Bahçeli'den MHP'nin şikayetçi olduğu 154 isimle ilgili açıklama: Günü geldiğinde bu dosya eyleme geçecek
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayeti davasında MHP'yi hedef gösterdiği gerekçesiyle şikayetçi olduğu 154 isimle ilgili açıklama yaptı. Bahçeli, "MHP'ye hangi hakaretleri yaptıklarının toplamıdır. Bu dosya elimizdedir. Günü geldiğinde bu dosya eyleme de geçecektir. Eylem hukuki nitelikli olacaktır. " dedi.
Bahçeli, partisinin genel merkezinde, iç ve dış gündem
konularına ve Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci yıl dönümüne ilişkin
basın toplantısı düzenledi.
ABD Başkanı Joe Biden'ın, Başkanlık seçiminden çekilmesinin bölgesel ve küresel zeminde etkisinin olacağını söyleyen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarını devirme planı yapanların kendilerinin tasfiye olduğunu ifade etti.
ABD'nin tazyikiyle Türkiye'nin güney sınırları boyunca kurulmak istenen terör devletinin bağlantı noktaları, yol haritası ve ana güzergahının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin mücadelesi ve iktidarın dirayetiyle berhava edildiğini belirten Bahçeli, "Açılan kilidin kapatılmasıyla mücavir bölgelerde hiçbir terör örgütü nefes dahi alamayacaktır. Sürekli operasyon stratejisi Allah'ın izniyle başarıya ulaşacak, terörün ve bölücülüğün kökü kazınacaktır. Buna rağmen Mersin'de halay çekip İmralı canisi lehine slogan atan bir avuç şehir eşkıyası ile Diyarbakır'ın sözde Kürdistan olduğunu ileri süren DEM'li hainler, şımarıklıklarının ağır sonuçlarına katlanacaklardır." diye konuştu.
"CHP'nin şifreleri, PKK'nın elinde, DEM'in kullanımındadır"
"Türkiye'nin bölünmesi hususunda kapalı devre işbirliği halinde olan ve siyasi ortaklık kuran CHP ile DEM'in ateşle oynadığı malumlarınızdır." ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Tam da bugünlerde, CHP Genel Başkanı'nın, 'Kürtler ben eşit
hissetmiyorum diyorsa, onlar eşit hissedene kadar hep birlikte
mücadeleye devam edeceğiz' açıklaması, yakından tanıdığımız bir
bölücü ağzıdır. DEM'lenen CHP milli güvenliğimize zarar
vermektedir. DEM'lenen CHP demokrasimize leke sürmektedir.
DEM'lenen CHP milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu
kundaklamaktadır. Terörist Demirtaş ile ziyaretçi kuyruğuna
girenlerin, profili çeşitlenen Sorosçu Kavala'ya siyasi geleceğini
bağlayanların ne milliyetçilikten ne de milli onurumuzu muhafaza
temininden bahsetmeleri söz konusu değildir. CHP'nin şifreleri,
PKK'nın elinde, DEM'in kullanımındadır."
Türk milletinin köksüz ve kötü niyetli müflisleri gördüğünü belirten Bahçeli, "Bu nedenle emperyalizmin içimize kadar yuva yapmış piyonları muhakkak çuvallayacak, alayının birden oyunları bozulacak, mahcubiyet ve mağlubiyet akıbetleri olacaktır." dedi.
"Türkiye ekonomisi hızla ilerleme kaydetmektedir"
Karamsar tablolar çizenlerin, gerçek manada Türkiye'nin gücünü ve Türk milletinin gürbüz iradesini kavramaktan aciz düşenler olduğunu dile getiren Bahçeli, "CHP Genel Başkanı'nın, 'Tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını' iddia etmesi yalnızca ağır bir bühtan değil, aynı zamanda ülkesine ve milletine itibar etmeyen bir siyasetçinin deli saçmasıdır." diye konuştu.
Bahçeli, "Türkiye ekonomisi güven verici adım ve hamlelerle istikrarlı ve umut uyandıran bir yükseliş kulvarındadır." dedi.
Dezenflasyon sürecinin her geçen gün tesirini gösterdiğine işaret eden Bahçeli, "Büyüme, istihdam, ihracat, yatırım, üretim ve cari fazla hedefleri, iyimser beklentileri kamçılamaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin ekonominin pozitif ivmesini teyit etmesi ayrıca değerli ve sevindirici bir gelişmedir. Azalan dış finansman ihtiyacıyla birlikte artan uluslararası rezervler ekonomik dengelenmeyi tetiklemektedir. Türkiye ekonomisi en kötü senaryoların engellemelerine takılmadan hızla ilerleme kaydetmektedir." açıklamasını yaptı.
Dar ve orta gelirli, muhtaç ve yoksul vatandaşlara her desteğin verilmesinin, sosyal devlet anlayışının bir mecburiyeti olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Aynı şekilde emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin, esnaflarımızın, çiftçilerimizin ekonomik ve hayat standardının yükseltilmesi, siyasi ve manevi sorumluluk listesinde ilk sıralardadır." şeklinde konuştu.
CHP'nin siyasi ve ekonomik temelli söz ve eylemlerinin esasen çelişkiler yumağı olduğunu, dişe dokunur ve sadra şifa hiçbir plan, proje ve teklif ihtiva etmediğini kaydeden Bahçeli, "CHP'nin tek yaptığı bol keseden atıp tutmaktır. Üstelik parti içi gerilim ve hesaplaşmalar, CHP yönetimini sürekli zora sokmakta, gündemi değiştirme hevesi de kursaklarında kalmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Kıbrıs sorununun çözümünün "Vatan toprağından pay vermekle mümkün" olacağını söyleyen eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'yı ziyaret etmesinin akıl tutulması olduğunu ifade eden Bahçeli, bunun 50'nci yıl kutlamalarına da gölge düşürdüğünü söyledi.
Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yunanistan Başbakanı'nın Güney Kıbrıs'ı ziyareti sırasında, Türk askeri ve Türkiye'nin garantörlüğünün olmayacağı bir çözümden bahsetmesi, CHP'nin Kıbrıs'ta aradığı ve arzuladığı normalleşme hezeyanın bizatihi somut karşılığıdır. CHP yönetiminin milli tezlerimizi ve üzerinde oynama yapılamayacak egemenlik çıkarlarımızı müdafaada vahim nitelikli tenakuz ve çarpıklık içinde olduğu besbellidir."
"Kıbrıs, bölgenin ve küresel sistemin kilit taşıdır"
Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci yıl dönümü münasebetiyle Kıbrıs Türk halkıyla kucaklaşmanın, hasret gidermenin, ortak bir gelecek etrafında kenetlenmenin kuşkusuz milli bir heyecan yarattığını vurgulayan Bahçeli, Türk milletinin tek yürek halinde Kıbrıs davasına inandığının ve arkasında durduğunun altını çizdi. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kıbrıs Türklüğünün zulümden ve zulmetten kurtuluş gününde soydaşlarımızla beraber olmaktan, bu kutlu günde kabaran milli coşkuya şahit olmaktan şahsım adına büyük bir memnuniyet duyduğumu bilvesile açıklamak boynumun borcudur. Kıbrıs, sadece üzerinde hayat sürülen bir ada değil, Türk milletinin tarih, şehitlik, kardeşlik, varoluş anıtıdır. Kıbrıs, muhterem ceddimizin göz nuru, gönül yurdu olmasının yanı sıra siyasi, stratejik, kültürel, ekonomik, jeopolitik miras ve müktesebatıyla bölgenin ve küresel sistemin kilit taşıdır. Bu nedenle tüm dikkatlerin odağı Kıbrıs'tır."
Bahçeli, Kıbrıs'ın, öteden beri açık veya gizli hesaplaşmaların, medeniyetler ve milletler arası devam edegelen seri ve sert mücadelelerin ağırlık merkezi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kıbrıs Türklüğünün egemenlik haklarını ve tarihi emanetlerini göz ardı eden, yok sayan, hatta imhası için fırsat kollayan karanlık çevrelerin tahrikleri, tacizleri ve tuzakları hiç bitmemiştir. On yıllar boyunca çözümsüzlüğün çözüm olarak dayatılması, kurulan müzakere masalarının ve makul uzlaşma vasatının tahrip edilmesi boşuna değildir. Çünkü Kıbrıs'ta barış, huzur ve refah ikliminin tesisinden ödü kopanlar vardır ve bunların oyunları kesintisiz şekilde sahne almaktadır. Kıbrıs Türklüğünün onuruyla, milli kimliğiyle, dahası varoluş haklarıyla birlikte bağımsız yaşama gayesine tahammülsüzlük gösterenlerin nasıl bir yanlışa düştükleri her türlü izahtan varestedir."
Girit'te ne yapıldıysa Kıbrıs'ta da aynısının planlandığını dile getiren Bahçeli, "Şayet Türkiye'nin 50 yıl önce müdahalesi olmasaydı Kıbrıs Türklüğünün Hocalı'da, Kerkük'te, Doğu Türkistan'da ve Gazze'de yaşanan dramların, acıların ve insani felaketlerin aynısıyla karşılaşması mukadderdir. 50 yıl önce, Ada'dan yükselen çığlıklara, kardeşin kardeşe feryat içindeki çağrılarına sessiz ve seyirci kalamazdık." şeklinde konuştu.
"Ada'nın ilhakına heveslenenlerin hayalleri Akdeniz'e gömülmüştür"
Türkiye'nin, Zürih ve Londra antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük hakları temelinde 20 Temmuz 1974 sabahı "Ayşe'yi tatile, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini de Kıbrıs"a gönderdiğini ifade eden Bahçeli, "Bu askeri çıkarma Kıbrıs Türklüğünün hürriyetini, can ve mal güvenliğini, asayiş ve barış özlemlerini temin hedefini esas almıştır. O günlerden bugünlere, düşmanca muamelelerin, insanlık dışı eylemlerin failleri ortadadır." dedi.
Yakıp yıkan, kırıp döken, vurup öldüren EOKA çetelerine karşı beklenen, yolu gözlenen Türklerin gelerek soydaşlarına hayat verdiğini söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Husumet cephesinin beli kırılmış, Osmanlı şamarı yüzlerine inmiştir. Ada'nın ilhakına heveslenenlerin hayalleri Akdeniz'e gömülmüştür. Bu harekat çiğnenmek ve öğütülmek istenen Kıbrıs Türklüğünün dirilişine ve ölü toprağını silkeleyip atmasına muzaffer bir hizmettir. Kıbrıs'ta işlenen vahşi cinayetlere, yapılan baskı ve zulümlere sözde medeni ülkeler tepkisiz kalırken, hatta alttan alta körüklerken, Türkiye haksızlığa boyun eğmemiş, soydaşlarımız çaresiz ve kimsesiz bırakılmamıştır."
Bahçeli, Kıbrıs Barış Harekatı'na değinerek, Kıbrıs'ta işlenen vahşi cinayetlere, yapılan baskı ve zulümlere sözde medeni ülkeler tepkisiz kalırken, hatta alttan alta körüklerken, Türkiye'nin haksızlığa boyun eğmediğini, soydaşların çaresiz ve kimsesiz bırakılmadığını söyledi.
20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Türkü'nün gözyaşlarının silindiğini, ağıtlarının dindirildiğini ifade eden Bahçeli, Beşparmak Dağları'na istiklal şerefinin ebediyen çıkmayacak izlerinin şehit kanlarıyla kazındığını, Kıbrıs'taki ebedi Türk varlığının nice kahramanlıklarla yazıldığını vurguladı.
Bahçeli, "Mehmetlerimizle Mücahitlerimiz ele ele vererek eziyetlere, çilelere, işkencelere, saldırılara ve suikastlara cesaretle direniş sergilemişlerdir. Kıbrıs Türklüğü bir yanda hürriyetine kavuşurken diğer yanda Türk milleti adaya barışın hakim olmasıyla ilgili kesin tavrını ve tarafını göstermiştir." diye konuştu.
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias'ın Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl kutlamalarıyla ilgili açıklamasını anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Güney Kıbrıs'ı ziyaret eden Yunanistan Savunma Bakanı'nın, 50'nci yıl kutlamalarını karalamak için 'Kıbrıslı Türklerin utanç şenlikleri' iftirası atması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığından rahatsızlığını telaffuz etmesi kabalık, korkaklık, su katılmamış küstahlık olarak değerlendirilmelidir. 50. yıl kutlamalarına 'utanç şenlikleri' demek bir müstevlinin hezeyanı, bir utanmazın hesap hatasıdır.
20 Temmuz Barış Harekatı, Kıbrıs Türklüğüne karşı yapılan soykırım teşebbüslerini sonlandırmış, EOKA'cılara bedel ödetmiş, Kıbrıs'ın bir Helen adası olmasını engellemiş, Kıbrıs Türkü'nün varlığını güvence altına alarak müteakiben 50 yıllık barış ve istikrar döneminin kapısını açmıştır. Bundan dolayı Türk düşmanları huzursuzdur, sancılıdır, uykuları kaçmıştır."
"Kıbrıs'ta eşit haklara sahip iki halk vardır"
Kıbrıs Türklüğünün duruşu, haklı mücadelesi, uluslararası hukuk kapsamındaki tanınma çabalarıyla ve Türkiye'nin sonuna kadar desteğiyle muhasımlarını çileden çıkarmaya devam edeceğini vurgulayan Bahçeli, "Bir Yunan şarkıcının İzmir Çeşme'de Türk bayrağına ve Atatürk posterine karşı sergilediği saygısızlık ile egemenliğimiz altındaki bazı adalarda fiili durum yaratılması sabrımızı zorlayan ilkel ve istilacı ahlaksızlığa bir başka örnektir." değerlendirmesinde bulundu.
Bu kafa yapısıyla iyi komşuluk hukuku ilişkisi kurmanın ne kadar mümkün ve muhtemel olduğunun ayrıca ele alınması gerektiğinin altını çizen Bahçeli, kronikleşen ve düğümlenen Kıbrıs sorununun, başından itibaren çözümden ürkenlerin, haksızlığa ve hukuksuzluğa çanak tutanların eseri olduğunu ifade etti.
Bahçeli, 1978'de Amerikan-Kanada planıyla başlamak üzere, malum sorunun halline ilişkin pek çok siyasi ve diplomatik mesai harcandığını belirterek, her seferinde çözümü sabote edenin, mutabakata yanaşmayanın Rum tarafı olduğuna dikkati çekti.
Kıbrıs Türklüğünü azınlık mertebesine indirmek isteyenlerin kaotik atmosferden beslenen anarşik zihniyet ve zorbalar olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:
"İki devletli vizyona kapalı duranlar, bununla yetinmeyip Kıbrıs Türklüğünün müktesep haklarını ve eşit statüsünü yok sayanlar artık bizim gündem konumuz, muhatabımız ve ciddiyetle konuşulacak muadilimiz değildir. CHP Genel Başkanı'nın, Kıbrıs'ta federasyon tezine ve AB sürecine aynen döneceklerini iddia etmesi Rumların değirmenine su taşıma gafletidir, çatlak bir sestir ve esef verici bir savrulmadır. Kıbrıs'ta eşit haklara sahip iki halk vardır. Kıbrıs'ta egemen iki devlet bulunmaktadır."
"Kıbrıs Türk devleti muhakkak tanınmalıdır"
Bahçeli, 18 Temmuz 2024'te TBMM'de kabul edilen, "Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci Yıldönümü" başlıklı tezkerede, "Kıbrıs Türk devletinin uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez" açıklamasının tarihi önemde olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bunun dışında bütün seçenekler müzakere ve mutabakat dışıdır. Bu gerçekler hilafına adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm ortamının yeşermesi hayal ötesi bir beklentidir. Ağır yaptırımlarla, haksız kısıtlamalarla, mesnetsiz ambargolarla Kıbrıs Türklüğünün taviz verip pes etmesini düşünenler inanıyorum ki yanıldıklarını er veya geç anlamak zorunda kalacaklardır. Eşitlik temelinde çözümden kaçmak bir defa çözümsüzlüğü siyasi strateji görenlerin hem tahakkümü hem de vurgun yemiş mantığıdır. Kıbrıs Türklüğünün eşit statüsüyle egemen eşitliği mutlaka teyit ve tescil edilmelidir. Uluslararası toplum Kıbrıs Türk halkının mahkum edildiği hukuk dışı ve insan haklarına aykırı izolasyonlara derhal son vermelidir. Kıbrıs Türk devleti muhakkak tanınmalıdır. Bunun dışında her öneri, her temenni ölü doğmaya müstahaktır.
Barış ve hürriyet üzerine bina edilen Kıbrıs Türk devleti ümit ediyorum ki, günü ve saati geldiğinde dünya çapında tanınacak, uluslararası toplumun eşit ve bağımsız bir üyesi olduğu tasdik edilecektir. Artık başkaca bir alternatif kalmamıştır."
Devlet Bahçeli, 2022'nin kasım ayında, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'nda ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi'nde gözlemci üye statüsü kazanmasını, "uluslararası sistemde tanınması açısından ciddi bir adım" olarak niteleyerek, "Bu adımın daha da ilerletilmesi, daimi üyelikle perçinlenmesi önümüzdeki en sıcak gündem konusu olmalıdır. Kıbrıs Türklüğü Türk dünyasının ayrılamaz parçasıdır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür
Bahçeli, bu hususta yoğun çaba gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türk Devletleri Teşkilatı'nın diğer üye ülkelerinin liderlerine teşekkür etti.
Geçen mayıs ayında Gambiya'nın başkentinde düzenlenen 15'inci İslam İşbirliği Teşkilatı Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde Kıbrıs Türklüğünün resmi olarak temsil edilmesinin çok ciddi bir gelişme olduğunun altını çizen Bahçeli, "Unutulmamalıdır ki Kıbrıs Türk'ü asla yalnız değildir, asla kimsesiz değildir, asla yetim değildir." ifadesini kullandı.
Ana vatan Türkiye'nin, Kıbrıs Türk vatanını her şart altında bağrına basmaya, anıda olduğu gibi acıda ve sevinçte de bir olmaya, ortak bir gelecek ülküsü etrafında tek nefes olmaya her zaman olduğu gibi yine hazır ve kararlı olduğunu ifade eden Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine birlikte ulaşılacağını söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın 2021'de Cenevre'de muhataplarıyla paylaşılan çözüm vizyonunun egemen eşitliğin ve eşit statünün tezahürü için tek çare, tek çıkar yol olduğuna işaret eden Bahçeli, kendilerinin de iki devletli çözüm vizyonuna desteklerinin tam olduğunu aktardı.
Adada iki halkın çıkarını ve varlığını, aynı zamanda eşit egemenlik haklarını müzakere etmekten kaçan ve kaçınan bir anlayışın barışa hizmetinin düşünülemeyeceğini belirten Bahçeli, "Kıbrıs'ın huzuru demek Doğu Akdeniz'in huzuru demektir. Bu huzur ortamı içinde, Akdeniz'in potansiyel yer altı kaynaklarının adaletli ve hukuk temelli paylaşımından başka bir seçenek de bize göre yoktur. Kıbrıs'ın refahı bölgenin yükseliş ve toparlanışı demektir. Şartlar ne olursa olsun Türkiye, KKTC ile güçlü dayanışmasını sonuna kadar azimle sürdürecek, dostluk ve kardeşlik köprülerini titizlikle koruyacaktır." diye konuştu.
"Kıbrıs'ın tamamında hak iddia edenlerin ulaşacağı hiçbir yer yoktur"
20 Temmuz 1974'ün kutlu iradesinin her zaman yaşayacağına vurgu yapan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yükselen Türkiye, aynı şekilde yükselen KKTC anlamına gelecektir. Çünkü bizim iki devletimiz olsa da milletimiz tektir, adı da Türk'tür. Adanın ve tarihin gerçeklerinden tamamıyla kopuk, maksimalist, dürüstlükten uzak ve şımarık bir anlayışla Kıbrıs’ın tamamında hak iddia edenlerin ulaşacağı hiçbir yer yoktur. Güney Kıbrıs'ı İsrail'in lojistik merkezi haline getirme çabaları, Rum yönetiminin Yunanistan'la dayanışma içinde Larnaka'da deniz üssü kurma girişimleri istikrarsızlık ortamını tırmandırmaktan ve Gazze katliamına destek vermekten başka bir anlam taşımayacaktır. Bu yanlışın faili olanlar samimi değildir. Umudum bu vahim skandaldan geri dönülmesidir.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de kurduğu tarih, kültür ve stratejik üssü her türlü mütecaviz emele cevap niteliğindedir ve gerekirse askeri olarak da tahkim edilmelidir. Çözüm yollarını tıkayarak alınacak bir mesafe, ulaşılacak bir hedef yoktur. Verilen sözde durmak bir erdemdir. Kıbrıs Türklüğü erdemlidir, sözü de senettir. Egemen eşitlik temelinde yapılacak müzakereleri reddedenlerin, Kıbrıs Türk devletiyle Türkiye'nin alternatifsiz olmadığını bilmelerinde yarar vardır."
Bahçeli, Kıbrıs Türklüğünün 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nı kutlayarak, 50 yıl evvel adada Enosis barbarlığına karşı ayağa kalkan ve bu vesileyle sönmeyecek bağımsızlık meşalesini yakan şehitlere, dehşet verici saldırılarla hayattan kopartılan Kıbrıslı Türklere, Kıbrıs davasının yılmaz müdafisi merhum Dr. Fazıl Küçük ile merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a rahmet diledi.
Bahçeli, "20 Temmuz 1974'te, hiçbir tereddüde düşmeden, küresel tehdit, telkin ve tesirlere aldırmadan adaya barış ve huzur getirmek, Kıbrıs Türklüğüne can simidi uzatmak maksadıyla doğrudan doğruya müdahale kararı alan 37'nci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin haysiyet ve hamiyet sahibi üyelerini saygıyla anıyorum. Tarihi karar ve mesajımızı tekraren haykırıyorum: Kıbrıs Türk'tür, Türk'ün yurdudur, her zaman da böyle kalacaktır." şeklinde konuştu.
"Biden'ın gidişi bir müjdedir, Netanyahu'nun da gidişi ikinci müjde olacaktır"
Bahçeli, toplantının ardından bir gazetecinin "ABD seçimleri nasıl sonuçlanırsa Türkiye-ABD ilişkileri daha sağlıklı hale gelir?" sorusuna, "Biden'ın gidişi bir müjdedir, Netanyahu'nun da gidişi ikinci müjde olacaktır." yanıtını verdi.
TBMM'de komisyonda görüşmeleri devam eden sahipsiz hayvanlarla ilgili düzenlemeye ilişkin soru üzerine Bahçeli, "Türk milleti hayvanları sever, köpekleri dost kabul eder. O sebepten dolayı köpeklere karşı uygulanacak her türlü yanlışın karşısında durur. MHP de üzerine düşeni yapacaktır, hiç kimse merak etmesin. Köpeklere dost olanlar, köpekleri dost zannedenler sokaklara dökülerek, köpekleri taşlamaya devam etmesinler. Onlar çünkü Cenabıallah'ın bir yaratığıdır." dedi.
"Eylem hukuki nitelikli olacaktır"
Toplantı sırasında Bahçeli, bir dosya göstererek şunları kaydetti:
"Bazı çevreler 2024 yılının içerisinde MHP'ye karşı çok büyük haksızlıklar, iftiralar, yalanlar, hakir görmeler, küçük görmeler, suçlamalarda bulunmuşlardır. Bunların toplamı 154 kişidir. MHP olarak basın mensuplarına, değerli kardeşlerime bu gerçeği hatırlatmak isterim. Sizlerle çok zaman beraber oluyoruz ama televizyonlarda ayrıldığımız şahsiyetler var. Onları kabul etmekte zorlanıyoruz ama yakın takip altındayız. Şu görmüş olduğunuz liste kimin, hangi gün, hangi saatte, hangi programda nasıl konuştuklarını, kimlerle konuştuklarını, MHP'ye hangi hakaretleri yaptıklarının toplamıdır. Bu dosya elimizdedir, günü geldiğinde bu dosya eyleme de geçecektir. Eylem hukuki nitelikli olacaktır.
'Bizi hedef gösteriyorlar' saçmalığından da korkaklığından da kendilerini kurtarsınlar. Onlarla muhatap olmayı dahi kabul etmeyiz. Ama hukuk zemininde mutlaka hesaplaşacağız. Bizlere her türlü hakareti yapıyorlar, saldırıyorlar, iftira ediyorlar, olayları olduğundan fazla abartıyor ve saptırıyorlar. Konuşulmaması gerekenleri konuşmaya mecbur ediyorlar. Bütün bunları dikkate alarak sizler cevap verdiğiniz takdirde, 'Bakınız bizi hedef gösteriyor.' diyorlar. Bizim hedefimiz adalettir, kendileri muhatabımız dahi değildir."
Ne olmuştu?
Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasında MHP'nin müdahillik talebindeki dilekçesinde, gazeteci ve parti genel başkanlarının da olduğu yüzden fazla isimden şikayetçi olduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Sinan Ateş davasına "suçtan zarar gören" olarak katılma talebinde bulunan MHP'nin, başvuru dilekçesinde 154 kişinin ismini vererek mahkemeye çağrılmasını istediğini yazdı. MHP'nin, ifadelerinin alınmasını istediği isimler arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ile çok sayıda gazeteci, hukukçu ve akademisyen yer alıyor.
MHP'nin mahkemeye verdiği 154 kişilik liste şu şekilde:
Siyasetçiler: Özgür Özel, Deniz Yavuzyılmaz, Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır, Sezgin Tanrıkulu, Murat Bakan, Yunus Emre, Özgür Karabat, Cumhur Uzun, Ali Öztunç, Mustafa Adıgüzel, Mahir Polat, Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu, Uğur Poyraz, Turhan Çömez, Buğra Kavuncu, Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ali Babacan, Erkan Baş, Levent Tüzel, Sevda Karaca, Alper Taş, Remzi Çayır, Hüseyin Baş, Salih Uzun, Cem Toker, Doğan Aydal, Ahat Andican, Aytun Çıray, Bahattin Yücel, Ali Haydar Fırat, Emin Şirin, Fikri Sağlar, Gülay Yedekçi, Mustafa Böğürcü, Nazif Okumuş, Önay Alpago, Bahadır Erdem, Turan Aydoğan, Yavuz Ağıralioğlu, Yavuz Değirmenci, Gaye Usluer, Nesrin Nas, Ufuk Söylemez, Gülistan Kılıç Koçyiğit.
Gazeteciler: Murat Muratoğlu, Akif Beki, Ali Kemal Erdem, Altan Sancar, Asuman Aranca, Atakan Sönmez, Ayşen Şahin, Bahadır Özgür, Barış Pehlivan, Caner Taşpınar, Çiğdem Toker, Deniz Zeyrek, Dinçer Gökçe, Nedim Türkmen, Elfin Tataroğlu, Elif Doğan Şentürk, Doğan Şentürk, Ersin Eroğlu, Fatih Ergin, Fatih Polat, Fırat Fıstık, Fikret Bila, Hakan Çelenk, Hilmi Hacaloğlu, Hüsnü Mahalli, İbrahim Kahveci, İnanç Uysal, İslam Özkan, İsmail Saymaz, Kemal Göktaş, Masum Gök, Mehmet Bal, Mehmet Tezkan, Merdan Yanardağ, Miyase İlknur, Murat Ağırel, Murat Karan, Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Nevzat Çiçek, Nurcan Gökdemir, Orhan Uğurluoğlu, Özlem Akarsu Çelik, Emre Kongar, Sertaç Eş, Seyhan Avşar, Taha Akyol, Timur Soykan, Uğur Dündar, Yaşar Aydın, Yavuz Oğhan, Yavuz Selim Demirağ, Yıldız Yazıcıoğlu, Zübeyde Sarı, Mustafa Balbay, Mustafa Kurdaş, Hilal Köylü, Orhan Bursalı, Umut Taştan, Alican Uludağ, Namık Koçak, Özlem Gürses, Yalçın Doğan.
Hukukçular: Celal Ülgen, Afşin Hatipoğlu, Bülent Yücetürk, Ruşen Gültekin, Figen Çalıkuşu, Gürkan Çakıroğlu, İlhan Cihaner, Mehmet Saral, Muzaffer Nerse, Hasan Sınar, Salim Şen, Gamze Pamuk Ateşli.
Araştırmacı/Akademisyen: Can Selçuki, Ceren Kumbasar Mumay, Güven Gürkan Öztan, Berk Esen, Can Kakışım, Haldun Solmaztürk, İbrahim Uslu, Eren Aksoyoğlu, Erol Mütercimler, Mehmet Ali Kulat, Mehmet Yaşar Altındağ, Oğul Aktuna, Mithat Baydur, Öner Günçavdı, Sait Yılmaz, Ersin Kalaycıoğlu, İpek Özkal Sayan, Semih Turhan, Sezin Öney, Suat Özçelebi, Seda Demiralp, Osman Sert, Burak Cop, Barış Övgün, Necati Özkan, Tacire Bektaş, Tayfun Atay, Onur Alp Yılmaz, Gülgün Erdoğan Tosun.
Diğer: Türker Ertürk (emekli amiral), Hanefi Avcı (emekli polis), Ömer Zengin (Sinan Ateş’in arkadaşı).