Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Erdoğan'ın Pınarhisar cezaevi kirişlerinin arasından fırlattığı
ok 14 yıl sonra, yani dün hedefe vardı. Türkiye dün,
"Siyasi hayatı bitti. Muhtar bile olamaz"
denilerek dışlanan adamı Meclis''e giden merdivenleri
tüm haşmetiyle tırmanırken izledi.
8 yıl önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde
milletvekillerine, "Meclis'e girerseniz darbe
yaparız" diyen, Abdullah Gül seçilmesin diye e-muhtıra
yayınlayan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mensupları, tam kadro
Meclisteydi. Bu durum bile Türkiye'nin ne kadar normalleştiğinin
göstergesiydi.
CHP'li bir grup milletvekilinin yaptığı eylem, bitmişliğin ve
tükenmişliğin terbiyesizce bir tezahürüydü. Engin Altay
isimli vekilin alışılagelmiş düşük edebiyle Meclis Başkanı Cemil
Çiçek'e iç tüzük kitabını fırlatması ilginçti.
Hatırlarsanız Aylin Nazlıaka ayakkabısını fırlatma girişiminde
bulunarak bir akım başlatmıştı. Engin Altay dün bu denemeyi iç
tüzük kitabı fırlatarak geliştirdi. Hakkını yemeyelim, Ahmet Necdet
Sezer'den iyi fırlattı. Allah'tan Genel Kurul'daki koltuklar yere
monte edilmiş. Yoksa onu fırlatacaktı, yapamadı. Artık o
sahneyi de CHP kurultayında izleriz.
İşin şakası bir yana...
Yıllardır her seçim öncesi halktan yalvar yakar oy dilenen CHP'nin,
seçim biter bitmez aynı halkın iradesine küfretmesi alışık
olduğumuz bir durum.
Ben artık hiç yadırgamıyorum.
Dün yemin töreni sırasında sosyal medyaya göz gezdirdim.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesini hazmedemeyen birileri
yine bol bol hakaret yağdırıyordu.
Neler söylendi neler...
Vay oraya çıkamazmış da, yok indireceklermiş de, hep
savaşacaklarmış da falan filan.
Niye?
Sevmiyorlarmış da ondan.
E normal tabii...
Devleti yakarak, yıkarak seven ( ! ) bir zihniyet zaten
Erdoğan'ı sevemez. Ben hayatım boyunca ilaç seven haşere
görmedim, siz gördünüz mü?
*****
Gelelim Çankaya Köşkü'ndeki törene...
Abdullah Gül'ün "Görevi kardeşim ve dava arkadaşım
Erdoğan'a devretmekten onur duyuyorum" demesi ve
Erdoğan'ın "Biz Abdullah Gül kardeşimle bu yolda yürümeye
devam edeceğiz" sözünü duyan muhalif kesimden kaç kişi
geçici felç geçirdi acaba, merak ediyorum.
Ben katılamadım ama katılanlardan bazıları Çankaya Köşkü'ndeki
devir teslim töreni ve resepsiyonun kusursuz geçtiğini haber
veriyor.
Bazıları diyorum çünkü birileri memnun kalmamış! Dün ekranda
izlediğim Hürriyet'in yeni Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin
resepsiyon sonrası bağlandığı bir televizyon ekranında "Çok
fazla renkli bir şey yoktu" diye şikayet ediyordu.
"Renkli bir şey yoktu" derken neyi kasdetti,
ben merak ettim. Rus revü şov, direğe tırmanan kızlar
falan mı bekliyordu acaba?
Sedat Ergin, konuşmasında bir başka ayrıntı da verdi. Sunucu
hanımın "Resepsiyonda alkol servisi yapıldı
mı?" sorusuna seviç içinde "Evet şarabımı da
içtim" diye cevap vermesi anlamlıydı.
Şükürler olsun, laiklik gitmemiş! Yani tam gidecekken Sedat Ergin
yakalamış!
Bulunduğu ortamda içki varsa Türkiye'de her şeyin yolunda olduğuna
inanan, çağdaşlığı şarap kadehinde arayan, şarabı elinde kalan tek
laiklik sembolü olarak gören zihniyet daha ne kadar zavallılaşacak
merak ediyorum.
Sahi aklıma gelmişken sorayım...
Hani bu ülkede alkol yasağı vardı? Hani alkol yasaklanarak
birilerinin yaşam alanına ve özgürlüğüne müdahale edilmşti?
Erdoğan kendi eliyle içiriyor işte! Eminim ki CHP'liler gitse
onlara da "aksırıncaya, tıksırıncaya" kadar
içirirdi. Bu olanları ayık kafayla kabullenmek adamın zoruna
gider, bunun farkında...
Diktatör miktatör ama, o da bir kalp taşıyor netice itibari
ile...
******
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum.
Erdoğan Meclis'e yemin etmek için girerken, siyasi mücadelesinin
her alanında yanında yer alan eşi Emine Erdoğan'ın elini tutuyordu.
Aylardan beri arına, ırzına ve namusuna küfredilen bayan Erdoğan'ın
mutluluğu, gururu gözlerinden okunuyordu.
Tam da bu fotoğrafı izlerken, önüme bir başka görüntü
geldi.
Baktım ki Mecliste'ki yemin törenine ve resepsiyona katılmayan
Kemal Kılıçdaroğlu bir üst geçidin merdivenlerinde Mustafa
Sarıgül'ün elini tutuyor. Eğer mevzu bahis olan durum
merdivenlerse, birinin elinden tutması şart tabii. Yoksa şaşırıp
ters biniyor.
Bunu anlarım da...
Bulunduğu alt merdiven basamağı, siyesette bulunduğu yeri
simgeliyorken bu kadar mutluluk pozları vermesine, etrafına
gülücükler dağıtmasına bir anlam veremedim. Erdoğan önce
Meclis'in, ardından Çankaya'nın merdivenlerini arşınlayıp
tırmanırken, bu kadar mutlu ve gururlu değildi inanın.
"Ben o Erdoğan'ı oradan indireceğim"
demesine ise hiç anlam veremedim. Bu nasıl bir özgüven patlamasıdır
arkadaş, gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum!
Yahu birileri bunu, "Erdoğan'ın yolu yakında bu üst
geçitten geçecek. Aman geçit verme" diye işletmiş
olmasın?
Yoksa dün yaşananlar "Üst geçit devir teslim
töreni"ydi de biz mi anlamadık?
Bu durumu Epistemolojik ve tıpışmolojik yöntemle irdelemek farz
oldu!