MHP'de kafalar niye karıştı?

Abone ol

Referandum sonrası, genel seçim öncesi MHP teşkilatlarında kafalar karışık. Seçim, bu süreçte belirleyici bir rol oynayacak.

Referandumdan çıkıp seçime doğru yol alan MHP teşkilatlarını önümüzdeki konjonktürde en çok hangi konular zorlayacak?

Araştırmacı-yazar Kemal Can ile Hilmi Halaçoğlu'nun "Referandumdan Seçime: Tasfiye mi Diriliş mi?" başlıklı yazı dizisinde Haziran'da yapılacak seçimlerde MHP'nin alacağı pozisyon masaya yatırılıyor...

Yakın geçmişte MHP'nin birinci parti olduğuna dikkat çekilen araştırmada konjonktürün çok çabuk değiştiğine vurgu yapılıyor:

MHP'Yİ KONJONKTÜR BELİRLİYOR

- 1999 yılında beklenmedik bir seçim zaferi kazandığında, siyasi konjonktür MHP’nin çok lehineydi.  80 sonrasının iki büyük sağ partisi ANAP ve DYP ciddi bir iktidar yorgunluğu ile maluldü. Refah Partisi’nin artçısı Fazilet Partisi’nin istikbali seçmen nezdinde çok parlak görünmüyordu. Özetle söylenirse, “gidenler” görülmüştü.  Bu tabloda, “yeni ve denenmemiş”, teşkilatları canlı ve iktidara hevesli bir seçenek olarak MHP öne çıktı. Sağ seçmen MHP’yi birinci partisi yaptı.

Konjonktür çok çabuk döndü. DSP – MHP - ANAP Koalisyonu ilk yılında deprem, ikinci yılında “AB ve idam tartışması”, üçüncü yılında ekonomik kriz darbelerini aldı.  Erken seçimde MHP, bu dönemin “gidenleri” içinde kaldı.  Sağ seçmen, “yeni seçenek” olarak bu sefer AKP’yi işaret etti.  AKP geçen sekiz yılda elverişli konjonktürün yanısıra, “başörtüsü”, “cumhurbaşkanlığı seçimi” ve “anayasa referandumu” gibi sağ seçmeni blok davranmaya iten kutuplaşma imkanları elde etti.  Ve AKP, sağ seçmen tarafından “yenilmiş” algılanmıyor.

MHP, asıl gövdesi sağda olan ideolojk bir parti olarak, yine konjonktüre fazlasıyla bağımlı.  Asıl olarak “gidene” bakıp “yeni alternatif “ arayan sağ seçmene, AKP’nin devrinin bittiğini anlatması gerek. Bu da elbette konjonktürün yardımına bağlı. 

MHP'Yİ ETKİLEYECEK KONULAR

Yazı dizisinde önümüzdeki konjonktürde MHP'yi birebir etkileyecek konular şöyle özetleniyor:

Bugünlerde seçimin ana malzemesi olmaya aday, ‘başörtüsü meselesi’ yeniden gündem haline geldi. YÖK kararı, peşinden başlayan tartışmalar, Cumhurbaşkanlığı Resepsiyonu ve son olarak Yargıtay Başsavcısı’nın açıklamaları gündemi AKP açısından iyice olgunlaştırmış görünüyor.
Bu konunun seçime kadar taşınmasının olası sonuçlarını çok iyi bilen MHP de, inisiyatif alma gayretinde. 21 Eylül günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı bir açıklama yaparak, “MHP, 2008 yılında AKP’ye yapılan mutabakatının tüm unsurlarına bağlı kalmaya devam etmektedir” dedi. 2008’de AKP ve MHP oylarıyla çıkan ama Anayasa Mahkemesi tarafından bozulan düzenleme ile okullarda türban yasağı kaldırılıyordu.
Kürt açılımı, PKK ateşkesi, İmralı ve benzeri gündem başlıklarının seçime hangi yoğunlukta ve biçimde taşınacağı da MHP’nin olası seçim sonuçlarını doğrudan ilgilendiriyor. MHP’yi etkileyecek bir başka konjonktürel mesele de, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun hem başörtüsü, hem de “açılım” meselesinde alacağı tavır. Sonuç olarak, MHP’nin 2011 seçiminde alacağı sonuç konjonktüre her zamankinden daha bağımlı. Ancak, MHP’nin bu konjonktürü etkileme imkanları daha sınırlı.

MHP GENEL MERKEZ YÖNETİCİLERİ NE DÜŞÜNÜYOR?

Bu konudaki görüşleri okumak için ikinci sayfaya geçiniz



[PAGE]



Cihan Paçacı  MHP Genel Sekreteri:

Bizim hedefimiz kendisini sağ seçmen olarak niteleyen herkesin oyunu almak ve Genel Başkan’ımızın da ifade ettiği bir çatı oluşturmak istiyoruz. Geçmişte ANAP, DYP ve BBP’ye oy vermiş bütün seçmenin toplanma adresinin MHP olması için uğraşacağız. Eğer bunu başarırsak,  bu aynı zamanda AKP iktidarının da sonu demektir. Seçim stratejimizi de bu yönde geliştiriyoruz.

Bülent Didinmez  MHP Genel Başkan Yardımcısı

Hareketin geçmişinden bugüne kadar MHP’ye katkı sağlayan sağlayacak tüm arkadaşlarımızla elimizden geleni yapacağız. Sandık kurullarına sahip olacak, üzüm salkımı gibi teşkilat şemasıyla hedefe doğru ilerleyeceğiz. “Lideriyle teşkilat arasında farklılık var” iddiaları, bizi birbirimize daha da kenetlemiştir. Referandumun yarattığı moral sıkıntı aşıldı, şimdi şevk ve heyecan arttı.

Mehmet Ekici  MHP Genel Başkan Yardımcısı

MHP güçlü olduğu bölgelerde gücünü daha yükseğe çekecek. Zayıfladığı bölge varsa veya gücünü minimal tuttuğu bölge varsa arttıracak. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da ciddi bir varlık ortaya koyacak. Hedefimiz asla “falan bölgeyi kurtaralım ya da burada bir kale oluşturalım, savunma hattı oluşturalım” değil. MHP için savunulması gereken coğrafya, Anadolu coğrafyasının tamamıdır.

Tuğrul Türkeş  MHP MYK Üyesi

Eksik kaldığımız yer, kadın ve gençlik oyları. MHP, şimdiye kadar erkeklerden aldığı oy kadar kadınlardan da alsa iktidardı zaten. Sadece çiçek buketi gibi vitrine bir kaç kişi koymaktan söz etmiyoruz. Siyasete katkı verecek gençleri ve elbette hanımları çalışmalarımıza katmalıyız. Ayrıca, kadın ve genç seçmeni size destek verecek hale getirecek siyasetimizi de onlara ulaştıracağız.

Atilla Kaya MHP MYK Üyesi

Benim teşkilatçılık anlamında bildiğim bir şey var. Oturarak bir şey olmuyor. Alanda olacaksın. Teşkilat, vatandaşla sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte olacak. Bulunduğu yerlerde öne çıkan toplumsal taleplere sahip çıkan, onları dile getiren, halkın sorunlarına tercüman olan, onları siyasetin gündemine getiren mobil bir teşkilat olacak.

FARUK BAL
MHP Genel Başkan Yardımcısı
Partimiz seçime bilimsel yöntemle hazırlanıyor

AKP gerçek gündemle yüzleşmemek için sanal kriz ortamında Türkiye’yi gerecek. Başörtüsü meselesi ve yeni anayasayı kutuplaşma için kullanacaktır. Bu kutuplaşma sayesinde hem yolsuzlukların hem yarattığı fakirliğin ve ekonomik çöküşün hesabını vermekten kurtulmaya çalışacaktır. MHP buradan hareketle, sanal krizleri önleyerek AKP’yi mindere çekmeye, minderde tutmaya çalışacak. Eğer seçmene adil bir şekilde MHP’nin görüşleri yansıtılırsa hiçbir sıkıntımız yok. 

PROF. DR.  KEMAL GÖRMEZ
Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi  Bölüm Başkanı
MHP Ulusalcılıkla arasını iyice açmak  zorunda
AKP - CHP kutuplaşması bu şekilde sürerse MHP tercihleri AKP’ye kayar. Türkiye’de insanlar özellikle genel seçimlerde oy verirken “benim ideolojime yakın benim partim” diye oy vermiyor. İktidar olacak iki partiden birini seçmeye yöneliyor. Merkez sağda hatta kısmen merkez de dahil, milliyetçi muhafazakar olan ana taban, sağın marjinal olmayan en büyük partisine gidiyor. Seçmen geçinmenin yolunu devleti ele geçiren partide gördüğü için de onun yanında yer alıyor. 

Günün Önemli Haberleri