Mesut Yılmaz'dan ilginç iddia
Abone olEski başbakanlardan Mesut Yılmaz Alman Die Welt gazetesine ilginç açıklamalarda bulundu. Alman eski lideri Helmut Kohl'u eleştiren Yılmaz'ın bir de iddiası vardı.
Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkiye'nin çok önemli bir stratejik
konuma sahip olduğunu, bu nedenle Türkiye olmadan AB'nin global bir
güç olamayacağını söyledi. Yılmaz, Alman Die Welt gazetesine
verdiği demeçte, Almanya'nın eski Başbakanı Helmut Kohl ile geçen
yıl Avusturya'nın Salzburg kentinde bir araya geldiklerini
hatırlatarak, şunları söyledi: ''Kohl, AB'nin geleceği konusunda
konuştu, ben de Türkiye-AB ilişkileri konusunda konuştum. Ben
Türkiye'nin AB için önemini vurguladım, Kohl ise Avrupa'nın sadece
Hıristiyan değerleri ile bir geleceği olabileceğini savundu.
Görüşleri aktif politikadan ayrıldıktan sonra da değişmemiş gibi
görünüyor. Ben zamanında Almanya'nın, Polonya ve Çek
Cumhuriyeti'nin üyeliği için yoğun çaba harcamasını, buna karşın
Türkiye'yi dışlamasını eleştirmiştim. Çünkü dünya politikası için
çok önemli bir rol oynayabilir. Türkiye önemli bir stratejik
konumda. Türkiye olmadan AB global bir güç olamaz.'' Yılmaz, tüm
göstergelerin 17 Aralık'ta yapılacak AB zirvesinde Türkiye ile
üyelik müzakerelerine başlanması kararı alınacağı yönünde olduğunu
belirterek, ''Ancak Türkiye bu süreç sonucunda da doğrudan AB üyesi
olmayabilir. AB Komisyonu raporunda müzakerelerin ne kadar
süreceğine dair bir ibare yok. Ayrıca Türkiye için yerleşim
özgürlüğü, tarımın teşviki ve bölgesel farklılıklar konularında ek
şartlar getiriliyor. Eğer AB ülkeleri hükümet ve devlet başkanları
müzakerelere bu tür kısıtlamalarla başlama kararı alırlarsa süreç
Türkiye için büyük hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir'' dedi.
Yılmaz, kendi hükümeti döneminde neden reformlar yapamadıkları
sorusuna karşılık da ''Biz de zamanında cesur adımlar attık. İdam
cezasının kaldırılması ve kültürel, etnik hakların sağlanması
konularında ön çalışma yaptık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
başkanlığındaki hükümet, ceza hukukunu modernleştirdi ve Silahlı
Kuvvetlerin sivil topluma etkisini azalttı. Ben bu hükümetin
yaptıklarını önemsiz göstermek istemiyorum, ancak biz de zamanında
birçok şeyi yoluna koyduk'' diye konuştu. Avrupalıların Türkiye'nin
AB üyeliği konusunda neden endişe duyduklarının sorulması üzerine
Yılmaz şunları kaydetti: ''Çeşitli endişeler var. Bazıları
başlangıçtan bu yana AB içinde Müslüman bir ülke istemiyordu. Çok
saçma da gelse AB'nin Müslümanlar tarafından 'işgal edilmesini'
istemiyorlar. Diğer bazı kişiler, Türkiye gibi 70 milyon nüfusa
sahip bir ülkenin AB içinde büyük ağırlığa sahip olabileceğini
söylüyor. Bazı kişiler de Türkiye'nin zayıf ekonomisi ile AB'ye yük
olacağını ve Türkiye'den AB ülkelerine yönelik göçün işsizliği
artırabileceğini belirtiyor. Bu tür endişeler üye olmadan önce
Yunanistan, İspanya ve Portekiz'e karşı da vardı. Ancak bugün bu
tür endişelerin yersiz olduğu görülüyor.'' ''TÜRK ADALETİNE
GÜVENİYORUM'' Alman Birlik partileri (CDU/CSU) tarafından
Türkiye'ye tam üyelik yerine önerilen ''imtiyazlı ortaklık''la
ilgili olarak da Yılmaz, ''İmtiyazlı ortaklık sadece göz boyamaya
yönelik. Türkiye, yaklaşık 9 yıldır var olan Gümrük Birliği ile
zaten AB ile imtiyazlı ortaklığa sahip. Bu Türkiye'ye hiçbir şey
getirmez. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan bazı çevreler bunu
avantaj gibi göstermeye çalışıyor'' dedi. Yılmaz, Yüce Divan'a sevk
edilmesi ile ilgili soruyu da ''Ben bu davada gerçeklerin ortaya
çıkacağına eminim. Türk adaletine güveniyorum. Ancak aslında bunun
arka planında siyasi nedenler var. AK Parti hükümeti bizi siyasi
açıdan susturmak istiyor'' şeklinde cevapladı. Yılmaz, Almanya'dan
Türkiye'ye yönelik olası tank satışıyla ilgili bir soruya karşılık
da ''Almanya ve Türkiye NATO bünyesinde çok sıkı işbirliği yapıyor.
Bunun yanı sıra Türkiye'de bölücü güçlere karşı mücadele neredeyse
tümüyle bitti. Bu nedenle Almanya'nın Türkiye'ye tank satışı
konusunda artık çekinceleri olmamalı'' dedi.