16 yıl önce, eli kırılası bir polis tarafından öldürüldü
Metin Göktepe. Sosyal haklarından mahrum bir gazeteciydi
o! Elinde fotoğraf makinesi, kelle koltukta o olaydan bir
başka olaya koşuyordu.
Metin, gazeteci olduğuna inandıramadı polisi!
İnsanlıktan çıkan katil veya katiller, cebinde sarı basın kartı yok
diye, insanları hayvan gibi doldurdukları spor salonuna onu da
götürdüler.
Sonra da öldürdüler!
Öldürdüler sonra da bir duvarın dibine
attılar!
"Duvardan düştü" süsü vermek için...
***
16 yıl geçti!
Anasının yüreği hala yanıyor...
Bizler ise, iki yüzlülüğümüzü sürdürüyoruz!
Senede bir kere hatırlıyoruz O'nu...
Bir iki süslü laf...
Göstermelik törenler...
Ve yalanlarla dolu mesajlar...
***
Ben size bir şey söyleyeyim mi?
Metin, bugün yaşasaydı belki de işsizlikten
ölecekti!
Ne adı bilinirdi, ne de sanı!
Metin gibi yüzlerce gazeteci var, işsiz güçsüz dolaşan.
O'nun gibi sayısız gazeteci var, sosyal haklarından mahrum
bırakılan.
Ne anlatıyoruz biz?
***
Oda TV davasından hapis yatan Ahmet Şık'tan başkası değildi
Metin için canı yanan! Arkadaştılar, candılar... Polis
kurşunu ayrı düşürdü onları. Metin'i sonsuzluğa uğurladığımız günü
bugün gibi hatırlıyorum, bir tek Ahmet yırtınıyordu. Polisin aldığı
güvenlik tedbirlerine bile isyan ediyordu:
-Metin'i öldürdünüz, şimdi kimi koruyorsunuz?
O gün mimlendi Ahmet!
Polise kafa tuttu diye...
Metin'i öldürenlere oracıkta hesap sordu diye...
Bir daha da belini doğrultamadı Ahmet...
Şimdi de Ergenekon'dan içeride...
İşin bu tarafını da anlamış değilim ya neyse!
***
Hasılı dostlar...
Metin öldürüldü!
16 yıl geçti...
O öldü, ardındaki sahtekarlıklar bitmek bilmiyor!
Her yıl aynı terane...
***
Çalışan gazetecilerin bayramı bugün!
Kutlu olsun, kalan bir bayram varsa!
Allah'ın rahmeti de, Metin Göktepe'nin üzerinde
olsun!