MHP'den Abdülkadir Selvi'ye çok sert yanıt!
Abone olAbdülkadir Selvi MHP lideri Bahçeli'ye sert sözlerle yüklenince cevap Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'dan geldi.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir
Selvi, MHP lideri Devlet Bahçeli'ye Dersim olayları üzerinden çok
sert sözlerle yüklendi.
Devlet Bahçeli'nin Ahmet Davutoğlu'nun "Dersim modern Kerbela'ydı" sözlerini eleştirmesine sert çıkan Abdülkadir Selvi, "MHP lideri, Dersim benzetmesi üzerine kıyameti kopardı. Bahçeli'ye göre Dersim'de bir katliam yaşanmadı. Tam aksine bir isyan bastırıldı" ifadesine yer verdi.
"Peki ey Bahçeli resmi rakamlarla 13 bin 200 sivil nasıl katledildi? Kadınların günahı neydi?" diye soran Abdülkadir Selvi, "Çatı aday konusunda ittifak yaptığınız Kemal Kılıçdaroğlu'na da sorabilirsin Dersim katliamını. Eğer Ferdi Tayfur filmleri izlemekten vaktiniz kalırsa, 'Dersim'in kayıp kızları' belgeselini izleyin Sayın Bahçeli... Geç bunları Devlet Bahçeli geç..." diye yazdı.
Abdülkadir Selvi'nin sözlerine yanıt MHP Genel
Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'dan geldi, Yalçın Selviye çok sert
sözlerle yüklendi.
İşte o yanıt...
SELVİ ZAVALLI BİR
ADAMDIR
Gazeteci Abdülkadir Selvi, bugünkü yazısında Dersim İsyanı
tartışmalarını bahane ederek Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli
hakkında çok seviyesiz, rezil ve hakaretamiz ifadeler
kullanmıştır.
MHP nezdinde Selvi ve onun gibi gazeteci müsveddelerinin kıratı iyi
bilinmektedir. Selvi’nin efendisinin kim olduğu, yularının kimin
elinde olduğu bellidir. Abdülkadir Selvi, kendine güveni olmayan,
bütün cesaretini iktidardan alan, efendisinin emrine göre kalem
oynatan zavallı bir adamdır.
SELVİ SAHİBİNİN
SESİDİR
Öteden beri söylüyoruz Selvi, sahibinin sesidir. Kod adı da
Abdültayyip’tir. Geçmişte meslektaşlarının bile değer vermediği,
silik ve sıradan bir gazeteci iken AKP’nin kapısını aşındırarak ve
Erdoğan’a methiyeler dizerek medyada küçümsenmeyecek bir köşe
kapmıştır. Görevi, MHP tarafından ortaya konan haklı tenkitler
karşısında iktidarın zorlandığı zamanlarda en aşağılık ifadelerle
Genel Başkanımıza ve partimize saldırmaktır. Aksi takdirde; hiçbir
gazetecilik kabiliyeti, kapasitesi ve birikimi olmamasına rağmen
kendine medyada bahşedilen yeri kaybedecek, bir daha da AKP’nin
kapısına bile yaklaştırılmayacaktır.
İktidar partisi tarafından oluşturulmaya çalışılan bir “üst akıl”
veya “üçüncü göz” yapısının emir eri olmaya hazırlanan Abdültayyip
Selvi’nin, MHP’nin tek parti devrindeki zulümleri savunduğu iddiası
kepazeliktir. MHP; bugün bölücü terör karşısında olduğu gibi
iktidarların değil, devletimizin ve milletimizin haklarını
savunmaktadır.
Başları sıkışınca bütün mukaddesleri istismar etmekten çekinmeyen
bu iktidarın medyadaki temsilcilerinden biri olan Selvi de bugünkü
yazısında Ülkücülerin kutsallarını kullanarak MHP’yi hedef
almıştır. Ülkücü şehitlerimizin adını Selvi gibi yağdanlıkların
ağzına alması bizim için züldür. Selvi’yi, Ülkücülerin mübarek
bildiği değerlerden uzak durması ve hareketin ismetini kirletmemesi
konusunda uyarıyoruz.
DERSİM HADİSESİNİ BU ŞEKİLDE YANSITMAK
TARİHE AYKIRIDIR
1937 Dersim İsyanı’nın Başbakan Davutoğlu ve Selvi’nin iddia ettiği
gibi sadece masum insanların katledildiği, devletin halka
zulmettiği bir hadise olarak yansıtılması tarihi gerçeklere
aykırıdır. Asıl gözlerden kaçırılmak istenen şey, eli silahlı
eşkıyanın devlete başkaldırısıdır. İsyanı bastırmak için Tunceli’de
çocuk ve kadınların öldürülmesi asla hoş görülemez. Ancak çocuk ve
kadınlar üzerinden devlete karşı isyan eden ve askerlerimizi
öldüren çeteler masum gösterilemez, eli silahlı şakilere merhamet
edilemez.
DERSİM OLAYI BİR KATLİAM
DEĞİLDİR
Dersim olayı, bir katliam değildir. Ancak isyan ağır şekilde
bastırılmıştır. 1937’de katliam yapıldığını gösteren herhangi bir
belge ve bilgi de yoktur. Ölümlerle ilgili ortada dolaştırılan
rakamlar ise abartılı ve uydurmadır.
Burada vurgulanması gereken bir husus daha vardır: Dersim’de
başkaldıran silahlı çeteler, kendilerine zarar gelmesin diye
saklandıkları mağaraların önüne kadın ve çocukları koymuşlardır.
Bugün PKK da benzer şekilde çocukları sokağa sürmekte, güvenlik
görevlilerine karşı kalkan olarak kullanmaktadır. Es kaza onların
başına bir iş gelince devlet katliam yapmakla suçlanmaktadır.
Asıl zulüm, geçmişte devlete başkaldıranların eylemlerini çocuk ve
kadınların öldürülmesini gerekçe göstererek aklamaya çalışmaktır.
AKP’nin ve medyadaki Selvi gibi sözcülerinin bu ısrarlarının
arkasında, bugün PKK’nın kanlı eylemlerine hoşgörüyle bakılması ve
onlara haklılık gerekçesi hazırlanması için vesile ve fırsat
yaratma hedefi sırıtmaktadır.
AKP iktidarı 12 yıldır bir takım masumiyetleri ve geçmiş
hükûmetlerin yaptığı yanlışları kullanarak PKK’yı ve ayrılıkçı Kürt
hareketini aklamaya, meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Dersim İsyanı sırasında yaşananları sadece tek parti iktidarının
hataları şeklinde değerlendirmek yanlıştır. Ayrıca Millî Mücadele
dönemi dâhil Cumhuriyet’e kadar ve Cumhuriyet döneminde çok sayıda
ayrılıkçı Kürt isyanı meydana gelmiştir. Devlet, Türkiye’nin
bekasına ve milletin bütünlüğüne yönelen tehdidi bertaraf etmek
için isyanı bastırmıştır. Bu sırada bazı yanlışların yapılmış
olması, devletin bekasını koruma refleksinin haklılığının görmezden
gelinmesini gerektirmez.
MİLLETİMİZN HAKLARI GÖZ ARDI
EDİLMEKTEDİR
Ayrıca MHP’nin tutumu ne tek parti iktidarlarını savunmaya ne de
geçmişte yapılan yanlışları temizlemeye yöneliktir. MHP, bölücü
eşkıyanın geçmişteki isyanlarının devletin bekasını, milletin
birlik ve bütünlüğünü tehdit ettiği gerçeğinin gizlenmesine karşı
çıkmaktadır. MHP; Dersim hadiselerinin, genç Cumhuriyet’in henüz
ayağa kalktığı bir dönemde meydana geldiği ve emperyalist odakların
tahrik ettiği bölücü isyanların Türkiye’yi tehdit ettiği gerçeğini
kamuoyuna hatırlatmaktadır.
MHP, tarihî hadiselerin mutlaka döneminin şartları dikkate alınarak
tahlil edilmesi de gerektiğini vurgulamaktadır.
Dersim ve Ermeni meselesi gibi hassas konular bahane edilerek
milletimizin ve devletimizin hakları göz ardı edilmektedir. Bu
suretle etnik temelli bölücülüğe davetiye çıkarılmakta, onların
meşruiyetine zemin hazırlanmaktadır. Ne yazık ki AKP iktidarı ve
yandaş medya çocuk ve kadınların öldürülmüş olmasını gerekçe
göstererek tarihî gerçekleri tahrif etmekte, saptırmaktadır.
Olaylar sırasında masum kimselerin ölümü zalimle mazlumun
yerlerinin değiştirilmesi için bahane olarak kullanılmaktadır.
Dersim üzerinden mezhep kışkırtıcılığı yapmak, MHP için mezhep ve
etnisite ayrımcılığı imasında bulunmak büyük vebaldir, günahtır.
Ama Selvi gibilerin sorumsuzca beyanları yüzünden toplumsal barış
ve dengeler, tarihî hakikatler oy avcılığına ve çıkar hesaplarına
kurban edilmektedir.
Abdültayyip Selvi, güneydoğuda sokak ortasında infaz edilen
askerlerin ağaçlara asılarak katledilen korucuların, gezi
olaylarında öldürülen masum gençlerin hükûmete yüklediği vebal ve
sorumluluğu gizlemek çabasındadır.
“Bir tek millet olacaksak bunları yapmamız lazım.” diyen Selvi
hayal görmektedir. Etnik ve bölücü Kürt unsurların bir arada
yaşamaya niyetleri olmadığı ortadadır. Güneydoğunun bazı
kentlerinde özerlik ilan edilmeye başlanmıştır. Anayasa’ya göre
devletin dili Türkçe olduğu hâlde bölgede Türkçe tabelalar
kaldırılmıştır. Devletin eğitim hizmetlerine izin verilmemektedir.
Türkiye’nin başka bir yerinden herhangi bir vatandaşın bölgede
elini kolunu sallayarak dolaşması mümkün değildir.
Alevi İslam inancına sahip vatandaşlarımızın beklentilerinin
karşılanması konusunda ise MHP en hassas davranan partilerin
başında gelmektedir. MHP bu konuda iktidardan önce davranmış ve
bazı somut öneriler sunmuştur. Cumhuriyet’in Alevi vatandaşlarımızı
kucaklaması ve haklı taleplerinin demokrasi çerçevesinde
karşılanması gerektiği hususunda bugüne kadar hükûmete defalarca
uyarılarda bulunmuştur. Ama Selvi’nin de içinde bulunduğu yandaş
medya bunları görmezden gelmiştir.
AKP ve yandaş medya hem dinî, hem etnik hem de mezhebe dayalı
hassasiyetleri kaşıyarak, bunları oy malzemesi yaparak hâlâ
tehlikeli sularda balık avlamaktadır.
Meseleyi mezhep aleyhtarlığı üzerinden tartışma ve Alevi İslam
inancına sahip vatandaşlarımızın hassasiyetlerini istismar etme
eğilimi maksatlıdır. MHP’yi bir kesimin karşısında diğer kesimin
yanında gösterme oyunu çok tehlikelidir. Toplumsal dengelerle
oynayan Selvi gibilerin bu yolla varabileceği bir yer olmadığı gibi
elde edecekleri şey hüsran ve hayal kırıklığıdır.
AKP iktidarı şimdiye kadar Gülen cemaatini kullanıp sırtından
atmıştır. Çözüm sürecinin iflas ettiğini görerek son günlerde
PKK’yı da sırtından atacağının sinyalini veren iktidara ve
medyadaki bilumum yandaşlarına soruyoruz:
İstismar politikalarınızda şimdi de sıra
Alevi vatandaşlarımıza mı geldi?
Siz önce Gezi Olayları sırasında hayatlarını kaybeden Alevi kökenli
on gencin hesabını vermelisiniz. MHP’ye saldırarak, gerçekleri
saptırarak AKP’nin 12 yıllık kirlerini temizlemeniz mümkün
değildir. Ömür boyu tövbekârlık ırmağında yıkansanız da
üzerinizdeki vebali temizleyemezsiniz.
AKP kurmaylarında olduğu gibi yandaş medyanın da bütün söylemleri
tribünlere oynamak üzerinedir. Gerek Başbakan Davutoğlu’un son
günlerdeki açıklamaları gerekse Yezitçi Selvi’nin beyanları,
hakikatleri dile getirmek ve bir hakkı teslim için değil, semboller
ve olaylar kullanılarak seçmene mesaj vermek içindir. Bunların
hepsi siyasi ahlaktan yoksun, ikiyüzlü seçim yatırımıdır.