Meral Akşener'den 'Altılı Masa toplantısına gidecek misiniz?' sorusuna yanıt
Abone olİyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, hakarete varan suçlamalar yönelttiği altılı masayla ilgili 'Pazartesi günkü Altılı Masa toplantısına katılacak mısınız?' sorusuna "Genel İdare Kurulu üyeleri gitmem yönünde karar verirse toplantıya katılırım" yanıtını verdiği öğrenildi.
İyi Parti Genel Başkanı Akşener, ağır suçlamalarda terkettiği
Altılı Masa'nın ardından partisinin belediye başkanları ile bir
toplantı gerçekleştirdi.
Akşener'in toplantıda, bugün saat 17:00'de 5 lider arasında gerçekleşecek liderler buluşmasına davet edilmediğini söylediği öğrenildi.
Haber Global'in aktardığına göre, Akşener'in belediye başkanları ile görüşmesinde pazartesi günkü Altılı Masa toplantısına dair soruya ise, "Genel İdare Kurulu üyeleri gitmem yönünde karar verirse toplantıya katılırım" yanıtını verdiği öğrenildi.
Meral Akşener neler demişti?
Akşener, altılı masanın 6 Mart Pazartesi günü yapılacak toplantısı öncesi dün düzenlenen Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısının ardından açıklama yapmıştı.
Konuşmasına, "En sonda söyleyeceklerimi en başta söyleyeyim."
diyerek başlayan Akşener, "Geldiğimiz noktada İYİ Parti bir kıskaca
alınmış, bir dayatmaya mecbur bırakılmış, tıpkı yıllardır Türk
milletine yapıldığı gibi ölümle sıtma arasında bir tercihe
zorlanmıştır ve elbette buna boyun eğmeyecektir. Sağduyusunu azme
çevirecek, kişisel ikbal hesapları için üretilmiş devşirme bir
siyasetin 'hınk deyicisi' olmayacaktır." ifadelerini kullandı.
"Kuyruklu yalanlar, milletin kazandığı hakikate tercih edildi"
Bu nedenle geçen sene milletin ve memleketin ihtiyaçlarını düşünerek 5 siyasi partiyle çok önemli bir adım attıklarını hatırlatan Akşener, şöyle devam etti:
"Tüm farklılıklarımıza rağmen Türkiye için ortak dertlerimize ve bu dertlerin çözümüne yönelik önerilerimize dair güçlendirilmiş parlamenter sistem anayasa değişikliği teklifi ve ortak politikalar metni gibi birçok önemli konuda mutabakat sağladık. Dün gerçekleşen toplantıda nihayet ortak cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tartıştık. Bu doğrultuda 5 siyasi parti tek bir ismi dile getirerek Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı yönünde görüşlerini beyan ettiler. Biz de İYİ Parti olarak 3 yılı aşkın bir süredir sokaklarda, dükkanlarda ve meydanlarda sıklıkla duyduğumuz, milletimizin yoğun bir teveccüh gösterdiğine hemen her yerde şahit olduğumuz ve yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında da uzun süredir Sayın Erdoğan'a karşı açık ara kazandığını gördüğümüz iki ismin adaylığı konusunda görüşümüzü beyan ettik. Bu iki isim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'mız Sayın Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'ydu. Bunun da yanında aday belirleme sürecinin sağlıklı yönetilmesi için her bir siyasi partinin ayrı ayrı belirleyeceği araştırma şirketlerinin yapacakları çalışmalar ışığında ortak cumhurbaşkanı adayının veriye dayalı, rasyonel ve objektif bir usulle belirlenmesini de önerdik. Ancak maalesef bu görüş ve önerilerimiz masadaki paydaşlar tarafından kesin bir biçimde reddedildi ve altılı masanın son toplantısında bir tırnak içi anlayışa varıldı. Bu vesileyle anlamış olduk ki şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki kişisel ajandalar uğruna mübah sayılan kuyruklu yalanlar milletin kazandığı bir büyük hakikate tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar, 85 milyonun kazandığı kutlu bir zafere tercih edilmiştir."
"Altılı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir"
Akşener, İYİ Parti'yi bunun için kurmadıklarını, partilerinin ilk günden itibaren bir kez bile "Önce ben, önce İYİ Parti" demediğini vurgulayarak "Önce millet, önce memleket demekten asla vazgeçmedik. Bir kez bile milletimize verdiğimiz sözden dönmedik, caymadık. Yeri geldi, parti çıkarlarımı göz ardı edip milletimiz için fedakarlık ettik. Yeri geldi şahsi hedeflerimizi kenara itip, milletimiz için feragat ettik." değerlendirmesinde bulundu.
Yeri geldiğinde siyasi hesapları reddedip "millet için inat ettiklerini" dile getiren Akşener, şunları söyledi:
"Hakarete uğradık, dişimizi sıktık. İftiraya uğradık göğüs gerdik, linç edildik, yıkılmadık. Bıkmadan, usanmadan vazgeçmeden konuştuk, anlattık, dinlettik, gösterdik. Ancak ne yazık ki olmadı, olamadı. Üzülerek söylüyorum ki geldiğimiz son noktada dün itibarıyla altılı masa, artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir.
Milletimizin ortak iyiliği için, iyi niyetle oturduğumuz bu masa, artık potansiyel adayların tartışılabildiği bir ortak akıl platformu olmaktan çıkmış, tüm alternatiflerin kara listeye alınarak tek bir adayın tasdiki için çalışan bir noter masasına dönüşmüştür."
"Ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olacağız"
Geçen 1 yıllık süreçte Türkiye'de demokrasinin yeniden inşası için çok önemli ve kıymetli imzalar attıklarını belirten Akşener, "Dolayısıyla biz ne olursa olsun imzamızın ve milletimize verdiğimiz her sözün arkasındayız. Ancak ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olacağız. 85 milyonun geleceğini kişilerin tahakkümüne teslim edip tehlikeye atmayacağız." diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Cumhuriyet'in yeni asrını göz göre göre "hiç etmeyeceklerini", milletin kazanma ümidini yok etmeyeceklerini, Türk devletinin varlığını, Türk milletinin iradesini "bir kişinin iki dudağı arasına" bırakmayacaklarını dile getirdi.
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na çağrı
Akşener, şunları kaydetti:
"Ülkemizi sadece kriz üreten bir ucube sisteme mahkum etmeyeceğiz. İlk gün olduğu gibi bugün de inatla ve ısrarla 'ben' değil 'biz' demeye devam edeceğiz. Millet iradesine uzanan elleri çekecek, tüm dayatmaları yıkacak, milletimizin sesini tüm Türkiye'ye duyuracağız.
İşte bu yüzden Sayın Mansur Yavaş'a ve Sayın Ekrem İmamoğlu'na bir çağrıda bulunmak istiyorum. Değerli başkanlarım, siz bu milletin iradesiyle seçildiniz, üzerinize atılan tüm iftiralardan alnınızın akıyla çıktınız. Tüm engellemelere rağmen çok çalıştınız, görevinizi en iyi şekilde yaptınız. Milletimizi enkazın altında bile yalnız bırakmadınız. Ne mutlu size ki milletimiz gayretlerinizi gördü, yanınızda durdu. Milletimiz emniyetimizi anladı, başının üstünde taşıdı. Milletimiz sizleri sevdi, bağrına bastı. Ve bugün de çok kritik bir kırılmanın eşiğinde sizi göreve çağırıyor."
"Bu vazife, milletin sesini duyma vazifesidir"
100 yıl önce olduğu gibi bugün de vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığının tehlike altında olduğunu, kurumların yıpratıldığını öne süren Akşener, milletin istiklalini kendi azil ve kararına bağladığını, Yavaş ve İmamoğlu'na da "Ateşten bir gömlek giymeyi" vazife kıldığını vurguladı.
Akşener, "Bu vazife Cumhuriyet'imizin yeni asrının şafağında yepyeni bir sayfa açma, sadece bir dayatmayı değil topyekun bir dayatmacılığı yıkma vazifesidir. Bu vazife, sadece bir kişiyi değil kendini milletten büyük gören çirkin bir zihniyeti yenme vazifesidir. Bu vazife, sadece bir seçimi değil geleceğimizin tüm seçimlerini kazanma vazifesidir. Bu vazife, milletin sesini duyma, millet iradesini yeniden hakim kılma vazifesidir. Bu vazife, milletin hakkını millete teslim etme vazifesidir." dedi.
"Bu reddedilemez, görmezden gelinemez bir vazifedir"
Bu vazifenin Cumhuriyet'in 100'üncü yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyetler hedefine ulaşma görevi olduğuna işaret eden Akşener, "Nasıl ki bundan 100 yıl önce aynı vazife, şanlı bir iradeyi tüm engelleri aşıp Samsun'a çıkarttıysa 100 yıl sonra bugün de bu vazife, prangalardan sıyrılıp milletin sinesine varmayı emretmektedir. Hiç şüphemiz yoktur; bu vazife, reddedilemez, görmezden gelinemez bir vazifedir. Çünkü bu çağrının sahibi millettir çünkü bu sözün sahibi millettir, çünkü bu karar milletindir." ifadelerini kullandı.
Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu saatten sonra bizlere düşen bir seçim yapmaktır; ya ışıl ışıl bir güneşin altında dimdik duracağız ya da uzayan bölgelerde kaybolacağız. Ya şanlı bir mücadelede milyonlarla yürüyeceğiz ya da trajik bir hikayede figüranlık yapacağız. Ez cümle ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız. İnanıyorum ki hep birlikte tarih yazacağız."