Menderesin ipi çoktan çekilmiş
Abone olYassıada duruşmalarında Menderes aleyhine olmadık suçlamalar yöneltildiği ortaya çıktı.
Başbakanlık’ın araştırmacıların hizmetine sunduğu Yassıada
arşivinde ilk araştırmayı yapan Zaman, tarihî belgeleri yayınlamayı
sürdürüyor.
Adnan Menderes ve Demokrat Parti mensupları Yassıada’da 14 ayrı
davadan yargılandı. Üç idam, 12 müebbet ve yüzlerce ağır hapis
cezası çıktı. 11 ay süren duruşmalarda şaşırtıcı suçlamalar
yöneltildi. Bunlara ilişkin deliller de mahkeme dosyalarına girdi.
Duruşma heyetinin değerlendirmeye aldığı suç delilleri arasında
ülke genelinde camilere yapılan yardımların listesinden Kur’an-ı
Kerim basımına, Eyüpsultan’a yapılan hizmetlerden vatandaşın
teşekkür telgraflarına kadar birçok ‘belge’ bulunuyor. Görevi
kötüye kullanma davasının 22. dosyasında Kur’an-ı Kerim sayfası
bile var. 1960’ların başında Almanya’ya Kur’an-ı Kerim baskı
makinesi siparişi verilmişti. Amaç kaliteli ve hızlı baskı yapan
bir makineyi ülkeye kazandırmaktı.
İslam coğrafyasına yapılacak Kur’an-ı Kerim ihracatıyla yeni bir
döviz kaynağı oluşturulması da planlanıyordu. Devlet Bakanı İzzet
Akçal gerekli talimatları Diyanet’e vermişti. Makinelerin haziran
ayında gelmesi ve temmuz ayında ilk baskısının başlaması
düşünülmüştü. Gönderilen prova baskılar da beğenilmişti. Mayıs ayı
sonunda darbe olunca plan uygulanamadı. Ancak bu girişim Yassıada
Mahkemeleri’nde aleyhte kullanıldı. Menderes’i idama götüren
suçlamalardan biri oldu. Prova baskısı yapılan Kur’an sayfalarından
bazıları da mahkeme evrakları arasına delil olarak kaydedildi.
Görevi kötüye kullanma davasının 22. dosyası Kur’an-ı Kerim
baskısını konu alıyor.
Menderes’e vatandaşlar tarafından gönderilen mektupların büyük
bölümünün konusu Eyüpsultan’la ilgili yapılan düzenlemelerden
duyulan memnuniyet. Eyüp’teki 147 eserin onarımı için bir proje
başlatan Menderes, Eyüpsultan’ı Mekke-Medine benzeri bir uğrak yeri
haline getirmeyi hedefliyordu. Eyüpsultan’da 1959 yılında yaptığı
10 sayfalık konuşmada bu niyetinden bahsetmişti. Bu konuşma, ‘dini
istismar’ gerekçesiyle Yassıada’da aleyhine delil olarak
kullanıldı. Menderes’in Eyüp’teki konuşmasının özellikle son
paragrafının altı çizilmiş: “Eyüp’ün ezan ve tekbir sesleri ile
ihtizaz eden semasına doğru uzanan minareler ve birbirini kovalayan
küçüklü büyüklü bu kubbeler manzumesini, aynı zamanda bir sanat
meşheri olarak kıymetlendirmemiz ve turistik gayelere uygun tarzda
düzenlememiz; İstanbul şehri için ölçüsüz bir kazanç olacağı gibi
dünyada misli bulunmayan bir açık hava sanat ve kültür merkezi
tertiplenmiş olacaktır.” Eyüpsultan’la ilgili yapılan hizmetlerden
memnun kalan vatandaşların çektiği telgraflar da Yassıada belgeleri
arasından çıktı. Bir telgrafta şunlar yazılı: “Nuri Ziya
menbalarından biri olan Eyüpsultan Camii’nin manevi ihtişamı
kuvvetli iman ve kararlı iradenizle bugün madde durumunda tam
ifadesini bulmuştur. Bu akşamki hazırlık, mabedin bu ihtişamına ve
gönlünüzün hudutsuz zenginliğine layıktır...”
Mahkeme dosyaları arasında en fazla yer kaplayan bölümlerden biri
cami yardımlarıyla ilgili olan klasörler. Türkiye’nin bütün mezra,
köy, mahalle, belde, ilçe ve ilinde hangi camiye ne kadar yardım
yapıldığının çetelesi tek tek tutulmuş. ‘Görevi kötüye kullanma
davası’ kapsamında aleyhte deliller kategorisinde değerlendirilen
cami yardımlarına ait belge adedi 500’ü geçiyor. 1953 yılında yeni
cami inşaatı ve cami onarımları için Hazine’den kaynak aktarımına
imkanı veren bir düzenleme yapılmıştı. Her yıl ne kadar kaynak
aktarıldığı, ‘görevi kötüye kullanma davası’nın ilk maddesinde yer
aldı. Soruşturma dosyasının birinci maddesinde DP’nin son yedi
yıllık iktidarı döneminde camilere 57 milyon 600 bin lira ödendiği
tespitine yer veriliyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Menderes’in 6-7 Eylül savunması: İddianız Yunan mahkemesine
dayanıyor
Bugün 6-7 Eylül olaylarının 51. yıldönümü. 6 Eylül 1955’te
Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı şeklinde yayılan bir
uydurma haber sonrası 9 saat boyunca İstanbul ve İzmir’de şiddet
olayları yaşandı. Kiliseler ve yabancılara ait işyerleri
yağmalandı. Hem Rum hem de Ermeni vatandaşlardan ölenler oldu. 27
Mayıs’ın ardından kurulan Yassıada Mahkemeleri’nde bu olaylar da
dava konusu oldu. Yunan mahkemelerinin sorumlu tuttuğu DP
hükümetine; 5 yıl sonra benzer suçlamalar yapıldı. Menderes’in 6-7
Eylül olaylarıyla ilgili kendi el yazısıyla yazdığı savunma 18
Kasım 1960’a ait. Adalet Divanı Yüksek Başkanlığı’na verilen yazıda
Menderes, Yassıada Mahkemesi’ni Yunan mahkemeleri gibi davranmakla
eleştiriyor ve şunları dile getiriyor: “6-7 Eylül hadiselerini
bizlerin çıkardığımıza ait ileri sürülen iddiaların tek mesnedi
Yunan mahkemesinin hükmünden mi ibarettir, bilemiyoruz? Yunan
mahkemelerinin kararı hangi delillerle bu neticeye varmış
bulunuyor, keza meçhulümüz. Bu muhakemenin mürettep ve muallel
olduğuna dair birçok delil mevcuttur. Bir kere Yunan milli
menfaatleri bakımından 6-7 Eylül hadiselerinin memleketimize atf ve
isnadı fevkalade bir ehemmiyeti haizdi. Yunan mahkemesinin
kararının tam menti elimizde yok ki müdafaamızı yapabilelim.”
Menderes’in avukatı Talat Asal ise verdiği yazılı savunmada Mahkeme
Başsavcısı Altay Egesel için “Delilsizlikten bunalan savcı”
tabirini kullanıyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Mahkeme Başkanı: Susmazsanız sustururum
Yassıada duruşmalarında Mahkeme Başkanı Salim Başol’un azarlayıcı
tutumu dönemin tanıkları tarafından en fazla şikayet edilen konular
arasında. “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor.” sözüyle tarihe
geçen Başol, hemen her sanığa aşağılayıcı sözler sarf etmiş.
Tutanaklara göre Başol’un bu tavrına zaman zaman siyasiler de tepki
göstermiş. Bunlardan biri Tevfik İleri. Tevfik İleri, “Burada
kolaylıkla başımıza oynanıyor. Oynansın, helal olsun, peşinde
değiliz. Fakat şeref ve namusumuzla oynanmasın. Tahkikat
komisyonunun sorgusuna çağrıldığı için ailelerin nasıl telaş
ettiğinden bahsedildi. Ya 13 buçuk aydan beri bizim kan kusan
çocuklarımız?” diyor. Maliye Bakanı Hasan Polatkan da kendisine bir
türlü söz vermeyen Mahkeme Başkanı’na, “İdam istenilen bir davada
kendimi müdafaa etmeyeyim mi?” diye soruyor. Yassıada
duruşmalarında Başol’un kullandığı ifadelerden bazıları şöyle:
Yapmazsan yapma. Gelmiş buraya tomarlarca müdafaa yapıyor. (Bakan
Hadi Hüsman’a)
Yapamazsan ne yapalım? Yapan yapar.
(Fatin Rüştü Zorlu’ya)
Daima böyle lüzumsuz şeyler söylersiniz zaten. (Menderes’in avukatı
Burhan Apaydın’a)
Bu söylediğiniz sözler yersiz. Sizin tahsiliniz ne? (Milletvekili
Kadir Kocaeli’ne)
Manasını anlamadığın cümleleri sarf etmenden belli. (Milletvekili
Kadir Kocaeli’ne)
Sizi susturmak için başka ne yapmalı? (Adnan Menderes’in avukatı
Talat Asal’a)
Siz doğru söylemiyorsunuz. (Şahitlere)
Kâfi. Susmazsanız sustururum.
(Bakan Zeki Eratman’a)
Oturun yerinize. (Bakan Zeki Eratman’a)
Eğer ben kesin deyince kesmezseniz kestirmesini bilirim. (Adnan
Menderes’e)
Bunları bırakın, zorlamayın kendinizi.
(Adnan Menderes’e)
Öyle değil, öyle değil, öyle değil. Otur yerine!
(Milletvekili Hüseyin Fırat’a)
Sen yalancı şahide benziyorsun. Anlat bakalım neymiş? (Bir
şahide)
Öyle şey olmaz, kısa kes, az konuş! (Bakan Hasan Polatkan’a)
Yapma, okundu, anlamadınız mı?
(Adnan Menderes’e)
Lüzumsuz laflar bunlar, buyurun hadi. (Milletvekili Rüknettin
Nasuhioğlu müdafiine)
Bizim burada boş laf dinleyecek vaktimiz yok başka. (Adnan
Menderes’e)
Kendi çiftliğinizin ve kendi maaşınızın peşinden koşmayı
bilirsiniz. (Adnan Menderes’e)
Sizi on beş dakikadan fazla dinleyemeyiz.
(Bakan Hasan Polatkan’a)
Ben ömrümde yalan söylemedim demek müdafaa değildir. Bunlar asılsız
sözlerdir.
(Bakan Hamdi Ongun’a)
Haber: Erdal Şen
Kaynak: www.zaman.com.tr