Meral Akşener: Bize gelen gömleğini çıkarmasın

Abone ol

''Vatandaşa ulaşacak merkezde bir siyasi organizasyon var artık.'' diyen Meral Akşener, herkesi kucaklayan bir dille ''Bize gelenin gömleğini çıkarması gerekmiyor'' ifadelerini kullandı.

İYİ Parti'yi kurduktan sonra seçim çalışmalarına Bitlis'in Ahlat ilçesinden başlayan Meral Akşener, Hürriyet gazetesine verdiği röportajda açıklamalarda bulunurken ''Bize gelen gömleğini çıkarmasın'' dedi.

''BİZE GELEN GÖMLEĞİNİ ÇIKARMASIN''

Merkez sağdaki boşluğu dolduracak mısınız?

Merkez sağ seçmeni yerinde duruyor. Bu seçmen, Batı’da CHP’ye, orta Anadolu ve buralarda Ak Parti’ye kaydı, biraz da MHP’ye. Cumhuriyet değerlerinin korunacağı, Atatürk’ün hele anasına sövülmenin ‘cıs’ olacağı bir alanın yaratılacağı, tacizin, tecavüzün, işkencenin ortadan kaldırılacağı, üretimin olacağı, nefes alınacak, vatandaşa ulaşacak merkezde bir siyasi organizasyon var artık. Aytun Bey’in gömleğini çıkarması gerekmiyor. Onur Aydın diye bir kardeşimiz var, solcu, gömleğini çıkarması gerekmiyor. Durmuş Yılmaz, muhafazakâr mesela. Gömleklerini çıkarmadan bu milletin bütünlüğü, mutluluğu, kavga dilinin ortadan kalktığı, hayat tarzına saygılı bir Türkiye için çalışacağız. Hep şu dendi, “ya cumhuriyet ya Osmanlı”. Hayır biz öyle demiyoruz, “Cumhuriyet ile Osmanlı” diyoruz. Laiklik veya din dediler. Biz “Laiklik ile İslam” diyeceğiz. “Demokrasi ile cumhuriyet” diyeceğiz.  


KÜRT MESELESİ DEĞİL GÜNEYDOĞU MESELESİ!

Kürt meselesinde tavrınız ne olacak?

Biz ona ‘Kürt meselesi’ değil, ‘Güneydoğu meselesi’ dedik. Çünkü Kürt meselesi dediğiniz zaman şöyle bir şey oluyor: Şuurun altına şöyle bir mesaj iletiyorsunuz. Kürtler problem! Evet bizim burada problemlerimiz var. Ekonomik, sosyal, siyasi, açılımların getirdiği çıta yüksekliğinin yarattığı bir hayal kırıklığı ve bir de eli silahlı terör var. Bugün iri yarı laflar ederek bir dakikada çözemezsiniz. Dokunarak, birbirimizi anlayarak, açık seçik konuşarak üzerine gitmeliyiz. 

Ahlat’ta ev tutmanız sadece Türklerin Anadolu’ya girişiyle ilgili değil sanırım. Kürtlere de mesaj veriyor musunuz?

Herkese bir mesaj. “Sen Türksün, ben Kürdüm” diye bir şey yok. Herkes kendinin ne olduğunu bilir. Babamın ailesi Yunanistan’a Diyarbakır’dan gönderilmiş. Ailemin geldiği yer Diyarbakır. Bir de etnik aidiyetin günümüzde psikolojik olduğuna ve buna da saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. Aidiyetiniz sizinle alakalı ve çok kıymetli. Karşılıklı saygı göstermeliyiz.

''SOSYAL MEDYAYI ESKİSİ GİBİ TAKİP EDEMİYORUM''

Ya çok seviliyor ya da hiç sevilmiyorsunuz.  Bunlar kim; biliyor musunuz?

Biliyorum. Sosyal medyayı eskisi gibi takip edemiyorum. Ama geçmişte twitter’ımı tamamen kendim takip ettim. Genç bir kesim var. Seküler, Atatürk’ün değerlerine çok bağlı ve korkan. Bir kere “Türkiye elimizden gidiyor” diyenler seviyor. Ama biraz da temkinliler. “Tamam bakalım ne yapacak” diyorlar. Bir diğer kesim, kadınlar. Bana göre daha genç bir kadın grubu. Erkeklerde, muhafazakâr alandan da var, merkez sağ ve kendini milliyetçi olarak tanımlamış insanlarda da var bu sempati. 

''ERDOĞAN SİYASİ KUMAŞI YÜKSEK BİR İNSANDIR''

Peki kim sevmiyor?

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başkanı Sayın Erdoğan, siyasi kumaşı yüksek bir insandır ve rakibi iyi tespit eder. MHP’nin genel başkanlığına aday olduğumu açıkladığım andan itibaren beni de formatlamaya kalktılar. Kimisi FETÖ’cü dedi, kimisi bilmem ne! Onun getirdiği bir kanaat var. Bir de Adalet ve Kalkınma Partisi’yle hayatını özdeşleştirmiş “Kaybederse bana ne olur” diyen bir seçmen kitlesi var. Oradaki his buraya yansıyor. Fakat çok ilginçtir, o kitlenin içinde bile bir vicdan devreye giriyor. Benimle ilgili o kadar çok haksızlık yapıldı ki, bir süre sonra insanların vicdanı devreye girdi. 

''FETÖ KONUSUNDA ERDOĞAN'I SAMİMİ BULUYORUM''

Parti programında FETÖ ile mücadele var. “15 Temmuz gerçeğini ortaya çıkarmak şehitlerimize karşı namus borcumuzdur” diyorsunuz. OHAL ile yürütülen mücadelenin yeterli olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Sayın Erdoğan’ın bu konuda samimi olduğunu düşünüyorum. Kişisel olarak 17-25 Aralık’tan bu yana canının yandığına inanıyorum.  Fakat öyle bir geçirgenlik ve iç içe geçmişlik var ki, kimin eli kimin cebinde belli değil. Samimiyetle mücadele etmek istediğine inanıyorum ama bu mücadelenin gerçekten olduğuna inanmıyorum. Şöyle bir durum var: Eğer siz FETÖ’cülük üzerinden bir kriter koymazsanız, yani senin FETÖ’cün kaçar, benim FETÖ’cüm tutuklanırsa bu adaleti ortadan kaldırır ve aynı zamanda da işi sulandırır. 

''BENİM SÜLALEMDE YOK''

Herkesin bir FETÖ’cüsü mü var?

Ben hariç ağırlıkta olduğu görülüyor. Benim sülalemde yok. 

Ama siz de FETÖ’ye yakın olmakla suçlanıyorsunuz.

Evet. Mesela bana “Meral Kılıçdaroğlu” diyen İsmail Kahraman “Belam” dediğim için beni mahkemeye verdi. İfade vermeye gittim Çarşamba günü. Bu kişinin bana söylediği sözlerde direk FETÖ suçlaması var. E elin sopası yok, bak damadı kaçak. 1000 yaşında adam. Ben kendisine “İsmail Akşener” desem, ne kadar iğrenç. Defalardır kamuoyuna beyanda bulunuyorum. Bu mücadeleyi yapanları göreve çağırıyorum. Benim dokunulmazlığım yok. Varsa bir terör örgütüne yandaş olmak, sempati duymak gereğini yapmanız lazım. Yok iftiraysa, o zaman o iftirayı atana da gereğini yapacaksınız. Bu nasıl bir devlettir ki, 8 yıldır evinin önünde polis kulübesi olan bir eski İçişleri Bakanı’nın ne olduğunu bilmiyor. Bir kere FETÖ’nün sermayedarları kaçtı kardeşim. Yeni bir iddia var.

Nedir o?

Diyorlar ki garibanlar hapiste, bir sektör oluştu. Parayı veren kaçıyor. Bu vicdanları yaralar. Ben iddialıyım. Şahsım, partim adına, altına imza attık, bu konuda mücadele etmek namus borcumuzdur. 

Günün Önemli Haberleri