Gezi olayları başladığından beri her fırsatta "Bu oyun
bitmeyecek ve seçimler yaklaştıkça daha da şiddetlenecek"
diye uyarıyorduk.
Sadece biz mi?
Başbakan eline her mikrofon alışında, "Önümüzdeki 4 ay
boyunca plan, proje, vizyon değil; sadece fitne üretecekler.
İçeriden ya da dışarıdan ellerine ne geçirirlerse fırlatacak,
Türkiye düşmanlarıyla birlikte üzerimize saldıracaklar!"
diyor ve yapılan operasyonların çözüm sürecini baltalamayı
amaçladığını eklemeden edemiyordu.
Gazeteci dostlarla bir araya geldiğimiz her ortamda,
"Bundan sonra neler olabilir, nasıl oyunlar
oynanır?" diye tartışıp durduk.
Doğrusunu isterseniz MHP'ye yönelik bir saldırı olacağını neredeyse
herkes konuşuyordu. Konuşuyordu çünkü, bu konuda MİT'in de bir süre
önce yaptığı provokasyon uyarıları vardı.
Beklenen kanlı oyun dün sahnelendi.
MHP Esenyurt seçim bürosuna dün düzenlenen silahlı saldırıda 7 kişi
yaralandı. Partinin basın danışmanı Cengiz Akyıldız, hayatını
kaybetti.
Saldırı haberini alır almaz mikroblog sitesi twitter'a baktım. Daha
ölü ve yaralı sayısı netleşmemişken, yapılan yorumlar oldukça
manidardı.
Belli bir grup önceden sözleşmiş gibi, "Alın size çözüm
süreci. Başbakan Kürtleri başımıza çıkardı. Kürtler MHP seçim
irtibat bürosuna saldırdı" diyerek algı yönetimi
operasyonuna başlamıştı bile...
Bu oyun yeni değil aslında...
Gezi'de "Biz Ege'de, Akdeniz'de ve Batı'da ayaklandık. Siz
de Doğu ve Güneydoğu'da ayaklanın da şu hükümeti sivil darbe ile
indirelim" diye az iblislik yapmadılar.
Hatırlayın!
"Kürt kardeşlerimizle bu ülkeyi paylaşırız. Yeter ki bu AKP
gitsin" twitini onbinlerce kişi paylaşılıyor, sokakları
ateşe verme karşılığında Kürt kesimine adeta Türkiye'nin yarısını
peşkeş çekme sözü veriliyordu o dönemde...
Umduklarını bulamadılar.
"Biz ülkenin bölünmesini istemiyoruz ki" diye
gelen karşı cevap adeta şamar gibi patladı suratlarında...
Bu kez Şırnakta iki BDP'liyi katlettikten sonra kargaşa çıkartamaya
çalıştılar. Beklenenin aksine herkes sağduyu mesajları vermek
için seferber oldu.
Baktılar ondan da birşey çıkmadı, bu kez mahkemenin verdiği Uludere
kararı üzerinden harekete geçtiler. Epey bi zorladılar ama, birkez
daha sağduyuyu elden bırakmayan Kürtler'i gördüler.
Son olarak Fransa'daki katliamı MİT'in tertiplediğini iddia
ettiler. Sahte belgelerle işe ciddiyet kazandırmaya çalıştılar.
Ama o da fos çıktı...
Şimdi MHP'ye yönelik saldırılardan medet umuyorlar!
Yıllarca bu ülkenin halkını aptal yerine koyarak istedikleri kanlı
oyunları sahnelediler ya! Yine başarabileceklerini sanıyorlar.
Terörün en azgın olduğu zamanlarda bile PKK'nın, MHP bürolarına
saldırmadığını hesaba dahi katamamış ahmaklar!
Barışın tadını alan bir halkın, çocuklarını iki dağ arasında tekrar
kaybetmemek için var gücüyle mücadele ettiğinin farkına varamamış
salaklar!
Kimileri MHP'li kılığına bürünerek sosyal medyada, "Bunun
hesabı sandıkta sorulacak. Kürtler bunun bedelini
ödeyecek" diye nara atıyor, kimi BDP'li kılığında,
"Bu daha başlangıç. Çok daha fazla katliamlar
yapacağız!" diyerek meydan okuyor.
Kurtlar Vadisi izleye izleye beyin kepçiklemesi yaşayan ergenlerin,
"Başbakan yaptırmış" dediğine ve bu salakça söze
inanıldığına bile şahit oldum!
Gözümüzün önünde bir tiyatro oynanıyor anlayacağınız.
Göreceksiniz!
Bu saldırının altından ya çok basit bir neden çıkacak, ya da çok
korkunç bir siyasi oyun! Bu işin içinde Kürtlerin olmadığını,
aksine bir yıldır dağlardan ve karakollardan cenaze gelmiyor diye
kahrolanların çıktığını hep beraber görüp izleyeceğiz.
Birileri, "Polislerin görev yerleri değişti. Failleri
ortaya çıkaracak polis mi kaldı?" şeklindeki buram buram
fitne kokan yorumlarına rağmen...
Faillerin bulunup yargı önüne çıkarılması en önce hükümetin namus
borcu olmalı. Tetikçi ve azmettiriciler ortaya çıkarılmadan bu oyun
bitmez.
Aksine devamı gelir ki, işte o zaman kötü şeyler olabilir.