Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölüm yıldönümü
Galerinin tamamı için tıklayınızAtın dizginlerini tutarak sordu ona:
- Ey bilginler bilgini, söyle bana, Muhammed mi büyüktür, yoksa
Beyâzîd Bistâmî mi?"
Mevlânâ, yolunu kesen bu garip yolcudan çok etkilenmiş, sorduğu
sorudan ötürü şaşırmıştı:
- Bu nasıl sorudur?" diye kükredi. "O ki peygamberlerin
sonuncusudur; O'nun yanında Beyâzîd Bistâmî'in sözü mü olur?"
Bunun üstüne Tebrizli Şems şöyle dedi:
- Neden Muhammed "Kalbim paslanır da bu yüzden Rabb'ime günde
yetmiş kez istiğfar ederim" diyor da, Beyâzîd, "kendimi noksan
sıfatlardan uzak tutarım, cüppemin içinde Allah'tan başka varlık
yok' diyor; buna ne dersin?"
Bu soruyu Mevlânâ şöyle karşıladı:
- Muhammed her gün yetmiş mâkam aşıyordu. Her mâkamın yüceliğine
vardığında önceki mâkam ve mertebedeki bilgisinin yetmezliğinden
istiğfar ediyordu. Oysa Beyâzîd ulaştığı mâkamın yüceliğinde doyuma
ulaştı ve kendinden geçti, gücü sınırlıydı.; onun için böyle
konuştu".
Tebrizli Şems bu yorum karşısında "Allah, Allah" diye haykırarak
onu kucakladı. Evet, aradığı O'ydu. Kaynaklar, bu buluşmanın olduğu
yeri Merec-el Bahreyn (iki denizin buluştuğu nokta) diye
adlandırdı.