Mezarları kıranın gerekirse...
Abone olBDP Eşbaşkanı Demirtaş, Nusaybin İlçesi'ndeki Bagok Dağı'nda bulunan PKK mezarlığının tahrip edilmesine sert çıktı.
İNTERNET HABER -BDP Eşbaşkanı Demirtaş,
Mardin'de PKK mezarlığına yönelik saldırıyla ilgili
"Mezarlar kutsaldır. Mezarları kıranın gerekirse kafasını
kırarsınız" diyerek tepki gösterdi. Demirtaş, devlet
yetkilileri yapmışsa sorumluların yargılanmasını istedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da DTK binasında gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulunp gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"KÜRT KONGRESİ GÜÇLÜ ŞEKİLDE YAPILMALI"
Ulusal Kürdistan Kongresi'nin ertelenmesinin nedeni sorulan
Demirtaş, "Bizim beklentimiz bir an önce gerçekleşmesi yönündeydi.
Ama malasef ki yeterli hazırlık yapılamadığı gerekçesiyle
ertelendi. Şimdi Kürdistan Federal Bölgesi, bölgesel seçimleri
nedeniyle bir kez daha ertelenmesi durumuyla karşı karşıya kaldık.
Yapacak bir şey yok, artık belirlenen tarihte en güçlü şekilde
yapılması için herkesin çaba sarf etmesi lazım. Bütün partilerin de
şunu bilmesi lazım. Her parti şuanda bu ulusal kongrenin
gerçekleşmesi yönünde halka verilmiş sözle karşı karşıyadır. Daha
fazla ertelenmesi veya yapılmaması yönünde uluslararası bazı
kesimler ve bölgesel bazı güçlerden müdahaleler olduğunu da
biliyoruz. Hiçbir parti Kürdistan, Kürt partileri bu tür baskılara
boyun eğmemeli. Asıl olan halkın iradesi, beklentisidir. Bütün
partiler bu doğrultuda hareket ederse güçlü bir ulusal kongrenin
gerçekleşeceğini biz düşünüyoruz. Daha fazla ertelenmemsi için
hazırlıkların artık güçlü yürütülmesi lazım. Yani delege sayıların
da da bir tartışma var ama bu esaslı bir kriz meselesi değil.
Çözülmeyecek bir sorunda da değil. Ertelenmesi daha çok Kürdistan
bölgesel seçimle ilgilidir" dedi.
"HÜKÜMET ADIM ATMADIĞI HER SANİYE SÜRECİ ZORA
SOKAR"
Bingöl'de bir araçta ele geçirilen 200 kilo bombanın çözüm
sürecinde provokasyon ihtimali olup olmadığı sorusu üzerine
Demirtaş, şunları söyledi:
"Detayları bilmiyoruz bizde basından takip ettik. Olayın mahiyeti
nedir. Kimlerdir, varmıdır, yokmudur, Bilmiyoruz. Bütün bunlar
aydınlandıktan sonra bir görüş belirtmemiz doğru olur. Ama şu anda
biliyorsunuz ki hükümetin adım atması gereken bir dönemin neredeyse
en kritik aşamasındayız. Hükümet adım atmadığı her saniye, her
dakika çözüm sürecini zora sokmuş olur. Şimdi biz demokratik çözüm
ve barış süreci diyoruz ama bu ülkenin Başbakanı çıkmış süreç falan
yok diyor. AKP olarak biz demokratik açılım yürütüyoruz, yoksa
ortada bir müzakere, bir süreç yok diyor. Ortada süreç yoksa
hükümetin eğer bugüne kadar yaptığı görüşmeler İmralı'daki temas ve
çalışmalar, bütün bunlar hükümet açısından anlam ifade etmiyorsa,
Hükümet süreci zaten bitirmiş demektir. Sürecin bitmesi için 200
kilo bombaya falan gerek yok, hükümet zaten süreci bitirmişse
ortada bir süreç yoksa herkes bildiğini yapar. Buda gerçekten de
aylardır büyük bir emek, çabayla oluşturulan bu atmosferin bir anda
tuzla, buz olması demektir. Şuanda biz hükümetten bu çözüm
anlayışına yakışır ona denk ciddiyette bir çalışma henüz görmedik.
Üsluba söyleme bile yansımadı. 100 Yıllık bir sorunu çözüyoruz,
halen hükümetin üslubu, söylemi bile değişmedi. Burada bile bir
kardeşleşmeden, söylemede sözde, lafta bir kardeşleşmeden söz
edemeyiz. Halen bir egemen, baskıcı dille üsluba kullanılıyor.
Kürtleri, Kürt halkını onun siyasi iradesini halen küçük görme, hor
görme gibi bir anlayış var. Kürtler bunu kabul etmez."
"MEZARLARI KIRANIN GEREKİRSE KAFASINI
KIRARSINIZ"
Mardin'in Nusaybin İlçesi'ndeki Bagok Dağı'nda PKK'lıların
mezarlarının tahrip edildiğini söyleyen Demirtaş, şöyle dedi:
"Halk tarafından oluşturulmuş mezarları, askerler tarafından tahrip
edildi. Cenazelerden birinin de çıkarıldığı, götürüldüğü
söyleniyor. Şimdi çözüm sürecini tahrip, provoke eden şeyler bu tür
şeyler olur, ancak dünyanın hiçbir yerinde mezarlara yönelik
saldırı ahlaki olarak bugüne kadar kabul görmedi. İnsanlık tarihi
boyunca bu böyle oldu. Hangi, din, inançta olursa olsun mezarlar
kutsaldır. Ve bir halkın mezarlarını tahrip etmek o halkın isyan
etmesi için yeterli bir gerekçedir. Bırakın süreci, süreç olsun,
olmasın mezarlara yönelik böylesi bir tutum tek başına bir halkı
isyana yöneltmekten başka bir şey değil. Bunu yapan örneğin bu
mezarları tahrip edenleri hükümet soruşturacak. Örneğin Mardin
Valiliği, İçişleri Bakanı, zaten kendisi de Mardin milletvekilidir.
Gidip mezarları tahrip eden askerlerin haklarında soruşturma
açacaklar mı? Ortada bir suç var yanlış yaptınız denilecek mi?
Yoksa normalmi davranılacak. İzleyeceğiz, bunlar hepsi sürecin
akıbeti belirleyecek şeylerdir. Ama ben buradan halkımıza açık
çağrı yapıyorum. Hatta partililerimize açık talimat olarak
belirtiyorum. Mezarlar kutsaldır. Mezarları kıranın gerekirse
kafasını kırarsınız.
İNSAN OLAMAZLAR
Çok açık söylüyorum bir kez daha mezarlara yönelik, kimin mezarı
olursa olsun bir PKK'lının, Müslüman'ın, Ermeni'nin, gayri müslüman
mezarı olabilir. Kim ki mezarlara saldırırsa partimiz, halkımız bu
konuda en duyarlı, en net tavrı göstersin her yerde. Süreçle
alakası yok bunun. Asla izin verilmesin, en net, en sert tepki de
bu konuda ortaya konulsun. Açık çağrımızdır. Bir kez daha mezarlara
yönelik böyle bir tutum gerçekleşirse, gece olur, gündüz olur kim
yaparsa yapsın, bu suçu işleyene karşı halk orada net bir şekilde
tavrını ortaya koysun. Böyle bir şeyi biz asla kabul edemeyiz.
Mezar bozmak, cenazeyi mezardan çıkarıp götürmek insanlıkla alakası
olmayan bir şeydir. Bunu yapanlar insan olamazlar. Hele devlet
yetkilileri bunu yapmışsa derhal bunun sorumlusunun açığa alınması,
yargıya çıkarılması, yargılanması, sorulması lazım. Bunların hepsi
süreci sıkıntıya sokan sebeplerdir."
Anadolu Ajansı'nın Kürtçe diliyle haber servis yapmaya başlaması
sorulan Demirtaş, "Aslında Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kürtçeye şu
şekilde yaklaşıyor. Kürtçe, Türkiye devletinin malıdır, Kürtlerin
malı değildir. Biz devlet olarak istediğimiz kadar Kürtçe'yi
konuşur, kullanırız ama Kürtler kullanamaz. Dolayısıyla Kürtçe,
Türkiye'de devletin dilidir. Kürtlerin dili değildir. Kürt
sorununun çözülmesi için Kürtçe'nin Kürtlerin dilinin olduğunu
kabul edilmesi lazım. Anadolu Ajansı'na serbest Kürt çocuğuna
yasak. Yarın bir gün okullar açılacak, parti olarak bizde
hazırlıkları destekleyeceğiz. Çocuklarımız kendi anadilinde eğitim
alana kadar da bu mücadeleleri sürdüreceğiz. Muazzam bir
çelişkidir. Anadolu Ajansı'nın yayın yamasın demiyorum, yapsın
mutlaka önemlidir. Ama Kürtlere yasak olan devlete serbestse bunun
altında başka bir şey aramak lazım" dedi.
Kürtlerin artık ana dilde eğitim yapacağını ifade eden Demirtaş,
"Şimdiden artık kafasına şunu koymak lazım devletin, artık Kürtler
artık ana dillerinde eğitim yapacaklar. Bir gün bu ülkede bunu
göreceğiz. Bunu engelleyebilecek hiçbir siyasi güç. Yoktur. AKP ana
dilde eğitim olmaz dedi diye ana dilde eğitim bu ülkede
gerçekleşmeyecek yasaklanacak diye bir şey yok. Geçti o kervan
artık. Herkesin şunu farkında olduğunu da iyi biliyoruz. Başbakan
kendi söylediğine bile inanmıyor. Bunu da biliyoruz. Ana dilde
eğitim olmayacak, bu ülkeyi böler diyor ama kendiside söylediğine
inanmıyor. Söylediğinin gerçek olmadığını kendiside biliyor"
dedi.
"HALKIN BEKLENTİSİNİN GERÇEKLEŞMESİ DÖNEMİNE
GİRDİK"
Demirtaş, bir aksilik çıkmazsa 10 gün sonra İmralı'da Abdullah
Öcalan ile görüşeceklerini belirterek, "Bugünde Adalet Bakanlığı'na
arkadaşlarımız başvuru yaptılar. Önümüzdeki hafta içerinde yaklaşık
10 gün içerisinde bu ziyaretin gerçekleşmesini bekliyoruz. Hükümete
göre süreç çok iyi gidiyor, bir tıkanıklık yok, gerilim yok. Çünkü
hükümetin beklentisi gerçekleşti. O nedenle hükümetin bu konuda
süreç konusunda içi rahat. Neydi beklentisi, ateşkes olsun, geri
çekilme olsun. Onlarda oldu. Şimdi halkın beklentisi var. Halkın
beklentisinin gerçekleşmesi gereken döneme girdik. Hükümetin onu
yapması lazım ki Kürt'ün de, toplumun da içi rahat etsin. Hükümet
bunu yapmadığı sürece süreç riskle karşı karşıyadır. Bunu ben
söyledim diyedir demiyorum bu gerçek ve siyasetin realitesidir.
Evet müzakere masası olabildiğince korunmalıdır. Müzakerenin
korunması için herkes elinden geleni yapmalı. Bizde çaba
sarfedeceğiz. Ama öyle güçlü umutların, büyük heyecanların
yaşandığı bir müzakere aşamasında değiliz. Hükümet artık hazırlık
içerinde olduğu paketi güçlü hale getirir ve tatmin edici bir
hamleye dönüşürse yeniden umutlar canlanır. Hızlı bir şekilde
ilerler. İmralı'ya da gider sayın Öcalan'la görüşme
gerçekleştirirsek zannedersem bugün bu konular orada masaya
yatırılmış olacak. Kendisinin bu konudaki yaklaşımlarını görmüş
olacağız" dedi.