve terörden bıktı. Vatandaşların tamamına yakını
artık terör bitsin istiyor” dedi.
YENİ ANAYASA VURGUSU
Avgi Özgürel, konuşmasında şunları dile getirdi; “Bizim sizlere bir
şeyi telkin etmek ikna etmek gibi bir misyonumuz ve görevimiz yok.
Türkiye’nin tarihin önemli bir dönemeç noktasında olduğunu
biliyoruz. Şüphesiz burası zafer coğrafyası. Burası Milli Mücadele
coğrafyası. Sizlerde tarihi bir dönemeç olduğunun farkındasınız.
Elbette ülkede zaman zaman her ihtilal ile birlikte bir yeni
anayasa yapıldı. İlk defa sivil toplumun geniş ölçülerde tartışarak
olabildiği kadar yaygın bir zeminde sivil hayatın içinde yeni bir
anayasa yapmaya çalışıyor. Bu tarihsel dönüşün önündeki en büyük
engeldir. Türkiye’nin çağdaş insan haklarına dayalı modern demokrat
bir devlet haline gelmesi hayali var. Tüm siyasi partiler de yeni
anayasa vaadini kendi programlarına dahil etti ve cumhuriyetin
yüzüncü yılında yeni sivil bir anayasa vaat etti halka. Yeni
anayasa hedefine ulaşabilmek için sürecin önünde önemli bir engel
var, terör ve şiddet. Bu şiddetin ortadan kaldırılması lazım. Terör
ortadan kalkmadan demokratikleşme adımlarının atılabilmesi imkanı
yok. Kolay bir süreç değil."
Terör başladığında doğanların şimdi 30 yaşında olduğunu anlatan
Özgürel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yıl öncesine kadar
siyasetin en süt katlarında idam geri gelsin mi diye tartışıldığı
bir dönem vardı. Şimdi ne oldu da her şey birden tersine döndü.
PKK’nın başına taş mı düştü? Anayasa’dan Türklük çıkarılacak mı ?
Öcalan serbest mi kalacak ? gibi sorular çöp tenekesi boşalırcasına
insanların aklına döküldü. Siyasetin nasıl bir tavır içinde olması
gerektiğini tespit için siyasetin kendine göre tercih ve kabulleri
var. Ama yol haritasının bundan sonraki bölümünde nasıl bir hat
izleneceğini görebilmek adına bir takım insanlara akiller denildi.
Bu meseleyi çözmek istiyoruz bu taşın altına sizde alinize
koyarsanız seviniriz dedi hükümet bize. Bir yıl öncesine kadar
Türkiye’nin temel meselesini geciktirdiği için eleştirdiğimiz
hükümete ’hayır yapamayız’ demeyi kendimizi inkar saydığımız için
bu sürece katkı vermeyi kabul ettik. Türkiye’de insanların
siyasetin dışında bu konuyu bir devlet meselesi olarak bakılmasına
katkı sağlayabileceksek varız dedik. O günden bu yana katkı sunmaya
çalışıyoruz”
BAŞBAKAN ARDINDA NE OLDUĞUNU BİLMEDİĞİ BİR KAPIYI AÇMAZ
Yaklaşık 25 yıldır Başbakan Erdoğan’ı gazeteci olarak takip
ettiğini ve yıllardır terör konusunda yazılar yazdığını anlatan
Avni Özgürel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eli kalem tutan,
senelerdir bu sorunları yazan biri olarak 25 yıldır Erdoğan’ı takip
ediyorum. Başbakan Erdoğan’ı bugüne kadar arkasından ne çıkacağını
bilmediği bir kapıyı açtığı olmadı. Böyle önemli bir konuda hele
yola çıkalım bakalım Allah ne gösterir diyeceği bana hiç mantıklı
gelmiyor. Başbakan’ın yöntemi de bu değil ve bu mesele öyle ele
alınacak bir mesele değil. Bu mesele MGK’da karar verilmiş bir
konudur. Ne yapılacağı ve atılacak adımların çok belirlenmiş olduğu
bir dönemi yaşıyoruz. İlk açıklamalarda sözü edilen bu bir merdiven
teorisi denildi. Yani adım adım çıkılacak dendi. Şimdilik basına
yansıyan bir iki basamağı biliyoruz."
Otuz yıldır terör olduğunu anlatan Özgürel,
şöyle konuştu: "Örgütün kurucusu İmralı’da ağırlaştırılmış
müebbetle yatan bir insan, silahlı mücadele bitmiştir dedi. Birinci
bilgi ve veri bu. İkincisi Türkiye’deki silahlı unsurlar Türkiye
dışına çıkmalıdır dedi Öcalan. Üçüncü unsur bu silahlı unsurları
fiilen yöneten Kandil’deki örgüt lideri Karayılan, ’bizde bu
çağrıyâ uyuyoruz Türkiye dışına çıkacağız’ dedi. Üçüncü veri de bu.
Dün bir haber, resmi bir ağızdan örgüt elemanlarının Türkiye’yi
tamamen terk ettiğini işittik. Umarım doğrudur. Doğru olmasını
düşünmemize yeterli sebepler var. Zaten 4 aydır çatışma ve şehit
haberi gelmiyor yeter mi yetmez tabi. Daha uzunca bir süre bu
süreci takip edeceğiz. İnsanların kafasında bu teröristler
silahlarıyla gidiyor diye endişe var. Silahlı gitse ne olur
silahsız gitse ne olur. Silahı kuyuya atıp gitse ne olur. Çünkü
silah üç kuruşa satın alınabilir bir şeydir. Tekrar geri gelir mi.
Dünyada bu nitelikte silah bırakmış ve geri dönmüş bir örgüt
olmadı. Tekrar silahlanıp gelse de TSK gereğini yapacaktır. Dikkat
ederseniz Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri 2012 yılında terör
örgütüne tarihinin en ağır kayıplarını verdirdi. Artık örgüt 14
yaşındaki çocukların ellerine silah vermeye başladı. 2011’den
itibaren TSK üstün seviyede terör örgütünü geriletmiş
vaziyette”
Türkiye’nin Turgut Özal döneminden bu yana terör sorununu çözmeye
çalıştığını ancak bugüne kadar çözüm isteyen herkesin elinin
yandığını bir şekilde öldürüldüğünü ifade eden Özgürel, şöyle
konuştu: “Rahmetli Özal’dan beri bu meseleye elini atan herkesin
eli yandı. Sadece eli yanmadı bu meseleyi çözmek isteyen herkes
öldürüldü. Bunun içinde ordu komutanları da var. Türkiye ne zaman
terörü çözmeye kalksa kazaya uğradı önü tıkandı. Habur meselesini
biliyorsunuz. Amaç neydi Habur’da örgüt elemanlarının silahsız
olarak eve dönmesini sağlamaktı. Fakat şov yaptılar, şunu yaptılar,
bunu yaptılar. Medya da ağır eleştiriler yaptı ve hükümet ürktü.
Ondan sonra çatışmalar, şehitler devam etti."
TSK’nın can kayıplarına rağmen mücadeleyi sürdürdüğünü anlatan
Özgürel, görüşlerini şöyle açıkladı: "Arkasından Oslo süreci
başladı. MİT ile örgün Avrupa’daki elemanları bir araya gelip silah
bırakmayı görüştü. Bir mutabakat tutanağı konuşulur hale geldi tam
oldu bir şeyler oluyor denirken bir anda bu görüşmelerin
tutanakları ortalığa döküldü. Türkiye bunun üzerine bu teşebbüsten
bir kez daha geri çekildi. Ardından 2012 Eylül ayında son saldırı
emrini verdi. Örgüt. 400 militanla Şemdinli’ye saldırdılar ve örgüt
elemanlarına ölün geri dönmeyin dedi örgüt. Hedefleri Şemdinli’yi
bir saatliğine dahi olsa işgal etmekti. Amaç Şemdinli
Kaymakamlığını işgal edip Türk Bayrağı’nın indirilip PKK bayrağının
çekilmesiydi. İlk anda 180 örgüt üyesi öldü ve çekildiler
yapamayacaklarını başaramayacaklarını anladılar. Ama örgütün
moralini esas alt üst eden yenilme değil Şemdinli halının destek
vermemesiydi. Halk destek vermedi. Akabinde Uludere olayı meydana
geldi. Şöyle bakın Türkiye’ye o günden sonra artık amaçlarına
silahlı mücadele ile ulaşamayacaklarını anladı. Neticede adına
açılım değin barış süreci değin ne derseniz değin yeni bir dönem
başladı. Bu sayfada şimdilik ilerleniyor. Şu ana kadar olumsuzluk
ve kötü düşüncelere kapı açan bir durum yok”
Süreç içerisinde insanların akıllarına Öcalan serbest mi kalacak,
Türklük ibaresi Anayasa’dan çıkartılacak mı gibi sorular da
gelebildiğini anlatan Avni Özgürel, sözlerine şöyle devam etti:
“Öcalan serbest kalacak mı. Kalabilmesi için af çıkarılması
gerekiyor. Hadi diyelim yapıldı ama Öcalan için en güvenli yer
İmralı. Çünkü bu kadar şehit var. 30 yılda dağa çıkardığı binlerce
kürt kökenli çocuk var. Hiç bu çocukların aileleri itiraz etmeyecek
mi?. Bu nedenle Öcalan için en güvenli yer İmralı. Bu Anayasa’dan
Türklük çıkarılacak mı diyorlar. Bunun için bir düzenleme şarttır.
Bu düzenleme için 336 oy gerekiyor. AK Parti oyları yetmiyor
muhalefetten de oy alması lazım. Hadi buldular, Cumhurbaşkanı
onaylamalıdır. Bu da yetmez Türk halkının yüzde 51’i bu düzenlemeye
onay vermesi lazım. Anayasa’dan Türklük kavramının çıkarılacağını
düşünmek akla ziyandır. Bu sadece gece yarısı mezarlıktan geçerken
vehme kapılıp ölülerden zarar geleceğini düşünmektir. Yani Türklük
ibaresinin Anayasa’dan çıkarılacağı iddiası bir vehimden ibarettir.
Süreçle ilgili endişeler zamanla süreç içinde zihnimizden
kaybolabilir. Sizlerin endişesi olduğu gibi bizlerin de endişesi
var. Ama bu terörün bitmesini istiyoruz. Bu ülkenin kurucusunun
işaret ettiği medeni çağdaş bir ülkeye ulaşmak istiyoruz. Başbakan
baldıran zehiri içerim diye süreci adlandırdı. Siyasi hayatına
malolsa bile çözüm sürecini göze aldı. Biz sizlerin endişelerinizi
tespit edip bu tespitlerimizi doğrudan hükümeti ve Başbakan’a
ileteceğiz.”
Avni Özgürel’in konuşmasının ardından toplantıya katılan sivil
toplum örgütü temsilcileri, Akiller heyetine süreçle ilgili
endişelerini iletti. Türk Sağlık-Sen İl Temsilcisi Mehmet Özkuk,
toplantıda akiller heyetine tepki gösterip “Tarih sizi
affetmeyecek” eleştirisinde bulundu.
Uşak Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yıldırım
ise süreci desteklediklerini ifade ederek şöyle konuştu: “Akil
insanlara teşekkür ediyoruz. Bu çözüm sürecini siyasi ortamdan
çekip ulusal bir barışa ulaşması için tartışmalıyız. Biz sadece
ülkemizde değil dünyada barış istiyoruz. Uşak olarak biz doğu
kökenli arkadaşlarımızla birlikte iş yapıyoruz. Zaten mini bir
barış ortamımız var yıllardır. Halkımız arasında da barış var. Eğer
bu süreç sonunda barış olursa millet size dua edecek. Yine de
süreçle ilgili aklımıza takılanlar var. Bu endişelerimizi gidermek
sürece inanmak istiyoruz.”
(İHA)