Mesut Yılmaz ekonomi bilmiyor!
Abone ol“Mesut iyi çocuk ama, ekonomi bilmiyor” Bu sözler, ANAP'ın kurucusu Turgut Özal'a ait. Yılmaz bu sözlere, " Özal gibi süpermen olamam" diye cevap verdi.
BARIŞ
YARKADAŞ
- 3 -
SİYASET SAHNESİ ISINIYOR
Seçimlerin ardından, siyaset yeniden ısınmış, eski liderler de
çalışmalarını hızlandırmıştı. Halkın geniş desteğini alan ve
referandum sonucu siyasi yasağı kalkan eski liderler ise
emanetçilerine kurdurdukları partilerin başına geçmeye
başlamıştı.
Demirel DYP, Erbakan Refah, Ecevit
DSP, Türkeş ise MÇP’nin başına geçti.
Özal, eski liderlerin gelmesi sonucu sertlik
politikasının boyutunu artırdı ve geçmişi hatırlatmaya başladı.
Türkiye’nin 1980 öncesi tüp kuyruklarında çile
çektiğini anlatan Özal, toplumun hatırlamak
istemediği kötü gelişmelere vurgu yaptı.
Bu politika geniş kesimlerde yankı buldu. Özal’ın sertlik
politikası 1989’a kadar sürdü. Yani,
Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in görev süresinin
dolmasına kadar.
ANAP ÖZAL’I ÇANKAYA’YA TAŞIYOR
Özal, Kenan Evren’in görev süresinin dolmasına az
bir zaman kala, Çankaya’da gözü olduğunu basın
yoluyla duyurmaya ve kamuoyu yaratmaya çalıştı. Meclisteki sandalye
sayısına güvenen Özal, bu düşüncesini partililerle
de sık sık paylaşmaya başladı. Yakın çevresinden
Çankaya’ya çıkması yönünde destek bulan
Özal, çalışmaları hızlandırdı. Artık sadece
Evren’in koltuğu devredeceği günü beklemek
kalıyordu.
“Sayılı gün çabuk geçer” misali beklenen gün gelip
çatmış, Anayasa’ya göre Çankaya için 1 ay öncesinden yapılması
gereken seçim günü partililer meclise akın etmişti. O gün tüm
ANAP’lılar meclisteki yerini almış, genel
başkanlarını Köşk’e taşımak için seferber olmuştu.
31 Ekim 1989 günü Özal,
partisinin tam desteğiyle Cumhurbaşkanı
seçilmişti. Evren 9 Kasım 1989’da görevi
bırakmıştı. Özal 9 Kasım 1989’da Çankaya’ya taşındığında,
TC’nin 8. Cumhurbaşkanı’ydı.
ÖZAL’IN SEÇTİĞİ İSİM
Özal, artık Çankaya’nın Celal
Bayar’dan sonraki ikinci sivil Cumhurbaşkanı’ydı. Yeni
görevine kısa sürede ısınmıştı. Ancak Özal’ın
Çankaya’ya çıkması partiyi yeniden karıştırmıştı.
ANAP Genel Başkanlığı’ndan istifa eden ve Köşk’e
çıkan Özal’ın yerine kimin geleceği sorusu partiyi
hareketlendirmişti. Tüm partililer, Özal’ın yerine
kimin geleceğini ve kimin Özal’ın halefi olacağını
konuşmaya, sormaya başladı. Parti bu sorular içinde Olağanüstü
Kongreye gitti. Parti üzerinde hakimiyeti olan
Özal, Erzincan Milletvekili Yıldırım
Akbulut’u işaret etti. Özal, kendi yerine gelecek
kişinin fazla etkili olmasını istemiyordu. Bu yüzden
tercihini Yıldırım Akbulut’tan yana kullanmıştı. Özal’ın isteği
1989’daki kongrede gerçekleşti. İki dönem Meclis
Başkanlığı da yapan Akbulut hem ANAP Genel
Başkanı, hem de Başbakan koltuğuna
oturdu. Çankaya ve Başbakanlık tam bir uyum içindeydi. Ta ki
1991’deki ANAP 3. Olağan
Kongresi’ne kadar.
FIKRA KAHRAMANI BAŞBAKAN
Yıldırım Akbulut’un Başbakanlık koltuğuna
oturmasının ardından dönemin muhalefeti yeni başbakanı yıpratmaya
başladı. Akbulut’un Özal denetiminde olduğunu öne
süren DYP ve SHP’liler başbakan
hakkında fıkralar üretmeye başladı. Öyle ki SHP’nin
danışmanlarından Hasan Uysal bu fıkraları bir
kitap yaptı. Akbulut’un gaf üstüne gaf yapması
artık alay konusuydu. Hakkında anlatılan, yazılan
fıkralardan bunalan Akbulut, bir süre sessizliği
seçti. Ancak Türk siyasi yaşamında önemli bir mekanizma olan
dedikodular durmuyordu. Öyle ki, Akbulut hakkında
fıkra üzerine fıkra anlatılıyor, bunlara her gün bir yenisi
ekleniyordu. Bunlardan biri de “Akbulut ve Devlet
Sırrı”ydı. “Devlet Sırrı” siyasi
kulislerde uzun süre anlatıldı:
Başbakan Akbulut, hakkındaki fıkraları toplayıp kitap yapan
gazeteciyi dava etmiş. Akbulut'un avukatları gazetecinin Başbakana
"Saf" dediğini, aşağıladığını ve
"cahil" birisi olarak tanıttığını ileri sürerek
cezalandırılmasını istemiş.
Mahkeme ilk celsede gazetecinin ağır hapis ve para cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiş. Üstelik ilk celsede böyle bir
karar verilmesi üzerine gazeteci itiraz etmiş:
- Başbakana saf demek bu kadar ceza gerektirir mi? Biraz
insaf sayın yargıç.
Yargıç gözlüklerini burnunun üzerinden kaldırıp çıkışmış
gazeteciye:
- Sana verilen ceza hakaretten değil, devlet
sırrını açıklamaktan verildi.
YİNE KONGRE: İPLER GERİLİYOR
“Fıkra kahramanı” Başbakan Yıldırım Akbulut
“sürpriz” genel başkanlığının ardından oturduğu
makamda hayli yıprandı. Gerek muhalefetin eleştirilerinin, gerek
parti içi tartışmaların tam odağında kalan Akbulut, 3.
Olağan Kongre’ye az bir zaman kala bir çıkış yaparak
yeniden genel başkan adayı olduğunu açıkladı. Kendisinin genel
başkan olmadığı taktirde ANAP’ın barajı
aşamayacağını öne süren Akbulut, partinin
üreteceği politikalarla güçleneceğini öne sürdü. 15 Mayıs
1991’de Milliyet Gazetesi’nden
Fikret Bila’ya konuşan Akbulut
şunları söyledi: “Biz partiyi göreve geldiğimiz güne göre
çok daha iyi bir duruma getirdik. Bunu görmezden gelmek, tersini
söylemek sadece propaganda olarak
nitelendirilebilir.”
Akbulut, partiyi zayıflattığı iddialarını ise kesinlikle
kabul etmiyor ve “Partinin bir programı var, felsefesi var.
26 Mart seçimlerinde uğradığımız yenilginin sarsıntılarını ortadan
kaldırdık. Biz yeni bir program koyduk. Bu program, milletin
beklentilerine yanıt veriyor” diyordu.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra
Özal’ın da yaklaşan 3. Olağan Kongre adaylarından
Mesut Yılmaz’a destek verdiğinin konuşulması
üzerine, Akbulut bu kez, savunmadan eleştiriye geçiyordu.
“Aile efradı Özal adına uymuyor” diyen Başbakan,
“Sayın Cumhurbaşkanı (ben ve ailem tarafsız
kalacağız) dedi. Ancak aile efradı bu açıklamaya paralel
hareket etmiyor. Buna uymuyor. Hanımefendi (Semra Özal)
İstanbul’da toplantı organize ediyor. Hanımefendinin bu
tutumunu kamuoyu değerlendirecektir” ifadesini
kullanıyordu.
ÖZAL’DAN AKBULUT’A ELEŞTİRİ
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ise
Akbulut’un bu iddiasına yanıt vermiyordu. Ancak
Özal, Yıldırım Akbulut hakkında değerlendirme yapmaktan geri de
kalmıyordu. Özal’a göre Akbulut, “çabuk hareket
edemeyen” bir yapıya sahipti. Özal’a göre; “Bu,
partiyi yavaşlatıyor, atılım yapmasını engelliyor”du.
Özellikle “1991 grevinde madencilerin istediklerini alması
da Akbulut’un hatalarından biriydi.”
Özal 1991 grevini ve Akbulut’u şu sözlerle değerlendiriyordu:
“Zaman zaman uyumsuzluk ve görüş ayrılığı içine düştük.
Zonguldak grevi öyle çözümlenmemeliydi. Devlet zarara uğradı. Bazı
konularda bürokratik davranıyorlar. Bir kararnameyi çıkarmak için 7
ay bekledik. Bir kararname 7 ayda çıkar mı?”
Özal’ın
bu sözleri, kongre öncesi Akbulut açısından dezantavaja dönüştü.
Semra Hanım’a yönelttiği eleştirilerin kendisine yarar
getirmeyeceğini göremeyen Akbulut, Özal’ın sözlerinden sonra puan
kaybetti.
YILMAZ SAHNEDE
Akbulut’un yeniden aday olduğunu açıkladığı günün hemen ertesinde,
Mesut Yılmaz da uzun süredir yürüttüğü çalışmayı
açıktan yapmaya başladı. ANAP’ın Yıldırım
Akbulut döneminde bitmeye yakın bir hale geldiğini öne
sürerek ortaya çıkan Mesut Yılmaz, “Partide Akbulut devri
kapanacaktır” dedi. İstanbul’da bir de toplantı düzenleyen
Yılmaz’ın verdiği davete 63 milletvekili katıldı.
Özellikle Semra Özal’ın desteğini de aldığını vurgulayan Yılmaz,
Özal’ın parti üstündeki etkisini biliyordu. Bunu iyi kullandı.
Yılmaz, parti üstündeki Özal gölgesinden rahatsız olanlara da mesaj
vermekten geri kalmadı. Yeni Asır Gazetesi'ne
demeç veren Yılmaz, “Özal tarafından desteklenecek aday
seçimi kazanır. Ancak Özal beni desteklemez. Destekleyeceğini
sanmıyorum. Eğer destek verirse, büyük ihtimalle kazanırım. Ama
partinin geleceğini düşününce, bu bana endişe
veriyor.”
“MESUT EKONOMİ BİLMİYOR”
1980 öncesi Hür Düşünce adlı sağcı
dernekten gelen ancak politika sahnesinde kısa sürede pişen Yılmaz,
Akbulut’un hatasına düşmüyor, herkese “mavi
boncuk” dağıtıyordu. Özal ise, “politika
ustası” olduğundan seçimler yaklaşana kadar rengini belli
etmiyor, gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine, “Mesut iyi
çocuk ama, ekonomi bilmiyor” diyordu.
Yılmaz bu eleştiriyi sakin bir şekilde yanıtlamasını bildi. Özal’la
ters düşmenin siyasi kariyerinin bitmesi anlamına geleceğini bilen
Yılmaz, “Ekonomi bilmediğim doğru. Ama herkes Sayın Özal
gibi süpermen olamaz. Zaten Cumhurbaşkanı Turgut Bey değil, başkası
olsaydı, Başbakanlığa soyunmaya kesinlikle cesaret
edemezdim” dedi.
Yılmaz’ın bu tavrı parti içinde olumlu bir hava estirdi,
“Çankaya’yla ters düşmeyecek bir genel başkanla yol
alınabilir” mesajı böylelikle ustaca verilmiş oldu.
YARIN: KONGRE ÖNCESİ YENİ ADAYLAR VAR!