Mevduatta sigorta limitini 150 bin TL'ye çıkarılması için çalışma başlattık"
Abone olTasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, mevduatta sigorta limitini 100 bin TL'den 150 bin TL'ye çıkarılması için çalışma başlattıklarını belirterek, “Çalışma tamamlandıktan sonra ülkemizdeki sigorta limiti 100 bin TL’den 150 bin TL’ye çıkacak.” dedi.
Gülal, TMSF'nin çalışmaları ve hedeflerine ilişkin
düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, TMSF’nin adı
itibarıyla bir sigorta kuruluşu olduğunu belirterek, Türkiye’nin
finansal güvenlik ağının en önemli aktörlerinden biri olduklarını
kaydetti.
Sigorta işlevini yerine getirmek adına ülkedeki 40 bankadan düzenli periyotlarla prim topladıklarını, bu primi bankacılık sektöründe herhangi sıkıntı olması durumunda kullanmak üzere yönettiklerini ifade eden Gülal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu şekilde rezervimizin toplamı 43,5 milyar TL’ye ulaştı. Bunun sigortalı mevduatı karşılama oranı da yüzde 8 seviyesinde. Sigortalı mevduat ülkemizde 535 milyar TL seviyesinde. Dolayısıyla rezervimizin sigortalı mevduatı karşılama oranı yüzde 8. Bu Avrupa’daki en yüksek oran. Bu oran Avrupa’da yüzde 1, Amerika’da yüzde 0,5. Rezervimizin karşılama oranımızın yüksek olmasının sebebi bizim garanti limitimizin görece düşük kalması.
Avrupa’da garanti tutarı 100 bin avro, ABD’de 250 bin dolar, bizde 100 bin TL. Bu limiti artık güncelleyelim istedik. Mevduatta sigorta limitini 100 bin TL'den 150 bin TL'ye çıkarılması için çalışma başlattık. Önümüzdeki süreçte ilgili kurumlar ve paydaşlarımızla birlikte müşterek çalışma yürütüyoruz. İnşallah bu çalışma tamamlandıktan sonra ülkemizdeki sigorta limiti 100 bin TL’den 150 bin TL’ye çıkacak.”
Sigortalı mevduatın 100 milyar TL artması
öngörülüyor
Muhiddin Gülal, sigortalı mevduatın Türkiye’de 535 milyar TL olduğunu anımsatarak, sigorta limit tutarının artırılmasıyla bu tutarın 100 milyar TL artarak, 635 milyar TL’ye çıkmasını tahmin ettiklerini kaydetti.
Gülal, bunun kendilerinin en önemli gelir kalemi olduğunu aktararak, 17 yıldır Türkiye’de ciddi bir bankacılık krizinin yaşanmamasının rezervleri sürekli büyütmelerine olanak sağladığını söyledi.
Söz konusu süreçte sadece Bank Asya ile alakalı 967 milyon TL ödeme yapmak durumunda kaldıklarını belirten Gülal, bunu da Bank Asya’nın kendilerine geri ödediğini, küçük faiz alacaklarının olduğunu, bunun da sırası geldiğinde kendilerine ödeneceğini kaydetti.
“Mevduat sahipleri 150 milyon TL’yi bankalarda unuttu”
Gülal, limite duyarlı mevduat sahiplerinin mevduatlarının sisteme sokulması noktasında 150 bin TL limitinin ciddi katkısının olacağına inandıklarını ifade ederek, yastık altı varlıkların sisteme alınması noktasında yine bu limitin katkı sağlanacağını vurguladı.
Bu süreçte bankacılık sektörüne güvendiklerini belirten Gülal, “Bankacılık sektörümüzün temel parametreleri oldukça kuvvetli.” dedi.
Gülal, zamanaşımında olan mevduatların TMSF’ye devredildiğini anımsatarak, “Bununla alakalı 2018 yılı zamanaşımı mevduatlarını bu ay sonu itibarıyla aldık. 150 milyon TL’yi mevduat sahipleri bankalarda unuttular. Bunun yüksek olmasından memnun değiliz, burada finansal farkındalık adına sıkıntı olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Alacak tahsil süreçlerinin bulunduğunu, TMSF’ye devredilen 26 bankanın eski sahiplerinden alacaklarını tahsili ile alakalı çalışma yürüttüklerini hatırlatan Gülal, şunları kaydetti:
"1996’dan 2016 yılına kadar Hazinemizin bu bankaların rehabilitesi noktasında ödemek zorunda kaldığı para, anapara itibarıyla 31,5 milyar dolar. Bunu o günden nemalandırdığımızda 150 milyar dolarlık rakamla karşı karşıya kalıyoruz. Bunun 23,1 milyar dolarını TMSF tahsil etti. Bunun 12,4 milyar dolarını Hazine’ye, 5,6 milyar dolarını SGK, Maliye, kamu kuruluşlarına, 1,9 milyar dolarını da TCMB’ye aktardık."
“910 şirket TMSF kayyumunda yönetiliyor”
Gülal, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ aidiyeti olduğu tespit edilen kurumların TMSF kayyumunda yönetilmesiyle alakalı mahkemelerin verdiği kararının bulunduğunu belirterek, 910 şirket TMSF kayyumunda yönetildiğini, 126 şirkette pay kayyumluğu yaptıklarını, 120 gerçek kişinin mal varlığında kayyumluk yaptıklarını, 910 şirketi 299 kayyum ile yönettiklerini, 143’ünün TMSF personeli olduğunu söyledi.
Kayyumların huzur haklarıyla ilgili spekülatif haberlerle karşılaştıklarını ifade eden Gülal, şunları dile getirdi:
“Şöyle ifade edeyim. Boydak’ın 30 tane şirketi var, Holdinge ait 30 şirket olmasından dolayı 30 ayrı yönetim yapmıyoruz, tek yönetim yapıyoruz. Arkadaşlar tek şirketten huzur hakkı alıyorlar, ayrı ayrı huzur hakkı almıyorlar. Bu şirketler devir tarihi itibarıyla 44,8 milyar TL iken, 59,8 milyar TL seviyesine ulaştı ve bu şirketler yüzde 32 seviyesinde büyüdü. Özkaynak, olarak 18,7 milyar TL düzeyinde aldık, bugün itibarıyla 22,5 milyar TL seviyesinde. Özkaynak olarak yüzde 20 büyüdüler. İstihdam sayımız da 44 bin 655 kişi.”
Gülal, şirketlerin cezalandırılamayacağını, şirketlerin milli servet olduğunu, istihdamı artırmaya, katma değer oluşturmaya ve ekonomiye katma değer yaratmaya devam edeceklerini söyledi.
"Eylül ayında yeni sisteme geçilebilir"
Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Gülal, sigorta limit tutarının 150 bin TL'ye çıkartılması için yasal olarak uygunluk almaları gereken kuruluşlar olduğunu söyledi.
TMSF tarafından yapılacak yönetmelik değişikliği ile sisteme geçilebileceğini vurgulayan Gülal, eylül primlerinin yeni sistemde tahsis edilebileceğini anlattı.
Gülal, gelecek süreçte bir takım yasal düzenlemelerle 910 şirketinin tamamının satışının önünü açacakları bilgisini vererek, değerini veren herkese bu şirketlerin açılabilmesi gerektiğini vurguladı.
TMSF kayyumunda yönetilen Fi Yapı İnanlar ve Dumankaya olmak üzere 3 inşaat şirketi olduğuna işaret eden Gülal, burada toplam 842 kişi bu şirketlerden daire aldığını ve mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında çalışma başlattıklarını anımsattı.
İnşaat sektöründe olağanüstü bir durum olduğunu aktaran Gülal, satış noktasında yaşanan zorluklar nedeniyle belirlenen takvimin gerisinde kaldıklarını anlattı.
Gülal, "Hem sektörün içindeki sıkıntılar hem şirketlerin finansal portföylerinin çok zayıf olması nedeniyle hareket alanımız sınırlı. İnşaat şirketlerinin bankalara kredi borçları var. İnşallah tamamlayacaklar. Borçlar ödenmeden daireler üzerindeki ipoteklerin kalkması söz konusu değil." diye konuştu.
Tamamen satılan projelerden artı değer oluşturulmasının mümkün olmadığına işaret eden Gülal, hiç başlanmamış projelerden gelecek değerlerle bir yol haritasının çizilmesinin mümkün olduğunu anlattı.
Gülal, off-shore hadisesinde 100 milyon doların üstünde ödeme yaptıklarını ve 200-250 milyon dolarlık riskle karşı karşıya olduklarını belirterek, "Off-shore'un garanti kapsamında olmadığını düşünenlerdenim ama mahkemeler off-shore'u mevduat kabul etti. Bunun ödenmesi yönünde karar alıyorlar. Off-shore'un bankanın garanti kapsamı içinde bir mevduat olmadığını tüm kamuoyu biliyor. Bunu da hakimlerimizin vicdanına bırakıyoruz. Bence kesinlikle ödenmemesi gereken bir tutardır ama mahkemelerimizin kararına saygılıyız. Off-shore'ları öderken devletim adına içim sızlıyor." değerlendirmesinde bulundu.