Mesut Yılmaza Çatlı şantajı
Abone olMesut Yılmaz'a Tuncay Güney'in çirkin bir oyun oynadığı ortaya çıktı. Yılmaz Ecevit'in sözünü aşırdı ve hükümeti eleştirdi.
İNTERNETHABER
Mesut Yılmaz, Ergenekon'da savcının Susurluk'ta olduğu gibi ortaya net birşey koyamamasından şikayet etti. Yılmaz, Ecevit'in o ünlü sözünü bu kez AK Parti için kullandı ve Türkiye'de "devlet krizi" yaşanmaktadır dedi. Yılmaz'ın canlı yayındaki dil sürçmesi uzun süre duraksamasına neden oldu.
İşte Yılmaz'ın canlı yayındaki sözleri;
"TÜRKİYE'DE DEVLET KRİZİ VAR"
Ben bugün Türkiye'de bir "devlet krizi"
yaşandığını düşünüyorum. Bu devlet krizininde çok çeşitli alanlarda
olduğunu düşünüyorum. Bu hukuktan başlıyor siyasette, dış
politikada ve eğitimde yani her alanda geçerli. Zannediyorum Sayın
Cumhurbaşkanı'da bugünkü düzenlediği toplantının
Mesut Yılmaz'ın dili canlı yayında fena sürçtü! Yılmaz, usul hukukunu anlatırken bakın nasıl bir yanlışa imza attı; M.Y: Ama bunun dışında zaten daha sonra ki açıklamada da
görüldü, hukuk devletinden söz edildi. Burada zannediyorum
bahsedilen şey usul hukuku. |
"YOLUNDA GİTMEYEN ÇOK ŞEY VAR"
Yolunda gitmeyen o kadar şey varki doğrusu bu toplantıda hangisinin ele alındığını kestirmek zor. Anayasamız devletin erkleri arasındaki uyumu gözetme görevini Sayın Cumhurbaşkanımıza vermiş. Sayın Cumhurbaşkanı'da bunu nasıl yapacağı kendi taktiridir. Bu toplantıyı düzenlemesini yadırgamıyorum. Belki zamanlama açısından söz konusu olabilecek olan husus, devam eden bir davanın ele alınıp alınmadığıdır. Bu yönüyle tabii ki yargıya müdahale anlamı taşır ve yargıya herhangi bir müdahale söz konusu olamaz. Dolayısıyla zannediyorum ki bu toplantı veya diliyorum ki bu toplantıda devam eden davayla ilgili herhangi bir görüşme olmamıştır.
"SUSURLUK AYRI ERGENEKON AYRI"
Şimdi bir kere Susurluk'la Ergenekon'u birbirinden ayırmak
gerektiğini düşünüyorum. Susurluk maddi bir olay. Uzantıları var
yargıya intikal edenleri var hala da intikal ediyor. Ben
hala Ergenekon'un ne olduğu konusunu anlayabilmiş değilim.
Esasen Ergenekon'un ne olduğu da benim hazırlatmış olduğum Susurluk
olayında olduğu gibi savcının iddianemesi net biçimde
ortaya konulmuş değil., Kırk ambar gibi içine bir takım
telefon konuşmaları ve alakasız belgeler ortaya konulmuş ancak ne
olduğu belli değil.
"SUSURLUK PAYLAŞILMADI"
Ben açıkça söylüyorum Susurluk'la ilgili olarak herşey bir
Başbakan olarak benimle paylaşılmamış, bana
iletilmemiştir. Ben bu bilgileri adetada söke söke elde
ettim. Elde ettiğim bilgiler çerçevesinde bunları kamuoyuyla da
paylaştım. Bugün itibariyle bunlar söz konusu değil. Kurumlar artık
değişmiş ve geçmişin bu yükünü de taşımak istemiyorlar. Ancak bugün
tek başına bir iktidar da mevcut. Bunları ortaya çıkarmak için
şartlarda uygun ve hükümet daha avantajlı. Bugün çok önemli bir
engel var ve bu da bugün kü hükümetin bunu iç politikada ve
muhalefeti susturmak için kullanmakta.
Erhan Karadağ: Peki bu davaların sonu size
ulaşırsa?
Mesut Yılmaz: Ben yargılanmaya hazırım zaten
alışığımda. Siyasi güç kullanan hiçkimsenin de yargılanmadan ayrı
tutulmaması gerektiğini düşünüyorum.
"YILMAZ'A FOTOMONTAJ ŞANTAJI"
E.K: 2001 yılında Tuncay Güney ifade verdiğinde
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dı ama Güney Mesut Yılmaz zırhıyla
korundu. Yoksa Tantan bu işi çözecekti gibi bir iddia var.
Engellediniz mi böyle bir şeyi?
M.Y: Şimdi, at izinin başka izlerle karıştığı bir
dönemde elbette bazı şeyleri örtbas etmek için bu tür komik
iddiaların ortaya atılmasını doğrusu bu işlerin nasıl yürüdüğünü
daha önce gören bir insan olarak doğal karşılıyorum. Bu
Tuncay Güney denilen kişi, geçmişte benimle ilgili fotomontaj
yaparak; bunu başkalarına satan açıkça benim üzerimden
dolandırıcılık yapan bir insan. Benim bildiğim kadarıyla
da şu anda Türk yargısı tarafından aranıyor. Dolayısıyla benim onu
korumam insan mantığına aykırıdır. Kaldı ki sorgulanmasıyla ilgili
bana hiçbir bilgi verilmemiştir. Şimdi bu tür iddiaların ortaya
atılması tamamen rol kapmak içindir.
Sanırım Tuncay Güney ortaokul mezunu bile değil. Bu kadar bilgiye
sahip olması mümkün değil. Önemli olan bu bilgileri ona kimin
servis ettiğidir.
Mehmet Ali Birand: Ne yapmıştı Tuncay Güney?
M.Y: Abdullah Çatlı'nın bir resmini almış. Benim
bir resmimle birleştirmiş bunu gazetelere satmaya çalışmış.
Allah'tan bir kaç uyanık gazeteci bunu farketmiş, almamışlar. Daha
sonra bunu Doğruyol Partisi'nde bir milletvekiline belli bir
bedelle satmış bunu.