Menderes sorunu 44 yıl önce gördü
Abone ol27 Mayıs ihtilalinin güçlü isimlerinden Numan Esin de anılarını yazdı. Yassıacda'da Menderes'i 'öylesine' sorgulayan Esin, Menderes'in Kürt sorununa bakışını anlattı.
Numan Esin anlatıyor: "Arkadaşlara, ‘Adamları Yassıada’ya
koyduk, ama hiç konuşmadık. Menderes’le konuşmak istiyorum’ dedim.
Orhan Erkanlı, Dündar Seyhan, İrfan Solmazer, Orhan Kabibay, Fazıl
Akkoyunlu ile Yassıada’ya gittik." 27 Mayıs ihtilálinin güçlü
isimlerinden Numan Esin de anılarını yazdı. Doğan Kitapçılık
tarafından yayımlanan, ‘Devrim ve Demokrasi, Bir 27 Mayısçının
Anıları’ isimli kitapta, ilk kez gün ışığına çıkan ayrıntılar da
yer alıyor. Bunlardan en önemlisi, Esin’in Orhan Erkanlı, Dündar
Seyhan, İrfan Solmazer, Orhan Kabibay ve Fazıl Akkoyunlu ile
birlikte Yassıada’ya gidip Adnan Menderes’i sorgulaması. EN ÖNEMLİ
SORUN Menderes’in tedirginliğini kendisine Yenice sigarası ikram
ederek gideren Numan Esin, anılarında kendisinin sakin sakin
konuştuğunu ama diğer subay arkadaşlarının Menderes’i suçlamaya
başladıklarını belirtiyor. Esin, bir ara Menderes’e ‘Kürt sorunu,
Türkiye’nin en önemli sorunudur. Siz hükümet olarak ne yapmayı
düşünüyordunuz?’ diye sorduğunu belirtiyor. Adnan Menderes’in
verdiği cevap, Türkiye’nin 45 yıl sonra uygulamaya koyacağı çözümle
aynıdır: ‘Bizim çözümümüz demokrasiydi. Halka vereceğimiz
serbestlikle bu işe bir çözüm geleceği kanaatindeydik. O yönde
hareket ettik. Böylece, halkı yönetime ve ülkeye bağlama yolunu
seçtik.’ Numan Esin, anılarında Adnan Menderes’i nasıl
sorguladıklarını şöyle anlatıyor: ‘Sanırım ekim ayıydı. Ben
arkadaşlara dedim ki: ‘Adnan Menderes’le konuşmak istiyorum. On
sene memleketi idare etmiş bu adam. Aldık adamları, koyduk
Yassıada’ya, ama hiçbirimiz konuşmadık. Kendisiyle görüşüp doğrudan
bir fikir sahibi olalım.’ Orhan Erkanlı, Dündar Seyhan, İrfan
Solmazer, Orhan Kabibay, Fazıl Akkoyunlu ve ben, Yassıada’ya
gittik. Ada komutanı Tarık Bey’e istediğimizi söyledik. ÜRKEK VE
GERGİN ‘Adamı rahatsız etmeseniz olmaz mı? Çok ürkek’ dedi. Ben,
‘Hayır, konuşacağız’ dedim. Diğer arkadaşlar pek taraftar değildi,
ama sonunda, ‘Peki’ denildi. Biz salonda oturduk. Ortaya bir
sandalye getirip koydular. Biraz sonra da Adnan Menderes’i
getirdiler. Zavallı bir durumdaydı. Bitmiş, tükenmiş, erimiş bir
adam. Elbiseleri üzerinden düşüyor. Bitkin vaziyette sandalyeye
oturdu. Baktık, çok fazla gergin bir hava var, kalktım, sigara
ikram ettim. O tarihte Yenice sigarası içiyorum. Onun da aynı
sigarayı içtiğini duymuştum. Sigarasını yaktım. Bu onu rahatlattı
biraz. Sonra daha samimi bir havada, ‘Biz sorgulama heyeti değiliz.
Sizi sorgulamaya gelmedik, sohbete geldik’ dedim. Bunun üzerine
biraz daha rahatladı. Yüzündeki o gerginlik kayboldu.’ İhtilal,
Türkeş’le benim tembelliğime kurban gitti Kitapta yer alan anılara
bakılırsa, 14’lerin tasfiye edilmesinin gerisinde Alparslan Türkeş
ve Numan Esin’in tembelliği yatıyor. Alparslan Türkeş’le Numan
Esin, tasfiyeden bir gün önce. yani 12 Kasım akşamı, tembellik
yapmasalarmış 27 Mayıs’ın kaderi adamakıllı değişecekmiş: ‘12 Kasım
akşamı, Türkeş’in evindeydim. Türkeş, ‘Vaziyet bildiğin gibi değil
Numan, bu adamlar kötü gidiyor’ dedi. İkimiz de bazı haberler
alıyorduk. Dedik ki: ‘Artık evimizde kalmayalım. Güvendiğimiz
birliklere gidip yatalım.’ Ama o akşam tembelliğimiz tuttu. ‘Bu
akşam evimizde kalalım da, yarın akşamdan itibaren birliklerde
yatalım’ dedik. Ertesi sabah tasfiye edildik.’ Hurriyet