Arkadaşınız yıllardır hiç diyet yapmamasına rağmen hep aynı kiloda kalıyor. Siz ise “su içsem yarıyor” şeklinde yakınan grupta yer alıyorsunuz. Peki, kulağa hiç adil gelmeyen bu probleminiz metabolizma hızınızın yavaş çalışmasından kaynaklanıyor olabilir mi? Diyet yapmanıza rağmen kilo vermekte güçlük çekiyor veya yemeklerinizi biraz abarttığınızda bile hızla kilo alıyor musunuz? Yanıtınız “evet” ise bu sorununuzun altında yatan etmen metabolizmanızın yavaş çalışması olabilir. Özellikle diyet ve kiloyla ilgili sohbetlerde adını sıkça duyduğumuz metabolizma hızı, vücudumuzun besinlerle aldığı kaloriyi enerjiye dönüştürme, bir başka deyişle yakma kapasitenizi gösteriyor. Metabolizma hızlı ise kilo vermek daha kolay olabiliyor, bunun aksine düşük ise zorlanmalar yaşanabiliyor. İlerleyen yaş, genetik faktör ve kadın olmak gibi değiştiremeyeceğimiz risk faktörleri metabolizma hızını olumsuz etkileyen etmenlerin başında gelseler de, sıkça yaptığımız hatalı alışkanlıklarımız da bu tablodan sorumlu oluyor. İyi haber ise hatalı alışkanlıklarımızdan vazgeçtiğimizde metabolizma hızımızı yeniden yükseltmemizin mümkün olması. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel metabolizmanın hızını yavaşlatan alışkanlıklarımızı anlattı, önemli önerilerde bulundu. Mevsimler değiştiğinde, beynimiz insülin direncini artırması için vücudumuza sinyaller gönderiyor. Karaciğerimiz buna bağlı olarak yağ üretimini hızlandırıyor ve böylece yağ dokusu ile diğer dokular kış mevsimine hazırlık olarak yağ depolamaya başlıyor. Vücut yağ depolamasını artırıp kas dokusu paralelinde azalma gösterdiği için de metabolizmamız kış aylarında daha yavaş çalışıyor. Buna bir de hatalı alışkanlıklarımız eklenince hız daha da düşüyor ve kilo almak kaçınılmaz hale geliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel aşırı düşük kalorili diyetlerin metabolizmayı olumsuz etkileyen etmenlerin başında geldiğini belirtiyor. Bunun nedeni ise düşük kaloriyle beslenen kişilerde vücudun açlık durumunu fark etmesi ve birçok kimyasal süreçleri enerjiden tasarruf etmek için yavaşlatması. Bu nedenle yo-yo diyeti (kısa sürede kilo verilen ve dikkat edilmediği taktirde tekrar alınan diyetler biçimi ) uygulayan kişilerin metabolik hızları uzun vadede olumsuz yönde etkilenebiliyor. Vücudumuzdaki kas dokusu ne kadar çok olursa, bazal metabolizmamız da o kadar hızlı oluyor. Bunun nedeni ise kas dokusunun yağ dokusunun aksine metabolik olarak aktif olması, istirahat halinde bile enerji kullanması. Kadınların metabolizmalarının erkeklerden daha yavaş çalışmasının en önemli sebebi, vücuttaki kas miktarının daha az olması. Kadınların vücutlarındaki kas dokusu az, yağ dokusu ise erkeklere göre daha fazla. Kilo verme amacıyla yapılan egzersizlerle artan kas dokusu metabolizma hızını önemli ölçüde yükseltiyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel egzersizin metabolizma hızını, yükseltmekle kalmadığına, bu etkinin egzersizden birkaç saat sonra da devam ettiğine işaret ederek şunları söylüyor: “Metabolizma, bir otomobil motoru gibidir. Dinlenme sırasındayken rölantide çalışır, hareket etmeye başladığında enerji harcar ve daha hızlı hareket ettiğinde daha fazla yakar. Dolayısıyla sürekli egzersiz yapıldığında metabolizma hızı asla eskisi kadar düşük olmaz. Bu yüzden ne kadar sık egzersiz yaparsanız metabolizma hızınız o kadar yüksek olacaktır” Uzmanlar da bu etkisinden dolayı haftada en az 3-4 gün 30 dakikanın üzerine çıkan, kişinin sağlık durumuna uygun egzersizler yapılmasını tavsiye ediyorlar. Kilo vermek veya kilo almamak için günde sadece bir öğün yemek de metabolizmayı yavaşlatıyor. Bu durum metabolizmayla ilgili hormon olan insülinin etkisinden dolayı oluyor. İnsülin, kandaki glikoz seviyeleri arttığında salınıyor. Daha sonra hücrelere enerjiyi bırakıp bırakmayacaklarının sinyalini veriyor, böylece yağ olarak depolanacak miktarı etkiliyor. Vücudumuz, büyük bir öğünde, küçük bir atıştırmalıktan daha fazla insülin üretiyor. Bu yüzden çok yemek yediğimizde daha fazla insülin üretiyoruz, bu da daha fazla enerjinin yağ olarak depolanmasına neden oluyor. Sonuçta hem kilo alımına hem de metabolizmanın yavaşlamasına yol açıyor. Bu yüzden mutlaka düzenli saatlerde 3 ana öğünü, porsiyon kontrolü yaparak ve her besin örüntüsünde olacak şekilde düzenleyerek almalısınız. Gerekli durumlarda sağlık durumunuza göre, uygun besinlerle ara öğün eklemeleri yapabilirsiniz. Alkol karaciğerde parçalanıp yağ aktarım mekanizmalarını etkiliyor, bu nedenle kan dolaşımında daha fazla yer kazanabiliyor ve daha fazla yağ olarak depolanıyor. Vücutta yağ dokusu arttıkça kas dokusu azalıyor, buna paralel olarak metabolizma yavaşlıyor. Ürettiği tiroksin hormonu sayesinde tiroit bezi metabolizmanızın anahtarını oluşturuyor Tiroksin seviyesi metabolik kimyasal reaksiyonların ne kadar hızlı veya yavaş olduğunu belirliyor. Aşırı aktif bir tiroit ile daha fazla kalori yakarsınız, bu nedenle zayıf, sinirli ve çok aktif olma eğilimi gösterirsiniz. Aksine daha yavaş bir tiroit, metabolik hızının çok yavaş olduğunu gösteriyor. Bu da sizin kilolu ve daha yavaş hareket eden bir kişi olmanıza yol açabiliyor.