Merkez sonunda faizi indirdi
Abone olMerkez Bankası'ndan yapılan açıklamaya göre, gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 44'den yüzde 41'e indirildi.
Merkez Bankası, banka bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) repo-ters repo pazarında uygulamakta olduğu kısa vadeli faiz oranlarını bugünden geçerli olmak üzere düşürdü. Gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 44'den yüzde 41'e, borç verme faiz oranı ise yüzde 51'den yüzde 48'e indirildi. Diğer vadelerde, 1 haftalık borçlanma faiz oranı yüzde 44'ten yüzde 41'e düşürüldü. Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası'nda saat 16.00-16.30 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borç verme faiz oranı yüzde 56'dan yüzde 53'e indirilirken, yüzde 5 olan borçlanma faiz oranı değiştirilmedi. Ayrıca, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla gecelik ve bir haftalık vadelerde tanınan borçlanma imkanının faiz oranları yüzde 47'den yüzde 44'e düşürüldü. Enflasyonu olumsuz etkeleyecek dönem Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, Banka'nın, Kasım 2002'den başlayarak, yaptığı çeşitli açıklamalarda, 2003 yılında enflasyonu olumsuz etkileyebilecek üç önemli risk unsurunun altını çizdiği ve faiz oranlarını belirlerken söz konusu riskleri de dikkate alarak temkinli bir strateji izlediği belirtildi. Açıklamada, bu risklerin bekleyişlerdeki iyileşmeye paralel olarak iç talebin öngörülerin üzerinde artması, mevsimsel koşullara bağlı olarak tarım ve gıda ürünleri fiyatlarının yükselmesi, Irak savaşının petrol fiyatları ile kurlar üzerinde baskı yaratması nedeniyle üretim maliyetlerinin artması olasılıkları olarak sıralandı. Mali disiplinin ve yapısal reformların ödün verilmeden sürdürülmesi halinde Irak sorununun yaratacağı dışsal şokların enflasyonda geçici yükselişlere neden olabileceğinin belirtildiği hatırlatılan açıklamada, şöyle denildi: ''Merkez Bankası özellikle 11 Mart 2003 tarihinde yaptığı duyuruda, enflasyonun ileride nasıl bir seyir izleyeceğinin temelde iki unsura bağlı olduğunu vurgulamıştır. Bunlardan birincisi, iktisadi temeller, ikincisi ise Irak'la ilgili gelişmelerin ülkemizi nasıl etkileyeceği idi. Ayrıca, duyurunun yapıldığı tarihten Irak sorununun 'biteceği' ana kadar olan dönem 'olağanüstü dönem' olarak adlandırılmıştı.'' Olağanüstü dönem Açıklamada, söz konusu duyuruda, 2003 yılı bütçesinde alınan ek önlemler ve süren parasal disiplinle iktisadi temellerin daha da sağlamlaştırıldığı ve bu önlemlerin kararlılıkla hayata geçirilmesi halinde, olağanüstü dönemden sonraki dönemde de enflasyonun düşüş eğilimini sürdürmesinin doğal olduğunun altı özenle çizildi. Banka açıklamasında, olağanüstü dönem içinde Irak sorununun nasıl çözümleneceğine bağlı olarak bu temel eğilimden sapmalar olabileceği, ancak eğer sapma olacaksa bu sapmanın geçici bir nitelik kazanacağı özenle vurgulandığı bildirildi. Enflasyondaki temel eğilimin belirleyicisinin, parasal ve mali disiplin ile birlikte, bu disiplinin yaratacağı güven ortamı ve oluşturacağı olumlu bekleyişler olduğu kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: ''Ayrıca, alınan önlemlerin sıkı bir disiplin anlamına geldiği, güven ortamının ise kararlı uygulamalara bağlı olarak yaygınlaşacağı ve bu durumda, Irak sorunu gibi dışsal bir şokun yaratacağı etkilerin, bu temel eğilimden geçici sapma olarak kalmasının kuvvetle muhtemel olduğu belirtilmiştir.'' "Olağanüstü dönem sona erdi" Irak sorununun yukarıda yapılan enflasyon analizi açısından artık bittiğini vurgulamanın yanlış olmayacağı bildirilen açıklamada, ''dolayısıyla, olağanüstü dönem sona ermiştir'' denildi. Bu dönem sırasında özellikle ham petrol fiyatlarında ve döviz kurlarındaki hareketlere bağlı olarak oluşan maliyet unsurlarının yarattığı enflasyonist baskı bir süredir ortadan kalktığı belirtilen açıklamada, bu hareketlerin fiyatlar üzerinde bir miktar da olsa gecikmeli etkileri olabileceği, ancak, bunların önemli bir düzeyde olacağının düşünülmediği kaydedildi. Diğer yandan, mevcut göstergelere göre, iç talebin en azından kısa vadede enflasyon üzerinde önemli bir baskı yaratması beklenmediği belirtilen açıklamada şöyle denildi: ''Yılın ilk üç ayında, enflasyonun temel eğiliminden az da olsa uzaklaşmasına yol açan tek faktör Irak sorunu değildir. Doğa koşullarına da bağlı olarak oldukça yüksek düzeylerde seyreden tarım ve gıda sektörü fiyat artışları ile seçim döneminde geciktirilen kamu fiyat ayarlamaları da bu gelişmede şüphesiz rol oynamışlardır. Aynı yönde bir diğer etki, yine 11 Mart 2003 tarihli duyurumuzda vurgulanan 'baz' etkisidir. Bilindiği gibi enflasyondaki temel düşme eğiliminin etrafında 2002 yılında iki ayrı hareket gözlenmişti. Haziran ayına kadar mevsimsel hareketlerinden arındırılmış enflasyon oranları daha düşük düzeylerde seyretmiş, yılın kalan bölümünde ise tersi bir hareket gözlenmişti. Dolayısıyla, sayılan geçici faktörler gerçekleşmeseydi bile, bu yılın ilk yarısında bu ''baz'' etkisi nedeniyle yıllık enflasyon oranlarında belirgin bir azalma Merkez Bankası'nca beklenmemekteydi.'' Faiz kararları Açıklamada, temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası'nın kısa dönemli faiz kararlarını, dışsal şoklara ya da doğa koşullarına bağlı olarak enflasyonda oluşabilecek geçici hareketlere göre almadığı hatırlatıldı. ''Politikalarımız açısından asıl önemli olan, enflasyonun ileride ne tür bir eğilim alacağı ve bu eğilim çerçevesinde oluşacak enflasyon oranları ile enflasyon hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağıdır'' denilen açılamada, TBMM'nce kabul edilen ve uygulanmaya başlanan 2003 yılı bütçesi, mali disiplinin sürdürülmesi kararlılığının gösterilmesi yolunda atılmış önemli bir adım olduğu ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Bir süredir IMF ile yürütülen ve sürüncemede kalan 4. gözden geçirmenin sonuçlandırılması, ekonomik birimlerde programın hangi kararlılıkla uygulanmakta olduğuna dair son aylarda oluşmuş bulunan tereddütleri giderici bir diğer gelişme olmuştur. Ayrıca, son aylardaki bütçe performansı ve mali disiplini sağlamak üzere alınan bazı önlemlere ilişkin gerçekleşmeler de olumludur. Uygulanmakta olan programın 2002 yılında enflasyonu önemli ölçüde düşürdüğü dikkate alındığında ve yukarıda sayılan gelişmelerin başarısı kanıtlanmış bu programa kararlılıkla devam edileceği yolunda hem bir niyet beyanı olduğu, hem de bu niyetin hayata geçirilmesi yolunda önemli adımlar atıldığı anlamına geldiğini dikkate alarak Merkez Bankası, gelecek dönem enflasyonu açısından temkinli bir iyimserliğe sahiptir. Bu iyimserliğin süreklilik kazanması ve temkinli sıfatından uzaklaşması şüphesiz programın aynı kararlılıkla uygulanmasına bağlıdır.''