Merkez Bankası, hükümete enflasyon için 'mazeret mektubu' mektubu yolladı
Abone olSon dakika gelişmesi... Merkez Bankası, hükümete enflasyon hedefi tutmaması nedeniyle 'mazeret mektubu' gönderdi. Mektupta, "Enflasyondaki yükselişte hem talep hem maliyet yönlü unsurlar etkili oldu. Enflasyondaki yükselişte gıda fiyatları önemli rol oynadı." ifadeleri dikkat çekti.
Merkez Bankası hükümete enflasyon hedefi tutmaması nedeniyle mazeret mektubu gönderdi. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'a gönderilen mektupta 2020 yılında enflasyonu etkileyen faktörlere yer verildi ve "Enflasyonda yüzde 5 hedefinden oldukça uzağız. Orta vadede yüzde 5 hedefine ulaşmak için enflasyon hedeflemesi rejimi tüm unsurlarıyla uygulanacak." denildi.
"Enflasyonda yüzde 5 hedefinden oldukça uzağız"
Merkez Bankası'nın mektubu şöyle: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2006 yılı başından itibaren uyguladığı açık enflasyon hedeflemesi rejimi kapsamında, enflasyon hedefinden belirgin olarak sapıldığında veya sapma olasılığı ortaya çıktığında TCMB Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca “hesap verme yükümlülüğü” mekanizması devreye girmektedir. Bu kapsamda, TCMB’nin hedeften sapmanın nedenlerini ve alınması gereken önlemleri Hükümete yazılı olarak bildirmesi ve kamuoyuna açıklaması gerekmektedir. 2020 yıl sonu enflasyonu hedef aralığının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu metin, enflasyonun hedeften sapmasının nedenleri ile hedefe ulaşmak için alınan ve alınması gereken önlemleri açıklamaktadır.
2020 yılında enflasyonu belirleyen faktörler
2019 yılının Temmuz ayında başlayan faiz indirimleri 2020 yılının ilk yarısında Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik olarak devam etmiş ve ilaveten kapsamlı genişleyici likidite adımları atılmıştır. Para politikası faiz indirimleri ve bankacılık sektörüne sağlanan hedefli likidite imkânlarına ek olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun Mayıs ayı başından itibaren geçerli olmak üzere bankaları temel olarak kredi kullandırmaya ve menkul kıymet almaya yönlendiren Aktif Rasyosu düzenlemesi de genişletici makro politika duruşunu belirginleştirmiştir.
Yıllık kredi büyümesi ikinci çeyrekten itibaren ivmelenmiş ve 2017 yılındaki Kredi Garanti Fonu kaynaklı hızlı kredi genişlemesinin de ötesinde bir genişlemeye neden olmuştur. Bu güçlü kredi genişlemesi firma kredilerinde olduğu kadar konut ve ihtiyaç kredileri başta olmak üzere bireysel kredilerde belirgin gerçekleşmiştir. Krediler ve parasal büyüklüklerde para politikası ve finansal politikalarla kısa sürede sağlanan hızlı genişleme, iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanmayı desteklemekle birlikte cari işlemler dengesini, dış finansman imkânlarını ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemiştir. Mal ihracatındaki iyileşmeye karşın, başta turizm olmak üzere hizmet gelirlerindeki düşüş ve ithalattaki canlanmayla birlikte cari işlemler açığı hızla artmıştır. Küresel belirsizliklere ek olarak yurt içinde enflasyon beklentilerinin bozulması dolarizasyon eğiliminin güç kazanmasına yol açmıştır. Bu dönemde yurt içi yerleşiklerin döviz ve altın talebi artmış; altın ithalatının tarihsel ortalamalarının oldukça üzerine çıkması dış dengeyi olumsuz etkilemiştir. Makrofinansal risklerin artması ve bekleyişlerin bozulmasıyla portföy ve swap piyasalarından yüksek hacimli yabancı sermaye çıkışları gözlenmiştir. Eş anlı olarak yurt içinde mevduat dolarizasyonunun kuvvetlenmesi ve reel kesimin yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğiliminin hızlanması da dış finansman ihtiyacını önemli ölçüde artırmıştır. Böylelikle, yurt içi talep kaynaklı hızlı büyümenin yol açtığı dış dengesizlikler, ülke risk primlerini yükseltmiş, döviz kurları ve rezervler üzerinde baskı oluşturmuştur.
2020 yılında güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü etkiler doğrudan ve dolaylı kanallarla enflasyon üzerinde belirleyici olmuştur. Talep koşullarının güçlü seyrettiği gruplarda enflasyon baskıları artarken, kredi genişlemesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanmanın rezervler, risk primi, dolarizasyon ve enflasyon beklentileri arasında oluşturduğu olumsuz döngü döviz kuru kanalıyla da enflasyondaki yükselişte önemli rol oynamıştır. Yılın ikinci yarısında küresel ekonomideki toparlanmayla birlikte uluslararası petrol, endüstriyel metal ve tarımsal emtia fiyatlarındaki güçlü artış eğilimi de enerji, temel mal ve gıda grupları üzerinden enflasyon üzerinde etkili olmuştur.