MHP seçim beyannamesini açıkladı işte seçim vaatleri
Abone ol2015 genel seçimleri için MHP bugün seçim vaatlerini açıkladı. İşte Devlet Bahçeli'nin seçim vaatlerini açıkladığı o konuşması...
MHP'nin merakla beklenen seçim beyannamesi açıklandı.
Ankara'daki törende konuşan Devlet Bahçeli, kendi iktidarlarında
asgari ücretin 1400 liraya çıkacağını söyledi taşeron işçilerin
kadroya alınacağı sözünü verdi. AK Parti'nin 2023 vizyonunu
partilerinden çaldığını da iddia eden Bahçeli, bu nedenle seçim
beyannamesinin açıklanmasını geçiktirdiklerini
söyledi.
Devlet Bahçeli, MHP'nin seçim beyannamesini Ankara'da dün
düzenlenen törenle kamuoyuna açıkladı. Milletvekili adaylarının da
tam kadro katıldığı tanıtım töreninde MHP'nin 7 Haziran seçimleri
için hazırladığı seçim şarkıları çaldı, Ülkü Ocakları'ndan
gençlerde salonun belli bölgelerine yerleştirilerek, salonun
sürekli zinde tutulması sağlandı.
EKONOMİ VAATLERİ
MHP liderinin kamuoyu ile paylaştığı seçim beyannamesinde ekonomi
başlıkları ağır basıyor. Asgari ücretin 1400 liraya çıkarılacağı
sözü verilen beyannamede kamudaki taşeron işçiler için de ayrı bir
başlık açılmış.
"Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek" başlıklı beyanname 256
sayfadan oluşuyor. "Bizimle Yürü Türkiye" sloganıyla hazırlanan
beyannamenin sunuş bölümü "Akıl tutulmasından akıllı devlete",
"Çağın dinamiklerine milli bakış", "Küresel güç Türkiye vizyonu"
İktidar anlayışımız, temel görüş ve hedeflerimiz", "Demokrasi
anlayışımız ve temel haklar", "Politikalar", "Geleceğin birlikte
inşası" başlıklarından oluşuyor.
Politikalar başlığı altında maddeler halinde partinin seçim
vaatleri yer alıyor. "Adalet" başlığının ardından "Kamu Yönetimi",
"Ekonomik Hedef ve Politikalar", "Ulaştırma", "Güvenlik ve Savunma
Politikası" ve "Dış politika" başlıkları yer alıyor.
İşte Ankara Arena Spor Salonu’nda konuşan Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:
MHP toplumsal onarım iddiasıyla huzurlu gelecek milli ahlaklı ve adaletli yönetim vaadiyle milletimizin huzurundadır. Biz bu aziz vatanı ağırlıklarından kurtarmaya talibiz.
Biz bu güzel ülkeyi arsızın, kansızın, hırsızın, uğursuzun
elinden kurtarmaya yeminliyiz. Biz bu necip milleti sorunların
arındırmaya dertlerinden çekip çıkarmaya azimliyiz. 46 yıllık kutlu
ve şerefli mücadelemizi hep bir adım öteye hep daha iyisine taşımak
için mücadele verdik, veriyoruz.
"AKP 2023 VİZYONUMUZU ÇALDI"
Amacımız Türkiye’nin birliğini ve beraberliğini sağlamak esaslara
bağlayarak dünyada hakettiği gelişmişlik ve kalkınmışlık
seviyelerine çıkarmaktır. Arayışımız Türk milletini çağa yön
verecek, bölgesel kompozisyonu derinden etkileyecek yüksek bir
mevkiiye ulaştırmaktır.
Soygunda ustalaşmış AKP’nin aşırdığı 2023 vizyonumuzun temelinde bunlar yatmaktadır.
NEDEN SEÇİM BEYANNAMESİ SONA KALDI?
Bizim dışımızdaki iddia sahibi tüm partiler eteğindeki taşı
dökmüştür. Hepsi birbirinden pek farkı olmayan, birbirini aratmayan
söz ve vaatlerini ardı arkasına paylaşmıştır. MHP siyasi taktik ve
teferruatlı planlama gereğince beyannamesini en sona bırakmayı
tercih etmiştir.
Bunu yaparken iki hususu hesaba kattık. İlk olarak geçmiş yıllarda açıkladığımız hedef ve izleyeceğimiz politikalarımız özellikle siyasi kapkaççı AKP tarafından yüzsüzce çalınmıştır. Çünkü bunların işi gücü yürütmektir. Çünkü bunların uzmanlığı emek yağmacılığıdır. Türkiye için söyleyecek sözü kalmamış AKP, bizi kopya etmenin hevesindedir. AKP’nin nefesi çoktan tükenmiş, siyaseti iflas etmiştir.
İkinci olarak beyannameler açıklama sırasına girmişken, teklif tespit ve gelecekle ilgili düşüncelerimizi karambole gitmemesine, arada kaynamamasına azami dikkat ettik. Kimin neyi nasıl ve hangi arka plana dayanarak söyleyeceğini sabırla bekledik. Acele etmedik, telaş yapmadık. Pişmiş aşa su katmadık. Daha önceki beyannamelerimizle geçmişteki söz ve önerilerimizle tutarlılığı bozmadan çizgimizi muhafaza ettik.
"NEYSEK OYUZ"
MHP, yalnızca yapacaklarının sözünü veren dürüst bir millet
eseridir. Sözümüz namus, ülkülerimiz varoluşumuzun ana çatısıdır.
MHP, hiçbir zaman ipe un sermemiş, suya yazı yazmamış, hayal
tacirliği yapmamıştır. Neysek oyuz. Ne dediysek onun yanında
arkasında ve izindeyiz. Biz sözlerini unutan geçmişini gömlek gibi
değiştiren ilkesizlere hiç benzemedik. Biz sabah söylediğini akşam
olmadan yalanlayan karakterini ve kabiliyetini alavere dalavere
üzerine bina eden iki yüzlülerden hiç olmadık. Geçmişimiz her şeyin
canlı şahididir. Vatan ve millete adanmış ülkücü ömürler, tertemiz
bir maziden, bedelini de peşinen ödeyerek bugünlere gelmiştir.
Sevdamız hep millet oldu. Sevincimiz üzüntümüz milletle bir oldu.
Kalbimiz tıpkı bugünkü gibi her zaman Türkiye için attı. Türklüğün
asırlara meydan okuyan kudret ve bereketinden kana kana içtik.
"3 MAYIS’TA PAYLAŞMAMIZIN BİR ANLAMI
VAR"
Geçmişteki kutlu mücadeleler önümüzü aydınlattı. Çekilen çile
katlanılan zahmet, verilen şehitler bir yandan içimizi burkarken
diğer yandan şuurumuza şuur kattı. Biliniz ki seçim beyannamemizi 3
Mayıs’ta milletimizle paylaşıyor olmamızın kendi içinde anlamlı,
tutarlı ve tarihi biz zemini vardır.
"BUGÜN BOŞUNA SEÇİLMEMİŞTİR"
Bugün boşuna seçilmemiştir. Tam 71 yıl önce 3 Mayıs 1944’te Türk
milliyetçileri geçtiğimiz yüz yıla damga vurmuşlardır. Kahramanlar,
samimiyet inanç irfan ve fedakarlık imtihanından hiç ödün vermeden
alınlarının akıyla çıkmışlardır. 1944 yılında İstanbul bir numaralı
sıkı yönetim mahkemesinde görülen utan davası Türk
milliyetçiliğinde dönüm noktasıdır. Dar kafalar, onca şerefli ismi
işkencelere tabii tutmuşlardı. 3 Mayıs’ın simgeleri, vatan
hainliğiyle suçlanmıştı. Tahta kuru, bit ve sivri sinekten
geçilmeyen tavanı basık penceresi olmayan hücrelere atılmışlardı.
Bir insanın içinde ancak ayakta durabilecek kadar alanı bulunan,
oturmanın, sağa sola dönmenin mümkün olmadığı tabutluklarda Türk
milliyetçileri eziyet görmüşlerdi.
Savcı Kazım Aloç ve emir aldığı çevreler, akıllara durgunluk veren yöntemlerle Türklüğün gururunu, milliyetçileri susturmakla uğraşmışlardır. Umuyorlardı ki milliyetçiliğin toplumsallaşması önlenecekti. Turancılığı baskı altına almayı kendilerine amaç tayin etmişlerdi. Zalimler kindarlar adalete kast edenlere aynen bugünkü gibi Türk milliyetçiliğiyle hesaplaşıyorlardı. Fakat dün başaramadılar, bugün de yapamayacaklardır.
3 Mayıs’ın emanetleri bizimledir. 71 yıl önce varlık mücadelesini korkmadan veren ve şu anda hayatta olmayan, başta Alparslan Türkeş olmak üzere büyüklerimize cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. 400 çadırlık Türkmen obasında 3 kıtanın haritasını çizmiştik. Mehteranımızın gür sesini aleme işittirmiş, üç hilali kürenin başına tuğ diye dikmiştik. Coğrafyaları, milletleri, kültürleri, dinleri, mezhepleri, Ötüken ilçeleriyle söğüt ruhuyla, oğuz nesliyle Türk milletiyle tanıştırmıştır.
"ZAFERLERİMİZ KALICI OLMADI, OLAMADI"
Fakat zaferlerimiz kalıcı olmadı, olamadı. Türk milleti ve
milliyetçiliği, geçmişte yaşanan travmalardan ve ihanetlerde ders
çıkarmıştır. Aziz milletimiz son yurduna şehit kanıyla çizilmiş
sınırlarına asli unsurun ocağına gözleri ve hatıraları arkada
kalarak dönmüşlerdir. Şunu kesinlikle söylüyorum, bu tarihten sonra
büyük Türk milleti için dönülecek başka toprak parçası ve verilecek
başka vatan köşesi asla ve asla kalmamıştır.
Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise büyük Türk milletidir. Ya bu vatanda yaşayacağız, yada bu vatan uğruna seve seve can vereceğiz. Ya bu topraklar üzerinde yaşayan millet bir ve kardeşçe kalacaktır, ya da Türk milletinin kayıplarına yeni halkalar eklenecektir. Son nefesimizi verdiğimiz yer, göbeğimizin kesildiği yer olacaktır. Bu hakikati ne Tayyip Erdoğan, ne Davutoğlu, ne İmralı canisi, ne bölücü mihraklar değiştiremeyecektir.
“PKK İLE MASAYA OTURAN.."
Milliyetçilik kirli niyetlerin, hain taleplerin, küresel projelere
tutulanların diline dün yakışmadı, bugünde yakışmayacaktır.
Milliyetçilik her şeyden önce mensubiyet bilincine erişmiş, Türk
milleti sevgisinde erimiş yüce gönüllerin ahlaki vicdani ve manevi
mükafatıdır. Bayrağın indirilmesine seyirci kalan, vatan
topraklarını bırakıp kaçan bir adam olsa olsa, milliyet
fukarasıdır. Milleti 36’ya ayıran birisi milliyetçiliğin olsa olsa
düşmanıdır. Dava arkadaşlarıma, faşist, fatiha bilmeyenler diyerek
aşağılayan bir adamın, insani değerli bile tartışılmalıdır.
Türklükle karşıma gelmeyin diyen birisine itibar etmek söz konusu
değildir. Milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum sözlerini
ağzından kurşun gibi çıkaran, PKK ile masaya oturan, sonra bunu
inkar eden kim olursa olsun nankördür, riyakardır. Bu itibarla
Erdoğan her şey olabilir, her makama ulaşabilir, ancak şu fani
dünyada olamayacağı layık görülemeyeceği bir tek şey varsa o da
milliyetçiliktir.
“DAVUTOĞLU’NA DA MİLLİYETÇİLİK 10 GÖMLEK
BOL..."
Diyarbakır’a gidince Kobani’yi selamlayan, Konya’da Mevlana’yı
hatırlayan, İstanbul’da Eyüp El Ensari diyen bazen serok bazen,
çamur kimi zaman Ahmet Sani, çoğu zaman fotokopi başbakan olan
Davutoğlu’na da milliyetçilik 10 gömlek bol gelecektir. Sayın
Davutoğlu, senin cibilliyetin cüssen ve müktesabın milliyetçilikle
ilgili konuşmaya el vermeyecek, bu iş senin boyunu fersah fersah
açacaktır.
AK PARTİ REKLAMLARINA İRONİK ELEŞTİRİ
Bartın’da şahsıma hitaben diyor ki, “Orhun anıtlarından bahseder.
Ama Orhun anıtlarının yolunu kim yapar. Onlar konuşur,
milliyetçilikten bahseder. Davutoğlu diyor ki, biz konuşuyor onlar
yapıyormuş. Doğrudur, hakkı vardır. Biz hırsızlığın kötülüğünü
konuşuyoruz onlar yapıyorlar. Biz rezillikleri konuşuyoruz, onlar
tatbik ediyorlar. Biz ihaneti konuşuyoruz, onlar rekor kırıyorlar.
Biz teröre teslimiyeti konuşuyoruz, onlar uyguluyorlar. Biz
rüşveti, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu konuşuyoruz, onlar ince ince
ayrıntısına kadar icra ediyorlar. Biz şu anda konuşurken bile emin
olun onlar yapacağını yapmakta, götüreceğini götürmektedir.
DAVUTOĞLU'NA 'ORHUN ANITLARI' ÜZERİNDEN
GÖNDERME
Sayın Davutoğlu, şayet Orhun anıtlarının yolunu yaptırmak seni ve
saraydaki efendini milliyetçi yapıyorsa, Van Akdamar adasında
ermeni kilisesini baştan aşağı imar etmek acaba sizi ne yapacaktır?
Yol yapmak sizi milliyetçi olmanıza yetiyorsa, Yahudi cesareti
madalyasını almak, papa heykelleri altında imza atmak, papaz
elbisesi giyip poz vermek sizi hangi sıfat ve unvanı
kazandıracaktır? Yol yapmakla milli
"ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU’NUN AYARI KAÇMIŞTIR"
1 trilyon 370 milyar liraya kaçak ve karanlık saray diktiğinizde bu
millet size ne diyecek, nasıl seslenecektir? Davutoğlu, Türkiye
semalarında milli savaş uçağının uçmasını milliyetçilik olarak
görmektedir. İnşallah bu hedef MHP iktidarında gerçekleşecektir.
Fakat 410 trilyon liraya uçan saray almak, helikopterleri sıra sıra
dizmek, lüks otomobil galerisi açmak, söyle bize Davutoğlu sizi ne
yapacaktır? Erdoğan ve Davutoğlu’nun sandık görülünce ayarı
kaçmıştır. Birden bire milliyetçilik maskesini takmışlardır. Bunlar
yeri gelmiş, başörtüsünü kafalarına geçirmişler, yeri gelmiş imam
hatip bahçelerinde saklanmışlardır. Batıcı, doğucu olmuşlardır. Sık
sık ABD’ci, Putin’ci Barzani yandaşı ve İmralı havarisi ve her
zaman da vicdanlarda bölücülükten hüküm giymişlerdir. Bunların ne
idüğü belirsizdir. Bunların öğüttükleri yalan, ürettikleri
fitnedir.
Davutoğlu Kastamonu’da şehitlerimizin her birine sahip çıktık demiştir. Süleyman şah türbesine sahip çıktık ifadesini kullanmıştır. Şehide kelle, ve birkaç Mehmet demek sahip çıkmaksa, evet sizin elinize kimse su dökemeyecektir. Süleyman Şah türbesini nakliye kamyonuna yükleyip korkakça terk etmek sahip çıkmaksa, maşallah Davutoğlu’nun hakkı ödenemeyecektir.
"TÜRKÜM DİYEMEYENDEN MİLLİYETÇİ OLMAZ"
Davutoğlu’nun ne dediği, nerede durduğu, kim olduğu muammadır.
Davutoğlu’na sesleniyorum, saraydakine duyurmasını istiyorum. Adam
olamayandan, milliyetçi olmaz. HDP PKK ile sahnede itişip atışan,
kuytularda el ele, 7 Haziran sonrası koalisyon planları yapandan
milliyetçi olmaz. Beyannamesinde Türk ifadesini tek bir yerde
kullanmayan 2023 sözleşmesini PKK ile küresel cinayet şebekesiyle
yapandan milliyetçi olmaz. Türküm diyemeyenden milliyetçi olmaz.
Vatan satandan, bayram hasımlarıyla şehit katilleriyle yediği
içtiği ayrı gitmeyenden milliyetçi olmaz, olamaz.
Davutoğlu, mazlum milletlere 3,5 milyar dolar aktarmakla
övünmektedir. Kimdir bu mazlum milletler? Mazlum, Anadolu’nun
bağında bostanındadır, mazlum esnaftır, emeklidir, işçidir,
memurdur, duldur, öksüzdür, çiftçidir. Başka coğrafyalarda mazlum
aramak, onlara para saçmak utanmazlık ve savurganlıktır. Suriyeli
sığınmacılara 5,5 milyar dolar harcamaktan da keyif almaktır.
Batman’da kadro talebine nankörlük diyenler, aç ve yoksul
milyonları makarna ve bulgurla avutanlar, bir kalemde milletin 9
milyar dolarını çar çur etmekten gurur duymaktadır. Erdoğan ve
Davutoğlu, milletin kesesinden kimlere ağalık taslamaktadır?
"ANAFORCU AKP’Yİ ALKIŞLAYAN CHP’YE…"
Yol vardır huzura açılır. Yol vardır hüsrana aralanır. Yol vardır
güvenlik ve esenliğe ulaşır. Yol vardır melanete ve karanlığa
varır. Bizim yolumuz güzel ve nurludur. Bizim yolumuz esenlik ve
kardeşliktir. Bizim yolumuz Türkiye’nin dirilişi, Türk milletinin
ayağa kalkışsa sabitlenmiştir. Bu yüzden AKP’ye oy vermiş kardeşim
gel bizimle yürü. CHP ve diğerlerine oy veren vatandaşım buyur
bizimle yürü. Kararsız duran kardeşim biliyorum kaygılısın,
korkuların var elin AKP’ye gitmiyor, diğerlerine varmıyor o halde
gel bu defa saflarımıza katıl, Türkiye için gelecek için güvenlik
ve refah için bizimle yürü.
Yolsuzluğa, yoldan çıkmışlara karşı bizimle yürü Türkiye. Ne mutlu Türküm diyene sözüne sahip çıkmak için bizimle yürü Türkiye. Ekonomik kaos ve yıkıma karşı, anaforcu AKP’yi alkışlayan CHP’ye, anarşist HDP’ye, acı yaşatan PKK’ya karşı bizimle yürü Türkiye.
Küresel oyunlara destek çıkanlar, bedenleri nereye ait görünürse görünsün, dilleri neyi söylerse söylesin, aslen milli yerli ve bu topraklara ait değillerdir. Bu sarih gerçeği görmek için uyanık bir şuur, paslanmamış bir basiret yeterlidir. Türkiye’nin pek çok meselesi çözüm beklerken, AKP kayıplara karışmış, zihnen fikren ahlaken firar etmiştir.
Türkiye’nin geleceğini etkileyecek 7 Haziran genel seçimlerine yalnızca 35 gün kalmıştır. Maalesef şu günkü ülke tablosunda, az önce özetlediğim, hayret ve ibret verici gelişmeler birbiri adına vasat bulmaktadır. Türkiye irtifa kaybetmektedir. Toplumsal huzurumuz erimekte, milli birlik ve ahlaki ölçülerimiz zaaf geçirmektedir. Ülkemizin deyim yerindeyse çivisi çıkmış, dengesi bozulmuştur. Ahlak ve vicdan sahibi herkes, bugünkü enkaz yığınını kabul edecektir. Uzun uğraşlarla, bedeli kanla ödenerek tarihteki yerini alan Türkiye Cumhuriyeti, şu küstahlığa bakınız ki, kerameti kendinden menkul bir şahıs tarafından bekleme odasına alınmıştır.
ERDOĞAN'IN 30 NİSAN BİLKENT SEMPOZYUMUNU
HATIRLATTI
Erdoğan 30 Nisan günü Bilkent üniversitesinde düzenlenen
sempozyumda, inanılması mümkün olmayan sözlere imza atmıştır.
Biz zannediyorduk ki Türk milleti bu tarihte cumhurbaşkanı
seçmiştir. Ama bu şahsa göre çökertilmiştir. Madem cumhurbaşkanlığı
çökmüşse Erdoğan bu makamda niçin oturmaktadır? AKP’ye siyasi
destek içerikli, açılış ve temel atma törenine ne hakla
katılabilmektedir? Erdoğan, hangi rezil rejimi planlamaktadır?
Bakınız Başbuğ’umuz Türkeş Bey, 3 mayıs olaylarında mahkemedeki
savunmada vatan ve millet hainlerini şöyle tanımlamıştır: “şüphesiz
şahsi menfaati uğruna, vatanın menfaatini çiğneyen, düşmanlarla el
birliği eden kimselere vatan haini denir”
Cumhurbaşkanlığının çöktüğünü söyleyen Erdoğan, şahsi menfaatleri uğruna, vatanın menfaatlerini çiğnemiş, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmıştır. O zaman çöken cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’dır. Çürüyen cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’ın bizatihi kendisidir. Erdoğan vatana ihanet suçunu çoktan işlemiş, sicilinde beyaz nokta kalmamıştır.
ERDOĞAN'IN ŞOFÖRLERLE BULUŞMASINI
ELEŞTİRDİ
Ankara’da otobüs şoförleriyle buluşmasında ise “artık bu arabayla
devam edemeyiz. Kaportası dökülen bu arabayla yolumuza devam
edemeyiz. Araba beni değiştir diye bağırıyor. Onun için 7 haziran
seçimlerinde, en yakın akaryakıt istasyonu vazifesi görecek”
Türkiye cumhuriyeti dört lastik üzerinde yürüyen bir araba
değildir, şehitlerimizin kanu üzerinde vücut bulmuş ve ilelebet
payidar kalacak fazilet harikasıdır.
Eksiği vardır, reforma ihtiyaç duyulmaktadır. Ama asla modası geçmiş bir vitrin süsü, hurdaya ayrılacak külüstür bir araç değildir. Erdoğan, şanzımanı kırık araba arıyorsa, yıllardır içinde seyahat ettiği, işbirlikçiliğine başını çevirmelidir.
Cumhurbaşkanlığının yanında her görevi kendisine hak gören, her şeye karışan, her gün fitne yayan Erdoğan, Türkiye’yi adım adım yıkıma götürmektedir. Davutoğlu ise yok hükmündedir. Aciz, silik ve müflis bir görüntüdedir. Erdoğan devletin işleyişini felç etmiştir. Defalarca anayasa suçu işlemiş, görevini kötüye kullanmıştır. Erdoğan artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş parçalanmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak, yada hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten yüce divanı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına alet etmektedir.
30 Mart 2015 Pazartesi günü 3 AB ülkesini kapsayan Slovakya’nın başkentinde, kendisini karşılamaya gelen gurbetçi kardeşlerimize başkanlık sistemini övmüştür. Şuur noksanlığı ispatlayan Erdoğan şunları söylemiştir “şuanda bize giydiğimiz gömlek dar geliyor. Bize bundan sonra yakışacak gömlek yeni bir idari yapılanmalıdır. Bu da başkanlık sistemidir”
"GÖMLEK DAR GELİYORSA DİYET YAPMALI"
Erdoğan’ın gömlek değiştirme konusunda maharet ve becerisi dillere
destandır. Tavsiyemiz, gömleği dar geliyorsa ya diyet yapmalı yada
kaderine razı olmalıdır. Biz Erdoğan’ın nasıl bir gömlek
düşlediğini biliyoruz. Elinin altında bulunan gömleğin, arka
yüzünde ABD, ön yüzünde AB, iki yanında PKK ve imralı canisinin
yazılı olduğunun farkındayız.
Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir, buna göre sistem patinaj yapmaktadır. Hızlı karar alma ve uygulamaya imkan verecek sistem isteyen Erdoğan 12 yıl boyunca yavaş mı kalmıştır? Ne istemiştir de yapamamıştır? Geçmişte istanbul’da AKP’nin seçim bildirgesini okudum diyen, 5 saat sonra okumadım diyen Erdoğan’ın gönlü hasta, manevi sıhhati bozuk, dili yalan, niyeti parçalıdır.
Kuveyt’ten dönerken terör örgütüyle aynı masaya oturmak devletin çöktüğü anlamına gelir sözleri Erdoğan’a aittir. Oslo’dan İmralı’da nerede oturuyordunuz? Minder mi bulunuyordu? Dolmabahçe’de imralı canisinin mesajlarını okurken nereye kuruluyordunuz? Erdoğan kaçamacak, günahlarını affettiremeyecektir. Her eleştiriyi kendisine darbe olarak gören Erdoğan, cumhurbaşkanlığı makamında fiilen düşmüştür.
7 Haziran’da Türk milleti kaderi ve sorunları için tercih yapacak, lekeli kadrolarla yolunu ayıracaktır. 7 Haziran için AKP’nin tek sözde projesi başkanlık sistemidir, başka söylediği bir şey yoktur. Buna karşılık MHP Türk milletinin asıl acıklı gündemini esas alan sağlam tutarlı herkese umut vaat eden herkesi kucaklayan beyannamesini hazırlamıştır.
Beyannamemizi özet halinde açıklamadan evvel, 13 yıldır tek başına iktidar olan AKP milletten aldığı desteği adalet huzur için kullanmak yerine gerilim ve çatışma ekseninde heba etmiştir. Milli iradeyi yolsuzluk adaletsizlik ve bölücülük için kılıf yapmıştır. Bugünkü Türkiye tablosu tam bir yıkım tablosudur. Türk ekonomisinin çok ciddi yapısal sorunları bulunmaktadır. Borçlar tavan yapmıştır, yatırımlar azalmış, büyüme daralmıştır. Sanayi üretimi ve ihracatı dışa bağımlı hale gelmiştir. Üreticimiz zor durumdadır. Manevi bir buhran yaşanmaktadır. Toplumsal şiddet tırmanmıştır. İntiharlar hırsızlık gasp çocuk istismarı ve kadına şiddet suçları katlanmıştır. Boşanmalar artmaktadır. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı 11 yaşına kadar inmiştir.
"YOLSUZLUK VE RÜŞVET İDDİALARI"
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmıştır. Yolsuzluğu
kendilerine hak olarak gören sakat bir anlayış oluşmuştur.
Kasacılar, kutucular, havuzcular, vurguncular cirit atmaktadır.
İhale lobileri, rant lobileri milletin kaynaklarını götürmüştür.
Milli ve manevi değerlerimiz tahrip edilmiştir. Eğitimin milliliği
kaybolmuştur. Terör azmış, bölücülük cesaret bulmuştur. Bölücülük
hiç olmadığı kadar ivme ve güç kazanmıştır.
"13 YILLIK YANLIŞA DUR DEMEK LAZIMDIR"
Bölücü terörle yürütülen müzakere süreci ne PKK’nın silah
bırakmasına ne de birlikte yaşama iradesinin güçlenmesine yol
açmıştır. Birliğimiz zedelenmiş ve Türkiye zayıflatılmıştır. Yol
kesme, yakma, yıkma, bombalama ve katliamlar sürmektedir. PKK
teröri Türkiye’nin bekasını vatandaşlarımızın can ve mal
güvenliğini tehdit etmeye devam etmektedir. AKP’nin açılım
politikası iflas etmiştir. MHP’nin haklılığı bir kez daha ortaya
çıkmıştır. Türk milleti bu musibete daha fazla dayanamayacaktır.
Artık 13 yıllık kayıp, yanlışa dur demek lazımdır.
Kısa ve orta uzun vadeli hedeflerle kamuoyunun hedeflerine karşı
çıkmaktır. 2015-2019 yıllarını kapsayan birinci iktidar dönemi
Türkiye’nin onarılmasını, çözülen milletin bütünleştirilmesini
demokrasinin güçlendirilmesini sağlayacağız. küresel güç olma
yolunda ihtiyacı olan çağdaş normlarda bir devlet düzenin
gerektirdiği kurum ve kuralları tesis edeceğiz.
"700 BİN İSTİHDAM" SÖZÜ
AKP’nin anti demokratik, hukuk tanımaz, özgürlükleri kısıtlayıcı
bozuk düzenine son vereceğiz. Hükümetin devletin kurumları milli ve
manevi değerlerimiz ile vatandaşlarımız üzerinde oluşturduğu
tahribatı onaracağız. Bu dönemde, terörü tamamen bitirerek
toplumsal huzur ve güveni temin edeceğiz. İşsizlik ve yoksulluğu
önemli ölçüde hafifleteceğiz. 2016-2019 yıllarında, yıllık ortalama
yüzde 5,2 büyüme ve 700 bin istihdam sağlayacağız. dönemin sonunda
1,1 trilyon dolara, kişi başına milli gelir 13,300 dolara, ihracat
238 milyar dolara erişecektir, istihdam 29,1 milyon kişiye
ulaşacaktır. Orta vadeli hedefimiz 2019-2023 sonunda Türkiye’nin
bölgesel güç haline gelmesidir. Bu kapsamda MHP iktidarında, ileri
teknoloji kullanan, yüksek katma değer yaratan küresel ölçekte
rekabet gücüne sahip üretim yapısı tesis edilecektir.
İŞTE BAHÇELİ'NİN BÜYÜME HEDEFİ
Yıllık yüzde 6 ortalama büyümeyi hedefliyoruz. İstihdam sayısı da
33,2 milyon kişiye ulaşacaktır. Uzun vadede hedefimiz Türkiye’nin
küresel güç olmasını sağlamaktır. Milli kimlik tanımının
değiştirtilerek Türkiyelilik kavramının esas alınmasına, Türkçe
dışındaki dillerde eğitim yapılmasına tamamen karşıyız. Türkiye
cumhuriyetinin üniter milli devlet yapısını esas alan parlamenter
sistemin demokratik siyasi sistemin devam etmesi bakımından gerekli
görüyoruz. Güvenlik güçlerimizi kışlaya karakollara hapseden
uygulamalara mutlaka son vereceğiz.
Terörün ve bölücülüğün kökünü kazıyacağız. Terörle pazarlıklar derhal bitirilecek. İhanet süreci bıçak gibi kesilecek. İhanete ortak olanlar adalete sevk edilecek. Kadınlarımıza çocuklarımıza ve engellilerimize yönelik davalarda zaman aşımı kaldırılacak, mahkeme ve harç masrafı alınmayacaktır. 17-25 zanlıları başta olmak üzere tüm yolsuzlukların üzerine titizlikle gidilecektir. Soygunculardan ve hortumculardan hesap sorulacaktır. Yolsuzluk yoluyla elde edildiği tespit edilen her türlü varlığa el konulması bu servetlerin nerede3 kimin adına kayıtlı olursa olsun el konulması hukuken sağlanacaktır. Özerk bir yolsuzlukla mücadele kurulu oluşturulacaktır. Ekonomi politikalarımız 2 ana eksenden oluşmaktadır.
"FAKİRLİĞE ÇARE..."
Birincisi fakirliğe çare olacak rahatlatıcı politikalardır.
İkincisi ise bunula eş zamanlı Türkiye’yi geleceğe taşıyacak
kalkınma politikalarıdır. Bu politikalarla ulaşmak istediğimiz
hedefler şunlardır: Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik etmek.
Kırılganlığı azaltmak. Fiyat istikrarı sağlamak. Cari açığı kontrol
altına almak. Ar-Ge payını artırmak. Bilgiyi ticarileştirmek.
Dünyada Türk markalı ve patentli, ürünleri yaygınlaştırmak. Borç
yükünü azaltmak. İstihdam sağlayanlara yönelik vergi indirimi
yapılacaktır.
BAHÇELİ'DEN EKONOMİK VAATLER
Kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya geçireceğiz. Emeklilerimize
Mart ve Eylül aylarında 1400'er lira olmak üzere yıllık iki asgari
ücret tutarında emekli desteği hakkı tanıyacağız.
Cumhurbaşkanı milletvekili emeklisi aynı tutarda ödenek alacaktır. Emeklilerin banka promosyonu alabilmelerinin önünü açacağız.
Esnafımızın emekli aylığından kesilen SGK primini kaldıracağız. Sağlık hizmetinde alınan ek ücret ve katılım payı uygulamasına son vereceğiz.
Emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz, emekli aylığı zammını özel bir endeksle belirleyeceğiz. Emekli aylığı hesabından refah payını çoğaltacağız. Yaşa ve prim gün sayısına takılanların mağduriyetini mutlaka gideceğiz.
Kadın istihdamını yaygınlaştıracağız, kadınlara doğum için doğum borçlanma hakkını getireceğiz.
Aile birliğinin korunması amacıyla çalışan eşlerin aynı il içinde görev yapmalarını tesis edeceğiz. Girişimci kadınlara yüzde 50'si hibe olmak üzere destek vereceğiz.
Şiddete maruz kalan kadınlara adli yardım desteği sağlayacağız ve zaman aşımı mahkeme harç ve masraflarından muaf tutacağız.
Tüm vatandaşlarımızı kapsayan aile avukatlığı sistemi oluşturacağız. Her öğrenciye öğrenim süresince başarılı olmak kaydı ile 10 bin liraya yüksek öğrenim kuponu vermekle birlikte işe girince faizsiz olarak 4 yılda tahsil edeceğiz.
Evlenecek ihtiyaç sahibi gençlerimize kamu bankaları aracılığıyla 10 bin lira faizsiz kredi alma imkanı getireceğiz.
Sosyal refahı artıracak destekleyici düzenlemeler yapacağız.
Muhtaç ailelere, harcama kartı hilal kart imkanı sunulacaktır. Kamu arazilerini yoksul vatandaşlarımıza tahsis edeceğiz. Yetim ve öksüz evlatlarımıza aylık 100 lira bağlayacağız. Şartlı eğitim ve sağlık yardımını 50 lira artıracağız. Yoksullara yönelik toplu konut yatırımında belediye harçları sıfırlayacağız. Aylık 200 kilowat saatin altında elektrik üreten ailelere yüzde 75 indirim uygulayacağız. Vatandaşlarımızdan elektrik kayıp kaçak bedeli alınmayacak. Sayaç okumaya bağlı olmayan giderler yansıtılmayacaktır. Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının azaltılması suretiyle vergide adalet sağlanacak.
Alacakların vasfı ne olursa olsun icra ve haciz uygulamaları hiç kimsenin gelirini asgari ücretin altına düşürecek şekilde uygulanamayacaktır. Vatandaşlarımız borç ve yüksek faiz sarmalından kurtarılacaktır. 65 yaş aylığı 300 liraya yükseltilecektir. Belli nüfusun üzerindeki yerlerde yaşlı bakım evlerinin yapılmasını hedefliyoruz. Engelli kardeşlerimize, kamudaki kotasının tamamını atama yapacağız. Tıbbi ve mesleki rehabilitasyon imkanlarını yükselteceğiz, engelli aylığı 400 liraya.
Gazilerin şehit ailelerinin malullerin öncelikli olarak işe yerleştirilmelerini ve topluma kazandırılmalarını amaçlıyoruz. Gazilerimize 3600 günde emekli olabilme hakkı vereceğiz. Özlük haklarını iyileştireceğiz. Gaziler arasındaki eşitsizliği gidereceğiz. Malul sayılmayan gazilerimizin mağduriyetlerini gidereceğiz. Şeref aylığı 1400 liraya yükseltilecek. Muharip gazilerimizin hepsine aynı tutarda ödeyeceğiz.
Kamu personel rejimini liyakati esas alan anlayışla yeniden düzenleyeceğiz. Kamuda çalışan taşeron işçiler, 4C’liler, geçici statüde çalışanları kadroya alacağız.
GEÇİCİ VE MEVSİMLİK İŞÇİLER
Geçici ve mevsimlik işçilerin mağduriyeti giderilecek, kamu
işlerine naklen atanabilme imkanı atanabilecektir. Eşit değerde iş
yapan eşit ücret alacaktır.
Dikkatinizi çekiyorum, kamu çalışanlarına yapılan tüm ek ödemeler, emekli aylıklarına, kıdem aylıklarına yansıtacağız. Kamu çalışanlarına disiplin affı getirecek, bir derece hakkından yararlanmamış memurlarımıza bir derece vereceğiz.
Emekli ikramiyesinde yıl sınırını kaldıracağız. İmam ve müezzini olmayan cami kalmayacaktır. Cemevi gerçeği siyasi kaygılardan uzak, cami –cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilecek, cemevlerine devlet yardımı yapılacaktır. Diyanet işleri başkanlığı, Alevi İslam inancını temin edecek şekilde yeniden yapılandırılacaktır. Atanmayı bekleyen öğretmenlerin tamamı kademeli olarak sınıflarına kavuşacaktır.
Öğretmenlerin ek ders ücretleriyle eğitim ve öğretim tazminatlarını yükselteceğiz. Eğitime hazırlık ödeneğini artırarak eğitim kurumlarında çalışan tüm personele ödeyeceğiz. Eğitime katkı aracılığıyla her çocuk için ailesi tarafından yapılacak katkının yüzde 50’si kadar devletin katkıda bulunmasını sağlayacağız. Biriken miktarın yüksek öğrenimde kullanılmasını ön görüyoruz.
sağlık bakanlığı bünyesinde istihdam kargaşasını sona erdireceğiz. Sağlık çalışanlarına yıpranma payı hakkını vermenin yanında, ek ödemeleri
İnfaz koruma memurlarının yıpranma payı hakkını yeniden vereceğiz.
Emniyet çalışanlarımızın çalışma şartlarını ve özlük haklarını iyileştirerek, polislerin ek göstergesini 3600’e yükselteceğiz.
Astsubayların intibaklarını yapacak, uzman jandarma ve erbaşların mağduriyetlerini ortadan kaldıracağız.
“BÜYÜKŞEHİR YASASI KALDIRILACAK”
Büyükşehir sınırını, mülki sınır yapan düzenlemeyi kaldıracağız.
Kapatılan belde belediyeleri, özel idare ve köyleri yeniden
kuracağız. Köy kalkınma planlarını yapacağız, merkez köyler
oluşturacağız. Tarım sanayi entegrasyonunun sağlandığı tarım
kentleri kuracağız. Bugün aziz milletimizin değerlendirmesine
sunduğum seçim beyannamemizde yer alan hedeflerin, ekonomik ve
sosyal politikaların mali kaynakları her yönüyle
hesaplanmıştır.
"ADANA MAVRASI DEĞİL..."
Sen merak etme Davutoğlu, kaynak var. Söylediklerimiz Adana mavrası
değil. Kaynak bulma konusunda göstereceğimiz teminat ve referans
şahıslarımız olmadığı gibi, kaynaklarımız da hayali değildir.
Sözümüz milliyetçi hareket sözüdür. Programlarımızın kaynağı da
ayrıntılı olarak hesaplanmıştır. Getireceği mali yük toplamı 71,9
milyar Türk lirası olarak ön görmekteyiz.
Yani biraz önce anlattığım seçim beyannamesinde söyleme fırsatı bulamadığım, ne yapılacaksa bunların alayının kaynağı vardır, toplamı da 78,9 milyardır. Bu kaynaklar nereden gelecek? Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu iyi dinleyin. Bu kaynakların üstünü ayakkabı kutusuyla örtseniz de yurtdışına götürseniz de onlar gelecek zaten. Ama şimdi sayıyorum
Bir, toplumsal bir seferberlik başlatılarak kayıt dışılıkla
etkin mücadele sonucu vergilerde performans artışı sağlanmasından
elde edilecek ilave kaynak 13,4 milyar Türk lirasıdır.
İki, kaçakçılıkla etkin mücadeleden sağlanacak kaynak 6,2 Türk
lirasıdır.
Üç, devletin mal ve hizmet alım giderleriyle israf savurganlık ve
yolsuzlukların azaltılmasından elde edilecek 23,3 milyar Türk
lirası...
Dört, bir kısım rantiyeciyle elde edilen vergilendirilmesinden
sağlanacak 12 milyar Türk lirası
Beş, uygulayacağımız ekonomik program sayesinde elde edilecek
büyümenin sağlayacağı 17 milyar Türk lirası. Böylece ekonomide
oluşturulacak toplam ilave kaynak 71,9 milyar Türk lirasına
ulaşacaktır.
"OTURARAK YÜRÜME OLUR MU..."
Türkiye ve aziz Türk milleti, MHP’nin kararlı kadrolarıyla bu
hedeflere mutlaka ulaşılacaktır. MHP’nin güveneceği ve sığınacağı
yegane yer, Türk milletinin temiz yüreği, eşsiz sağ duyusu ve
geleceğine sahip çıkma azim ve iradesidir. MHP’nin Türkiye’nin
yönetme konusundaki yetkisinin ve siyasi meşruiyetinin yegane
kaynağı milli iradedir. MHP’nin tek hedefi tek başına iktidardır.
Bizim ittifakımız sadece ve sadece aziz milletimizledir.
Toplumsal onarım ve huzurlu gelecek için bizimle yürü Türkiye sözleriyle vatanımızın her yöresine sesimizi duyuracağız. Yolsuzluğa, rüşvete, adaletsizliğe karşı bizimle yürü Türkiye. Kutuplaşmaya, karmaşaya, krize, kaosa, kavgaya ve karanlığa bizimle yürü Türkiye. Oturarak yürüme olur mu? Refah ve mutluluğa, güçlü bir demokrasiye ahlaklı bir kalkınmaya bizimle yürü Türkiye...
MHP YURTDIŞINDA DA MİTİNG YAPACAK
Avrupa’daki mitinglerini tamamlayan MHP lideri Bahçeli,
beyannamenin açıklanmasının ardından yurt gezilerine başlayacak.
Bahçeli, genel seçimlerin yapılacağı 7 Haziran'a kadar 60'ın
üzerinde ilde miting yapmayı planlıyor.
NEDEN 3 MAYIS TARİHİ SEÇİLDİ?
3 Mayıs, milliyetçi yazar Nihal Atsız ve arkadaşlarının
tutuklanmasının 1944 yılında büyük kalabalıklar tarafından protesto
edildiği gün olarak tarihe geçmişti. Aynı gün içinde iki, üç
miting yapılacak.
31 MAYIS'TA İSTANBUL'DA!
Seçim kampanyası süresince, aynı gün içinde iki ya da üç ilde
miting yapacak 24 Mayıs'ta Ankara'da, 31 Mayıs'ta da İstanbul'da
alanlara çıkacak.