Merve Kavakçı'dan ilginç açıklamalar
Abone olMerve Kavakçı, Meclisteki türban krizi öncesi yaşadığı olayı anlattı. Kavakçı, türban bağlama şekliyle ilgili Abdullah Gül'ün kendisine yaptığı bir teklife gülüp geçmiş..
Amerika'da yaşayan Merve Kavakçı Sabah gazetesinden Balçiçek
Palmir'e konuştu. Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül hakkında önemli
açıklamalarda bulundu. Kavakçı'ya göre Abdullah Gül türbanı
çenesinin altından bağlamasını önermiş. İşte o ropertaj: Türbanı
Meclis’te olay yaratan Merve Kavakçı beş yıl sonra açıkladı:
"Erdoğan, başörtülü olman senin için zorluk yaratır, ayrıca FP
arkanda durmayabilir, dedi" Meclis'te türbanıyla yemin etmek
istediği için 1999'da vatandaşlıktan atılmaya varacak ölçüde tepki
gören eski Fazilet Partisi Milletvekili Kavakçı o sıcak günleri
SABAH'a anlattı. BAŞÖRTÜSÜ SİYASETTE ZORLUK YARATIR DEDİ KAVAKÇI
aday olduğunda cezaevine girmek üzere olan Tayyip Erdoğan'la
görüştüğünü, Erdoğan'ın buna sıcak bakmadığını söyledi: "Başörtülü
olmamın siyasette zorluk yaratabileceğini, istismar edilebileceğimi
düşünüyordu." PARTİN ARKANDA OLMAZ DEYİNCE KORKTUM AMA...
ERDOĞAN'IN kendisini "Parti arkanda durmayabilir" biçiminde
uyardığını da anlatan Kavakçı, bundan endişe duyduğunu ama geri
dönecek noktayı artık geçtiğine inanarak adaylıktan çekilmediğini
söyledi. *** Bana verilen sinyalleri o zaman anlayamadım 99
döneminin tartışmalı milletvekili Merve Kavakçı "Ben aday olduktan
sonra hemen herkes beni uyardı" diyor "Tayyip Bey partine dikkat et
dedi, Abdullah Bey başörtünü çenenin tam altından bağla diye
tavsiyede bulundu". Merve Kavakçı, bir dönemin tartışmalı
milletvekili. Kavakçı ile bundan tam 5 yıl önce bir söyleşi
yapmıştım. O dönemde sorularıma bu kadar açıklıkla cevap
vermemişti, belki de verememişti. O gün düşündüğü tek şey okulda
yuhalanan çocuklarıydı. Röportaj sırasında gözyaşlarını
tutamamıştı. Bugün ise karşımda farklı bir Merve Kavakçı var. İki
kızıyla Washington'da yaşıyor ve George Washinton Üniversitesi'nde
öğretim üyeliği yapıyor. Yaşadıklarını anlatan bir kitap yazmış,
ismi Başörtüsüz Demokrasi. "Niye bu kadar beklediniz anlatmak
için?" diye sordum gülümseyerek cevap verdi. "Çok uzun bir süre
geçmesi gerekiyordu yaşadıklarımı tekrar hatırlamayı istemem için."
Merve Kavakçı ile Türkiye'den kilometrelerce uzakta Dallas'ta yakın
bir arkadaşının evinde buluştuk. Kavakçı'nın hem partisini
eleştiriyor hem de kendini. Söylediklerinin bir döneme ışık
tutacağını düşünüyorum. BAŞÖRTÜLÜ DOKTOR * Siz bildiğim kadarıyla
önce doktor olmak istiyordunuz sonra ise Amerika'da bilgisayar
mühendisliği okudunuz. Sonra bir anda sizi siyaset arenasında
gördük. Birdenbire nasıl oldu bu siyaset sevdası? Amerika'da
eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönmeye karar verdim.
Çocuklarım o zaman çok küçüktü ve sadece Amerikan örf ve
adetleriyle büyümeleri istemedim. Hem onları göz önüne alarak hem
de eğitimim bittiği için Türkiye'ye geldim. * Hep şunu merak
etmişimdir. Eğer okuyabilseydiniz ve doktor olsaydınız türbanlı bir
doktor olarak erkek hastalara bakmayacak mıydınız? Ben teorisyen
değilim din bilimcisi de değilim. Bunu Diyanet İşleri Reisi'ne ya
da ilahiyatçılara sormak gerekir. * Ben sizin tavrınızı soruyorum.
Erkek hastalara bakmamak benim anlayışıma göre mantıklı değil.
Doktor doktordur ve doktor hasta ilişkisi olması gerektiği gibi
olmalıdır. Bunlar başörtüsü mağdurlarına hayat hakkı tanımak
istemeyenlerin uydurduğu şeyler. SİYASETE İLK GİRİŞ * Uydurma değil
böyle örnekler olduğu için sordum. Peki Türkiye'ye döndükten sonra
niye kendi alanınızda çalışmadınız? Takdir edersiniz ki başörtülü
biri olarak bilgisayar mühendisliği konusunda iş bulmam mümkün
değildi. * Başörtülü bilgisayar mühendisi olmaz mı? Denediniz mi
herhangi bir yerde çalışmayı? Hiç başvurunuz oldu mu? Denemedim
açıkçası. * Neden? Çünkü etrafımdaki örnekler açıktı. Başı örtülü
biri olarak çalışmam kolay olmayacaktı. Belki zorlamak gerekecekti.
Kaldı ki sokaklar başörtüsü mağdurlarıyla doluydu. * Başörtüsüyle
bilgisayar mühendisi olamam diye düşündünüz ama siyaset için bunu
bir engel olarak görmediniz. Çelişki değil mi? Hayır değil. Zaten
bir süre çocuklarımla beraber olup onlara zaman ayırmayı da uygun
buldum, o yüzden çalışmak istemedim. * Size "Partiye gir" teklifini
kim getirdi? Partide çalışmamı ilk isteyen Leman Aksay Hanım
olmuştu. Ayrıca Cevap Ayhan Bey'in eşi Nurşen Hanım ve Oğuzhan
Asiltürk Bey'in eşi Sevinç Hanım'dan da Merve'yi partiye alsak diye
fikir alındığını biliyorum. * Partiye girdikten sonra siyaseti çok
sevdiniz değil mi? Çok sevdim çünkü kendimi orada buldum. Bir defa
partinin uluslar arası dış ilişkiler başkanlığını yaptığım için
dilimi geliştirmeme ve unutmamama imkan verdi. Bir de güzel bir şey
tabii başörtümle elimi kolumu sallaya salaya partiye girip çıkmak.
ADAY OL TEKLİFİ * O dönemde milletvekili olma hayalleri kuruyor
muydunuz? Yani neydi hedefleriniz? Hayır asla öyle bir şey yoktu.
Bakın Balçiçek Hanım, ben çok kaderci bir insanım. Elimdeki işi çok
iyi yapmaya gayret ederim ve o konuda hırslıyımdır. Ama hiçbir
zaman çok ileriye dönük planlarım olmaz. Ailemde de hiç siyasetçi
olmadığı için açıkçası hiç düşünmedim milletvekilliğini falan. *
"Milletvekili olmak ister misin?" diye size ilk teklifi kim
getirdi? Elif Erbakan. * İlk olarak ne hissettiniz? Çok
duygulandım, çok şaşırdım. Gururum okşandı. Müthiş bir teklif
almıştım. * Peki bu teklifin büyük anlamlar taşıyacağını
düşünmediniz mi? Yani bir parti türbanlı birini milletvekili adayı
olarak listeye koyma kararı almış. Bunun için de sizi seçmiş. Bunun
sonu nereye gider acaba diye şöyle bir durup düşünmediniz mi? Daha
sonra düşündüm. İşin ilginci bana bunu düşündürten o zaman 8
yaşında olan kızım Fatıma oldu. Aynı günün akşamında yemek yerken,
"Anneniz partinin ilk kadın milletvekillerinden olursa ne
düşünürsünüz? diye sordum büyük bir coşkuyla. Düşünceli düşünceli
yüzüme bakan Fatıma "Anne inşallah seni hapse atmazlar" dedi. Bir
anda endişelendim. Nedense o ana kadar gururdan başka bir şey
hissetmemiştim. * Adaylığınızı açıkladıktan sonra ilk röportajınızı
Washington Post'a vermişsiniz. Hatta başörtünüzü bağlama konusunda
bir problem yaşanmış galiba. Problem değil aslında bir teklifti
bana getirilen. Dediler ki röportajdan önce, "Türbanını başının
altından başörtüsü gibi bağlasan olmaz mı?" Yani hani
anneannelerimizin bağladığı gibi çene altından. TÜRBANI BAĞLAMA
KRİZİ * Kim dedi? Abdullah Gül. Ben tabii çok şaşırdım ve güldüm
geçtim, kabul etmedim. * Aslında bu sizin için partinin görüşleri
anlamında önemli bir ipucu değil mi? Galiba öyle ama ben
yakalayamadım. Ben sadece o anda bana yakışmayacak bir tarz bu diye
düşündüm. * Yakışmayacak derken, siyasi görüş anlamında mı yoksa
tamamen kadınlık içgüdüsü, estetik kaygısı mı? Tamamen estetik
tabii. Yani herkesin kendine özgü bir giyiniş tarzı vardır. Öyle
örtmeyi hiç düşünmedim başımı. Uzun süre başınızı örttüğünüz zaman
bir stil geliştirirsiniz. * Yani bu teklif size "Saçını farklı tara
teklifi" gibi mi geldi sadece? İnanın o zaman öyle değerlendirdim.
Asla bir müdahale olarak algılamadım. Üzerinde durmadım ama pek bir
mana da veremedim.