Merkez: Mevcut para politikası duruşu uygun
Abone olMerkez Bankası, kasım ayı Para Politikası Kurulu toplantı özetini yayımladı. Toplantı özetinde parasal ve finansal koşullar bir arada değerl...
Merkez Bankası, kasım ayı Para Politikası Kurulu toplantı
özetini yayımladı. Toplantı özetinde parasal ve finansal koşullar
bir arada değerlendirildiğinde mevcut para politikası duruşunun
uygun olduğu belirtildi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası
Kurulu’nun 19 Kasım tarihli faiz toplantısında alınan karalarına
ilişkin detayları içeren toplantı özetini yayımladı. Toplantı
özetinde Ekim ayında tüketici fiyatları yüzde 1,80 oranında
artarken yıllık enflasyon yüzde 7,71’e gerilediği hatırlatılarak
enflasyondaki bu düşüşte enerji grubu fiyatlarındaki gelişmeler
belirleyici olduğu ve Mayıs ayından itibaren yaşanan döviz kuru
hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak temel enflasyon
göstergelerindeki yükselişin sürdüğü belirtildi.
Para Politikası Kurulun’un 19 Kasım tarihli toplantısına ilişkin
yayımladığı 26 Kasım 2013 tarihli toplantı özetinde şu bilgilere
yer verildi:
"Ekim ayında tüketici fiyatları yüzde 1,80 oranında artarken yıllık
enflasyon yüzde 7,71’e gerilemiştir. Enflasyondaki bu düşüşte
enerji grubu fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olmuştur. Mayıs
ayından itibaren yaşanan döviz kuru hareketlerinin gecikmeli
etkilerine bağlı olarak temel enflasyon göstergelerindeki yükseliş
sürmüştür.
Gıda grubunda yıllık enflasyon yüzde 11,13’e yükselmiştir. Bu
yükselişte taze meyve-sebze kaynaklı olmak üzere işlenmemiş gıda
grubu belirleyici olmuştur. Böylelikle Ekim ayında işlenmemiş gıda
yıllık enflasyonu yüzde 14,95’e yükselmiştir. İşlenmiş gıda
grubunda ise ekmek ve tahıl grubu fiyatlarındaki artışa karşın
diğer işlenmiş gıda fiyat artışlarının azalmasına bağlı olarak
yıllık enflasyon yüzde 8’e gerilemiştir.
Ekim ayında enerji fiyatları büyük ölçüde uluslararası petrol
fiyatları paralelinde azalan yurtiçi akaryakıt fiyatlarının
etkisiyle yüzde 0,38 oranında azalmıştır. Bunun yanı sıra, geçen
yılın aynı dönemindeki yüksek oranlı fiyat artışlarının etkisinin
ortadan kalkmasıyla enerji grubu yıllık enflasyonu yüzde 2,14’e
gerilemiştir.
Hizmet grubu yıllık enflasyonu Ekim ayında yüzde 7,86’ya
gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış veriler önceki aya
kıyasla grup enflasyonu ana eğiliminde bir azalışa işaret
etmektedir. Temel mal grubunda ise döviz kuru gelişmelerinin
gecikmeli etkilerine bağlı olarak yıllık enflasyon yüzde 7,10’a
yükselmiştir. Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları sürerken
giyim grubunda mevsimsel fiyat artışı geçen yılların üstünde bir
oranda gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, Ekim ayında temel enflasyon
göstergeleri yüksek seyrini korumuştur.
Son dönemde açıklanan veriler yılın üçüncü çeyreğinde özel nihai
yurt içi talebin ılımlı bir eğilim sergilediğine işaret etmektedir.
Tüketim malları üretimi ve ithalatı üçüncü çeyrekte ikinci çeyreğe
kıyasla artış göstermiştir. Benzer şekilde, beyaz eşya ve otomobil
satışlarına ait veriler de üçüncü çeyrekte tüketim talebinde artışa
işaret etmektedir. Öte yandan, yatırımlar daha zayıf bir görünüm
çizmektedir. Yatırım talebine ilişkin göstergelerden sermaye
malları üretimi üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğin üzerinde
gerçekleşse de bunun yurt içi talepten çok daha ziyade ihracata
yönelik olduğuna gözlenmektedir. Sermaye malları ithalatının üçüncü
çeyrekte yüksek oranlı gerileme kaydetmesi de makine-teçhizat
yatırımlarının henüz toparlanmadığına işaret etmektedir.
ÜRETİMDE SINIRLI YAVAŞLAMA
Üretim tarafından bakıldığında ise üçüncü çeyrekte iktisadi
faaliyette sınırlı bir yavaşlama olduğu gözlenmektedir. Sanayi
üretim endeksi Eylül ayında güçlü bir büyüme gösterse de bu gelişme
Ağustos ayındaki belirgin azalışın telafisi niteliğinde olmuştur.
Nitekim sanayi üretimi üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla
dönemlik bazda daha düşük bir artış gerçekleşmiştir.
Son çeyreğe ilişkin veriler iktisadi faaliyetteki ılımlı artışın
süreceğine işaret etmektedir. Ekim ayında PMI verileri yavaşlamaya
işaret etse de, İktisadi Yönelim Anketi gelecek üç ay sipariş
beklentileri hem iç piyasa hem de ihracat piyasası kaynaklı olmak
üzere belirgin şekilde artmıştır. Özel kesim tüketim ve yatırım
talebinde önemli rol oynayan güven kanalına ilişkin göstergelerden
tüketici güven endeksi ve firmaların geleceğe yönelik yatırım
beklentisinde de artış görülmüştür.
Yakın dönem göstergeleri ihracatın ılımlı büyüme eğilimini
koruduğunu göstermektedir. Altın hariç ihracat miktar endeksi
üçüncü çeyrekte bir önceki çeyrek ortalamasına göre ılımlı bir
artış kaydetmiştir. İhracatımızda önemli bir paya sahip olan ana
ticaret ortağımız Euro Bölgesi’nin uzun bir süredir zayıf seyreden
ithalat talebinde son dönemde kısmi bir canlanma görülmektedir.
Ayrıca, küresel PMI göstergeleri küresel ölçekte bir toparlanmaya
işaret etmektedir. Bu çerçevede, dış talep koşullarının önümüzdeki
dönemde ihracata olumlu destek vereceği düşünülmektedir.
Dış ticaret ve cari denge öngörüler doğrultusunda seyretmektedir.
12 ay birikimli olarak bakıldığında altın hariç ihracatın ılımlı
artış eğilimini sürdürdüğü, altın hariç ithalatın ise göreli olarak
daha sınırlı artışlar sergilediği gözlenmektedir. Bu çerçevede,
kısa vadede altın ticaretinden kaynaklanan baz etkisi nedeniyle
yıllık birikimli cari açıkta artış beklense de, söz konusu etki
hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki ılımlı iyileşme
eğiliminin süreceği tahmin edilmektedir.
Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranları tarım dışı
istihdamdaki gerilemenin etkisiyle 2013 yılı üçüncü çeyreğinde
ikinci çeyreğe kıyasla artış kaydetmiştir. Söz konusu dönemde tarım
dışı istihdamda genele yayılan bir yavaşlama gözlenmiştir. Öte
yandan, sanayi istihdamına ilişkin öncü göstergeler Eylül-Ekim
döneminde olumlu yönde bir değişim sergilemekte ve istihdamdaki
zayıflama eğiliminin yılın son çeyreğinde devam etmeyeceği yönünde
sinyal vermektedir. Bununla birlikte, küresel ekonomiye dair
belirsizlikler önümüzdeki dönemde yatırım ve istihdam artışını
sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır.
Kurul, bu gelişmeler çerçevesinde, yurt içi nihai talebin ve
ihracatın ılımlı büyüme eğilimlerini koruduğu değerlendirmesinde
bulunmuştur. Yılın üçüncü çeyreğinde iktisadi faaliyette sınırlı
bir yavaşlama olduğu, son çeyreğe dair verilerin ise bir miktar
toparlanmaya işaret ettiği belirtilmiştir. Kurul, gelinen noktada
toplam talep koşullarının enflasyon üzerinde aşağı veya yukarı
yönlü belirgin bir baskı oluşturmadığını ifade etmiştir.
YAKINDAN TAKİP
İktisadi faaliyetin seviyesinin yanı sıra kompozisyonu da dış denge
açısından yakından takip edilmektedir. Mevcut politika çerçevesi
cari işlemler dengesini olumlu yönde etkilemektedir. Temkinli para
politikası duruşunun, alınmakta olan makroihtiyati önlemlerin ve
zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle yılın ikinci yarısında
finansal koşullarda kayda değer bir sıkılaşma gözlenmektedir.
Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde kredi büyüme hızlarının daha makul
düzeylere geleceği öngörülmektedir. Bu doğrultuda, altın ticareti
hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki ılımlı iyileşme
eğiliminin süreceği öngörülmektedir.
Son aylarda yaşanan döviz kuru oynaklığına bağlı olarak enflasyon
göstergelerinin bir süre daha hedefin üzerinde seyredeceği tahmin
edilmektedir. Kurul, bu durumun fiyatlama davranışları üzerindeki
etkilerinin sınırlandırılması için temkinli duruşun
güçlendirilmesine ve para piyasası faiz oranlarındaki oynaklığın
azaltılmasına karar vermiştir.
Kurul, sermaye akımlarının zayıf seyrettiği dönemlerde faiz
oynaklığını azaltmanın faydalı olacağını değerlendirmiştir. Bu
yaklaşımın, küresel para politikalarından kaynaklanan belirsizliğin
ekonomi üzerindeki etkilerini yumuşatmaya katkıda bulunacağı ifade
edilmiştir. Dolayısıyla, kısa vadeli piyasa faizlerinin daha
öngörülebilir ve istikrarlı seyrettiği bir politika duruşunun
benimsenmesi konusunda mutabık kalınmıştır.
Kurul, mevcut sistemde gecelik piyasa faizlerinin koridorun üst
sınırına yakın tutulduğu bir likidite yönetiminin, kısa vadeli
faizlerdeki oynaklığı sınırlayacağı ve aynı zamanda daha temkinli
bir para politikası duruşuna işaret edeceği değerlendirmesinde
bulunmuştur. Bu amaçla bir ay vadeli repo ihalelerine son verilerek
piyasaya sağlanan fonlamanın ağırlıklı olarak gecelik vadede
olacağı bir likidite yönetimi kurgulanmıştır. Böylelikle, piyasaya
verilen likiditenin kompozisyonu ayarlanarak bankalararası para
piyasasındaki gecelik faiz oranlarının yüzde 7,75’e yakın
seviyelerde oluşması sağlanacaktır. Alınan bu karar, gerek merkez
bankası fonlamasının vadesini kısaltması, gerekse piyasanın
marjinal fonlama maliyetini artırması nedeniyle sıkılaştırıcı etki
yapacaktır.
TEMKİNLİ DURUŞ KORUNMALI
Kurul, enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar
para politikasındaki temkinli duruşun korunması gerektiğini
belirtmiştir. Gelinen noktada, parasal ve finansal koşullar bir
arada değerlendirildiğinde mevcut para politikası duruşunun uygun
olduğu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde
enflasyon görünümünü olumsuz etkileyen gelişmelere karşı
duyarlılığın korunması gerektiği ifade edilmiştir.
Kurul, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin
gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip
etmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken maliye politikası
ile ilgili olarak Orta Vadeli Program’da belirlenen çerçeve esas
alınmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde mali disiplinin
korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir
artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz
konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası
duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını
koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki
temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede
ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını
azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik
istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda
para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu
borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak
toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta
Vadeli Program’ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata
geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
(İHA)