Menemen olayı ile ilgili şok belge
Abone olİrticaî kalkışma olarak sunulan Menemen Olayı ile ilgili önemli belgelere ulaşıldı. Genelkurmay'ın raporları ezber bozuyor.
'İrticaî kalkışma' şeklinde sunulan Menemen Olayı ile ilgili
önemli belgelere ulaşıldı. Genelkurmay ve Emniyet arşivi, Kubilay'ı
katledenlerin esrarkeş olduğunu ortaya koyuyor. Genelkurmay, ayrıca
dönemin yerel idarecilerini, haberdar olmasına rağ-men olaylara
seyirci kalmakla suçluyor.
Tarihe 'Menemen Olayı' olarak geçen Asteğmen Kubilay'ın
katledilmesinin üzerinden 76 yıl geçti. Ancak 'irticaî kalkışma'
olarak sunulan hadiseyle ilgili şüpheler zihinlerden hiç çıkmadı.
Gerek Mehdiliğini ilan edip topladığı bir avuç müridini esrar
içirerek kendisine bağlayan Derviş Mehmet'in kimliği, gerekse resmî
makamların olay sırasındaki ihmalleri, resmî teze karşı çıkan
araştırmacıların "komplo" iddiasına yol açtı. Bu tartışma her 23
Aralık'ta yeniden gündeme gelirken, Zaman olayın perde arkasıyla
ilgili önemli bir belgeye ulaştı.
1. Kolordu Komutan Vekili Mustafa Paşa'nın hazırladığı Menemen
Raporu, 26 Aralık 1930 tarihini taşıyor.
Emniyet raporu: Esrarlı sigarayla tasarrufunu artırıyormuş
Kubilay'ı öldüren Derviş Mehmet'in çevresindeki insanları esrarla
etki altına aldığına ilişkin bir başka resmî bilgi de Emniyet Genel
Müdürlüğü kayıtlarında yer alıyor. Dönemin İçişleri Bakanlığı'na 25
Aralık 1930'da "Vali Kazım" imzasıyla gönderilen 7 maddelik raporun
4. maddesinde şunlar yazılı: "Bunların hepsinde esrar ve esrarlı
sigara olup, Derviş Mehmet bunları Manisa'da alıştırmış ve bununla
da tasarrufunu artırıyormuş."
O dönemde Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti olarak adlandırılan
Genelkurmay Başkanlığı'na ait 26 Aralık 1930 tarihli bir belge,
hükümet yetkililerinin ihmallerine dikkat çekiyor. Genelkurmay
tarafından Menemen'e gönderilen 1. Kolordu Komutanı Vekili Muğlalı
Mustafa Paşa (Mustafa Muğlalı) hadiseden üç gün sonra Ankara'ya
ilettiği raporda Derviş Mehmet'in şüpheli hareketlerinin yetkili
mercilerce bilindiğine işaret ediyor. Buna rağmen gerekli takibatın
yapılmadığı; uzaktan seyirci kalınarak adeta "olay çıkmasına göz
yumulduğu" ima ediliyor. Emniyet arşivlerindeki bir belgede ise
Derviş Mehmet'in etrafındaki insanları esrara alıştırıp, istediğini
yaptırdığı belirtiliyor. Dokuz maddeden oluşan dört sayfalık
Genelkurmay raporunda da kendisini 'Mehdi' ilan eden Derviş
Mehmet'in Manisa'da bir esrarkeş kahvesini mekan edindiği ve
çevresindeki insanlarla uzun süre şüphe uyandıracak fiiller içinde
bulunduğu kaydediliyor. Derviş Mehmet'in bu şüpheli halinin
bilinmesine rağmen ortadan kaybolduğuna dikkat çekilen raporda,
"Kayboluşları Manisa hükümetine bildirilmesine rağmen, Menemen'e
gelene kadar 15 gün boyunca gezdikleri civar köylerde ahaliye
telkinatta bulunmalarına rağmen bundan haberdar olunmaması ve
hükümet konağı önüne gelene kadar Menemen hükümetinin bundan hiçbir
suretle malumat almaması" eleştiriliyor.
Genelkurmay raporunda Menemen kaymakamı ve ilçe jandarma komutanı
hakkında da ağır suçlamalar var. Kaymakamın hükümet konağına çok
sonradan geldiği ve olan bitene uzaktan seyirci kaldığı
kaydedilirken, jandarma kumandanı için, "Hükümet konağı içerisine
dört neferiyle birlikte girerek kadın gibi saklandı." ifadeleri
kullanılıyor.
"Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti'nin 26/12/1930 tarihli ve 6747
No'lu tezkeresinin suretidir" üst başlığı bulunan dokuz maddelik
raporun 6. maddesinden bazı satırbaşları şöyle: "Şu mes'elede çok
şayan-ı dikkat ve mühim gördüğüm noktalar Manisa'da ilk önayak
olarak ortaya atılan bu şerirlerin Manisa'da iken bir esrarkeş
kahvesinde daimi surette içtima ederek orasını tekke haline
getirdikleri ve son zamanlarda hepsinin sakal bırakmak suretiyle
bütün bütün calib-i şüphe vaziyet aldıkları ve bu hal Manisa
zabıtasınca da malum olduğu halde Manisa'dan birdenbire
gaybiyetleri ve hatta bu gaybiyetlerin aileleri tarafından hükümete
malumat verilmesi üzerine Manisa hükümetinin bunlar için hiçbir
teşebbüste bulunmaması ve civar kazaların nazar-ı dikkatleri
celbedilmemesi gerek Manisa'da gerekse haricinde teşkilatların olup
olmadığı hakkında tahkikat ve tetkikat yapılmayarak işin tesadüfe
bırakılması Manisa'dan ayrıldıktan sonra Paşaköy, Yağcılar,
Bozalan, Çukurköy ve civarlarında on beş gün dolaşarak ahaliye
birtakım telkinatta bulunmalarından hiç kimsenin haberdar olmaması
23/12/1930 günü sabah namazına doğru musellahan ve birlikte sabah
namazını kılarak ve camiden ellerine bir de bayrak alarak yine
ahali ile camiden çıkışlarından ve sabahleyin hükümet konağı önüne
kadar gelişlerinden Menemen hükümetinin hiçbir suretle malumat
almaması..." Aynı maddenin sonunda kaymakamlık ve jandarma
komutanının tavrı da şu sözlerle eleştiriliyor: "Menemen kaymakamı
beyin, hükümet konağı cihet-i askeriye tarafından işgal edildikten
sonra ancak hükümete gelmesi ve bu zamana kadar adeta seyirci
vaziyetinde kalması ve bir silah arkadaşı koyun gibi karşısında
boğazlanırken Menemen jandarma kumandanının dört neferi ile hükümet
konağı içerisine girerek kadın gibi saklanması..."
Raporun 7. maddesinde ise Kubilay'ın askerlerinin neden cephanesiz
olduğu sorgulanıyor: "Sevk u idare hatalarına alaydan telefonla
kuvvet talep eden jandarma kumandanı şu kuvvetin ne için ne
maksatla ve ne gibi bir vaziyet karşısında talep edildiği hakkında
alayı tenvir etmemiştir. Jandarma kumandanının noksan olarak
verdiği bu malumat alayca gönderilen ilk bölüğün cephanesiz olarak
yola çıkarılması kuvvetlerin vaziyeti hakim olmasına sebep
olmuştur."
Emniyet raporu: Esrarlı sigarayla tasarrufunu
artırıyormuş
Kubilay'ı öldüren Derviş Mehmet'in çevresindeki insanları esrarla
etki altına aldığına ilişkin bir başka resmî bilgi de Emniyet Genel
Müdürlüğü kayıtlarında yer alıyor. Dönemin İçişleri Bakanlığı'na 25
Aralık 1930'da "Vali Kazım" imzasıyla gönderilen 7 maddelik raporun
4. maddesinde şunlar yazılı: "Bunların hepsinde esrar ve esrarlı
sigara olup, Derviş Mehmet bunları Manisa'da alıştırmış ve bununla
da tasarrufunu artırıyormuş."
23 Aralık 1930'da Menemen'de neler yaşandı?
Mustafa Fehmi Kubilay, Giritli Hüseyin ve Zeynep çiftinin çocuğu
olarak dünyaya geldi. 1906 doğumlu Kubilay'ın asıl mesleği
öğretmenlikti. 23 Aralık 1930'da İzmir'in Menemen ilçesinde meydana
gelen olay sırasında askerlik görevini yapıyordu. 'Mehdi" olduğunu
iddia eden Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) 7 Aralık'ta, 6 müridiyle
Manisa'dan yola çıkarak, civardaki Paşa köyünde yaptıkları hazırlık
ve propagandalardan sonra 23 Aralık sabahı, gün doğarken
tekbirlerle Menemen'e girdi. Belediye meydanında çevresine
topladığı yaklaşık yüz kişiyle hükümet karşıtı sloganlar atmaya
başladı. Silahlı olan asiler bir müfrezenin başında olaya müdahale
eden Asteğmen Kubilay'ı, hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki
iki mahalle bekçisini öldürdü.
Olay, arkadan yetişen askerî birlikler tarafından şiddetle
bastırılırken, Derviş Mehmet ve iki müridi öldürüldü. 31 Aralık
1930'da toplanan bakanlar kurulu, Menemen ilçesi ile Manisa ve
Balıkesir merkez ilçelerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan
edilmesine karar verdi. Sıkıyönetim komutanlığına 2. Ordu Kumandanı
Fahrettin Paşa (Altay), Divan-ı Harp Reisliği'ne 1. Kolordu Komutan
Vekili Muğlalı Mustafa Paşa atandı. Olay 1 Ocak 1931'de Denizli
Milletvekili Mazhar Müfit (Kansu) ve arkadaşlarınca verilen soru
önergesiyle TBMM gündemine getirildi. Soru önergesini Başbakan
İsmet Paşa (İnönü) cevaplandırdı. Daha sonra sıkıyönetim ilanına
ilişkin önerge tartışıldı ve oybirliğiyle kabul edildi.
ZAMAN