Merkez Bankası dolar kuru için ne yapacak?
Abone olMilliyet yazarı Güngör Uras yükselen dolar kuruna karşı Merkez Bankası'nın yapabilecekleri ve sonuçlarını bugünkü köşesinden analiz etti.
Dolar kuru hafta içinde 2.73 lirayı aşarak tarihinin en
yüksek seviyesini gördü. Doların hızla yükselmesi sonrası ise
piyasaların yönü Merkez Bankası'na döndü.
Peki Merkez Bankası dolar kurundaki hızlı yükselişi durdurabilir
mi? Merkez Bankası kuru kontrol altına almak için neler
yapabilir?
Bu soruların yanıtını Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras bugünkü
köşesinden yazdı. Merkez Bankası'nın dolar kurunu kontrol etmek
için elinde bir tek 'faiz arttırımı' silahının
olduğunu söyleyen Uras, bu yönteminde işe yarama garantisi
olmadığının altını çizdi.
Uras, "Merkez Bankası bugünkü ortamda faiz artırmaya
cesaret edemeyeceğine göre, dolar fiyatındaki aşın artışı önleme
imkânı kalmamış demektir" yorumunda bulundu.
MERKEZ BANKASI ÇARESİZ DURUMDA
Uras'ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
"...
Bu durumda Merkez Bankası ne yapabilir? Doların fiyatının daha
fazla artmasını nasıl engelleyebilir?
Merkez Bankası her gün piyasaya ne kadar döviz satsa, döviz alıcı
bulur. Dolar fiyatı bir süre geriler. Sonra eskisi gibi artışa
geçer. Bankaların Merkez Bankası'ndaki döviz karşılıklarının
azaltılması dolar fiyatında gerileme yaratmaz.
Merkez Bankası piyasaya verdiği Türk parasını kısarak dolar
fiyatındaki artışı engelleyemez.
Merkez Bankası'nın bugün kullanabileceği tek bir silah vardır. O da
faiz silahıdır. (Özel açıklama: Bu yazıyı yazanın faiz
lobisiyle ilişkisi yoktur. Faiz bir araç olarak
değerlendirilmektedir.) Merkez Bankası faizi yarım puan,
bir puan değil, en az 5 puan (belki de daha fazla) artırırsa, dolar
fiyatında içeriden kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkan ek artışı
(belki) aza indirebilir. Ama bunun da işe yarama garantisi
yoktur.
Merkez Bankası bugünkü ortamda faiz artırmaya cesaret edemeyeceğine
göre, dolar fiyatındaki aşın artışı önleme imkânı kalmamış
demektir."
DOLAR KURU NEDEN YÜKSELİYOR?
Güngör Uras yazısının bir başka bölümünde ise doların neden en çok
Türkiye'de değer kazandığını yazdı:
"Dolar dünyada değer kazandığı için Türkiye'de de fiyatı artıyor.
Ama bizde dolar fiyatı bize benzer durumdaki ülkelerden daha fazla
artıyor.
Bunun nedenleri var: Ekonomimiz dolara normalin ötesinde
bağımlı. 400 milyar dolar döviz borcumuz var. Bu borcun yıl
içinde vadesi gelenlerinin ve ödenecek faizlerinin miktarı 180
milyar dolar dolayında.
Biz bu 180 milyar doları yıl içinde ödeyerek hesabı kapatmıyoruz.
Borcu döndürüyoruz. Biraz ödüyoruz, tamamına yakınını yeniliyoruz.
Basit anlatımla, öder gibi yapıyoruz. Ama tekrar borçlanıyoruz.
Burada sorun, alacaklıların tekrar borçlanma kapısını kapatması
riski.
Olağan döviz giderlerimiz ile gelirlerimiz arasında 40 milyar dolar
açık var. Buna cari açık deniliyor. Bu açığın kapatılması için her
ay ülkeye sermaye hareketiyle net 3.5-4.0 milyar döviz girişi
gerekiyor.
Sermaye hareketiyle gelen döviz, para kazanmak için gelen dövizdir.
Türkiye'ye döviz gönderen 1.70 TL'den bozdurduğu dövizi çıkarken
2.60 TL'den alırsa büyük zarara uğrar. Son zamanlarda dolar
fiyatının devamlı artışı sermaye hareketi ile döviz girişini
yavaşlattı. Bir ülkeye döviz gönderecekler, ülkenin büyüme
hızına, enflasyon oranına ve faiz getirişine bakar. Bizde büyüme
yavaşladı. Enflasyon ile faiz başa baş. Hatta enflasyondan
arındırıldığında faiz kaybettiriyor.
RİSKLİ EKONOMİ
Ülke ekonomileri küresel piyasalarda olduğu gibi değil de abartılı
olarak alınıp satılıyor. Uzun süre Türkiye ekonomisi, yaldızlı bir
ekonomi olarak satıldı. Şimdi ise olduğundan daha riskli bir
ekonomi olarak kabul ediliyor. Türkiye'nin bulunduğu bölgedeki
politik riskler, dış politikadaki yalnızlığı, çözüm sürecinin
belirsizliği, başkanlık rejimi tartışmaları, seçimde politik
dengelerin değişmesi olasılığı, ekonomi politikalarının
değişeceğine ilişkin bekleyişler bütünüyle Türkiye'yi dışarıdan
değerlendirenlerin kafasını karıştırıyor. Bütün bunlar
Türkiye'nin risk primini artırıyor.