Meral Akşener'den flaş açıklamalar! Seçim barajını konuşan iktidar yolcu demektir
Abone olCumhur İttifakı'nın gündemindeki seçim barajı ile ilgili konuşulanları değerlendiren İyi Parti Genel Başkanı Akşener, "Seçim barajını konuşan iktidar yolcu demektir" dedi. Akşener, karşı ittifaka katılma konusunda nokta koyarak 'Yan yana gelmemiz imkansız' ifadelerini kullandı.
İYİ Parti lideri Akşener Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuştu.
Akşener, partisinin genel merkezinde Öztürk'e yaptığı
değerlendirmelerde, Cumhur İttifakı'nda yüzde 10'luk seçim barajı
ile ilgili konuşulanlar için, “Barajı konuşan iktidar yolcu
demektir” dedi.
Öztürk'ün sorularına Akşener'in açıklamaları şu şekilde;
'Etik ve gerçekçi değil'
Öncelikle ortakların önce kendi aralarında, sonra kamuoyu önünde
konuşmalarını öneriyorum. Bir iletişim problemi olduğu ortada. Son
dönemde iktidarın ortakları nedense fikir ayrılıkları olan her
konuyu Twitter üzerinden veya basın aracılığıyla konuşmayı tercih
eder oldu.
AK Parti çevrelerinde barajın yükseltilmesiyle ne amaçlandığını anlamak zor değil. Bazı partileri, önerilen yüzde 12'nin altında değerlendirdikleri açık. ‘Siyasi etik' diye diye geziyorlar ama zora geldi mi kendilerince böyle cinliklerin peşine düşüyorlar. Bu hem etik olmayan hem de gerçekçi olmayan bir yaklaşım.
Küçük ortaksa, belli ki kendini riskte görüyor ve barajın
düşürülmesini istiyor. Bu da anlaşılabilir bir talep. Çünkü baraj
altı kalma ihtimali, siyasi manevra imkanını ortadan kaldırır,
etkisiz eleman haline getirir. Belli ki bunu istemiyor. Yoksa
yıllarca mevcut barajı savunmuş bir anlayışın, bu hamlesi başka
türlü açıklanamaz.
Neden aşı yaptırırken fotoğraf çekilmedi?
Meral Akşener, “Ben hacca gittim. O nedenle aşı yaptırırken
fotoğraf vermedim” dedi…
'Tartışmaların merkezinde millet iradesinin egemenliği
olmalıdır'
Ama unutmayalım ki, siyasetin kuralları, bir partinin ikbali
üzerine bina edilemez. Edilirse, orada sistemin adı demokrasi
olmaz, ‘Yazıhanem açık kalsın” anlayışı olur. Elbette bunların
hepsi konuşulabilir, tartışılabilir. Ama bu tartışmalar bütüncül
bir şekilde yapılmalıdır.
Tartışmaların merkezindeyse milletimiz ve millet iradesinin egemenliği olmalıdır. Cumhur İttifakı'nın oyları düştü ve ikbali riske girdi diye bu alanda atılacak, merkezinde milletin olmadığı her adım, ahlaken tartışmalı hale gelir.
'Başka evrende yaşıyor'
Siyaset millete hizmet için yapılır. Vatandaşınıza dokunmak, sesini
duymak zorundasınız. Derdini dinlemek, ne yiyor, ne içiyor bilmek
zorundasınız. Bunları bilirseniz, memleketin meselelerini doğru
teşhis edersiniz. Doğru tedavinin de ilk şartı doğru teşhistir.
Sayın Erdoğan, siyasetinin ilk yıllarında sokağı bilirdi. Vatandaşa dokunurdu. Ama saray onu milletten ve dolayısıyla gerçeklerden kopardı. Kendisi maalesef artık başka bir evrende yaşıyor. Türkiye'nin meseleleri ancak siyaset içinde çözülebilir. Bu da ancak siyaset, vatandaşı duyarsa, ona dokunursa, ayağına giderse olur. Milletine yabancılaşmış bir siyasetin memlekete vereceği bir şey olamaz.
Vicdanlarda açılan yaralar zor kapanır
Selçuk Özdağ ve aynı gün Orhan Uğuroğlu'na yapılan saldırıdan
sonra “Saldırı emrini kimin verdiği” konuşuluyor. Ben de aynı
soruyu Akşener'e yönelttim. Akşener'i dinliyorum:
“Bu hukuki bir mesele. Cevabı emniyet, yargı bulacak. Kimin
azmettirdiği ortada. Bir anlamda, herkesin bildiği bir sır bu. Ama
ben siyasetin geldiği nokta açısından üzgünüm. Vücuttaki yaralar
iyileşir. Ancak, siyasette, vicdanlarda açtığı yaralar zor kapanır.
Hele de ülkeyi yönetenler bu işin önünü almazsa, bu yaralar kangren
olur ki, onun da memleketimize bedeli ağır olur.
Siyaset, hizmette rekabet alanıdır. Söylediğini beğenmediğiniz
rakibinize saldırtırsanız o siyaset olmaz. Bunlar saldırı da değil.
Saldırı yüzünüze karşı yapılandır. Bu yapılanlar namert birer pusu.
Bunu da aslında bir aydın hareketi olan ‘Milliyetçilik' adına
yapıyorlar. Böyle Milliyetçilik olmaz.”
Benzer olayların meydana gelmemesi için neler yapılmalı? Akşener'in cevabı şöyle: “Bu olayların davalarına bir bakın. Ortada planlı, organize bir iş var, ama soruşturmalar, davalar hep ‘Müessir fiilden' açılıyor. Örneğin danışmanım Murat İde'ye saldıranlar… Evinin önünde hepsi araçlarından aynı anda iniyor ve saldırıyor. Yani her şey planlı ve organize. Suç da organize. Ama soruşturma ya da davanın dayandığı kanun maddesi ‘Müessir fiil', yani hafif yaralama. Bu kadar organize işlere böyle soruşturmalar ödül gibidir. Bu kafayla önleyemezsiniz.”
"Cumhur İttifakı'yla yan yana gelmemiz
imkansız''
İYİ Parti'nin, AK Parti ile “Kapı arkası diplomasi” yürüttüğü iddia
edildi. Akşener'e, “AK Parti ile herhangi bir temasınız var mı?”
diye sordum. Cevabı şöyle oldu: “AK Parti ve MHP genel
başkanlarının geçmişte birbirlerine ettikleri hakaretlerden,
taktıkları lakaplardan sonra bugün, ‘Etle tırnak olduk' dediklerini
görünce, sanıyorlar ki, siyasetçilerin hepsi böyle davranır.
İlkeler değil, menfaatler üzerine kurulmuş bir ittifakın parçası oldukları için, doğal olarak her siyasetçinin aynı ilkesizliğe meyledebileceğini düşünüyorlar.
Meral Akşener böyle bir şey yapmaz. Bizim en büyük gücümüz, açık
ve şeffaf oluşumuz. Çünkü biz ilkelerimizle siyaset yapıyoruz.
Bu ilkeler ışığında baktığınızda, bizim Cumhur İttifakı'yla yan
yana gelmemize imkan yok. Ben bunu söyledikçe nedense iktidar
medyası, bu iddiaları gündeme getirip küçük ortağın sinirlerini
zıplatıyor. Altını çizmek isterim ki; endişeye mahal yok. İktidarın
küçük ortağının içi rahat olsun.”
"İktidarın ve vatandaşların Türkiye'si çok
farklı''
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “sahada”, vatandaşla iç içe.
Vatandaşın ne yaşadığını yerinde görüyor, biliyor. Akşener
vatandaşın Türkiye'siyle, AK Parti'nin anlattığı Türkiye arasında
büyük fark olduğunu belirtiyor. Sahada gördüklerini hatırlatıp
“Farklı Türkiye'yi” soruyorum. Akşener sıralıyor:
İktidarın enflasyonu başka, milletin enflasyonu başka.
İktidarın iddia ettiği zenginlik, sokakta, hanelerde yok.
İktidarın işsiz sayısı başka, milletimizin işsiz sayısı başka.
Ekonomi zaten sıkıntıdaydı, pandemi de üzerine ayrı bir yük getirdi.
Millet böyle zamanlarda devleti yanında görmek ister. Ama Türkiye'yi yönetenler, millete destek vermek yerine, yine o beş müteahhide destek vermeyi seçti.
Akşener, Covid-19 aşı sayısının yetersizliğiyle ilgili şunları söyledi: “15 Aralık olarak açıklanan tarihte uygulama başlamayınca, vatandaşlarımız haklı olarak endişelenmeye başladı. Böyle dönemlerde milletimizin devlete olan güvenini korumak zorundasınız. Ben hâlâ, net bir takvim ve bilgilendirme bekliyorum.”