Merkez Bankası faiz kararı faiz indirimi olacak mı?
Abone olMerkez Bankası faiz indirimi yapacak mı? Merkez Bankası kritik faiz kararı yarın açıklanıyor. Faiz indirimi beklentisi yüksek
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu-PPK'nın kritik
faiz kararını yarın veriyor. Merkez Bankası'nın faiz indirimi yapıp
yapmayacağı ise piyasaların en çok merak ettiği soru.
Piyasalarda genel beklenti 'faiz indirimi'
yapılacağı yönündeyken, uzmanların görüşü Merkez Bankası'nın faiz
indirimi kararının sınırlı olacağı yönünde.
MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİMİ KARARI
GELİRSE...
NİHAT ZEYBEKÇİ'DEN AÇIKLAMA
Faiz indirimiyle ilgili beklentisi sorulara yanıt veren Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci, "Oran şu olacaktır demem doğru
değil. Katlanmış olduğumuz bu faizi, Türk ekonomisinin katlanması
gereken bir faiz oranı olarak görmüyoruz" yanıtını
verdi.
50 PUAN YETERLİ GELMEMİŞTİ
Merkez Bankası'nın geçen ay yapılan PPK toplantısında politika
faizinde 50 baz puan indirime gitmesi yeterli bulunmamış ve
tartışmalara neden olmuştu. Analistler, yarın yapılacak toplantıda
sınırlı da olsa bir faiz indirimi kararının alıncabileceğini, bu
kez sadece politika faizinde değil faiz koridorunun alt ve üst
bandında da indirim olabileceğini öngörüyor. Yurtiçinde enflasyon
beklentikleri ve kurdaki hareketlerin izeleneceğini ifade eden
analistler, yurtdışında Yunanistan ve AB arasında olumlu gelişmeler
olsa da piyasanın Fed'in faiz artırım süreci ile ilgili bilgi
akışına odaklanacağını kaydediyor.
ARA TOPLANTI ORTALIĞI KARIŞTIRMIŞTI
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ocak ayı manşet enflasyonunun 1
puandan fazla düşmesi durumunda 4 Şubat'ta ara PPK toplantısı
yapılabileceğini açıklamasına karşın, enflasyonda 1 puanın altında
düşüş olması ve kurdaki yükseliş nedeniyle ara toplantı
yapılmamıştı.
DOLAR TARİHİ ZİRVEYİ GÖRMÜŞTÜ
Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi ve faizler Başçı'nın
açıklamalarına pozitif, dolar/TL ise negatif tepki vermişti. BIST
100 endeksi 28 Ocak'ta 91.805,74 puan ile 24 Mayıs 2013'ten sonraki
en yüksek seviyeyi ve iki yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi 4
Şubat’ta faiz indirebileceği beklentisinin yükselmesi ile yüzde
6,58'e gerileyerek 1,5 yılın en düşüğünü görmüştü. BIST 100
endeksinde ve faizlerde pozitif gelişmeler yaşanırken, dolar/TL ise
2,44'ü aşarak tarihi zirvesine ulaşmıştı.
DOLARDAKİ YÜKSELİŞE MERKEZ'DEN YORUM
Dolar/TL'deki yükseliş nedeniyle Merkez Bankası 30 Ocak'ta
yayımladığı duyuruda, "Yakın dönemde gözlediğimiz piyasa
hareketleri TCMB'nin öngördüğü faiz indirim sürecinin temkin
düzeyiyle uyumlu değildir. TCMB bütün politika araçlarını
enflasyonda bu ay belirginleşecek düşüşün kalıcı olmasını sağlamak
amacıyla kullanmaya devam edecektir" ifadelerini
kullanmıştı. Merkez Bankası'nın açıklamasını takiben dolar/TL'deki
yükseliş durmuş ve gerileme başlamıştı.
Ocak ayı manşet enflasyonunun yüzde 1'in altında gerilemesi
ardından Merkez Bankası, uygulanmakta olan temkinli para ve
likidite politikaları sonucunda enflasyon göstergelerinin
iyileşmeye devam ettiğini belirterek, "Para Politikası
Kurulu enflasyon görünümünü 24 Şubat toplantısında detaylı bir
şekilde ele alacaktır" açıklamasını yapmıştı. ABD'den
gelen güçlü verilerin akışının ekonomideki toparlanmanın
hızlandığına işaret etmesi, doların gelişmekte olan ülke para
birimleri ve emtia fiyatlarına karşı değer kazanmasını sağlıyordu.
Öte yandan Yunanistan ile AB arasında anlaşmanın sağlanamaması da
doları destekleyen diğer bir faktör olmuştu.
DOLAR TÜM ZAMANLARI REKORUNU KIRDI
Dolar/TL 11 Şubat'ta 2,5156 ile tüm zamanların en yüksek seviyesini
görürken, 27 Ocak -11 Şubat tarihleri arasında TL dolara karşı
yaklaşık yüzde 8 değer kaybetmişti. Gösterge tahvilin bileşik faizi
de yüzde 8,62'ye yükselerek yaklaşık 2 ayın zirvesini görmüştü.
BIST 100 endeksi ise iki haftalık dönemde yüzde 10'a yakın değer
kaybederek 82.975,25 puana kadar gerilemişti. Geçen hafta Fed
üyelerinin açıklamalarının piyasa beklentilerinin ötesinde
"güvercin" olması, faiz artırım tarihinin ötelenebileceği
beklentisi ve Ukrayna-Rusya arasında ateşkes sağlanmasının pozitif
etkisiyle dolar/TL 2,3944'e kadar gerilerken, Yunanistan ve AB
arasında nihai anlaşmanın sağlanamaması dolar/TL üzerinde baskı
oluşturmaya devam etti.
45 YILIN EN DÜŞÜK ENFLASYONU
Erdem Başçı, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından
düzenlenen "Türkiye Başkanlığındaki G20 Gündemi"
konferansında yaptığı konuşmada, faiz indirim sürecini ocak ayı
itibarıyla başlattıklarını belirterek, "İndirim süreci
boyunca temkinli yaklaşımımızı korumamız halinde 2015 sonunda son
45 yılın en düşük yıl sonu enflasyonunu gerçekleştirmemiz mümkün
görünüyor" demişti. Petrol fiyatlarındaki düşüşün
enflasyonu düşürme konusunda işlerine yaradığını ancak global
olarak doların değerinin yükselmesinin Türkiye için dezavantaj
olduğunu dile getiren Başçı, bu iki değişkenin enflasyon üzerindeki
net etkisini yakından takip ettiklerini, döviz kurlarında ve enerji
fiyatlarında oldukça oynak bir durumun söz konusu olduğunu bu
yüzden sabırlı olunması gerektiğini vurgulamıştı. Bu yılın sonunda
enflasyonda yüzde 5'lik hedefe yaklaşılırsa bunun Türkiye'nin
büyümesine önemli bir katkı sağlayacağını aktaran Başçı,
"Çünkü faiz oranları düşük kalacak, hatta piyasalar bunun
olabileceğine ikna olduktan sonra faiz oranları daha da düşebilir.
Dolayısıyla Merkez Bankası'nın Türkiye'nin potansiyel büyümesine
önemli bir katkısı olacaktı" ifadelerinin kullanmıştı.
UZMANLAR FAİZ İNDİRİMİ İÇİN NE DİYOR?
Odeabank Ekonomik Araştırmalar ve Stratejik Planlama
Direktörü Ali Kırali, makroekonomik temeller açısından
bakıldığında Merkez Bankası’nın PPK toplantısında faiz koridorunda
(alt ve üst bant) ve politika faizinde 50 baz puanlık bir indirime
gitmesi için yerinin olduğunu ifade etti.
Kırali, Merkez Bankası'ndan faiz indirimi beklemelerindeki
unsurları şöyle anlattı:
"En büyük etken; hem Merkez Bankası'nın sıkı likidite
duruşu, özellikle çekirdek enflasyonda baz etkisi ve 2014'ün son
çeyreğinde çöken petrol fiyatları nedeniyle enflasyon cephesinde
yaşamakta olduğumuz hızlı geri çekilme ile iyimser enflasyon
görünüm, hem de küresel talep yavaşlarken iç talebin oldukça
sınırlı toparlanmasıdır. Dezenflasyon sürecinin önümüzdeki aylarda
da devam edecek olması ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme
Merkez Bankası'nı faiz indirimine yakın tutan faktörler
olacak."
Enflasyon cephesindeki bu olumlu görünüm üzerindeki en önemli risk
olan kur volatilitesinin ise genel olarak uluslararası piyasalardan
yurtiçine yansıyan stresten kaynaklandığını belirten Kırali, son
dönemde bu stresin başlıca kaynaklarından olan Fed'in faiz artırımı
beklentisinin ocak ayı Fed toplantı tutanaklarının açıklanmasından
sonra ötelendiğini anlattı. Ukrayna sorununda da geçen hafta
varılan uzlaşmanın jeopolitik riskleri tekrar gözden
uzaklaştırdığını aktaran Kırali, ancak son dönemde Yunanistan'da
yaşanan gelişmelerde olduğu gibi küresel ekonomiye dair süregelen
endişeler ve güçlü dolar döneminin dolar/TL üzerinde yukarı yönlü
baskı oluşturmaya devam ettiğini vurguladı. Kırali, şu
değerlendirmeyi yaptı:
"Çekirdek enflasyonun hız kesmesini beklesek de manşet
enflasyonun bu ay yüksek gıda fiyatları nedeniyle sınırlı yükselme
ihtimali ve küresel ekonomiye dair belirsizlikler ile TL'nin
halihazırda aşırı değersiz olması ışığında, MB temkinli kalmayı
tercih edebilir ve bu olasılık bizim 50 baz puanlık indirim
beklentimizin de üzerindeki en önemli risk."
ENFLASYON İNDİRİMİ DESTEKLEMİYOR
Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi ise
PPK toplantısında faizlerde bir değişiklik beklemediğini ve
anketlerde ise çoğunluğun indirim beklentisi içinde olduğunu
söyledi. TCMB’nin "ne yapacağını" tahmin etmek
yerine "ne yapması gerektiğini" söylemenin daha
doğru olduğu bir dönemde bulunulduğu için kendi bakışının biraz
farklı olduğunu ifade eden Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Ayrıca, temel olarak da enflasyon görünümüne ilişkin
göstergelerin bu ay indirimi desteklemediğini düşünmekteyim.
Birincisi, ocak sonuçlarında çekirdek enflasyonda görülen düşüşün
çok sınırlı olması ve TCMB'nin faiz kararları için yüzde 5 ve
altına gerilemesini şart koştuğu çekirdek enflasyon trendinin
(mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış aylık değişimin 3 aylık
ortalamasının yıllıklandırılmış hali) yüzde 6 civarına doğru
yükselmiş olması. İkincisi, şubat ayında öncü göstergelerin manşet
enflasyonunda yeni bir gerileme olmayacağına hatta yükseliş
olabileceğine işaret etmesi. Üçüncüsü, getiri eğrisinin yataylığı
şartının yerine gelmesi (5 yıl tahvil faizi yüzde 7,80 ile yüzde
7,75 olan politika faizinin üzerinde) için kısa vadeli faizlerde
bir indirime gerek olmaması. Dördüncü ve sonuncusu ise gelecek
enflasyon beklentilerinde iyileşmenin bu ay hız kesmesi ve hatta
gelecek 24 ay beklentilerinin yükseliş göstermesi. Ayrıca, TL'nin
kırılgan görünümü, petrol fiyatlarında toparlanma eğilimi ve ABD
faizlerindeki yükseliş eğilimi de diğer aleyhte faktörler olarak
bahsedilebilir."
75 BAZ PUAN İNDİRİM TOLERE EDİLEBİLİR
Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz ise
Merkez Bankası’nın yarın gerçekleştireceği Para Politikası
Kurulu’nda faiz indirimi için alanı olduğunu, iç şartların faiz
indirimini gerektirdiğini ve dış şartların da faiz indirimine izin
verdiğini söyledi. Artan işsizlik oranı ve gerileyen tüketici
güveninin ekonomik faaliyetin döngüsel yavaşlama içerisinde
seyrettiğine işaret ettiğini belirten Yılmaz, "İç talebi
canlandırabilmek için döngüsel yavaşlamaya karşı para politikası
fiyat ve finansal istikrarı risk altına almadan genişlemeci yönde
kullanılabilir" dedi. Yılmaz, para politikasının reel
ekonomiye aktarımını etkinleştirebilmek için bankaların fonlama
maliyetini belirleyen ve müşterilerden talep ettikleri risk primine
baz teşkil eden faiz koridorunun üst bandında kayda değer indirim
gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Para piyasasındaki faiz oranı ile Merkez Bankası'nın politika
faizinin birbirine yaklaştıkça ekonomideki kaynakların adil dağılma
fırsatı bulduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Şubat ayında enflasyonun sayısal, istatistiki nedenlerle
yıllık bazda yükselmesini bekliyoruz. Bu nedenle politika faizinde
enflasyon görünümünü bozmayacak 25 baz puanlık sınırlı ve ölçülü
indirimin faiz koridorunun üst bandındaki 75 baz puanlık indirimle
pekiştirilerek para piyasasındaki faiz oranlarının MB politika
faizine yaklaştırılabileceğini düşünüyoruz. Bu kombinasyonda Merkez
Bankası'nın asli görevi fiyat istikrarı gözetilirken büyüme ve
istihdam politikaları desteklenebilir. Yurtdışı gelişmelere hassas
konumdaki üst bandın; küresel düşük enflasyon konjonktüründe,
merkez bankalarının faizleri negatif bölgeye ittiği, parasal
genişleme uyguladıkları dönemde 75 baz puanlık indirimi tolere
edebileceği söylenebilir. Ukrayna’da ateşkes sonrası barış umudunun
artması, Yunanistan konusunda cuma gecesi atılan yapıcı adımlar,
Fed'in faiz artırımını öteleme olasılığı, artırıma başlansa bile
artırımın zamana yaygın, son derece latif gerçekleşeceğinin
belirginleşmesiyle; piyasa yapıcısı bankalar için yüzde 10, diğer
bankalar için yüzde 10,50 oranında uygulanabilecek bir gün vadeli
faizin kurda ani değer kaybına sebep olmayacağını ve döviz borcu
bulunan şirketlerin bilanço riskini artırmayacağını
düşünüyoruz."
ANKETLER NE DİYOR?
Anadolu Ajansı Finans'ın gerçekleştirdiği beklenti anketine katılan
19 ekonomistin 14'ü PPK'dan faiz indirimi bekliyor. Ankete katılan
ekonomistlerden politika faizinde değişiklik beklediğini
bildirenler arasında 7 ekonomist 25 baz puanlık, 7 ekonomist 50 baz
puanlık indirim olacağını öngörüyor. Ankete göre borçlanma faiz
oranında (faiz koridorunun alt bandı) indirim olacağını tahmin 14
ekonomistin beklentilerinin medyanı 50 baz puan oldu. Piyasa
yapıcısı bankalara sağlanan fonlama faiz oranında indirim bekleyen
8 ekonomist ve marjinal fonlama faz oranında indirim bekleyen 9
ekonomistin tahminleri 50 baz puan oldu. TCMB'nin geçen ayki PPK
toplantısında marjinal fonlama oranı yüzde 11,25, açık piyasa
işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri
yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 10,75 ve
borçlanma faiz oranı yüzde 7,50 düzeyinde sabit tutuldu. Bir hafta
vadeli repo ihale faiz oranı ise 50 baz puan indirilerek yüzde 7,75
oldu.