Meyhanelerin de imamı olmalıyız!
Abone ol'Medyatik müftü' olarak tanınan Samsun Müftüsü Öztürk yine çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.
1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinliklerinin başlaması nedeniyle Müftülük Konferans Salonu’nda program düzenlendi.
Samsun Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, 'Camiler ve Din Görevlileri Haftası' etkinliğinde yaptığı konuşmada kendisine 'Medyatik müftü' denildiğini belirterek, "Ne ben basın mensuplarından hoşlanırım ne de onlar benden" diyerek başladı.
Bir imamın sadece caminin değil, bütün mahallenin imamı olduğunu söyleyen Müftü Yrd. Doç. Dr. Öztürk, "Sokakların imamı, kahvelerin imamı, spor tesislerinin imamı, meyhanelerinde de imamı olduğu zaman bu toplumun nasıl yüceldiğini hepimiz göreceğiz" diye konuştu.
1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinliklerinin başlaması nedeniyle Müftülük Konferans Salonu’nda program düzenlendi. Programa Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ile din görevlileri katıldı. Kuran-ı Kerim okunmasıyla ardından konuşma yapan Samsun Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, Osmanlıda cami imamının asıl adının mahalle imamı olduğunu söyledi. Müftü Yrd. Doç. Dr. Öztürk, şöyle dedi:
"Osmanlıda, mahalle imamı o mahallenin bütün insanlarından sorumlu olan insan ve her şeyine koşan insan demektir. Bazen yeni görev alan arkadaşlar geliyorlar, ben falanca camiye imam tayin edildim. Ben de diyorum ki camiye imamlık mı yapacaksın? Yok gelenlere imamlık yapacağım, gelenlerin imamı mı olacaksın? Gelmeyenlerin imamı kim olacak? Onlar zaten geliyor. Onlara cemaatten birisi de imamlık yapar. Sen gelmeyenin imamı olacaksın. Eğer 100 bin kişilik kasabada 100 kişi, bin kişi namaza geliyorsa 99 bin nerede? Onların imamı kim olacak? Onun için Samsun’un müftüsü de Samsun’un ilçe müftüleri de Samsun’un bütün imamları da aynı zamanda tüm evlerin imamı, sokakların imamı, kahvelerin imamı, spor tesislerinin imamı, meyhanelerin de imamı olduğu zaman bu toplumun nasıl yüceldiğini hepimiz göreceğiz. Biz herkesin imamıyız. Sadece camiye gelenlerin imamı değiliz.”
"İMAM SİGARA İÇMEZ"
Müftü Yrd. Doç. Dr. Öztürk, Nuh aleyhisselam 950 sene dağ tepe dolaştığını 80 cemaati olduğunu belirterek, "Bir peygamber 950 sene uğraştı, 100 cemaati olmadı. 80 oldu. 8’i de akrabasıydı. 72 cemaati vardı. Benim sigara içen bir imam kardeşimin bile camisinde 100 den fazla cemaat var. Sigara içtiğinden mi geliyorlar, yok. Peygamberin ümmeti ve peygamberin bereketinden dolayı geliyorlar. Niye bunu söyledim imam kardeşlerim alınmasınlar. Bir imam sigara içemez" diye konuştu.
"CAMİ HOCASINI SEVMESİ İHTİLALİ ÖNLEDİ"
Din görevlisinin nefret ettiren değil sevdiren olması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Öztürk, "Bir Genelkurmay Başkanımız anlatıyor. 3 gün hoca mektebine gitmiş. Hocasını o kadar çok sevmiş o kadar iyi davranmış ki, belki bu durum bir ihtilal önledi. Ama öyle hocalar gördük, bizim dönemimizde vardı. Dayak ata ata camiden nefret ettiriyor. O çocuk camiden ve cemaatten soğuyor. Bir nesli kasıp kavuran, kesip doğrayan hocalar yüzünden namaz düşmanı olan çocuklar oldu şimdi" dedi.
"CHAT'LEŞME BOŞANMALARA NEDEN"
Boşanmaların arttığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Öztürk, bunun nedenlerinin başında aldatmanın geldiğini, aldatmanın da bilgisayarda 'chat' yapmanın geldiğini söyledi. Din görevlilerinin her akşam bir ailede olmasını isteyen Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Öztürk, "Alkol, kumar, uyuşturucu arkasından şiddet geliyor. Sonra psikolojik baskı, maddi problemler, çalışan kadının maaşını kocasına vermemesi, cinsel sorunlar, ruhi bunalımlar, takıntılar, zararlı alışkanlıklar aile içi kavgalar, eğitim kültür farklılıkları işte bütün bunların neticesinde ailelerde büyük boşanmalar oluyor. Onun için sadece diyanet camiası değil bütün kurumlarımız aileye yönelik bir çalışmanın içerisine girmemiz lazım" dedi.
"MEDYATİK MÜFTÜ DİYORLAR"
Ayırım yapmadan, hizmet eden herkese teşekkür ve takdir etmenin hakkı teslim etmek olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Öztürk, "Benim bazen kulağıma geliyor. Medyatik müftü olduğum söyleniyor. Niye, çünkü basına çok malzeme verdiğim ifade ediliyor. Basın mensubu arkadaşlarım burada. Ne onlar benden hoşlanır ne ben onlardan hoşlanırım. Yani onları çağırmam. Şu şey var diye çağırmam. Ben sözümü net olarak söyleyen birisiyim. Ama camiye gidiyorum bir konuşma yapıyorum ertesi gün gazeteye bir bakıyorum, benim konuşmam manşet. Gidiyorum bir yerde konuşma yapacağım bakıyorum oradalar. Bu aslında güzel bir şeydir" diye konuştu.