Memurlar başörtüsüyle işbaşı yaptı
Abone ol"Demokratikleşme Paketi" kapsamında kamuda başörtüsü yasağını kaldıran düzenleme Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İstanbul'dan Rengin Arslan, çeşitli kamu kuruluşlarında çalışan başörtülü memurlarla konuştu.
Fotoğraf: Rengin Arslan
İstanbul’da bir vergi dairesinde çalışan 23 yıllık memur kadın “çok memnunum” diyor defalarca.
Memnuniyetinin nedeni yaklaşık çeyrek yüzyıllık memurluk hayatında ilk kez bugün başörtüsüyle işyerine girebilmiş olması.
Bundan önce ne yaptığını sorduğumda, konuştuğum diğer başörtülü memurların çoğuna benzer bir yanıt veriyor.
“Kapının orada çıkarıyordum girmeden önce. Çıkınca tekrar takıyordum.”
Kamuda çalışan kadınların başörtüsüyle işe gidebilmesinin önü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıkladığı "Demokratikleşme Paketi"yle açıldı. Yasal düzenleme hızla yapıldı ve bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
'Yasak da, izin de siyasi'
Başörtüsü üzerinden siyasi tartışmaların başladığı yıllardan bu yana, başörtüsü ilk kez kamu alanında serbest hale geliyor.
28 yaşındaki bir başka memur ise, Erdoğan’ın “Demokratikleşme Paketini” açıklamasından bir gün sonra, işyerine başörtüsüyle gelmiş.
İlk kez 1978 yılında CHP’li Çalışma Bakanlığı tarafından konulan bu yasağın kalkmasının önemli olduğunu söylüyor ama ekliyor:
“Yasağın konması nasıl siyasi nedenlere dayanıyorsa, kalkması da siyasi. Böyle olmaması gerekir. Doğal bir hak bu.”
Memur-Sen İstanbul Şubesi Başkanı Durali Baki, “zaten olması gerekenin gerçekleştiğini” söylüyor ve bir süredir yaptıkları “sivil itaatsizlik eylemini” hatırlatıyor.
Memur-sen, bu yılın Şubat ayında kamu çalışanlarına “kılık kıyafet özgürlüğü” talebiyle imza kampanyası başlatmış; ardından da işyerlerinde “fiili durum” yaratmak amacıyla, üyelerini başörtülü olarak işe gitmeye çağırmıştı.
'Kim karışabilir?'
Fakat çağrıdan önce de, işyerine başörtüsü ile giden kadınlar var.
Üsküdar’daki bir kamu kuruluşunda çalışan bir kadın, başörtüsünü ilk kez bugün mü giydiğini sorduğumda, “Hayır. Bir yıldır burada çalışıyorum. Sorun olmadı” diye yanıtlıyor.
İstanbul’un önde gelen devlet hastanelerinden birinde de durum benzer. Nöbet değişimi sırasında yakaladığım ve pek de konuşmak istemeyen bir başörtülü hekime, aynı soruyu soruyorum.
O da uzun zamandır başörtüsüyle hastaneye geldiğini söylüyor ve “Kim karışabilir?” diye ekliyor.
Gelecekte bir kamu kuruluşunda çalışmayı uman, İstanbul Üniversitesi öğrencisi başörtülü genç ise, “darısı hakim ve savcıların başına” diye yorumluyor yeni düzenlemeyi...
AİHM 'politik simge' demişti
Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran, bir dönem üniversitelerde geniş kesimlerin katıldığı eylemlere yol açan başörtüsü sorunu, son düzenlemeyle ortadan kalkmış gibi görünüyor.
1999 yılında Fazilet Partisi’nden milletvekili olan Merve Kavakçı’nın TBMM’ye türbanla gelmesi ve başörtülü öğrencilerin üniversite kampüslerine girememesi, başörtüsü tartışmalarının topluma yayıldığı olaylardı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise, AKP iktidarının ilk yıllarında, Haziran 2004’te verdiği bir kararla Türkiye'deki kamusal alanda başörtüsü yasağını oybirliğiyle onaylamıştı.
Mahkeme, iki üniversite öğrencisinin açtığı davaya ilişkin kararında, üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığı sonucuna varmıştı.
AİHM gerekçeli kararında ise, bu sorunun toplumu böldüğüne dikkat çekmiş ve Anadolu’da kullanılan başörtüsünün değil, "türbanın politik bir simge olduğunu" söylemişti.
Üniversitelerdeki yasak ise, Ekim 2010’da Yüksek Öğretim Kurumu’nun bir yazısıyla kaldırılmıştı.
Türkiye’de laik kesimler, tartışma yaratan durumun başörtüsü değil “türban” olduğunu ve “türbanın siyasi bir sembol haline” geldiğini söylüyor ve kamu kuruluşlarında serbest bırakılmasının "Cumhuriyet’e karşı bir adım olduğunu" düşünüyor.
AKP ise, bunun bir özgürlük sorunu olduğunda ısrar ediyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidara geçmesinden bu yana, çeşitli konuşmalarında, yasağın yarattığı mağduriyetlere değindi.