MHP lideri Bahçeli'nin bayram mesajında dikkat çeken sözler! Türk Tabipler Birliği'ne çok sert tepki!
Abone olMilliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladı mesajda “Türkiye’nin sancılı ve sorunlarla dolu gündeminde Kurban Bayramı’nın yeni bir soluk olması, yeni bir umut ve hedef birlikteliği sağlaması öncelikli dileğimdir” ifadelerine yer verdi. Bahçeli'nin TTB ve Millet İttifakı'nı yönelik sözleri de dikkat çekti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Kurban Bayramı
dolayısıyla yazılı bir mesaj
yayımladı. Bahçeli yayımladığı mesajda sağlık
çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerini kınayarak “Sağlık
çalışanlarımızı ve toplumun farklı kesimlerini hedef alan şiddet
dalgasını ön şartsız kınıyor, suçluların çok ağır bedeller
ödemelerini ümit ediyor, sürecin takipçisi olacağımızın da
bilinmesini arzuluyorum” ifadelerini kullandı. Bahçeli şöyle devam
etti:
Türkiye düşmanı ellerde itibar ve inandırıcılığını kaybeden, bölücülüğün aparatı haline gelen Türk Tabipleri Birliği’nin maksatlı kışkırtmasıyla doktorlarımızın iki gün süreyle boykot yapmalarını çok yanlış buluyor, muayenelerin iptalini de mahsurlu ve gayri meşru bir eylem olarak değerlendiriyorum.
“Kurban Bayramı geniş bir coğrafyada hayat mücadelesi
veren kardeşlerimizin yüreklerine su serpecek, ümitlerini
tazeleyecektir”
Kurban Bayramı’nın Müslüman alemine huzur ve umut getirmesini
dileyen Devlet Bahçeli, “Bayramlar, milli ve manevi
dayanışmanın, birlik ve dirlik halinde yaşamanın, barış ve
kardeşlik ruhuyla bezenmenin kutlu dönemleridir. Beşeriyetin yüksek
gerilim yüklü bugünkü ortamında bayramın vaaz ve vaat ettiği
insani, irfani, vicdani ve ahlaki mesajlarına fevkaladenin fevkinde
ihtiyaç vardır. Dünyanın askeri, siyasi ve ekonomik bunalımlara
mahkum kaldığı şu günkü ağır şartlarda Kurban Bayramı geniş bir
coğrafyada hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin yüreklerine su
serpecek, ümitlerini tazeleyecektir” dedi.
“Ükemizde buğday tarlalarında çıkan yangınların
provokasyon ihtimalini de yabana atmamak esas
olmalıdır”
Türkiye’de bulunan buğday tarlalarının yanmasının altında farklı
sebepler olduğunu ifade eden Bahçeli, “Küresel enflasyondaki
tırmanışlar, enerji ve gıda arz güvenliğindeki teklemeler, Birleşik
Krallık’tan Fransa’ya kadar uzanan ve Avrupa’yı tutsak alan siyasi
belirsizlikler, bunun yanında simetrik ve asimetrik nitelikli
yaygın çatışmaların neden olduğu tehlikeler insanlığın huzur ve
refah hedeflerine gölge düşürmektedir. Bir yanda coğrafyalara nüfuz
eden kutuplaşmalar gittikçe sertleşirken, diğer yanda adil ve
hakkaniyet ölçülerini esas alan dünya tahayyülü çok ciddi zarar ve
ziyana uğramaktadır. Ukrayna-Rusya savaşının yol açtığı vahim
komplikasyonlardan birisi olan gıda sorunu, özellikle stratejik
mahiyeti tartışma götürmeyecek kadar önemli ve üst düzeyde olan
buğday üretimi temelinde muhtemel kabus senaryolarının telaffuzuna
ve tedavülüne neden olmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin ısrarlı ve
iyi niyetli çabalarıyla açılması için mücadele ettiği Tahıl
Koridoru’nun bölgesel ve küresel beklentilere cevap teşkil edecek
olması hem insani hem de siyasi sorumluluk duygusunun somut bir
yansımasıdır. Ancak dünya buğday kriziyle yüz yüzeyken, ülkemizde
buğday tarlalarında çıkan yangınların provokasyon ihtimalini de
yabana atmamak esas olmalıdır. Eşzamanlı olarak Osmaniye, Çorlu,
Bursa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Mardin, Mersin, Diyarbakır, Aydın,
Batman, Tekirdağ’da binlerce dönümlük buğday tarlasının yanması
zamanlama itibariyle düşündürücü, bir o kadar da üzücüdür. Orman
yangınlarından sonra buğday tarlalarının da aynı akıbete maruz
kalması hiç şüphesiz konunun bütün yönleriyle araştırılmasını, eğer
varsa sabotajcıların bulunup cezalandırılmasını gerektirmektedir”
ifadelerine yer verdi.
"Fırsatçılık peşinde koşarak sırtımızı yere getirmek
için pusuda bekleyen..."
Türk coğrafyasına yönelik
operasyonlar düzenlendiğinin altını çizen Bahçeli,
“Türkiye’mize her cepheden saldıran iç ve dış odakların kanlı ve
kalleş tertiplerine karşı, tıpkı bayramlarda görüldüğü gibi, birlik
ve beraberlik şuuruyla duruş ve direniş göstermek milli
mecburiyetimiz, dahası vatan görevimizdir. Rehavet ve zaaf anımızı
kollayan, fırsatçılık peşinde koşarak sırtımızı yere getirmek için
pusuda bekleyen namertlere karşı İsmail'i bir adanmışlıkla mücadele
etmek lazımdır. Bilhassa Türk ve İslam coğrafyaları üzerinde hesap
ve plan yapan, hassasiyetleri kaşıyarak devlet ve toplum
istikrarını dinamitlemeyi amaçlayan mihrakların boş durmadıkları da
ortadadır. Kazakistan’dan sonra Özbekistan’ın Karakalpak Özerk
Bölgesi’nin karışması ve halkın sokaklara dökülmesiyle ölümlere ve
yaralanmalara sebep olan çatışmaların ortaya çıkması sistematik
tahrik ve tezvirat sürecinin dip dalga halinde tezahürüne bir kez
daha işaret etmiştir. Dost ve kardeş ülke Özbekistan’ın Karakalpak
Özerk Bölgesi’nde sular durulmuş olsa da, tedirgin ve kuşkulu
bekleyişler devam etmektedir. Bu nedenle Türk Devletleri
Teşkilatı’nın bir üyesi olan Özbekistan’la, siyasi ve toprak
bütünlüğüne saygı esası çerçevesinde destek ve dayanışma irademizi
hassaten paylaşmayı yararlı görüyoruz. Nitekim Milliyetçi Hareket
Partisi ayrılıkçı ve bölücü emellere karşıdır, karşı durmayı
kararlılıkla sürdürecektir” ifadelerini kullandı.
"Kara mizah örneğidir"
Millet İttifakı’na
yönelik açıklamalarda da bulunan Bahçeli şu ifadelere yer
verdi:
“Bu gelişmeler sıcaklığını koruyorken, zillet ittifakının muhtemel
Cumhurbaşkanı adayının eşkâliyle oyalanması, hatta robot resmini
çıkarmak için ortam yoklaması tam bir kara mizah örneğidir. Zillet
ittifakının kurguladığı Cumhurbaşkanı adayı edilgen, etkisiz,
pasif, yeri geldiğinde koltuğunu devredecek, uzaktan kumanda
edilmeye boyun eğecek kukla bir adaydan öte anlam taşımamaktadır.
Tek ortak noktaları nevzuhur ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’
olan makus partilerin Türkiye’nin geleceği, milli gerçekleri,
yüksek mücadele seviyesi hakkında en küçük görüş, tespit ve
teklifleri yoktur. Bunların derdi koltuk paylaşımı, geçimleri de
fitne, dedikodu, yalan ve istismardır. Zillet ittifakının
Cumhurbaşkanı adayının hüviyeti üzerinden tetikçi, kiralık uzman ve
sözde aydınlar eliyle gazete ve televizyonlarda yürütülen
tartışmalar sabır ve tahammül eşiklerini artık zorlamaya
başlamıştır.
‘Ortak aday mı, çoklu aday mı?’ sorusunun gündemde tutulması akıl kaybının en ileri evresidir.
Terörist Demirtaş’ın cezaevinden açıklamalar yapıp sürece müdahil olma sinsiliği, pazarlıkların günbegün kızışması, bakanlıkların bile dağıtıldığına yönelik iddialar, ilaveten zillet ittifakının beş defa toplanmasına rağmen hiçbir sonuca ulaşamaması ileri derece dağınıklığın ve çaresizlik içinde kıvranışın bir nevi belgelenmesidir. İcazetli ve rehinli bir Cumhurbaşkanı adayına aziz milletimiz asla ve kat’a iltifat etmeyecek, itibar göstermeyecek, böylesi bir laçkalığı ciddiye dahi almayacaktır. 2023’de Cumhur İttifakı yine liyakatiyle, milli vakarıyla ve tecrübesiyle öne çıkacak, muhkem ve mutlak bir başarıya imza atacaktır. Türkiye’yi sonu karanlık bir maceraya çekmeye, bu menhus macerada nefessiz bırakmaya hiç kimsenin de gücü yetmeyecektir. Türk milleti, istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacaktır. Nasıl ki kurban; bir Müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun kanıtıysa, gerektiği zaman, gerektiği yerde milli varlığa fedakarlıkla bağlanmış Türkiye sevdalılarıyla da zorluklar aşılacak, çetin sınavlar geçilecektir. Ayrıca kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir. Beklentim ve niyazım, kurban bayramı ve ibadetiyle gönüllerdeki katılıkların yumuşaması, kırgınlıkların giderilmesi, insanlarımız arasındaki mesafelerin bir an önce kapatılmasıdır. Bayram demek anlaşma, buluşma, kucaklaşma ve kavuşma demektir. Paylaşmanın fazileti, yardımlaşmanın güzelliği, zorda ve darda kalanlara el uzatmanın ahlaki mükellefiyeti bayramın gerçek anlamında saklıdır.
"Türk Tabipleri Birliği’nin maksatlı
kışkırtmasıyla..."
Türkiye’nin sancılı ve sorunlarla
dolu gündeminde Kurban Bayramı’nın yeni bir soluk olması, yeni bir
umut ve hedef birlikteliği sağlaması öncelikli dileğimdir. Bayramı
karşılamaya hazırlanırken, Konya Şehir Hastanesi’nde bir
doktorumuzun katledilmesi de acı verici ve milletimizi derinden
yaralayan hunhar bir vaka olarak hafıza kayıtlarına geçmiştir.
Sağlık çalışanlarımızı ve toplumun farklı kesimlerini hedef alan
şiddet dalgasını ön şartsız kınıyor, suçluların çok ağır bedeller
ödemelerini ümit ediyor, sürecin takipçisi olacağımızın da
bilinmesini arzuluyorum.
Fakat Türkiye düşmanı ellerde itibar ve inandırıcılığını kaybeden, bölücülüğün aparatı haline gelen Türk Tabipleri Birliği’nin maksatlı kışkırtmasıyla doktorlarımızın iki gün süreyle boykot yapmalarını çok yanlış buluyor, muayenelerin iptalini de mahsurlu ve gayri meşru bir eylem olarak değerlendiriyorum.
Geçmişte PKK’nın şehit ettiği doktor, ebe ve hemşirelerimize sesi çıkmayan, bölücü terör örgütüne tepki göstermeyen Türk Tabipleri Birliği’nin sağlık sistemimizi kundaklama, doktorlarımızı istismar ve tedavi süreçlerini aksatma girişimi rezalettir, art niyetliliktir. Kardeşliğimizi kurban etmeye çalışanlara, iç barış ve huzur ortamımızı yağmalamaya heveslenenlere kurban ibadetinin vakar ve asaletiyle cevap vermek, aynı zamanda habis amaçlarına engel olmak hakkımızdır ve milli haysiyetimizin gereğidir. Nerede yaşarsa yaşasın, kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, şehit ailelerimizin, gazilerimizin, Türk-İslam aleminin Mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, yapılan ibadetlerin Yüce Allah nezdinde kabul ve makbul olmasını yürekten temenni ediyorum. Bu vesileyle terörle mücadele esnasında şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmetler, tedavi altında bulunan kahramanlarımıza da şifalar diliyorum.”
Yola çıkacaklara uyarı
Bayram süresince
tatil, akraba ve aile ziyareti gayesiyle yollara düşen vatandaşlara
dikkatli olmaları gerektiği belirten Bahçeli,
“Vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymalarını yeni acı ve
kayıpların yaşanmaması için çok önemli addediyorum. Hac farizası
için kutsal topraklarda bulunan tüm kardeşlerimizin ibadetlerinin
kabulünü niyaz ediyorum. Bayramımız kutlu olsun, Rabbim büyük
milletimizin yüzünü güldürsün, yar ve yardımcısı olsun” dedi.