Memur ve emekliye 300 TL

Abone ol

Yeni bir kriz paketi daha yolda. Bakan Nazım Ekren'in dile getirdiği paketin içeriği heyecanlandırdı.

Devlet Bakanı Nazım Ekren, piyasayı canlandırmak için yeni önlem paketinde memur ve emekliye bir defaya mahsus 200-300 TL gibi bir ödeme planlarının olduğunu söyledi. Ancak Ekren bu planın olgunlaşmadığının da altını çizdi.

Star Gazetesi'nden Hasan Öymez imzalı haberde hükümet ekonomik krize karşı yeni önlem paketi hazırlığı içinde. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren, dün akşam AK Parti MKYK toplantısında yaptıklarını açıkladı.

PAKET OLGUNLAŞMADI

Ekren ‘işsizliği çözmek için kamuda 1 milyon kişinin istihdam edilmesi’ önerisi üzerine kamuda sözleşmeli personel alımının kolaylaştırıldığını ve bu yönde çalışmaların olduğunu söyledi. Ekren, henüz olgunlaşmayan yeni önlem paketinde piyasayı canlandırmak için memur ve emekliye bir defaya mahsus 200-300 TL gibi bir ödeme yapma planlarının olduğunu da açıkladı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, ekonomiyle ilgili 4. paketi “bir aksilik olmazsa, muhtemelen seçim öncesi çıkaracaklarını” bildirdi.

PAKET SEÇİMDEN ÖNCE

Nazım Ekren, NTV televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı. “Gündeminizde yeni bir paket var mı?” sorusu üzerine Ekren, önümüzdeki dönemde de ortaya çıkan verilere, bilgilere, gelişmelere bağlı olarak yeni inisiyatifler kullanacaklarını, “paket olarak adlandırılan bu manzumeler demetinin de bunlardan bir tanesi” olduğunu söyledi.

Ekren, bu paketin Türkiye ekonomisinin ihtiyaçlarına uygun şekilde dizayn edilerek uygulamaya konulmasını düşündüklerini ifade etti.

“Söz konusu paketin içeriği ve zamanına” ilişkin bir soru üzerine Ekren, yurt dışındaki örneklere bakıldığında, paketlerin üç önemli bileşeni olduğunun görüldüğünü kaydetti. Bunlardan birinin paketlerin genellikle mali teşvik ya da mali tedbirleri içermesi, çoğunlukla altyapı yatırımlarına ve toplam talebi artırmaya yönelik tedbirler olduğuna işaret eden Ekren, ikinci bileşenin faizleri indirme, düşürme ve piyasaya likit aktarmayla ilgili, üçüncü bileşenin ise bankacılığın veya finansal kuruluşların kurtarılmasıyla ilgili olduğunu anlattı.

Türkiye'de bankacılığı veya finansal kurumları kurtarmayla ilgili bir sorun olmadığı için Türkiye'de paket olarak adlandırılacak kısımların bunu içermemesi gerektiğini dile getiren Ekren, şöyle konuştu:

“Geriye iki şey kalıyor; biri altyapı yatırımları toplam talep, diğeri faiz indirimleri ve piyasaya likidite sunma konusu. Türkiye ekonomisine baktığınızda, 2008 yılının ikinci yarısından sonra özellikle altyapı yatırımlarına yönelik GAP harcamalarını, otoyolları, konut edindirme yardımı (KEY) ödemeleri gibi denge tazminatlarını, 5 puanlık işveren primini düşündüğünüzde altyapı yatırımları ve toplam talebe yönelik ilk inisiyatifi 2008'in ikinci yarısından sonra zaten kullanmıştık. Onun da ortalama maliyeti 10,7 milyar lira. Bu şuraya da yansıyor. Milli gelirin 3. çeyrek rakamları yayınlandığında özel sektör ağırlıklı tüketim yatırım harcamaları hızla düşerken ya da durağan hale gelirken kamunun inisiyatif kullandığı alanlarda ciddi artışlar olmuştur. İşte konut yatırımları yüzde 22, altyapı yatırımları yüzde 22, devletin mal ve hizmet alımları da yüzde 18'lik bir oranda artış göstermiştir. Dolayısıyla milli gelirin 3. çeyrekte hızla düşmemesinin muhtemel bir nedeni de buradaki paketlerden kaynaklanıyor.”

“Bu olumlu etkiyi görünce ikinci paketi de devreye soktuklarını” belirten Ekren, “4. paketi de bir aksilik olmazsa muhtemelen seçim öncesinde çıkartacaklarını” söyledi.

4. PAKETİN İÇERİĞİ

“Otomotivde sıkıntıyı giderecek önlemler de 4. pakete dahil olabilir mi?” sorusu üzerine Ekren, 2006, 2007, 2008 ve 2009 dönemlerine bakıldığında, bütçenin genişletici ve teşvik edici olup olmadığını anlamak için bazı göstergelere bakmak gerektiğini kaydetti.

Faiz dışı fazlayı hızla düşürdüklerini belirten Ekren, şöyle devam etti:

“Bunun anlamı şu: artık bundan sonra bütçe geçici olarak genişletici ve teşvik edici bir özellik taşıyor. Son pakette üzerinde durduğumuz konu şu olacak, 1. 2. ve 3. paketlerde ekonominin değişik sektörlerine, değişik gruplarına, değişik bölgelerine yönelik inisiyatifler kullanmıştık. Son çıkan veriler ışığında ortaya çıkan tablonun tamamlanabilmesi için gerekli inisiyatifler nelerdir, bunlara bakacağız. Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin ana sorunu şu anda dış talep ve dış fondaki daralmadır. Dolayısıyla burada birinci inisiyatifi Eximbank'a kullanmak makuldür.

İkincisi Türkiye'nin dış talep ve dış fon sorunu altında yani dışarıdan daha kolay fon elde edemiyorsak, bu küresel krizden kaynaklanıyorsa, bunun içeriye yansımasının doğal sonucu içerdeki taleple içerdeki fonlar konusunda da sıkıntı çekilmemesi gerekir. Talebi artırmak için de aynı 2004 yılında, ekonominin hızla büyüdüğü dönemde toplam talebi kontrol etmek için almış olduğumuz tedbirlerin şimdi tam tersini alabiliriz. Dolayısıyla bunlar sonuçta birtakım vergi düzenlemelerini de mali disiplini, bütçe dengesini geçici olarak etkileyecek. Fakat uzun vadede bozmayacak şekilde bir inisiyatif kullanmak demektir. Bunu zaten düşünüyoruz.”

Belli kritik sektörlerde iç ve dış talepteki sıkıntıdan dolayı stoklar oluştuğunu, bu stokların geçici olarak bir düzenlemeyle çözülebilme ihtimalini gördüklerinde bunu da devreye sokacaklarını belirten Ekren, “Son olarak üzerinde düşünülmesi gereken, kredi mekanizmasının sağlıklı çalışabilmesi için bankacılık sektörünün mali yapısının, kredi kaynaklarının sağlamlığı yanında özel sektörün de sorunlarını dikkate alıp bu ikisinin dengesini bozmayacak ama kredi alışverişini sağlayacak bir düzenleme gerekiyor. Bunun adımını atmamız gerekiyor. Dolayısıyla son paketin ya da 4. veya 5. paketin ana içeriği bu olacak” dedi.

IMF İLE İLİŞKİLER

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmanın ne zaman olacağı sorusu üzerine Ekren, IMF ile olan ilişkilerin seçimle bir bağlantısı olmadığını söyledi. Ekren, müzakere edilen belli konuların toplumla paylaşıldığını, o çerçevede içinde makul bir noktaya gelineceğini ve ne zaman biterse açıklanacağını olacağını söyledi.

DOLARDAKİ YÜKSELİŞ

Dolarda yükselişte iç nedenlerin sorulması üzerine Ekren, Türkiye finans piyasalarının son derece likit piyasalar olduğunu, bunun piyasaya girişin de çıkışın da çok kolay olduğu anlamına geldiğini söyledi. Liberal bir piyasa olması nedeniyle bunun işleyiş mekanizmasının doğal bir sonucu olduğunu dile getiren Ekren, “Kurun yükselmesinin küresel gelişmelerle ilgili kısmı biliniyor. İçerde ortaya çıkan sonuç ise şu; yabancıların kendi ülkelerindeki, kendi kurumlarındaki likidite sorununu çözmek için likit piyasadan çıkma arzuları son derece normal. Dolayısıyla Türkiye'den çıkışların dolar talebini artırdığı için böyle yükseliş normal bir yükseliş diye bakmak lazım” dedi.

Ekren, “Şubat ayında iç pazarın yüzde 40 oranında daralması” konusunda ise “biriken stokların eritilmesi konusundaki inisiyatifimizin doğru olacağını gösteren bir gösterge” yorumunda bulundu.

Günün Önemli Haberleri